TMMOB Mimarlar Odası 46. Olağan Genel Kurulu Yapıldı

Yazar- MO İstanbul 12 Nisan 2018 Perşembe

TMMOB Mimarlar Odası 46. Dönem Olağan (Seçimli) Genel Kurulu, 6-7 Nisan 2018 tarihlerinde Ankara’da toplandı. Ülke gündeminin kente, mimarlığa, meslek örgütüne, meslektaşlara etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilerek çözüm önerileri getirildi.

Olağanüstü hâl koşullarında gerçekleştirilen ve iki gün süren toplantıda yapılan ortak değerlendirmelerde, gündemde yer alan kapsamlı sorunların üye ve örgüt birlikteliğine dayalı bir dayanışma anlayışı ile aşılabileceği özellikle vurgulanmıştır. Meslek Odamıza ve meslek alanımıza yönelik hukuka açıkça aykırı olan, anti-demokratik baskı ve müdahaleler Genel Kurul’da meslektaşlarımız tarafından dile getirilmiştir.

Genel Kurul tarafından alınan kararla; delege ve üyelerimizin katkılarıyla hazırlanan ve oy birliğiyle kabul edilen sonuç bildirisi aşağıda sunulmuştur:

Mimarlar Odası 46. Dönem Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirisi

7 Nisan 2018

Ortak Hafızamızın En Güçlü Simgeleri Olan Mimarlık Eserleri ve Yaşanabilir Kentler İçin Ülkede Özgürlük Ortamı Zorunludur

Mimarlar Odası 46. Olağan Genel Kurulu 32 yıl sonra ilk kez OHAL koşulları altında toplanmıştır. Bu gerçeklik, ülkemizin, mesleğimizin ve geleceğimizin içinde bulunduğu durumu ve nasıl bir tehdit altında olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Kapitalizmin varlığını sürdürebilmek için bulunduğumuz coğrafya başta olmak üzere; tüm dünyayı kaosa sürüklediği, insanlığın ortak birikimi olan doğal, kültürel, tarihsel varlıkları ve uygarlık değerlerini tahrip ettiği, dünya halklarının dayanışması yerine ayrışmasını, barış yerine savaşı egemen kıldığı bir dönemden geçmekteyiz. 46. Dönemi kapsayacak 2018-2020 yılları arasında ülkemiz açısından önemli üç seçim birden yaşanacaktır. Geleceğimizin oylanacağı böylesi bir tarihsel bir sürecin içinde, cumhuriyetin kazanımları ve değerleri ile birlikte binlerce yıllık kültürün bir parçası olan mimarlık kültürümüz ve mesleğimiz tehdit altındadır.

Kentlerimiz bir neslin tanıklık edebileceği kadar kısa bir sürede günü kurtarmaya yönelik politik tercihler ve doymak bilmez ekonomik beklentilerle neredeyse tümüyle yıkılıp yeniden inşa edilirken, kültür varlıklarımızın yanında, toplumsal belleğimizin vazgeçilmez bileşeni olan kentsel hafızamız da yok edilmektedir.

Atatürk Kültür Merkezi’nin, İller Bankası’nın yıkılması, Sur’un yok edilmesi, Şeker Fabrikalarının satılması, Atatürk Orman Çiftliği’nde, Kuzey Ormanları’nda, Tarlabaşı’nda, Sulukule’de, ODTÜ’de, Cerattepe’de, Hasankeyf’te ve ülkemizin her metrekaresinde varlıklarımızın talan edilmesi, ülke sathına yayılan onlarca yıkım, yerlerinden yurtlarından edilenler, iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden emekçiler, ülkede gerçekleştirilen bilim dışı uygulamaların ve otoriter yönetimin bir parçasıdır.

