- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
- Ömerli Barajı havzasına kurulmak istenen “biyoteknoloji vadisi” projesine karşı dava açıldı
- Sit derece değişiklikleri: Bakanlığın Sedef Adası’nı yapılaşmaya açmak için yaptığı ikinci değişikliğe bilirkişi engeli
- Ataköy’deki modern konut mirası: Bakanlığın eklemek istediği yapı bloğu bilirkişileri görüş ayrılığına düşürdü.
- İyi Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’ne Ziyaret Gerçekleştirdi
Dünya Çevre Günü Basın Açıklaması: Doğal ve Kültürel Çevremizin Korunması İçin Mücadeleye Devam
Son yirmi yılda; sermaye odaklı kentleşme politikaları, mevzuat değişiklikleri, yatırım kararları ve çevresel etki değerlendirmesinde getirilen muafiyetler yoluyla koruma mevzuatında var olan hukuki güvenceler ortadan kaldırılmıştır.
Kentsel ve kırsal alanların, yeşil alanların, milli parkların, ormanların, kıyıların ve sahil şeritlerinin, tarım alanlarının, meraların, yaylaların ve koruma alanlarının sermayeye tahsis edilerek yapılaşmaya açıldığı; koruma mevzuatındaki güvencelerin ortadan kaldırıldığı; nükleer, termik ve hidroelektrik santraller, otoyollar, maden işletmeleri gibi pek çok projenin denetimsiz biçimde uygulandığı ülkemizde; doğal değerler hızla yitirilmektedir.
Yakın dönemde Çevre Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Mesire Yerleri, Sulak Alanların Korunması, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) ve Kıyı Yönetmeliği’nde getirilen düzenlemelerle çevre karşıtı uygulamalar sistemli ve kurumsal hale getirilmiştir.
ÇED süreçlerinin doğru işletilmemesi, rant odaklı kentsel dönüşüm uygulamaları ve bütüncül planlama ilkelerini reddeden anlayış nedeniyle yaşam alanlarımız; deprem, sel ve yangın gibi doğal afetlere, salgınlara ve yapısal sorunlara karşı güvencesiz hale gelmiştir.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerin etkisi en fazla rant amaçlı planlama kararları alınan kentlerimizde görülmüştür. Yoğun yapılaşma koşulları, alınması gereken önlemlerin uygulanmasını neredeyse olanaksız hale getirmiştir. Afet sonrası acil müdahale ve iyileştirme süreçlerindeki koordinasyon ve planlama eksikliği nedeniyle yurttaşların yaşamsal ihtiyaçlara erişimi daha da zorlaşmıştır.
Depremlerin ardından bugüne kadar; toplum sağlığının korunarak sağlıklı, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamış; bölgedeki yapılaşma ve imar sürecine odaklanılmış; ormanlar, tarım alanları, doğal ve arkeolojik sit alanları Bakanlık ve TOKİ’ye verilen yetkilerle sınırsız yapılaşmaya açılmıştır.
Herkes, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet, bu hakkı korumak, çevreyi geliştirmek, korumak ve kirlenmesini önlemekle yükümlüdür. Çevre ve doğa tahribatının olumsuz etkilerine ancak, ülkemizin sahip olduğu doğal kaynakların korunması, bu kaynakların tüm yurttaşlarca eşit kullanılabilmesi ve kamu yararını gözeten çevre politikalarının oluşturulması yoluyla karşı koymak mümkün olacaktır.
Bu bağlamda; hukuka ve toplum yararına aykırı bütün plan, karar ve uygulamaların ivedilikle durdurulması, bilimsel şehircilik ve planlama ilkelerine bağlı kararların hayata geçirilmesi ve uluslararası anlaşmalara esas olan kamusal politikaların egemen olmasının sağlanması gerekmektedir.
Mimarlar Odası olarak; tüm meslektaşlarımızın ve yurttaşlarımızın Dünya Çevre Günü’nü kutluyor; sağlıklı ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulması için, doğal ve kültürel çevremizin korunması amacıyla verdiğimiz mücadeleye devam etmekte kararlı olduğumuzu önemle vurguluyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası