İnsanlığın Ortak Mirası Ayasofya’nın Evrensel Değerleri Korunmalıdır

Yazar- MO İstanbul 11 Temmuz 2020 Cumartesi

İstanbul’un Tarihi Alanları içerisinde Tarihi Yarımada’da bulunan, kültür, sanat ve mimarlık dünyasının başyapıtlarından biri olan ve Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ayasofya’nın, müze niteliğinin ortadan kaldırılarak kullanım amacının değiştirilmesine yönelik açıklamaların ardından; Danıştay 10.Dairesi 24 Kasım 1934 tarihli yapının müzeye çevrilmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar vermiş, 10 Temmuz 2020 tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile Ayasofya’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilerek ibadete açılmasına karar verilmiştir.

Önemli, bir evrensel değer olan ve taşıdığı simgesel değerler nedeniyle pek çok kez siyasi tartışmaların odağında yer alan Ayasofya, Cumhuriyet döneminde tüm insanlığın erişimine ve bilimsel araştırmalara açık olması amacıyla müzeye dönüştürülmüştür. İnşa edildiği 6.yüzyıldan günümüze ulaşan yapının müzeye dönüştürülmesi, mimari bütünlüğünün korunmasına ve izlenebilmesine olanak sağlamıştır.

Yaklaşık 1500 yıl önce inşa edilen, evrensel düzeyde özellikleri ile 1985 yılında İstanbul’un Tarihi Alanları kapsamında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren eşsiz ve evrensel düzeyde kültür mirası değeri taşıyan Ayasofya’nın özgünlüğünün ve bütünlüğünün korunarak gelecek nesillere aktarılması için; arkeoloji, mimarlık, koruma, tarih ve mühendislik gibi mesleki uzmanlık gerektiren pek çok alanda çalışmalar yürütülmesine, düzenli olarak bakım ve onarımın yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

İnsanlığın ortak mirası olan anıt eserin; sahip olduğu estetik ve sanatsal özelliklerinin yaşatılması, günümüze ulaşmış̧ özgün nitelikleriyle geleceğe aktarılması için müze işlevinin sürdürülmesi; mevcut sanatsal ve simgesel değerlerini güçlü şekilde tam ifade edebilecek bir şekilde sunulması ve algılanabilmesi önemlidir. Anıtın dini yapı olarak kullanıma açılması, bu amaca yönelik müdahalelerde bulunulması hasar görmesine, yapı için tehditler yaratılmasına, özgün değerinin kayba uğramasına neden olacaktır.

Ülkemizin kültürel çeşitliği ve zenginliği bakımından değerli; planları, kubbe tasarımı ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınan, yalnızca ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde öneme sahip bir eser olan Ayasofya için en uygun, bilimsel ve çağdaş kullanım şekli müze olarak varlığını sürdürmesidir.

Anayasada, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile Venedik Tüzüğü gibi ülkemizin kabul ettiği uluslararası sözleşmelerde belirtildiği üzere Devlet; kültürel varlıkların gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemleri almakla, anıtların gereğince korunmaları ve bakımları için tüm bilimsel gelişmelerden,  birikimlerden ve tekniklerden yararlanmakla yükümlüdür. Merkezi ve yerel yönetimler bu yükümlülükler çerçevesinde aldıkları tüm kararlarda hukuki ve tarihi sorumluluklar taşımaktadırlar.

Bu bağlamda Mimarlar Odası olarak; mimarlık ve sanatın kültürel ve tarihi zenginliklerin beşiği olan ülkemizde uygarlıkların tarihine tanıklık eden,  insanlığın ortak mirası olan tarihi eserin sanatsal ve simgesel değeriyle korunması ve yeniden müze işlevine kavuşturularak tüm ziyaretçilere açık olması gerektiğini değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

TMMOB MİMARLAR ODASI

Yazar- MO İstanbul 11 Temmuz 2020 Cumartesi