Kent Düşleri Atölyeleri XV: Kentsel Boşluk

Boşluk ve doluluk, biri olmadan diğerinin açıklanamayacağı, birinin varlığının diğerininkine bağlı olduğu iki kavram olarak tanımlanır. Bu nedenle boşluğa sadece doludan geriye kalan alan olarak bakılamaz. Boşluğun kendine has yapısı, doluluğun yapısını da etkiler. Bu karşılıklı etkileşim biçimiyle doluluk ve boşluk, varlık ve yokluk kavramları gibi bağımlılık ilişkisi içinde açıklanır ve birçok farklı disiplinin de ilgi alanına girer.

Kent üzerinden boşluk kavramına bakıldığında, üzerinde yapılanma-doluluk olmayan; meydan, yol, yeşil alan, park, liman, mezarlık, arkeolojik alan, pazar yeri, eğlence ve fuar alanı, tarihi açık sarnıç alanı gibi çeşitli kullanımlarla varlık gösteren kamusal dış mekânlar akla gelebileceği gibi kentlerin yapısal dolulukları arasında var olan, boğaz, haliç gibi doğal boşluklar da bu tanıma girebilir. Boşlukların doldurulması olarak tarif edilebilecek yapılaşma eylemi tersinden okunduğunda, yıkımın ardından kalan boşluğun; mekânsal, tarihsel, sembolik çok boyutlu anlamlar barındırdığı söylenebilir. Yapısal bir yıkım ya da işlevsizleştirme-kullanıcıdan arındırma ile ortaya çıkan ya da üretilen bu boşlukların, tekinsiz/belirsiz karakteri pek çok yeni olasılığı da içinde taşır.

Boşluk kavramının birçok disiplinin ilgi alanına girmesini açıklayan bu derin anlamının yanında kentsel boşluk kavramının mekâna dair daha somut bir anlam taşıdığı söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında kentte dolu mekânların kullanıcıları olduğu gibi boşlukların da kullanıcıları bulunmaktadır. Dolu mekânların kullanımı özel veya kamusal biçimde olurken, kentsel boşlukların kullanımı ağırlıklı olarak kamusal bir nitelik taşır.

Kentsel boşluklar çeşitli işlevlerle kullanılabilir.  Rekreasyonel, tinsel, gösteri, eğlence, toplantı, miting, sergi, pazar, toplanma amaçlı gibi kullanımlar sıralanabilir. Bu amaçlara yönelik olarak boşluklar geçici veya kalıcı olarak tasarlanabilir. Kentsel boşluklar aynı zamanda kentte dinamik bir sürecin içinde yer alarak açık alanlar sisteminin de bir parçasını oluşturur.

Kentsel boşlukların kullanıcıları bu mekânlarda özgürce yer alabilirler. Açıklık ve paylaşımın bulunduğu, ayrım gözetilmeden çeşitli grup ve farklı nitelikteki insanların kullanabildiği yerlerdir bu boşluklar.  Köken, yaş, cinsiyet, fiziksel ve sosyal durum gibi özellikler; bu mekânların herkese açık olması konusunda bir engel teşkil etmez.

Kentsel boşlukların kentliler tarafından yaşanılır mekânlar olması için, açık uçlu, esnek ve daha deneyimsel bir nitelik taşıması beklenir. Değişim ve dönüşüm içinde olan kentlerin dinamik yapısı, bu esnekliği ve dolayısıyla bir açık sistemi zorunlu kılar.

Boşluk olarak kentsel dış mekânların yeniden kazanımı, değişen ve dönüşen kentlerin temel sorunsalıdır. Bu sorunsaldan hareketle, çok boyutlu ve geniş bir bakış açısıyla ele alınabilecek kent içindeki tüm boşlukların, kent düşleri atölyesinde tartışmaya açılması beklenmektedir.