Savunma Hakkını Yok Sayan “Avukatlık Kanunu Değişikliği Teklifi” Geri Çekilmelidir!

Yazar- MO İstanbul 2 Temmuz 2020 Perşembe

30.06.2020 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanlığı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne “çoklu baro” ve “seçim sistemi değişikliği” içeren Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi sunulmuştur. Yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ve demokratik normları yok sayarak hazırlanan Kanun Teklifi, hukuk devleti ilkeleri ve savunma hakkının kullanılması bakımından asla kabul edilemez bir niteliktedir.

Demokratik hukuk devletlerinde görülmeyecek bir biçimde; Baroların tasarının geri çekilerek müzakereye açılması taleplerinin reddedilmesi, Baro başkanlarının en temel anayasal hak kullanımı olan protesto yürüyüşlerinin şiddetle karşılanması, Teklifin görüşüleceği Komisyon toplantısına Baro başkanlarının katılma taleplerinin dahi reddedilmesi ancak ve ancak “Totaliter Rejim” uygulamalarının bir göstergesi olabilir…

Çoklu Baro Hukuk Devleti İlkesiyle Bağdaşmaz

Avukat sayısı beş binden fazla olan illerde en az iki bin avukatla baro kurulabilmesini öngören bu teklifin yasa maddesinin herhangi bir gerekçesi bulunmamaktadır. Genel gerekçede ise barolara kayıtlı avukat sayılarının artmış olması ileri sürülmektedir. Ancak beş binin üzerinde üyesi bulunan üç ilin barosuna kayıtlı avukat sayısı ile yasa teklifindeki baro kurulmasına yeter sayı arasındaki oransızlık, gerekçenin sayı artışı olmadığını ve savunmanın etkinliğinin kırılmasının amaçlandığını açıkça göstermektedir.

Kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olan barolar aynı zamanda yargılamanın üç öznesinden biri olan bağımsız savunmayı temsil etmektedir. Yapılmak istenen değişiklik, adil yargılamanın çok önemli bir unsuru olan savunmanın bağımsızlığını ortadan kaldıracaktır.

Hukuk devletinde esas olarak yargılama, anonimlik ve tarafsızlık ilkelerine uygun işlemelidir. İddia- savunma-yargı sujeleri arasında, iddia makamının kamunun bir kesimi adına işlev gördüğü nasıl düşünülemezse, iddia makamının karşısındaki savunma makamı için de bu ilkenin geçerli olması gerekir.

Aynı il içinde birden fazla baronun, belirli yakınlıklar-benzerlikler üzerinden kurulacağı açık ve kaçınılmazdır. Bu durum adeta yargılamanın öznelerinden olan savunma makamının siyasal partiler halinde örgütlenmesi ile sonuçlanacaktır. Daha yargılama sürecinin başlangıcında mensubiyet beyanı içeren bir baro kaydının yargılama dosyasına girmesi başta adil yargılanma hakkı olmak üzere hukuk devletinin temel ilkelerine aykırılık teşkil edecektir.

Anayasa’nın 135. maddesinde kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının organlarının yargı gözetimi altında gizli oyla seçileceği düzenlenmiştir. Kuşkusuz bu gizlilik, kişilerin seçimdeki tercihlerini gizli tutma hakkını korumaktır. Teklifle, kanaat ve tercihlerini gizli tutmaya yönelik bu hak, daha en baştan üye olunacak baro seçimine zorlanarak ihlal edilmektedir.

Temsilde Adalet İlkesi İhlal Edilmektedir.

Anayasanın temsilde adalet ilkesi, seçim söz konusu olan her kamusal kuruluşta esas alınmalıdır. Yasama ve yürütme organlarının belirlenmesinde esas alınması gereken bu ilke kamusal nitelikte bir hizmet gören avukatların oluşturacağı kuruluşlar için de geçerlidir.

Bugüne kadar yapılan açıklamaların aksine, avukatların meslek örgütünün seçim sisteminde temsilde adalete tamamen aykırı bir düzenleme getirilmektedir. Her üç yüz avukat yerine her beş bin avukat için Birlik Genel Kurulu’nda bir temsilci öngören değişiklikle barolar arasında üye sayısıyla oransız bir temsil sistemi getirilmesi, demokratik hiçbir seçim ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Anayasa’ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine açıkça aykırı olan Avukatlık Kanunu Değişikliği teklifi derhal geri çekilmelidir.

Eğer bir yasa düzenlemesi zorunluluğu varsa; başta meslek mensupları olmak üzere ilgili tüm tarafların katılımına dayalı şeffaf ve demokratik bir müzakere zemininde varılacak uzlaşmayla savunma makamının işlevine, yargılama hukukunun ve hukuk devletinin temel ilkelerine uygun bir yasal düzenleme yapılmalıdır. Aksi durumda, otoriter bir anlayışın ürünü olarak kabul edilecek Yasayla, bağımsızlığı ve tarafsızlığı zaten gölgelenmiş olan YARGI tamamen iktidarın denetiminde bir “adaletsizlik mekanizmasına” dönüşecek ve yurttaşların hukuk güvenliği kalmayacaktır.

TMMOB MİMARLAR ODASI

Yazar- MO İstanbul 2 Temmuz 2020 Perşembe