Sit derece değişiklikleri: Sedef adasını yapılaşmaya açacak değişikliğin iptali kesinleşti

Yazar- MO İstanbul 12 Mart 2024 Salı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın İstanbul’daki Sedef Adası’yla ilgili sit değişikliği kararının iptal edilmesi için açtığımız davada verilen iptal kararı Bölge İdare Mahkemesi tarafından kesinleştirildi. Yerel mahkeme, söz konusu değişiklikle habitatın parçalanacağını, İstanbul ekosisteminin olumsuz etkileneceğini belirtmişti.

İstanbul’daki Prens Adaları’nın bir parçası olan Kaşık Adası ve Sedef Adası’nın doğal sit alanı derecesi Bakanlık tarafından Ekim 2021’de “nitelikli doğal koruma alanı” ve “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak değiştirilmişti. Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu’na (ETBAR) dayandırılan sit derecesinin düşürülmesiyle adalarda yat limanı, turizm tesisi, tekne imal ve çekek yeri yapılabilecek, madencilik dahi yapılabilecekti.

ETBAR hazırlama işi Bakanlık tarafından 2014 yılında AKS isimli bir şirkete 137 bin TL’ye ihaleyle verilmiş, bu şirket de İstanbul’da toplam büyüklüğü 58 bin 621 hektar olan 506 doğal sit alanı için 370 günde rapor hazırlamıştı.

Bilirkişi değerlendirmesi

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de Bakanlığın iki adayla ilgili sit derecesi değişikliğine yönelik kararının durdurulması ve iptal edilmesi için dava açmıştı. İstanbul 12’nci İdare Mahkemesi’nde görülen dava kapsamında keşif yapıldı. İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden beş akademisyenin Mart 2023’te hazırladığı bilirkişi raporundan öne çıkan tespitler şöyleydi:

– Adaların topoğrafik yapısı ve rüzgar etkileşimi ile birlikte, olası inşaat çalışmalarından kaynaklı hava/toz kirliliği adalara yayılacak ve korunan alanlardaki doğal ortamlara zarar verecek. Sedef Ada’sında ağaç dokusunun kaybının ötesinde 19 metre yüksekliğe ulaşan topoğrafik yapıda hafriyat, kazı-dolgu işlemlerini beraberinde getirecek. Kaşık Adası’ndaysa imara açılmak istenen alan adanın tam merkezinde yer aldığı için habitat parçalanmasına neden olacak.

– Yoğun bitkisel doku ve ağaç varlığına sahip olan ada sisteminin bileşenlerinde değişikliklere gitmek sadece adaların değil İstanbul ekosistemi açısından da geri dönülemez kritik sonuçlar verebilir.

– Adalar sismik konum açısından 1’nci derece tehlikeli deprem bölgesi içinde yer alıyor. Prens Adaları, Marmara Denizi içinden geçen faylardan birine kendi adını verecek kadar sismik yapı ile etkileşim içerisinde. Prens Adaları Fayı, iki adaya da ortalama 8 km’lik bir mesafede bulunuyor. Adalarda yapılaşma alanlarını ve dolayısıyla da gece veya gündüz nüfusunu arttırmak, depremin etkilerini kaçınılmaz olarak arttırıcı bir boyuta sahip olacak.

– 2020 tarihli Adalar Tsunami Risk Analizi ve Eylem Planı Kitapçığı’na göre deniz altı heyelanı ile oluşan tsunami dalgaları, sismik kaynaklı tsunami dalgalarından daha yüksek ve diktir. Deniz altı heyelanı modeline göre, Kaşık Adası yüzde 40 ile en fazla su basma alanı yüzdesine sahip. Sedef Adası’nda ise su basma derinliği en fazla 12,23 metre. Su basma alanı ise adanın yüzde 23,49’una denk geliyor.

– İnşaat çalışmaları ve turizm faaliyetlerinden kaynaklı olarak artacak kullanıcı miktarının ada için tehlikeyi arttırabileceği değerlendirilmektedir.

ETBAR değerlendirmesi

Bilirkişi heyeti, ETBAR’la ilgili tespitler de yapmıştı. Heyet, ETBAR’ın ada ekosistemlerinin özgünlüklerine rağmen ekolojik dirençlerinin düşük olduğuna vurgu yaptığını, ancak diğer taraftan da rapor önerisinde adaları daha da kırılgan hale getirecek şekilde koruma statülerini düşürdüğünü belirtmişti. Heyetin aktardığına göre, flora, fauna, deniz ve kara ekosistemine dair kritik önem düzeyine sahip konular hakkında yeterli ayrıntıda ve hassasiyette inceleme ve araştırma da yapılmamıştı.

Nadir köpek balıklarının üreme alanı

Bilirkişi raporunda, ETBAR’da denizel alanın 47,71 hektar olduğu ve tüm alanın yüzde 6,08’ini oluşturduğu belirtilmişti. Buna rağmen denizel ortamda bulunan ve sayıları 2 bin ila 3 bine ulaşan memeli, balık ve omurgasız türleri üzerine bir araştırma gerçekleştirilmediği ve türlerin listelenmediği ortaya çıkmıştı. Heyet, Adalar bölgesinin “Oxynotus centrina – Raja radula – Squalus acanthias” gibi nadir köpekbalıklarının önemli üreme alanlarından biri olduğunu belirterek, raporda bundan da bahsedilmediğini aktarmıştı.

Kış mevsiminde araştırma yok

Bilirkişiler, ETBAR hazırlanırken tutulan arazi tutanaklarının kopyalarını da incelemişti.  Tutanak tarihlerinin 20 Mayıs 2014, 24 Ağustos 2014, 23 Ekim 2014 ve 28 Ekim 2014 olduğunu belirten heyet, araştırmanın yaz, sonbahar ve ilkbahar mevsimlerini kapsadığını, rapor hazırlanırken en az ardışık dört mevsim kuralına uyulmadığını kaydetmişti.

Bakanlıktan yeni düzenleme

İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, bilirkişi raporundan iki ay sonra, mahkeme henüz bir karar vermeden önce Sedef Adası’nda yapılaşmanın önünü açan sit değişikliği kararını değiştirmişti.  Müdürlük, 10 Nisan 2023 tarihli kararıyla adada yapılaşmanın önünü açan “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı”nı genişletmiş, adanın batısında Sedef Adası Plajı’nı kapsayan geniş bir alanı da yapılaşmaya açmıştı.

Mahkemenin kararı

İstanbul 12’nci İdare Mahkemesi, bilirkişi raporunu hükme esas alarak 27 Nisan 2023’te dava konusu sit derecesi değişikliğini iptal etmişti. Mahkeme, dava konusu işlemin dayanağı olan ETBAR’da mekânsal hesaplamaların detayları ve haritalama çalışmalarının yer almadığını aktarmıştı. Dava konusu işlemin arazi kullanımı, eğim, topoğrafya, imar durumu ve kritik türler gibi verilerle ilgili açıklayıcı olmadığını belirten mahkeme, kritik role sahip sentez çalışmasının da raporda yer almadığını kaydetmişti.

“Ardışık dört mevsim kuralına uyulmadı”

ETBAR’ın bitki ve hayvan türlerine ilişkin yetersiz olduğunu belirten mahkeme, raporla ilgili yürütülen çalışma kapsamında Ağustos, Ekim ve Mayıs aylarında sahaya çıkıldığını aktarmıştı. Araştırmanın yaz, sonbahar ve ilkbahar mevsimlerini kapsadığını kaydeden mahkeme, yönetmeliğe göre rapor hazırlanırken en az ardışık dört mevsim kuralına uyulmadığını belirtmişti.

“Çevre Düzeni Planı’na uygun değil”

Dava konusu yerin koruma statüsünün “nitelikli doğal koruma alanı” ve “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tescil edilmesinin alanda yapılaşmaya yol açacağını belirten mahkeme, ortaya çıkan yapılaşma ve bunun neticesinde nüfusun artırmasının İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın adalarla ilgili ilkelerine uymadığını kaydetmişti.

“İstanbul ekosistemini olumsuz etkileyecek”

Mahkemeye göre, biyoçeşitlilik açısından değeri yüksek, yoğun bitkisel doku ve ağaç varlığına sahip olan ada sisteminin bileşenlerinde değişikliklere gitmek, sadece adaların değil İstanbul ekosistemi açısından da geri dönülemez olumsuz sonuçlara neden olacaktı.

Afetlerle ilgili değerlendirmeler

Yapılaşma alanları ve insan aktivitelerini artırmanın depremin etkilerini de artıracağına işaret eden mahkeme, söz konusu işlemin tsunami nedeniyle de oldukça riskli olduğunu aktarmıştı. Mahkeme, davaya konu olan parselin turizm amaçlı kullanılması durumunda korunan alanların aleyhine bozulma riski oluşacağını kaydetmişti.  Bu durumda habitat parçalanması yaşanacağını belirten mahkeme, yaban hayatının olumsuz yönde etkileneceğini belirtmişti.

Bakanlığın itirazına ret

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul 12’nci İdare Mahkemesi’nin kararına itiraz ettiği için dosya üst mahkemeye taşınmıştı. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi, 21 Şubat 2024 tarihli kararıyla bakanlığın istinaf talebini reddederek yerel mahkemenin iptal kararını kesinleştirdi.

Hatırlanacağı üzere, daha önce de Yassıada sit derecesi düşürülerek yapılaşmaya açılmıştı. Turizm ve kültürel tesis alanı ilan edilen adada yap-işlet-devret modeliyle otel, kongre merkezi, liman ve diğer turistik tesisler inşa edildi. 2018 yılında açılan beş yıldızlı otel, zarar ettiği için devredildi. Adanın tarihi ve doğal dokusundan ise geriye hiçbir şey kalmadı.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 12 Mart 2024 Salı