Pandemi Koşullarında İmar Politikaları, Meslek Alanımız ve Haklarımız…

Yazar- Esin Köymen / TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı 26 Şubat 2021 Cuma

….

Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

….

Turgut Uyar

 

Değerli meslektaşlarımız;

Son yıllarda ülkenin siyasi ve ekonomik gündemi ile imar faaliyetleri arasında çok yakın ilişkilerin sürgit devam ettiğini hep birlikte gözlemliyoruz. Yıllardır devam eden inşaat sektörüne bağımlı ekonomik tercihler, siyasi iktidarın yanlış kentleşme ve planlama anlayışıyla da birleşince yurdun her bir köşesinde kentlerimiz, kırsal alanlarımız yaşanamaz hale geldi, doğal kaynaklarımız ve kültürel mirasımız büyük zararlar gördü.

Planlama süreçlerinin, büyükşehir belediyeleri yok sayılarak, büyük oranda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmesi ve özellikle kendi siyasetinden olmayan belediyelerin yetki alanlarına yapılan müdahaleler sonucunda yaşam alanlarımız siyasi çekişmelerin hedefi haline gelmiştir. Bilim insanları, meslek odaları ve bölgede yaşayanların yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından da yapılmaması için mücadele edilen Kanal İstanbul Projesi gibi, sadece İstanbul için değil, tüm Marmara ve hatta Türkiye için de hem ekonomik hem ekolojik bir yıkım projesi bile merkezi iktidarın yerel yönetim üzerinde açık bir müdahale ve baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

İmar Kanunu, Kıyı Kanunu, Orman Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, torba yasalar, kararnameler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan plan değişiklikleri vb. ile bir yandan yaşam alanlarımız, kentsel yaşam standartlarımız ve kentli haklarımız ihlal edilirken diğer yandan ülkenin dört bir yanı büyük şantiye alanlarına dönüştürülmektedir. Büyük çaplı bu mega projelerin kamuya ve yurttaşlara getirdiği yükler ve borçlanmalar incelendiğinde tüm bu projelerin herhangi bir ekonomik, bilimsel dayanağın olmadığı da aşikârdır.

İçinde bulunduğumuz pandemi koşullarında; doğal kaynakların kullanımının, kentsel planlamanın ve tasarım süreçlerinin halk sağlığı üzerinde doğrudan etkileri olduğuna hep birlikte tanık olduk. Mahalle ölçeğinde planlanan yeşil alanların ve parkların, sokak kullanımının belli yaş grupları içinde son derece sınırlı tutulduğu bu zaman diliminde, sağlığımız açısından ne derece önemli olduğunu yaşayarak da deneyimledik. Dünyanın pek çok ülkesinde; planlama ve tasarım süreçleri, salgın hastalıktan önce ve sonra olmak üzere detaylı tartışmalara konu olmaktadır. Tüm bu tartışma süreçleri, tasarım süreçlerinde doğal afetler gibi salgın hastalıkların da önemli bir veri olarak değerlendirilmesini gerekli kılacaktır. Konutlardan iş yerlerine, özel kullanımlardan ortak kullanım ve çalışma mekânlarına kadar pek çok yapıda, salgın hastalık döneminde ortaya çıkan ihtiyaçlara cevap verebilecek mekânsal kurgular ve teknolojik kullanımlar önemli bir tasarım kriterleri olarak ele alınacaktır. Bu yeni dönemde; ev, eğitim, çalışma ve sosyal hayatımızı mekândan bağımsız olarak sürdürmeye çalışırken yeni alışkanlıklar ve düzenlemelerle de karşı karşıya kaldık hepimiz. Tüm bu yeni sürecin eğitim üzerindeki etkileri, sosyalleşme alanlarımıza dair kısıtlamaların yansımaları ve elbette sürecin bütününün insanlar üzerinde bıraktığı kaygı ve yalnızlaşma duyguları önemli bir tartışma konusu olarak karşımızda durmaktadır. Pandemi sürecinin başında sokağa çıkma yasakları nedeniyle evlerinde kalmak zorunda olan meslektaşlarımızla yaptığımız telefon görüşmelerinde bahsedilen yalıtılma durumundan şikâyetler, bugünlerde çok daha yoğun bir biçimde ifade edilmektedir.

Salgın hastalığa rağmen özellikle kamu yatırımı olarak devam eden işlerde ve büyük projelerin inşaatlarında, gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle hayatını kaybeden mimar ve mühendislerimizin olduğunun da tekrar altını çizmek isterim. Meslektaşlarımızın işten çıkartılma kaygısıyla çalışmaya devam etmek zorunda kaldıkları bu şantiyeler, TMMOB düzeyinde yaptığımız çağrılara rağmen çalışmaya devam etmiş ve hastalığın yaygınlaşmasına da yol açmıştır. Salgınla mücadelede yeterli önlemlerin alınamadığı, daha başlangıcından itibaren korunma ve sağlık hizmetlerindeki aksamalar, bilgilendirme süreçlerindeki eksiklikler, Tabipler Odası’nın salgınla mücadele sürecinin dışında tutulması nedeniyle pek çok olumsuzluğu hep birlikte yaşadık. Tüm bu olumsuz süreçlerden elde edilen deneyimlerin; bilimsel ve kamusal kentleşme ve sağlık politikalarının hayata geçirilmesi için yeni bir anlayışın yerleşmesine ve gelişmesine katkı sağlamasını diliyorum.

Bulunduğu her alanda mesleğin etik değerlerine uygun olarak çalışmalarını sürdüren, sağlıklı kentlerin oluşmasına ve kentsel yaşam standartlarının yükseltilmesine hem tasarımcı kimliğiyle hem de uygulama süreçlerinde katkı koyan, yaşam alanlarımızı güzelleştirmek için çaba sarf eden tüm meslektaşlarımıza sonsuz teşekkürler…

Yazar- Esin Köymen / TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı 26 Şubat 2021 Cuma