Beykoz’un doğal sit alanı olan altı mahallesiyle ilgili imar planlarına bilirkişiden engel

Yazar- MO İstanbul 12 Mart 2024 Salı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “olur”uyla doğal sit derecesi düşürülen Beykoz’un Çengeldere, Fatih, Yavuzselim, Baklacı, Çiftlik ve Görele mahallelerini kapsayan 3 bin 275 hektarlık alanın imar planlarıyla ilgili bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, imar planı revizyonunun şehirleşme prensiplerine, planlama yöntemlerine ve plan esaslarına, kentsel yerleşmenin mevcut ve gelecekteki durumuna uygun olmadığı tespit edildi.

Ne olmuştu?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 25 Kasım 2020’de İstanbul Kuzey Kesimi Karadeniz Kuşağı doğal sit alanında kalan Beykoz’un Çengeldere, Fatih, Yavuzselim, Baklacı, Çiftlik ve Görele mahallelerinin sit derecesini değiştirmişti. Bakanlık, bu aşamadan sonra altı mahalleyle ilgili Temmuz 2021’de imar planı hazırladı. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak imar planlarını yargıya taşımıştık. İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi’nin baktığı dava kapsamında bilirkişi raporu hazırlanmıştı. Bilirkişiler, İstanbul Çevre Düzeni Planı’na göre tarımsal niteliği korunacak alanlarla çakışan yerlere konut fonksiyonu getirilmesi için İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden izin alınmadığını aktarmıştı. Bu durumun da Çevre Düzeni Planı ile imar planının kararları açısından uyumsuzluğa yol açtığı belirtilmişti. Planlama alanının Elmalı Barajı havza koruma alanını da kapsadığını göz önünde bulunduran bilirkişiler, kişi başına düşen inşaat alanı metrekaresinin koruma yaklaşımına uygun değerlendirilmediğini kaydetmiş, “kesin korunacak hassas alan” olarak belirlenen alanların planlama dışı bırakılmasının komşu alanların planlanmasında bütünlükten uzak sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunmuştu. Söz konusu raporu hükme esas alan mahkeme, planların yürütmesini durdurmuştu.

Ek bilirkişi raporu hazırlandı

Dava kapsamında mahkemenin kararıyla 19 Şubat 2024’te bir bilirkişi raporu daha hazırlandı. Rapordan öne çıkan tespitler şöyle:

– Dava konusu alan “kesin korunacak hassas alan”“sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” ve “nitelikli doğal koruma alanı” olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. İmar planında “kesin korunacak hassas alan” plan sınırı dışında bırakılmıştır. “Kesin korunacak hassas alan”ın neden plan sınırı dışında bırakıldığına yönelik bir gerekçe sunulmamıştır.

– Ekolojik, topoğrafik ve morfolojik olarak bir bütünlük gösteren bir alanın “kesin korunacak hassas alan” kısmının çıkarılarak plan yapılması parçalı bir şekilde koruma durumunu ortaya çıkarmaktadır.

– Dava konusu planda “kesin korunacak hassas alan”ın koruma rejimine bağlı olarak plan kararı getirilmeksizin korunacağı varsayılmıştır. Bu düşünce hatalıdır; çünkü dava konusu plan kararıyla getirilen konut kullanımı gibi kullanımlar “kesin korunacak hassas alan” ile bitişik ve hatta iç içedir. Alanın topoğrafya ve morfolojik yapısı ve havza alanındaki yerleşimin geçmişten günümüze büyümesi de birlikte düşünüldüğünde, “kesin korunacak hassas alan” üzerinde yapılaşma baskısı oluşması muhtemeldir.

– İmar planı kararlarıyla yapılaşma baskısını bertaraf edebilecek önlemler alınmadan doğrudan “kesin korunacak hassas alan”lar plan sınırı dışında bırakılarak bu alandaki olası değişimlerin parçacıl olarak ortaya çıkmasına olanak sağlanmıştır. Bu durum “kesin korunacak hassas alan”ların korunmasına hizmet etmeyecektir.

– Dava konusu planın sınırı dışında bırakılan “kesin korunacak hassas alan”la ilgili demiryolu ve imar yolu kararı getirilmiştir. “Kesin korunacak hassas alan” içindeki TCDD alanına yönelik Tabiat Varlığı Komisyonu tarafından bir karar alınmamıştır. Bu alan içindeki imar yollarıyla ilgili de bir karar alınmamıştır. “Kesin korunacak hassas alan”larla ilgili mevzuatın sadece orman yolu yapılmasına izin verdiği göz önünde bulundurulduğunda demiryolu ve 12 metre genişliğindeki taşıt yolunun inşai faaliyet olması nedeniyle “kesin korunacak hassas alan” içinde yapılamayacağı değerlendirilmiştir.

Tarımsal alanlar

– Çevre Düzeni Planı’nda gösterilen “tarımsal niteliği korunacak alan” ile 1/5000 ölçekli planın esas aldığı “tarımsal niteliği korunacak alanlar” birbiriyle uyuşmamaktadır. Planda İl Tarım Müdürlüğü tarafından sınırları belirlenen tarımsal araziler esas alınmıştır.

– Çevre Düzeni Planı’nda “tarımsal niteliği korunacak alan” olarak gösterilen ancak aynı zamanda 2B alanlarıyla çakışan yerlere konut fonksiyonu getirilmesi için İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden izin alınması gerekmektedir. Ayrıca demiryolu hattının bazı kısımları da “tarımsal niteliği korunacak alan” üzerinden geçmektedir.

– Görele Mahallesi’nde “tarımsal niteliği korunacak alan”dan geçen demiryolu hattıyla ilgili yalnızca bir parsele yönelik izin alınmıştır, diğer parsellere ilişkin izin alınıp alınmadığıyla ilgili dosya içinde bilgi bulunmamaktadır.

Nüfus hesabı

– Yapılan hesaplamalarda kişi başına düşen inşaat alanı 45 metrekare olarak kabul edilmiştir. Bu oranın plan raporunda yer alan doku analizlerine göre belirlendiği ifade edilmiştir, ancak dosyada bulunan Prof. Dr. Fatih Terzi tarafından hazırlanmış teknik rapordaki doku analizlerine göre kişi başına düşen inşaat alanı 35,5 metrekaredir. Alanda kişi başına düşen inşaat alanı hesabı doku ortalamasının üzerindedir.

– Kişi başına düşen inşaat alanı 35,5 metrekare alındığında nüfus 85 bin 725 kişi olarak hesaplanmıştır. Diğer bir deyişle nüfus hesabı planlama alanı için elde edilebilecek maksimum nüfus olan 79 bin 102 kişinin üzerine çıkmaktadır.

– Nüfus hesabında kişi başına düşen inşaat alanının 45 metrekare olarak kabul edilmesi planlama alanının gerçek koşullarının üzerindedir. Bu kabul havzada yaşayan nüfusu da düşük çıkarmaktadır. Bu durum imar planı revizyonundaki sosyal ve teknik donatı alanı standartlarını değiştirebilir.

Planlar iptal edilmişti

Bu dava devam ederken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mart 2022’de Beykoz’un altı mahallesiyle ilgili imar planlarını revize etti. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi revize edilen imar planlarına da karşı da dava açmıştı. İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi’nde görülen davada da bilirkişi raporu hazırlanmış, raporda planların imar mevzuatına uygun olmadığı belirtilmişti. İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi de bilirkişi raporuna dayanarak planları iptal etmişti.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 12 Mart 2024 Salı