- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
Doğal Koruma Alanları İmara Açılamaz
6 Mart 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile doğal sit alanı kategorilerinden olan “Nitelikli Doğal Koruma Alanları”, “Sürdürülebilir Koruma ve Kullanım Alanları” tanımları ile Anıt Ağaçların ayırt edici özellikleri yeniden düzenlenmiştir.
Bu kapsamda yapılan düzenlemeler, ülkemizde koruma alanları olarak belirlenmiş kıyıların talanına ve bu alanların yapılaşmaya açılmasına olanak vermektedir.
“Nitelikli Doğal Koruma Alanı’’ yönetmeliği kapsamında; günübirlik tesis ve karavan alanları, hayvancılık, balıkçı barınağı, sökülebilir iskele, duş, gölgelik, soyunma kabinleri, büfe, tuvalet, atık su arıtma tesisi, atık su deşarjı, kanalizasyon şebekesi, içme suyu temini, jeotermal su çıkarılması, enerji nakil hattı, trafo, iletişim hattı, ulaşım hattı, açık otopark, teleferik yapılmasına izni verilmektedir.
Yönetmelik kapsamında kıyı şeritlerinde yapılmasına izin verilen iskele, soyunma kabinleri, tuvalet vb. yapıların yapılması kıyı kanununa aykırıdır. Ayrıca, ülkemiz kıyılarında henüz ‘’Nitelikli Doğal Koruma Alanı‘’ tescili yapılmamış alanlarda mevcut mevzuata uygun olarak yapılmış yapıları da koruma altına almaktadır.
‘’Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları’’ tanımında yapılan değişiklikler ile; alanın potansiyeli ve kullanım özellikleri göz önünde bulundurularak, kesin korunacak hassas alan ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, entegre tesis yapılmasına, turizm ve yerleşimlere izin verilmektedir.
Bu düzenleme ile ülkemizin doğal koruma alanları, tanımında değişiklik yapılsa da sonuç olarak imara açılmaktadırlar.
Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında maden aranması ve işletilmesine izin verilmektedir. Özellikle korunan alanlarda madencilik faaliyetlerine kesinlikle izin verilmemelidir. Bu faaliyetler bölgesel ve yerel seviyelerde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına, yeraltı kaynaklarına ve habitatın doğal yapısına zarar vermektedir.
Korunan alanların varlığını sürdürebilmesi ve sayılarının arttırılması içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız dünyayı gelecek kuşaklara aktarmanın en temel ilkelerinden biri olmalıdır.
Söz konusu değişiklik kararları, “Kesin Korunacak Alanlar” ve “Nitelikli Koruma Alanları” ile bütünlük göstermeyen, alanın doğal ve ekolojik yapısını bozacak, koruma alanını olumsuz etkileyen, alanı yapılaşma baskısı altına alacak, insan ve doğa arasındaki dengeli ilişkiyi bozacak kararlardır.
Koruma Alanlarına İlişkin Karar Verme Mekanizmaları Değiştirildi
Korunması gerekli tabiat varlıkları ve bunlara ait koruma alanları ile doğal sit alanlarında gerçekleştirilecek iş ve işlemler, yapılacak faaliyetler, madenlerin hangi şartlarda ve ölçülerde işletileceği, kapatılması ve alanın rehabilitasyonu Bölge Komisyonları kararları ile yapılacaktır.
Bu stratejik kararların Bölge Komisyonlarına bırakılması koruma açısından doğru değildir.
Yönetmelikle yapılan diğer önemli değişiklik ile “Anıt Ağaç”ların ayırt edici özellikleri yeniden tanımlanmasıdır. Tarihi, mistik, folklorik, yaş veya boyutsal niteliklerden birini içermesi halinde “Anıt Ağaç” statüsü kazanan ağaçlar, bu düzenleme ile belirlenen tüm özellikleri içermesi şartına bağlanmıştır.
Anıt ağaçlar, sahip olduğu farklı nitelikleri nedeni ile üstün kamu yararı açısından her türlü önlem alınarak mutlak surette korunması ve doğal miras olarak gelecek kuşaklara bırakılması zorunlu olan değerlerimizdir. Hiçbir gerekçe ile kesilmeleri ya da bir başka yere taşınmaları mümkün değildir.
Doğal alanların korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasının ön koşulu kültür ve tabiat varlıkları ile sit alanlarının korunmasının ülke politikası olarak benimsenmesi ve süreklilik içinde uygulanmasıdır.
Türkiye, imzalamış olduğu uluslararası koruma ilke kararları uyarınca ülkedeki gelişme politikalarını ‘koruma eksenli’ olarak düzenlemek zorundadır.
Bu nedenle uluslararası tüm ilke kararlarında korumanın gerçekleşmesinin, bu konunun ülkenin temel politikalarından biri olarak kabul edilmesine bağlı olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca alınan, ülkenin doğal koruma alanlarını yok edecek, talan ve yapılaşmaya açan bu kararların, dikkatle takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Mimarlar Odası olarak, tüm kurumsal varlığımız ile doğal alanların korunarak varlıklarını sürdürmesi ve sayılarının artırılarak gelecek kuşaklara aktarılması için mücadele edeceğimizi bir kez daha değerli kamuoyu ile paylaşıyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI