TMMOB 7. Kadın Kurultayı Yapıldı

Yazar- MO İstanbul 23 Kasım 2021 Salı

TMMOB 7. Kadın Kurultayı İMO KKM Teoman Öztürk Toplantı Salonu’nda 20-21 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirildi.

Kurultay müzik dinletisiyle başladı. Ardından TMMOB Kadın Çalışma Grubu 2. Başkanı Fatmagül Çıra, TMMOB Yönetim Kurulu Sayman Üyesi A. Ülkü Karaalioğlu ile CHP Parti Meclisi Üyesi ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka birer açılış konuşması yaptılar.

TMMOB Yönetim Kurulu adına TMMOB 7.Kadın Kurultayı açılış konuşmasını yapan Karaalioğlu şöyle konuştu:

“Sayın Konuklar, Değerli Katılımcılar, TMMOB’nin aydınlık yüzlü kadınları; TMMOB Yönetim Kurulu adına hepinizi sevgiyle, saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

Bu yıl 7.sini düzenlediğimiz TMMOB Kadın Kurultayımıza hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle vahşice öldürülen meslektaşımız Mimar Başak Cengiz nezdinde TMMOB ve bağlı Odalarda özverili çalışmalar yürütmüş, TMMOB’nin mücadelesinde yer almış çeşitli nedenlerle kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum.

TMMOB’de kadın politikalarının belirlenmesi, kadın örgütlenme modelinin oluşturulması ve örgütlülüğünün güçlendirilmesi doğrultusunda;  Mimar, Mühendis ve Şehir Plancısı kadınların sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik olarak 2 yılda bir düzenlediğimiz ve bu yıl 7.sini gerçekleştirdiğimiz TMMOB Kadın Kurultayı’nın köşe taşlarını, bundan öncekilerde de olduğu gibi yine yerel kurultaylarda hep birlikte döşedik.

Bu vesileyle, TMMOB Yönetim Kurulu olarak; Kurultayın gerçekleşmesi için büyük emek harcayan TMMOB Kadın Çalışma Grubu’na ve İKK Kadın Çalışma Gruplarına çok teşekkür ediyoruz.

İçinde bulunduğumuz dönem; tüm dünyayı sarsan pandemi, artan göçmen sorunları, ekonomik krizin sonucu olarak yoksullaşma, işsizlik, aşırı pahalılık, demokratik meslek örgütlerinin yıpratılmaya çalışılması, iktidarın kazanılmış kadın haklarına yönelik saldırıları, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, toplumsal cinsiyet kavramının yasaklanması, LGBTİ+’ların yok sayılması, trans kadınların evlerinin mühürlenmesi, kayyumlara direnen öğrenci hareketinin suçlandırılması, öğrencilerin barınma sorunlarına çözüm üretilememesi, ırkçı ve antidemokratik yasal düzenlemelerin ve fiili baskı uygulamaların artmasıyla diğer dönemlerden çok daha fazla olumsuzluk taşıyor.

Ekonomik krizin giderek derinleştiği bu günlerde, gelirleri giderek düşen, yaşam standartları giderek bozulan, giderek yoksullaşan, işsizlik tehdidiyle boğuşan mühendis, mimar ve şehir plancılarının emeklerine sahip çıkmak için başlattığımız “Emeğimize, mesleğimize, haklarımıza sahip çıkıyor, sorunlarımıza çözüm istiyoruz” başlıklı kampanyamıza öncelikle tüm kadın meslektaşlarımızın sahip çıkmasını bekliyoruz.

Çünkü 2022 bütçesinde kadınlar yok!

2022 bütçesine bakıldığında bütçe hazırlama genel gerekçe hedefleri arasında ne yazık ki kadın erkek eşitliği bir yana, kadının toplumsal statüsünün iyileştirilmesi bile yer almamaktadır. Bakanlığın kadınlarla ilgili olarak hazırladığı 2018-2023 Stratejik Eylem Planı’nın hedefleri de maalesef bütçe hedefleri arasında yer bulmamıştır.

Kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadın bakanlığını beklerken 2011’de yapılan değişiklikle Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kapatıldı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. Bu bakanlık da 2018’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilmiş, 2021’de yapılan değişiklikle de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na dönüştürülmüştür.

Misyonu “Bireyin, ailenin ve toplumsal değerlerimizin korunması, güçlendirilmesi ve geliştirilmesine yönelik sosyal politikalar belirlemek, uygulamak ve uygulanmasını sağlamak” olarak belirlenen Bakanlık, AKP’nin derdinin kadınları korumak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak değil, her ne pahasına olursa olsun aileyi korumak olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bütçe hazırlama gerekçesini “Kamu kaynak kullanımında; temel politika belgelerinde belirlenen politika, tedbir ve öncelikler doğrultusunda hareket etmek” olarak koymuş olan AKP’nin 2022 politikalarında da, bütçesinde de kadınlar yoktur.

Pandemi ile birlikte kadına yönelik şiddetin arttığı, kadın yoksulluğunun derinleştiği bir süreçte toplumsal cinsiyet eşitliğini hedeflemeyen bu bütçe kabul edilemez. Bütçe derhal geri çekilmeli ve eşitlikçi bir bütçe hazırlanmalıdır.

Bir kez daha diyoruz ki:

  • Toplumsal cinsiyete duyarlı, eşitliği sağlayan bütçe oluşturulsun!
  • Kadın Bakanlığı kurulsun!
  • İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi fesih kararı geri çekilsin
  • ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylansın!

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB’li kadınlar olarak tüm bu olumsuzluklara, ataerkil yapılara karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğinin oldukça farkındayız. Haklarımızdan Eşitlikten, Adaletten Vazgeçmiyoruz derken bunda ne kadar samimi, ısrarcı ve istikrarlı olduğumuzu gösteriyoruz.

Türkiye’de son bir yıl içerisinde kadının insan haklarını ihlal eden davranış ve eylemler sonucu 338 kadın öldürüldü. Cinsiyete dayalı ayrımcılık, ötekileştirme ve kadının sadece kadın olmasından ötürü uğradığı şiddet türleri her geçen gün maalesef artmaktadır.

Kadına yönelik şiddetin sıklıkla cezasız kalması daha fazla şiddet ve kadın cinayetini beraberinde getirmektedir. Bu durum bize İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasının önemini ve gerekliliğini göstermektedir.

Her zaman vurguladığımız üzere bu sene de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne yaklaşırken, kadına yüklenen toplumsal cinsiyet rollerini reddediyoruz ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelemizi sürdürüyoruz.

TMMOB olarak; bir yandan üyelerimizin haklarının elde edilmesi, taleplerinin gerçekleşmesi yönünde uğraş verirken, bir yandan da sorunlarımızın toplumun sorunlarından ayrı tutulamayacağı bilinciyle; insana, insanlığa ve doğaya/ yaşam alanlarımıza karşı işlenmiş suçlara karşı mücadele ediyor, öte yandan da insana ve halkımıza olan sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz. Biz biliyoruz ki,  bu ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mimar, mühendis ve plancı kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimize ve kadın kimliklerimize de yansımaktadır.

Sevgili arkadaşlar

12 yıl önce düzenlenen İlk TMMOB Kadın Kurultayı ile kadın çalışmalarını TMMOB örgütlülüğü içerisinde kurumsallaştırmanın ilk adımlarını atan TMMOB’li kadınlar olarak, o tarihten bu güne epeyce yol aldık.

Son olarak da bildiğiniz üzere, TMMOB 46. Genel Kurulu’nda TMMOB Disiplin Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına ilişkin kabul edilen önergelerimiz, 16.09.2021 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak uygulamaya girdi. Bunları tekrar hatırlatmak istiyorum;

  • “Disiplin Cezaları ile İlgili Genel İlkeler” başlıklı 3. maddesinde düzenlenmiş olan disiplin cezalarının verileceği kişilere ilişkin kısma “psikolojik yıldırma/baskı/her türlü taciz uygulayanlara, cinsiyet ayrımcılığı yapanlara” verilir cümlesi eklenmiştir.
  • “İlk İnceleme ve Soruşturmacı Atanması” başlıklı 16. Maddesine “Cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz bildirimlerinde Oda Kadın Komisyonunun önereceği bir kadın oda üyesinin soruşturmacı olarak atanması zorunludur.” cümlesi eklenmiştir.
  • “Soruşturmanın Yöntemi” başlıklı 17. Maddesine “Cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz bildirimleri ile ilgili soruşturma kapsamında Oda Onur Kurulunun değerlendirmesini geliştirmek üzere Oda Kadın Komisyonundan ve/veya TMMOB Cinsiyet Ayrımcılığı Takip Sekretaryasından konu hakkında görüş oluşturması istenir ve bu görüş raporu değerlendirme kapsamında dikkate alınır.” cümlesi eklenmiştir.

Disiplin Suçları ve Cezalar başlığının altında 9. Madde olarak düzenlenmiş olan “Meslek Uygulamasının Yasaklanması Cezası” (Meslekten men) kısmına d bendi olarak “mesleki uygulama ve pratiklerde; psikolojik yıldırma/baskı/ taciz uygulamak ve cinsiyet ayrımcılığı yapmak” eklenmiştir.

Bu son derece önemli kazanımlarımız için bizleri bir kez daha kutluyorum.

Sevgili Arkadaşlar,

Oda ve ikk larımızın kadın komisyonlarından beslenen TMMOB Kadın Çalışma Grubu, TMMOB Genel Kurulu’nda alınan kararların uygulanması, hayata geçirilmesi konusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Önceki süreçlerde olduğu gibi bu kurultayda da oluşturacağımız görüşlerin TMMOB ortamına aktarılması için Kadın Çalışma Grubunu gerekli çabayı gösterecektir.

Hep söyledik, yine söylüyoruz; Bu süreç, kadın hakları açısından ciddi bir geriye düşüş sürecidir. Bu nedenle, kadını hiçleştiren bu politikalara, kader haline getirilen dayatmalara karşı durmak için, güçlü toplumsal ve sınıfsal temellere dayanan örgütlü kadın mücadelesine her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.

Biz TMMOB’li kadınlar olarak, Bundan önce de söylemiştik, yine söylüyoruz, gerçekleştirdiğimiz bu kurultaylar;

  • TMMOB’li Mimar, Mühendis ve Şehir Plancısı kadınların sesi olduğu için,
  • Kadın Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının sorunlarını görünür kılmak için,
  • TMMOB ve bağlı odalarında kadın üyelerin dayanışmasını, örgütlenmesini, temsiliyetini daha güçlü hale getirmek ve Kadın Çalışma Gruplarının yaygınlaşmasını sağlamak için,
  • TMMOB ve bağlı odalarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin içselleştirilmesi için,
  • Meslek ortamının ve demokrasinin olmazsa olmaz güvencesi olan Odalarımıza ve TMMOB’ye sahip çıkmak için
  • Sosyal adalet için, iş güvencesi için,  eşit işe eşit ücret için, fırsat eşitliği için, işsizlik, yoksulluk ve şiddete karşı durmak için, gerici, ırkçı-şoven ve cinsiyetçi eğitime son verilmesi için, kadınlara yönelik sosyal, siyasal ve kültürel alandaki ayrımcılığın kaldırılması için, kamusal ve özel alanda kadına yönelik şiddetin son bulması için,
  • Onurlu bir yaşam için, tüm kadınların “kadın dayanışması”nı büyütmek için
  • Eşit ve özgür bir ülkede yaşayabilmek için, emeğimizden, bedenimizden, kimliğimizden elini çekmeyen iktidara karşı, eşit ve özgür yarınlar için

sözümüzü her yerde söylemeye, mücadelemizi büyütmeye ve örgütlenme çalışmalarımızı bundan sonra da yılmadan aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.

Biz TMMOB’li kadınlar; kadının özgürleşmesi için, kadının insan hakları için, söz, yetki ve karar hakkı için, birleşik bir kadın mücadelesiyle yolumuza devam edeceğiz diyor; örgütümüze, geleceğimize ve yaşamımıza sahip çıkmak amacıyla ‘Kadınlar Örgütlü TMMOB Daha Güçlü’ diyerek başladığımız bu yolda, ilk günkü inançla yolumuza devam edecek güç ve kararlılıkta olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Kurultayımızın başarılı geçeceğine, umutlarımızı tazeleyeceğimize, örgütlülüğümüzü güçlendireceğimize ve dayanışmamızı büyüteceğimize olan inancımla hepinizi tekrar saygıyla, sevgiyle ve dostlukla selamlıyorum.

YASASIN TMMOB; YASASIN TMMOB KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

Dayanışmayla…”

TMMOB Kadın Çalışma Grubu 2. Başkanı Fatmagül Çıra ise şunları dile getirdi:

“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin yürekli kadınları, sizleri ve konuklarımızı 46.Dönem TMMOB Kadın Çalışma Grubu ve şahsım adına sevgi, saygı ve dostlukla selamlıyorum.  7.Kadın Kurultayımıza hoş geldiniz.

12 yıl önce düzenlenen ilk TMMOB Kadın Kurultayı ile kadın çalışmalarını TMMOB örgütlülüğü içerisinde kurumsallaştıran TMMOB’li kadınlar olarak, o tarihten bugüne 6 Kadın Kurultayı ve 4 Kadın Sempozyumu gerçekleştirdik.

TMMOB’nin Genel Kurulu sonuçlanıncaya kadar 45.Dönem ve 46.Dönem TMMOB Kadın Çalışma Grubu ile çalışmalarımızı birlikte sürdürdük;  İKK Kadın Çalışma Komisyonu temsilcileri ile ana kurultayımıza yönelik 16.06.2021, 29.06.2021 ve 08.09.2021 tarihlerinde ortak toplantılar gerçekleştirdik. Genel Kurulumuzun ardından 46.Dönem TMMOB Kadın Çalışma Grubu olarak ve İKK temsilcilerimizle ortak toplantılarımızı sürdürdük.  Bu toplantılar sonucunda Ana Kurultay öncesi birlikte belirlenen alt başlıklar doğrultusunda yerel kadın kurultayları yapılmasına karar verildi.

Ortak toplantılarda 7.Kadın Kurultayı alt başlıkları;

  • TMMOB’de Kadın Örgütlülüğü
  • TMMOB’li Kadınların Eşitlik Mücadelesi* Uluslararası ve TCK Sözleşmeler
  • Pandemi Sürecinde Şiddet
  • Pandemi Süreci Ev İçindeki Dengeleri Nasıl Değiştirdi?
  • İstihdam ve Ücretlendirme Konusunda Cinsiyet Ayrımcılığı, Cinsiyetçi İş Tanımları
  • Genç Öğrenci Kadın Üyelerin Pandemi Sürecinde Yaşadıkları
  • Kadın Çalışmalarının Yerellerdeki Yansımaları, Meslek Odalarındaki Kazanımlar, İlham Veren Çalışmalar
  • LGBTİ+ Bireylerle Dayanışma
  • İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

olarak belirlendi.

Bu konular çerçevesinde 16 İl/İLÇE Koordinasyon Kadın Çalışma Komisyonumuz yerel kurultay gerçekleştirdi.

Yerel kurultaylarımız;

25 Eylül İzmir, 2 Ekim Bodrum ve Mersin, 15 Ekim Aydın,

16 Ekim Eskişehir ve Adana, 17 Ekim Diyarbakır ve Kocaeli,

21 Ekim Balıkesir, 22 Ekim Şanlıurfa, 23 Ekim Malatya ve Bursa,

24 Ekim İstanbul ve Van,  3 Kasım Muğla ve 6 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirildi.

16 Ekim’de yapılması planlanan Trabzon Yerel Kurultayı, Covid temaslı vakaların olması nedeniyle ne yazık ki gerçekleştirilemedi.

Yerel Kurultaylarımıza emek veren örgütümüzün mücadeleci kadınlarına teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar,

Ne yazık ki çok karanlık günlerden geçmekteyiz. Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin, taciz, istismar ve tecavüzlerin büyük bir ivme ile arttığı, taleplerimizin, anayasal ve insan haklarımızın yok sayıldığı, haksızlığın, hukuksuzluğun sınır tanımadığı, karabasan gibi üzerimize çöken bu dönemde, geçmişte olduğu gibi, TMMOB’li kadınların örgütlü çalışmalarının toplumsal önemi bir kat daha artmıştır. Bizler inatla ve ısrarla “SÖYLEYECEK SÖZÜMÜZ, DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR!” diyoruz.

Bu süreçte tüm kadınlarla birlikte TMMOB’li kadınlar olarak “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR’, ‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ UYGULA” diye mücadele ederken, sesimizi yükseltirken, bir gece yarısı meclis iradesi yok sayılarak İstanbul Sözleşmesi fesh edildi. Sesimizi, sözümüzü engelleyebildiler mi? Hayır!

Bizler 8 Mayıs 2021 tarihinde çevirim içi düzenlediğimiz 4. Kadın Sempozyumumuzda ve alanlarda “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!”  diye sesimizi, sözümüzü birleştirdik.

Pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin sayısının tolere edilebilir olduğunu söylediler. “KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ DE, ŞİDDETİ TOLERE EDEN POLİTİKALARI DA TOLERE ETMİYORUZ !” dedik ve söylemeye devam edeceğiz.

Tüm bunların yanı sıra 15 yaşın altındaki çocukların evlilik adı altında, cinsel istismarını, tecavüzünü toplum ve yargı önünde meşrulaştırma çabaları ile TCK 103. Maddesi ile düzenlenmiş olan çocuklara Cinsel İstismar Suçuna Yönelik Cezalarla ilgili af önerileri ara ara gündeme getirilmektedir. “ÇOCUK İSTİSMARININ AFFI OLMAZ!” diye haykırdık, haykırmaya da devam edeceğiz.

İş bölümünün cinsiyete değil, liyakata dayalı olmasını isteyen bizler, tarafı olduğumuz “Erkekler ve Kadınlar Eşit İşlerde, Eşit Ücret ve Sosyal Haklara Sahiptir’ diyen Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ILO 100 no’lu sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesini;

25 Haziran 2021’de yürürlüğe girmiş olan ‘Çalışma Hayatında Zorbalık ve Tacize Maruz Kalan Herkesi Korumayı ve Güçlendirmeyi Hedefleyen  “ILO 190 NO’LU SÖZLEŞMENİN İMZALANMASINI VE UYGULANMASINI” istiyoruz.

Sevgili arkadaşlar,

Tüm bu hak gasplarına karşı mücadele ederken, örgüt içi çalışmalarımız da devam etmektedir.

5. Kadın Kurultayı’nda alınan 3 no’lu karar uyarınca ve 45. Dönem KÇG Çalışma Programımızda var olan TMMOB’a bağlı odalarda yönetim kurulu ve diğer organlarda görev alan üyelerin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi alması ile ilgili önergeler oda ve şube yönetim kurullarında kabul edilmiş ve eğitimler alınmaya başlanmıştır.

Yine 31.07.2021 tarihli TMMOB Genel Kurulu’nda kabul edilen önergelerimiz ve 16.09.2021 tarihinde resmi gazete yayımlanan Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair yönetmelik maddelerini sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum;

  • 10.07.2002 tarihli 24811 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TMMOB Disiplin Yönetmeliği’nin Disiplin Cezaları ile İlgili Genel İlkeler Başlığı altında yer alan 3. Maddesinde, disiplin cezalarının verileceği kişilere ilişkin bölüme ‘ psikolojik yıldırma, baskı, her türlü taciz uygulayanlara, cinsiyet ayrımcılığı yapanlara’ verilir cümlesi eklenmiştir.
  • Disiplin Suçları ve Cezalar başlığının altında 9.maddede düzenlenmiş olan MESLEK UYGULAMASININ YASAKLANMA CEZASI ( MESLEKTEN MEN) KISMINA d bendi olarak ‘ mesleki uygulama ve pratiklerde; psikolojik yıldırma/baskı/taciz uygulamak ve cinsiyet ayrımcılığı yapmak’ cümlesi eklenmiştir,
  • İlk İnceleme ve Soruşturmacı Atanması başlıklı 16. Maddesinin b bendine   ‘ Cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel taciz bildirimlerinde, Oda Kadın Komisyonunun önereceği bir kadın oda üyesinin soruşturmacı olarak atanması zorunludur. ‘ cümlesi eklenmiştir.
  • Soruşturmanın Yöntemi başlıklı 17. Maddesinin ikinci fıkrasına şu cümle eklenmiştir.’ Cinsiyet Ayrımcılığı ve Cinsel Taciz Bildirimleri ile ilgili soruşturma kapsamında Oda Onur Kurulu’nun değerlendirmesini geliştirmek üzere ODA KADIN KOMİSYONU ve/ veya TMMOB CİNSİYET AYRIMCILIĞI TAKİP SEKRETERYASI’ndan konu hakkında görüş oluşturması istenir ve bu görüş raporu değerlendirme kapsamında dikkate alınır ‘ şeklinde cümle eklenmiştir.

Bu son derece önemli kazanımlarımız için bizleri bir kez daha kutluyorum.

Değerli arkadaşlar,

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü”.  Patria, Minerva ve María Teresa Mirabal Kardeşlerin, diktatör emriyle vahşice katledilmelerini unutmuyoruz. 1960 yılında öldürülmelerinden bir yıl sonra Dominik Cumhuriyetinde, diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynayan Mirabal kardeşleri ve demokrasi ve insan hakları yolunda verdikleri onurlu mücadeleyi saygıyla anıyoruz. Mücadeleleri biz kadınlara ışık tutmaya devam edecektir. Kadınların hak mücadelesi sürüyor ve biz bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. “MÜCADELE KAZANDIRIR VE BİZ KAZANACAĞIZ!”

Ülkenin ve dünyanın sınav verdiği bu zorlu günlerde, her türlü baskıya, zorbalığa rağmen canı pahasına mücadeleyi bırakmayan tüm dünya kadınlarına selam olsun.

Biz TMMOB’li kadınlar anayasal ve insan haklarımızı korumak için, cumhuriyet değerlerini korumak için, emekten, eşitlikten, özgürlükten, laiklikten yana bir ülke ve barış içinde dünya için mücadelemizi büyütme kararlılığında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.

 “HAKLARIMIZDAN, EŞİTLİKTEN, ADALETTEN VAZGEÇMİYORUZ!”

Verimli bir Kurultay olacağı inancıyla TMMOB Kadın Çalışma grubu ve şahsım adına sevgi ve saygılarımızı sunuyorum.

Dostluk ve dayanışmayla…

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI! YAŞASIN TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜ!”

TMMOB 7. Kadın Kurultayı Divan seçiminin ardından sonuç bildirgesi komisyonu ve önergeler komisyonu seçimleri sonrası çerçeve sunumla devam etti. İlk olarak MMO Adana Şubesinden Derya Irmak ‘Örgütlenme’ başlıklı sunumunu yaptı. TMMOB Ankara İKK Yerel Kadın Kurultayı sunumu ‘Haklarımızdan, Eşitlikten, Adaletten Vazgeçmiyoruz’ başlığıyla Ayşegül İbici Oruçkaptan tarafından yapıldı.

TMMOB Yerel Kadın sunumları Bodrum İKK üyesi Elif Aytaç tarafından ‘Dünyanın yarısı kadınlar olarak, eşitliğin tanımını biz yapacağız’ başlığıyla gerçekleştirildi. Eskişehir sunumu Duygu Karaca tarafından ‘Kadınlar Örgütlü, TMMOB daha Güçlü’ başlığıyla paylaşıldı. Son İKK sunumu Mersin Yerel Kadın Kurultayı adına Besime İçgören tarafından’ Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ üzerine gerçekleştirildi.

TMMOB 7. Kadın Kurultayı’nda öğle arası sonrası müzik dinletisi ve Kadın Çalışma Grubunun hazırladığı video gösterimi sonrası Çerçeve sunumlarda MMO İzmir Şubesinden Aslıhan Yılmaz Okan “Kadın İstihdamı-Şiddet” başlıklı sunumla devam etti.

Bursa Yerel Kadın Kurultayı sunumu Esra Özkan tarafından “Kadına Şiddet ve Kadın İstihdamı için Önerilerimiz” başlığıyla paylaşıldı. Beliz Gülcüoğlu Yörük TMMOB Aydın yerel Kadın Kurultayı sunumunu gerçekleştirdi. TMMOB İstanbul Kadın Yerel Kurultayı sunumu Özlem Kizir tarafından gerçekleştirildi. Diyarbakır Kadın Yerel Kurultayı sunumu “Kaldığımız Yerden Devam Ediyoruz” başlığıyla Kıymet Yıldız tarafından paylaşıldı. TMMOB Muğla İKK Yerel Kadın Kurultayı sunumu Görkem Acer tarafından gerçekleştirildi. TMMOB 7. Kadın Kurultayı İKK Sunumlarının sonuncusu ŞanlıUrfa Kadın Yerel Kurultayı sunumu “Haklarımızdan, Eşitlikten, Adaletten Vazgeçmiyoruz ” başlığıyla Ceren İlter tarafından paylaşıldı.

TMMOB 7. Kadın Kurultayı gerçekleştirilen sunumlar sonrası, Değerlendirme bölümüyle devam etti. Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı kadınlar “Söyleyecek Sözümüz, Değiştirecek Gücümüz Var” dedi.

TMMOB 7. Kadın Kurultayı’nda sonuç bildirgesi Ferda Yamanlar tarafından paylaşılması üzerine toplumsal krizin derinleştiği bu süreçte yaşamın her alanında her türlü soruna duyarlı mühendis, mimar, şehir plancısı kadınlar serbest kürsüde konuştular ve etkinlik sona erdi.

TMMOB 7.KADIN KURULTAYI BASIN AÇIKLAMASI: HAKLARIMIZDAN, EŞİTLİKTEN, ADALETTEN, İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ

20-21 Kasım 2021’de Ankara’da gerçekleştiriliyor olan TMMOB 7. Kadın Kurultay’nda mühendis, mimar, şehir plancısı kadınlar Kurultayın ilk gününde bir basın açıklaması yaptı.

TMMOB 7.KADIN KURULTAYI BASIN AÇIKLAMASI: HAKLARIMIZDAN, EŞİTLİKTEN, ADALETTEN, İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ

Mühendis, mimar ve şehir plancı kadınların sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik olarak düzenlemekte olduğumuz, TMMOB Kadın Kurultay’larının 7.’sini – 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününün yaklaştığı bir tarihte 20-21 Kasım 2021’de  Ankara’da gerçekleştiriyoruz.

1981 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı; 25 Kasım gününü kadına yönelik şiddetin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, ayrımcılığın, ataerkil toplumsal şiddetin, aile içi şiddetin, savaşların ve ırkçılığın ortadan kaldırılması için, tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak ilan etmiştir.

Ne yazık ki; daha önce düzenlediğimiz kurultaylardan bu yana, başta kadına yönelik şiddet sorunu olmak üzere gündemimizde olan pek çok konuda bir iyileşme olmadığı gibi daha da geriye gittiğini görüyoruz.

Varlığını ancak ve ancak koşulsuz biat eden bir toplum yaratarak devam ettirebileceğinin bilincinde olan iktidar, pandemiyi de bahane ederek, kadının kontrol altında tutulması, toplumsal yaşamdan uzaklaştırılması, itaat ve hiyerarşik bir ilişki düzeni içinde sınırlandırılması yönündeki hamlelerine her geçen gün bir yenisini eklemeye devam etmektedir.

Kadınların zorlu mücadelelerle elde ettiği pek çok kazanım iktidarın kimi açık, kimi kapalı müdahaleleriyle ellerinden alınmaya çalışılıyor. Sosyal ve ekonomik statümüz aleyhine yapılan her bir düzenleme bin bir çabayla kazandığımız haklarımız açısından ciddi kayıpları da beraberinde getiriyor.

Ülkemizde eğitimde ders kitaplarında kullanılan dil ve tanımlanan rollerden, toplumsal yapılanmaya kadar her alanda bariz bir cinsiyet ayrımcılığı söz konusu. Bu durum, meslek seçimi sürecinde ve iş yaşamında da cinsiyet ayrımcılığının olağanlaşmasına ve meslek yaşamımızda karşılaştığımız ayrımcılık temelli problemlerin kanıksanmasına yol açmaktadır.

Laiklik karşıtı siyasal iktidar, eğitim, çalışma yaşamı, istihdam gibi toplumsal yaşamın tüm alanlarında gerici politikalarını biz kadınlar üzerinden yürütüyor. Siyasal iktidarın sistemli bir şekilde sürdürdüğü gerici politikalarının en somut örneklerinden biri olan 4+4+4 eğitim modeli, esnek ve güvencesiz ucuz emek dayatması ve doğum teşvikiyle beslenerek kadınlar her geçen gün biraz daha fazla toplum yaşamının dışına itiliyor. Bireyleri dışlayıp, aileyi ve ataerkil yapıyı ön plana çıkaran sistematik uygulamalar, giderek kronikleşen krizin yarattığı çaresizlik duygusu ile birleşince toplumun en güçsüz kesimleri olan, kadınlara, çocuklara, LGBTİ+ bireylere ve hayvanlara yönelik her türlü baskı, dayak, taciz, tecavüz, cinayet gibi biçimlerde ortaya çıkan şiddet ivmelenerek artıyor.

Yeni gelişen bir olgu olmayan Kadına Yönelik Şiddetin tarih boyunca toplumun derinlerine kadar işlemiş olan patriyarkal sistemle ilgili olduğunu biliyoruz. Şiddet bu sistemin kadına haddini, sınırını ve yerini bildirmek için kullandığı en güçlü ve yaygın araç. Diğer tüm toplumsal ilişkilerde de görüldüğü üzere birinin bir diğerine şiddet uyguluyor olması, esasen şiddet uygulayandan şiddet uygulanana yönelen bir güç ilişkisinin de göstergesidir.

Tam da bu nedenle eşitlik kadına yönelik şiddetin son bulması için birincil talebimizdir. Zira kadın erkek eşitliği sağlanmadan atılan hiç bir adım samimi değildir. Ancak eşitlik sağlamayı hedefleyen bir politik bakış, kadına yönelik şiddet sorununu nedenleriyle birlikte değerlendirme cesaretine sahiptir. Bu bakış açısı da ancak toplumsal destek, ortak politik değerlendirmeler ve kadın örgütlerinin katkılarıyla sağlanabilir.

Kapitalist krizin kadınlar üzerindeki etkisi salt işsizlik ve yoksullukla da sınırlı değil. Artan yoksulluk ve işsizlik, aile içi şiddeti artırmakta. Toplumda şiddet eğilimi, ekonomik krizle birlikte tırmanırken şiddetten zarar görenlerin başında kadınlar geliyor.

Erkek egemen zihniyet tarafından “namus, iffet ve ahlak kodları” ile kadınların kiminle evleneceklerine, kaç çocuk doğuracaklarına, nasıl giyineceklerine, çalışıp çalışmayacaklarına, paralarını nasıl harcayacaklarına, ne iş yapacaklarına ilişkin sınırlar çiziliyor.  Sınırları ihlal eden kadınlar, şiddetin her türlüsü ile terbiye edilmeye, denetlenmeye ve disipline edilmeye çalışılmaktadır.

Kadınların emeklerine el konulmasıyla bedenlerine el konulması arasında sıkı bir bağlantı vardır. Kadının evde erkeğin, çocuklarının ve yakınlarının işlerini, bakımlarını yapması erkeği güçlendirmekte ve şiddet bu sistemin yeniden ve yeniden üretim mekanizması haline gelmektedir. Kadınlar yoksullaştıkça, sosyal güvenceden yoksun kaldıkça, erkeklere daha bağımlı hale geldikçe, evliliğin dışına çıkamadıkça daha çok şiddet görüyor. Bu nedenle ısrarla altını çiziyoruz ki; kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri münferit değil, sistematiktir.

