Diyarbakır Mimarlık ve Kent Sempozyumu Sonuç Bildirisi

Yazar- MO İstanbul 1 Ağustos 2019 Perşembe

31 Temmuz 2019

Mimarlar Odası tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi’nde 27 Nisan 2019 tarihinde “Diyarbakır Mimarlık Ve Kent Sempozyumu” düzenlenmiştir. Sempozyum “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı” teması ile Suriçi’nin korunması için sürdürülen mücadele sırasında yaşamını kaybeden Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi anısına gerçekleştirilmiştir.

Sur içi bölgesinde yaşanan yıkım ve tahribatın incelenmesi, tescilli yapıların mevcut durumlarının tespit edilmesi ve zarar gören mimari ve kültürel mirasın korunmasına yönelik çözüm önerilerinin ele alındığı etkinlikte yapılan değerlendirmeler ışığında; Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı ile kentin geleceğine yönelik bu bildiri kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

“DIYARBAKIR SURLARI VE HEVSEL BAHÇELERI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI”NIN KORUNMASI İÇİN ÇAĞRI

Antik uygarlıkların buluşma noktasında yer alan, doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerin, mimarlık ve sanatın beşiği olan ülkemizde; kültürel ve doğal miras alanları,  sermaye odaklı politikaların rehberliğinde dönüştürülmekte, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmaktadır.

“Diyarbakır Kentsel Sit Alanı” olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29.09.1988 tarih ve 38 sayılı kararıyla tescillenen Suriçi Bölgesi (İçkale dâhil) için 1990 yılında ilk kez Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanmış; plan 2012 yılında revize edilerek yürürlüğe girmiştir.

Koruma amaçlı imar planı yürürlüğe girdikten sonra, “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı”nın Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Listesi’ne adaylık çalışmalarına başlanmış; alan, 28 Haziran – 8 Temmuz 2015 tarihleri arasında Almanya’nın Bonn kentinde yapılan UNESCO Dünya Miras Komitesi 39. Toplantısının ardından Dünya Kültür Mirası Listesine alınarak tescillenmiştir.

Bölgede 2015 yılında yaşanan çatışmalar ve kentsel dönüşüm kapsamında gerçekleşen yıkımlar; kentlerin, tarihsel, kültürel ve doğal mirasın geri dönülemez biçimde zarar görmesine neden olmuştur. Zarar gören ve yıkımdan en çok etkilenen alan ise; yüzün üzerinde anıtsal yapının yanı sıra bir kısmı tescilli olmak üzere bölgeye özgü pek çok sivil mimari yapı örneklerini barındıran  “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı” olmuştur.

2012 yılında bölgenin riskli alan ilan edilmesine bağlı olarak 2016 Martında Sur ilçesinde 16 mahallenin neredeyse tamamının acele kamulaştırılmasına karar verilmiş, yıkım süreci başlamıştır. Tarihi kent merkezi kamusal alan ve konut bölgesi olmaktan çıkarılarak, ticaret ve finans merkezi olarak kurgulanmış, yerinde iskânı sağlanmayan yurttaşlar kentin çeperlerine gitmeye zorlanmış ve nüfusun çoğunluğu bölgeyi terk etmiştir. Yıkıma uğrayan yerleşim yerleri üzerinde uygulanan dönüşüm projesiyle mimari miras yok edilmiş, toplumun sosyo-kültürel yapısı ayrıştırılmıştır.

Ardından kent merkezi ve kültürel miras alanları sermayenin yeni yatırım alanı olarak belirlenmiş; kentsel dönüşüm projesi kapsamında Koruma Amaçlı İmar Planlarında yapılan değişikliklerle mevcut imar planlarına yapılaşma kararları işlenmiştir. Bu plan değişikliği sonucunda bazı kamu parsel ve yapıları Emniyet hizmet alanına dönüştürülmüştür. Koruma yerine yeni projelerin inşasına ve yeni fonksiyonların eklenmesine odaklanan plan değişikliğinde bütüncül kararlar yerine parçacıl yaklaşımla plan bütünlüğü bozularak geleneksel kent dokusuna müdahalenin önü açılmıştır. Sur bölgesinde mevcut tarihi doku ve tescilli yapılar yok sayılarak kentsel donatı alanlarının kaldırılması öngörülmüş, güvenlik ve savunma gerekçesiyle birçok yapının yıkım kararı alınmıştır.

Mimarlar Odası, barınma ve sağlıklı çevrede yaşama hakkının, tarihi ve kültürel mirasın korunması çerçevesinde; binlerce yurttaşı ve birçok kültür varlığını etkileyen kamu yararına aykırı riskli alan ve acele kamulaştırma kararlarını yargıya taşımıştır. Bu bağlamda sağlıksız ve düzensiz kentleşmeye yol açacak, şehircilik ilkelerine, bilime ve hukuka aykırı kararların iptali istenmiş, hukuki süreç takip edilmektedir.

Ancak 2015 yılında bölgede ilan edilen sokağa çıkma yasağının 2016 yılı Mart ayında resmen bittiği duyurulsa da, bölgeye halen serbestçe girilememekte, alandaki tahribatın incelenmesi ve tescilli yapıların mevcut durumlarının tespit edilmesi amacıyla çalışma yapmak üzere iletilen izin talepleri de reddedilmektedir.

Tarihi, kültürel ve doğal varlıklar yok edilmektedir.

2015 yılında 15 mahalleden oluşan ve 148 hektarlık bir alanı kapsayan Suriçi’nde 147 tanesi anıtsal 452 tanesi ise sivil yapı olmak üzere toplam 599 adet tescilli yapı bulunurken; toplam nüfus ise 50 bin 341’dir. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cevatpaşa, Savaş, Hasırlı, Cemal Yılmaz, Fatihpaşa ve Dabanoğlu mahallelerinde ise 79 anıtsal, 261 sivil mimari, toplam; 340 adet tescilli yapı bulunmaktaydı.

Riskli alan ilan edilerek bölgenin neredeyse tamamının acele kamulaştırılmasına karar verilmesinden sonra başlayan süreçte Suriçi’nde toplam 89 adet tescilli ve onlarca tescile değer yapının yıkıldığı yıkılan tescilli yapıların 76 sının sivil, 13 ünün anıtsal olduğu; 40 adet tescilli yapının kısmen yıkıldığı, 41’inin hasar gördüğü uydu fotoğrafı ve kadastral paftaların incelenmesi sonucu 2016 yılı Ağustos ayında tespit edilmiştir. Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi gibi kimi Tescilli Sivil Mimari yapıların ağır hasarlı olduğu görülmüştür.

TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu tarafından 2017 yılında yapılan çalışmalarda; yıkılan alanın 46,3 hektara ulaştığı; yasak ilan edilen altı mahallede bulunan toplam 4985 adet yapıdan 3569 tanesinin tamamen yıkıldığı, alanda henüz yıkılmamış 1416 adet yapının kaldığı tespit edilmiştir. Yıkımların ardından ise hafriyatlarının herhangi bir bilimsel çalışma ve değerlendirme yapılmaksızın kaldırıldığı belirlenmiştir.

Yasaklı Cevatpaşa, Savaş, Hasırlı, Cemal Yılmaz, Fatihpaşa ve Dabanoğlu mahallelerinde 2014 yılı verilerine göre 26.084 olan nüfusunun neredeyse tamamının yerinden edilerek yaşam çevrelerini terk etmek zorunda kaldıkları gözlemlenmiştir.

Yıkımın tamamlanmasıyla Diyarbakır Sur İlçesinde uygulanmasına başlanan dönüşüm projesi ile tarihi kent merkezi kamusal alan ve konut bölgesi olmaktan çıkarılmış; yeni inşa edilen yapılar için temiz ve atık su kanalları, doğalgaz hattı, elektrik ve internet hatları gibi alt yapı projeleri nedeniyle ağır iş makineleri ile derin ve çok sayıda kazılar yapılarak kentsel sit alanı tahrip edilmiştir.

Riskli alan ilan edilen Sur İlçesinde yapılaşma sürerken; rezerv alan ilan edilen Hevsel Bahçeleri’nde Dicle Vadisi Projesi ve Millet Bahçesi inşaatı başlamıştır. Bu projelerle de Hevsel Bahçeleri ve Dicle nehrinin doğal yapısına zarar verilmektedir. Dicle nehrinde yürütülen ıslah uygulamaları ile nehrin kara ile bağı koparılmakta, sazlık ve bataklıklar tahrip edilmekte, birçok canlının yaşam alanı yok edilirken; endemik türler ve yaban hayatı olumsuz etkilenmektedir.

Yaşanan tahribata rağmen; bölgede gerekli çalışmaların ve eylem planlarının uygulanmasıyla korunabilecek durumda olduğu bilinmektedir.

Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlamakla yükümlüdür.

Türkiye’nin 1965 yılında imzaladığı “Lahey Silahlı Çatışma Halinde Kültür Varlıklarının Korunmasına Dair Sözleşme” ile 1983 yılında imzaladığı “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” gereği devlet; kültürel varlıkların tespiti, korunması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli tedbirleri almakla; ayrıca çatışma etkilerine karşı bu varlıkları güvence altına almakla yükümlüdür.

Tarafı olunan uluslararası sözleşmeler ve anayasa gereği; Devlet kültürel varlıkların tespiti, korunması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli tedbirleri almakla ve herhangi bir anda veya durumda kendilerini çatışma altında bulan tüm yurttaşların ve bu yurttaşlara ait yerleşim yerlerinin korunması ile sorumludur.

Dünya Mirası Listesi; evrensel değer olarak tanımlanan, insanlığın ortak geçmişine ait varlıkların, ortak bir kararlılıkla ve sözleşmeye bağlı olarak gelecek kuşaklara aktarılmasını hedeflemektedir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme bu nitelikteki doğal ve kültürel varlıkların korunmalarını garanti almak üzere planlanmıştır. Dünya Miras Merkezi’ne belirli aralıklarla sunulan koruma ve ilerleme raporları ile bu alanların sürdürülebilir şekilde korunmasının sağlanması amaçlanmaktadır.

“Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmenin Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esaslar” ile belirtildiği üzere Reaktif İzleme kapsamında; Dünya Miras Komitesi üyeleri tarafından incelenmesi öncesinde, bir evvelki yılın 1 Aralık tarihine kadar taraf devletler; koruma altındaki alanın “koruma durumu”nu veya “üstün evrensel değer”ini etkileyebilecek olağanüstü koşullara ve yürütülecek her türlü çalışmaya dair özel raporlar sunmakla yükümlüdürler. Bu raporların alanın Dünya Mirası Komitesi tarafından inceleneceği tarihten önceki yılın 1 Aralık tarihine kadar sunulması gerekmektedir.

Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, 2015 yılında Dünya Mirası Komitesi 39. Toplantısında UNESCO Dünya Mirası Listesi kriterlerinden (iv) çerçevesinde kültürel peyzaj alanı olarak Dünya Mirası Listesine  alınmıştır;
“Nadir ve etkileyici Diyarbakır Kalesi ve beraberindeki Hevsel Bahçeleri, Roma döneminden günümüze, geniş şehir surları ve geçitleri (birçok onarım ve ilaveler dâhil), yazıtlar, bahçeler / tarlalar ve Dicle Nehri etrafındaki peyzaj aracılığıyla bu bölge içerisinde çok sayıda önemli tarihi dönemleri göstermektedir.”

Bölgede 2015 yılında başlayan yıkım süreciyle birlikte Dünya Mirası alanında yaşanan tahribata ilişkin ilgili kesimler ve medya kanalıyla ulaşan bilgilerin ardından; Dünya Mirası Merkezi tarafından Türkiye’den bilgi talep eden ve alanın koruma durumunun teyit edilmesini isteyen dört yazı gönderilmesinin ardından Türkiye adına Hükümet tarafından gönderilen ve gerçeği yansıtmayan raporda;

  • Diyarbakır Kalesi, İçkale ve Hevsel Bahçeleri gibi alanlarda mülk üzerinde önemli bir hasar olmadığı,
  • Mülkiyetin terör olayları nedeniyle korunması için geçici koruma önlemleri alınması gerektiği,
  • Burçlardaki ve burçlar arasındaki duvarlardaki hasarların doğal ve çevresel faktörlerden kaynaklandığını belirtmiştir.

2016 yılı 40. Toplantısında Dünya Mirası Komitesi; Diyarbakır’da devam eden durumla ilgili kaygılarını iletmiş, bölgeye daha fazla zarar verilmemesi gerektiğini belirterek Türkiye’den alanın koruma durumuna güncel raporu bir sonraki toplantısından önce iletmesini istemiştir. Komite, alandaki tehdidin niteliğini ve kapsamını belirleyerek uygun önlemleri almak üzere tavsiyelerde bulunulabilmesi için ayrıca Dünya Mirası Merkezi ve Danışman Organlardan oluşan ortak bir Reaktif İzleme Komitesinin davet edilmesini talep etmiştir. 2017 yılında Türkiye Komite’ye, bir önceki raporuna benzer bir rapor göndermiştir.