Müftülerin yetkilerinin artırıldığı, kadın ve çocuk cinayetlerinin yaşandığı, anaların gözyaşlarının dinmediği, kadın sanatçıların sahneden indirildiği, barış istedikleri için üniversitelerden hocaların ve öğrencilerin ihraç edildiği, gazetecilerin ve milletvekillerinin tutuklandığı, belediyelere kayyım atandığı, sanat eserlerine yönelik saldırıların yoğunlaştığı, tek tip mimarlığın dayatıldığı, meslek alanımızda gelecek kuşakların yaratıcılık hakkının engellendiği süreçler, faşizm ortamının yaygınlaştığının göstergeleridir.

Mimarlık eğitim kurumlarının sayıları hızla çoğalmaktadır. Üniversitelerin bilimsel-akademik nitelikleri zayıflatılmıştır. Üniversite özerkliklerinden söz etmek ise neredeyse mümkün değildir. Mimarlık üretim süreci, eğitim süreci ile birlikte baskı altındadır. Akademik kadrosu yetersiz mimarlık okulları mezun vermekte, Anadolu’nun dört bir yanında mimar olmayan kurumlarda mimarlık hizmeti üretilmektedir. Niteliksiz mimarlık ortamının sorumlusu, denetimsiz ve sermaye birikimini inşaat sektöründen sağlayan ve varlıklarımızın talan edilmesine yol açan iktidarlardır. Aynı zamanda da, meslek örgütlerinin hedef gösterilerek yok edilmeye, işlevsizleştirilmeye ve mesleğin değerlerini koruyamaz hale getirilmeye çalışılması bu süreçten bağımsız değildir.

Ücretli, işsiz ve kamu çalışanı mimarların, akademisyenler ve serbest mimarlık bürolarının kendi sorunlarına çözüm üretebileceği zeminleri yaratmak, yarışmalar ortamını geliştirmek ve zenginleştirmek, üye ilişkilerini yeni teknolojileri de kullanarak kolaylaştırmak ve uluslararası ilişkilerimizi de çeşitlendirmenin yanında, gerek mimarlık ve kent bilgi alanının, gerekse meslek örgütünün belleğine ve tarihine sahip çıkılması gereken bir dönem bizleri beklemektedir.

Meslek odası olarak bu koşullar altında bizlere düşen görev, meslektaşların pratik sorunlarına çözüm üretmenin yanında, mimarlığın ve kentlerin binyıllara yayılı mirasına, belleğine ve etik değerlerine sahip çıkmak ve geliştirmektir.

Tüm bu gelişmelerle birlikte Mimarlar Odası 1954 yılından bu yana toplum için yürüttüğü kamu yararı mücadelesinden vazgeçmeyecektir.

Zor günlerden geçtiğimiz bu günlerde, Mimarlar Odası gelecek dönemde mimarlık kültürünün toplumla buluşmasının, Cumhuriyet değerlerinin korunmasının, demokrasinin ve evrensel insan haklarının geliştirilmesinin, ayrıca savaşa karşı barışın, diktatörlüğe karşı demokrasinin, gericiliğe karşı laikliğin savunucusu olacaktır.

Mimarlık camiası olarak zorlu bir süreçte bir büyük mücadeleye hazırlanıyoruz. Bu mücadele mimarlığın yaratıcı ve dönüştürücü gücüyle, dayanışmayla büyüyecek ve toplumun her noktasına ulaşacak potansiyeli içerisinde barındırmaktadır. Yan yana durduğumuzda gücümüzün farkındalığıyla, yaşamı yeniden örgütleyecek kararlılıkta olduğumuzu 46. Olağan Genel Kurulu’nda bir kez daha ilan ediyoruz. Sözümüz olsun ki, ortak hafızamızın en güçlü simgeleri, mimarlık, yaşanabilir kentler ve barış ortamında adil bir geleceğin sağlanması için ülkemizin özgürleşmesi adına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.

TMMOB MİMARLAR ODASI 46. OLAĞAN GENEL KURULU

 

 

 

Yazar- MO İstanbul 12 Nisan 2018 Perşembe