Kadına yönelik şiddet sadece özel alanla da sınırlı değil. Kamusal alanda şiddetin bir türü olan uluslararası şiddet, savaşlarda, kadınların cinsel istekler, aşağılama ya da öç alma amacı ile öldürülmesi, sistematik tecavüze uğraması, cinsel köleliğe ve gebeliğe zorlanması anlamına gelmekte, yayılmacı siyasetlerin ambargolarıyla kadın ve çocukların açlığa ya da kötü sağlık koşullarına mahkum edilmesi biçimleriyle de karşımıza çıkmaktadır.

Kamusal alanda kadına yönelik şiddete ilişkin bir başka suç da medya tarafından işlenmekte, .kadın cinayetleri “Aşk cinayeti”, “kıskançlık”, “kızgın koca”, “sinir krizi”, “cinnet getirme” , “onur”, “gurur”, “namus” gibi başlıklarla gerekçelenmektedir. Kadınlara yönelik cinsel suçlar medyada pornografik reyting-tiraj malzemesine dönüştürülmekte, suçun işlenişine dair her tür detaya yer verilerek şiddet adeta özendirilmekte, hatta hatta mağdur kadınların fotoğrafları yayınlanarak, özel hayatlarına dair tüm detaylar verilerek yapılan eylem bir magazin haberine dönüştürülerek, şiddet olağanlaştırılmaktadır.

Yargılama süreçlerinde ise, kadınların hayatları didiklenmekte, yaşam biçimleri gerekçe sayılarak, şiddet meşrulaştırılmaktadır. Kadın katillerine bile “haksız tahrik”  ceza indirimi adı altında erkeklik indirimi yapılmaktadır

Dili erkek olan işyeri yaşamında, kadına yönelik şiddet de çok yaygın bir şekilde uygulanmakta; etek boyumuz, oturuş biçimimiz, çalışma saatlerimiz,  yapılacak işler, gidilecek yerler erkek egemen anlayış tarafından belirlenmektedir.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, ancak kadına pozitif ayrımcılık uygulayan, şiddeti engelleyici, bilinç yaratıcı, hükümet politikalarının her alanda kullanılması ile mümkündür.

Ve aynı zamanda Kadına yönelik şiddetin, kadının insan haklarını kullanmasına engel olduğu ve hakların ihlali anlamına geldiği bilincini verebilmek amacıyla, cinsiyete duyarlı, yenilikçi yöntemleri öneren toplumsal eğitim kampanyalar ile mümkündür.

İşte bu nedenlerle; Kadın mücadelesi sürdüren kadınlar, yıllardır yasal değişikliklerin tek başına yeterli olmayacağını, toplum ve devletin kadınlara yönelik algı ve anlayışının asıl problem olduğunu söyledi/söylemeyi sürdürmektedir.

Şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik, hem ulusal hem de uluslararası feminist mücadele sayesinde yürürlüğe giren yasal düzenlemelerden en önemlileri; CEDAW, İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun oluşturmaktadır..

Aylardır yürütülen, kadınlara ve LGBTİ bireylere yönelik düşmanca karalama kampanyaları sonucunda, İstanbul Sözleşmesi bir gece yarısı millet iradesi yok sayılarak Cumhurbaşkanı Kararı ile tek taraflı feshedildi.

Bu çekilme kararının arkasında gerici, ırkçı, tarikatçı güçlerin taleplerini karşılama ve kendi iktidarınızın bekasını sağlama çabası olduğunu biliyoruz.

Hemen hemen her gün bir kadın cinayetinin yaşandığı bu ülkede, kamuoyunu yanıltmak için sözleşmenin içeriğini bilinçli ve kasıtlı olarak maniple edenler; sözleşmeyi uygulamak yerine feshedenler, şiddeti önlemeyenler, şiddeti cezasız bırakanlar bu cinayetlerin suç ortağıdır. Ve biz çok iyi biliyoruz ki, kadın cinayetleri politiktir.

Bizim artık bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok.

Ölmek istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz. Eşit, özgür, sömürüsüz, şiddetsiz bir yaşam istiyoruz.

İstanbul Sözleşmesini kendisine bir tehdit olarak gören siyasi iktidarın baskıcı ve ataerkil politikalarına teslim olmayacağız. Yaşamın her alanında kadın mücadelesi ve kadın dayanışması ile eşit, özgür bir toplumu hep beraber inşa edeceğiz.

Haklarımızdan, Eşitlikten, Adaletten,

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!!!

TMMOB 7. Kadın Kurultayı Delegeleri

Yazar- MO İstanbul 23 Kasım 2021 Salı