Emekçilerin Mücadele ve Dayanışma Günü’nü Kutluyoruz!

Yazar- MO İstanbul 1 Mayıs 2017 Pazartesi

1 Mayıs EMEK Bayramı demokrasisi gelişmiş ve emeğe saygı duyulan pek çok ülkede özgürce kutlanırken: Ülkemizde yaşanan OHAL koşullarında örgütlenme, çalışma, toplantı ve gösteri hak ve özgürlükleri kısıtlanmakta; emekçilerin 1Mayıs’ı kutlamalarına yasaklamalar getirilmektedir. Çalışma yaşamı ise kar ve üretimin artırılması için özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve köleleştirme baskısıyla şekillenmektedir.

Cumhuriyet tarihimizin en can yakıcı iş cinayetleri Soma, Mecidiyeköy ve Ermenek felaketlerine sebep olan koşullar diğer maden ocaklarında, şantiyelerde ve sektörlerde devam etmesine karşın; hizmet alımı, taşeronlaşma, üretim zorlaması, bilim ve teknolojiye aykırı işletme yöntemleri ve denetim yetersizliği giderek ağırlaştırılmış bir biçimde sürdürülmektedir.

Yaşanan felaketlere karşın; o günden bugüne çalışma hayatına dair düzenlemeler içeren 6552 Sayılı Torba Yasa, 6645 Sayılı Torba Yasa, 6715 Sayılı Torba Yasa ve 6735 Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu yürürlüğe sokulmuş; özel sektörde ve kamuda taşeron işçi istihdamını yaygınlaştıran alt işveren sözleşmelerini ve uygulamalarını yasallaştırarak kalıcı hale getiren; taşeron sistemini güçlendiren, işverenleri iş cinayetlerinin sorumluluğundan kurtaran, işçilerin kiralanması ve köleleştirilmesinin; yabancıların ise denetimsiz biçimde istihdam edilmesinin ve hizmet sunmasının önünü açan yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Kiralık İşçi Yasası olarak bilinen 6715 Sayılı Torba Yasa ile kıdem tazminatı fiilen yok edilmiş, ihbar tazminatı ve iş güvencesi kaldırılmış, emeklilik- sağlık hakları fiilen kullanılamaz duruma getirilmiş, fazla mesai ve yıllık izin gibi haklar yok sayılmıştır. Oysa aynı yasa 2009 yılında “işçilerin emeğinin istismarına ve insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına, olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına yol açacağı” gerekçesiyle geri çekilmiştir.

6735 Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara, uymakla yükümlü olduğu Avrupa Mesleki Yeterlilikler Direktifi’ne ve en önemlisi Anayasa ile öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeleri hayata geçirmiştir. Yabancı mimar ve mühendislerin Türkiye’de denetimsiz bir biçimde serbestçe hizmet sunmaları, akademik ve mesleki yeterlilik ölçütleri aranmaksızın ve karşılıklılık ilkesi gözetilmeksizin iş yapmaları sağlanmış; niteliksiz, yetersiz ve eşitsiz mesleki hizmet yasallaştırmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından son günlerde; kıdem tazminatının fona devredilmesine yönelik çalışmalarını gündeme getirmiştir. Çalışanların güvencesi olan kıdem tazminatının, işveren yükümlülüğü olmaktan çıkararak fona devretmeyi öngören düzenleme ile kıdem tazminatının iş güvencesi işlevinin ortadan kaldırılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Çalışma koşulları; nitelikli ve adil, insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlamak üzere düzenlenmelidir.

Mimarlar Odası olarak, tüm temel insan hak ve özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve yararlanılmasını engelleyen hiçbir ayrım, mahrumiyet ve kısıtlamanın yaşanmadığı, insan onuruna yakışır çalışma koşullarının sağlandığı bir gelecek dileğiyle 1 Mayıs Emek, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

TMMOB MİMARLAR ODASI

Yazar- MO İstanbul 1 Mayıs 2017 Pazartesi