2017 yılı 41. Toplantısında Dünya Mirası Komitesi Türkiye’den; restorasyon ve rehabilitasyon çalışmaları için Master Plan hazırlıklarının başlatılması; mülkün Olağanüstü Değerini tehdit edebilecek “Cevatpaşa Mahallesi İç Kale Vadisi Kentsel Tasarım Projesi” gibi kentsel tasarım projeleri için Miras Etki Değerlendirmesi yapılması; alandaki tehdidin niteliğini ve kapsamını belirleyerek uygun önlemleri almak üzere tavsiyelerde bulunulabilmesi için ayrıca Dünya Mirası Merkezi ve Danışman Organlardan oluşan ortak bir Reaktif İzleme Komitesinin davet edilmesini yeniden talep etmiştir.

Mimarlar Odası 2018 yılı Kasım ayında UNESCO Dünya Mirası Komitesi’ne yaşanan tahribatı durdurmak, Dünya Miras Alanı olan Suriçi’ni korumak üzere sorumluluk almak ve harekete geçmek üzere bir çağrı iletmiş; UNESCO tarafından bir izleme heyeti oluşturularak, “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı” ile tampon bölgesinde inceleme yapılması ve mevcut durumun değerlendirilmesini talep etmiştir.

Türkiye 2018 yılı Aralık ayında gönderdiği raporda önceki raporlarda ilettiği bilgileri tekrarlamış; Dünya Miras Komitesi’nin önerdiği Reaktif İzleme Komitesi’ni davet etmemiştir.

Mimarlar Odası olarak; insanlık mirası Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın korunabilmesi için; Dünya Mirası Listesi’ne alınmasından bugüne kadar geçen sürede yaşananların tüm boyutlarıyla değerlendirilmesinin ve raporlanmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.

Mimarlar Odası olarak bu tespit ve değerlendirmeler ışığında;

İçinde bulundukları ekonomik ve toplumsal yapının tüm özelliklerini yansıtan kentler için kamusal politikaların oluşturulmasında tüm ilgililerin rol alması, kentler ve bölgeler arasında eşgüdüm ve işbirliği sağlanması, kentlilerin yaşam ortamlarıyla ilişkilerinin güçlendirilerek çevrelerine ve kentsel değerlerine yabancılaşmalarının önlenmesi gerektiğini belirtmekteyiz.

Diyarbakır’da; toplumların sağlıklı ve güvenli yaşamasını, hayatın “normale dönmesi”ni sağlamayı amaçlayan;  iyileştirici şehircilik ve planlama ilkelerinin esas alınması gerektiğini belirtiyoruz.

Toplumun; dayanıklılık, değişimle başa çıkma ve uyum sağlama, iyileşme ve esneklik becerilerinin desteklenmesi, yeniden inşa etmekten fazlasının yapılarak kültürel ve sosyal sürekliliğin sağlanması gerektiğini vurguluyoruz.

Kültürel, sosyal ve coğrafi farklılıkların sürdürülebilirliğinin sağlanması, kültürel varlıkların korunarak gelecek nesillere aktarılmasının ilgili tüm kesimlerin ve kurumların ortak sorumluluğu olduğunu hatırlatıyoruz.

Mimarlık evrensel değerleri bağlamında insancıldır, yaşam hakkına saygılı ve barıştan yanadır.  Bizler, en temel insan hakkı olan sağlıklı ve güvenlikli bir çevrede yaşama hakkını ödünsüz savunuyor; sahip olduğumuz mesleki uzmanlık kapsamında, zarar gören mimari ve kültürel mirasın korunması için katkı ve yardımlarımızı sunmaya hazır olduğumuzu vurguluyoruz.

Bu bağlamda; “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı”nda yaşanan tahribatı durdurmak, yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kalan kentlilerin yaşam alanlarına sahip çıkmak ve insanlığın ortak mirasını koruyarak gelecek nesillere aktarmak üzere; tüm ilgili taraflar ve sorumluları harekete geçmeye çağırıyoruz

TMMOB MİMARLAR ODASI

Yazar- MO İstanbul 1 Ağustos 2019 Perşembe