“Bundan Da Çok Öncesi Var Ama Eskiden Buralar Hep ‘KUANTUM’luktu; Sonradan Patladı Gitti Ve ‘DUT’luk Oldu; Artık Şimdi Hiç ‘DUT’ Da Yok!… Her Yer ‘TOKİ’luk Oldu… Yaa, İşte Böyle…”

Yazar- Metin Karadağ 30 Aralık 2025 Salı

Herkes “Bu işte bir/çok yanlışlık var!…” diye haykırıyor… Ama hiçbir şey değişmeden aynen devam ediyor… Adeta saçmalıklar sel olmuş akıyor… “Kamuyasal” niteliğini yitirmiş bir “Sanılgılar Dünyası”nda çırpınıyoruz; sanki… Her konuda olduğu gibi bu durumda da önce kendimize; “Ben nerede yanlış yaptım?…” diye sorarak düşünmeye başlamak ve kendimizi “Sanılgılar Dünyası”nın dışına taşımak zorundayız… Çünkü “Niyet varsa, mevzuat bahanedir; niyet yoksa bahane mevzuattır…” Yani; Kurtuluş yok!…

Çünkü “Kamuyasal” nitelik yani “Hukuki Meşruiyet” ortadan kalktığı anda; ortalık bir anda kaçınılmaz olarak “Kör Döğüşü”nden geçilmez hale gelmektedir…

Her türden “Anormalliklere” karşı; “Anayasal Hakların” güvencesi olan “Hukuki Meşruiyeti” yani “Kamuyasal” niteliği; yani “Normal” olanı yani “Adalet Güvenceli Hukuku” korumak zorundayız…

“Hukukun tek kaynağı; insani, doğal ve açık olan her türlü ilişkiler…” olduğuna göre; her türlü insani, doğal ve açık nitelikten yoksun ilişkiler; hukuksuzluk halinin işaretidir…

Ortaya çıkan “Toplumsal Nefretin Doğası” da aynı hukuksuzluktan gelmektedir… Çünkü “Toplumsal Nefret Suçu” sadece “Cehalet” ile açıklanabilecek bir şey değildir… Ve altyapısı kasten inşaa edilmiştir…

Tüm bireylerin anayasal haklara tam sahiplik hali; toplumsal olarak her bir bireyinin “(*)Açık, Şeffaf, Hesap Verebilir ve Denetlenebilirlik…” kurallarına uygun davran/ıl/dığı koşullarda olanaklı hale gelmektedir…

Daha iyi bir ortamda insanca yaşamak hakkı da sadece “Barınma” kavramı ile sınırlı olarak ele alınamaz… Çünkü konuya eğer bu dar açıdan bakılırsa; 2.Dünya Savaşı sırasında Hitler Faşizmi’nin, Nazi Toplama Kampları‘nda “Esirlere Barınma Hakkı Tanındığı” gibi bir saçma sonuca da varabiliriz!…

Anayasal Haklar çerçevesinde her türlü insani ihtiyaca yanıt verebilecek bir yaşam ortamı; ancak nitelikli bir “Mimari Tasarım-Üretim-Kullanım Süreci” gibi bütünlüklü ve nitelikli Emek Üretim Sürecini kapsamaktadır…

Böylesi bir kapsamlı “Emek Üretim Süreci”nin “En İyi Denetimi(*)” ise ancak “Mimari Yarışmalar” aracılığı ile karşılanabilecek bir güvenceyle sağlanabilir…

Peki tüm bu orta yere yapılanlara bakınca TOKİ Rezi’L’dansları’nda neler görüyor ya da göremiyoruz?…

***

Benzetmek gibi olmasın; ama yine de benziyor işte; istesek deee, istemesek deee; … “Adalet Tanrıçası Themis” ile “Adalet Hanımağa” arasındaki farklara dikkatle bakılırsa tüm bu saçmalıklara bir anlam giydirmiş oluruz…

Örnek mi?: …

Kolay; …

  1. Hiç kimseyi AYIRIP KAYIRMAMAK için;

Adalet Tanrıçası Themis: GÖZLERİ BAĞLIDIR!…

Adalet Hanımağa: GÖZLERİ AÇIKTIR!…

  1. Elindeki KILIÇ;

Adalet Tanrıçası Themis: İNCECİKTİR/ACITMAZ!…

Adalet Hanımağa: KALINDIR/EZER VE ACITIR!…

  1. Elindeki TERAZİ;

Adalet Tanrıçası Themis: HER ETKİYE HASSASTIR!…

Adalet Hanımağa: ANKASTRE/SABİTTİR!…

  1. Saçlar;

Adalet Tanrıçası Themis: GÖZ BAĞI İLE ARKADA TOPLANMIŞ!…

Adalet Hanımağa: NİŞAN/DÜĞÜN BAŞI YAPILMIŞ!…

  1. Çıplak AYAKLARI;

Adalet Tanrıçası Themis: KİTAPTAKİ YALAN YILANINA BASAR!…

Adalet Hanımağa: NAYLON TERLİK!…

 

Başka?!: …

Ee, daha ne olsun ki?!…

 

Yazar- Metin Karadağ 30 Aralık 2025 Salı