25 KASIM 2025 BİLDİRİSİ
Kadına yönelik şiddetin her türüne karşı mücadeleyi, örgütlü yapımızın ve mesleki sorumluluğumuzun ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, kadınların kentte, evde, okulda, iş yerinde, fabrikada, şantiyede şiddetsiz ve eşit koşullarda yaşama ve çalışma hakkının korunması için, her yıl sesimizi yükselttiğimiz, taleplerimizi güncellediğimiz bir direniş günüdür.
2025 yılında yine kadınların çoğu “evlerinde” öldürüldü. Kadınların çoğu aile içinde öldürüldü. Bu durum, “aile ve ev en güvenli alandır” algısını sorgulatmaktadır. Uzaklaştırma tedbiri aldırmış kadınlar silahla öldürüldü. Kadınlar üniversite kampüsünde, sokakta, parkta göz göre göre öldürüldü. Kadınlar erken tahliye edilen, cezaevinden izinli çıkan katillerce öldürüldü. 2025, kadın cinayetleri kadar kadın işçi ve çocuk işçi cinayetleriyle kamuoyunun sarsıldığı bir yıl oldu. Her iş cinayeti kadın yoksulluğunu, yaşa bağlı güvencesiz çalışma koşullarını, tasarruf bahanesiyle iş güvenliği yasa ve şartlarının uygulanmadığını, yapı güvenliğinin ihmal edildiğini görünür kıldı. Afet, kaza, kader diyerek üstü örtülen, çıkara dayalı her kasıtlı ihmalle sonuçlanan tutarsız ve karmaşık düzen toplu ölümleri getirdi. Kartalkaya’daki otel yangını, denetimin ruhsat aşamasına sıkıştığını; işletme döneminde re’sen denetim ve yetki paylaşımındaki tutarsızlıkların ciddi boşluklar yarattığını gösterdi. İtfaiyeden rapor alamayan işletmeci, özel bir şirketten geçersiz raporla faaliyetini sürdürebildi; yerel ve merkezi yönetim arasındaki gerilim can aldı. Dilovası’ndaki patlama ise iskânsız, yanıcı kimyasallarla çalışan, yangın güvenliği ve iş güvenliği tedbirleri bulunmayan bir imalathanenin nasıl ruhsat alabildiğini ortaya koydu. Gebze’de zemine bağlı olarak çöken apartman ise metro hattı inşaatının güvenliğine dair soru işaretlerini büyüttü.
Güvensiz ve denetimsiz yapı üretimi doğrudan yaşam hakkına yönelen sistematik bir şiddet biçimidir ve bundan en çok kadınlar ve çocuklar olumsuz etkilenmektedir. Yapı ve şantiye alanları, kadın çalışanlar için hâlâ güvenlik açısından risk barındıran ortamlardır. İş güvenliği ve sağlığı erkeklerin fiziki özellikleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Çalışma yaşamında karşılaşılan cinsel şiddet ve taciz, iş güvenliği kapsamında yer almamaktadır.
Bunlarla beraber bu sene hukuksuzluk artmış, suçsuz yere tutuklu bulunan ve kadın mücadelesi yürüten arkadaşlarımız – bunlardan biri olan Güzin Alparslan da dâhil olmak üzere – adil yargılanma hakkından yoksun bırakılmış, siyasal ve sembolik şiddete uğramıştır.
Kadını ev içine ve bakım yüküne hapseden, kamusal yaşamdan dışlayan, şiddete açık hale getiren, çalışma yaşamına dahil olduğunda ise güvencesizliğe, düşük ücrete, mobbinge maruz bırakan erkek egemen kapitalist sömürü düzeni evde, işte, sokakta, kampüste; toplumsal yaşamın her alanında kadına yönelik şiddeti farklı biçimlerde yeniden üretmektedir. Erkek şiddetinin cezasız kaldığı, koruma mekanizmalarının işlemediği ve kamu denetiminin sermaye lehine esnetildiği koşullarda, kadınların yaşamı, emeği, güvencesi tehdit altındadır. Kadınların eşit, özgür, güvenceli ve şiddetsiz bir yaşam sürmesi, bu sömürü düzenine karşı etkin bir mücadeleyle kazanılabilir.
2026 YILI TALEPLERİMİZ
- Kadın emeğini değersizleştiren, ucuz, eşitsiz, güvencesiz ve denetimsiz çalışma koşullarını olağanlaştıran politikalara son verilsin!
- Kadına yönelik şiddet kapsamında failler izole edilsin, cezalandırılsın, tedbir kararları sıkılaştırılsın.
- Bireysel silahlanma acil durdurulsun, uzaklaştırma kararı olan şiddet failinin silaha erişimi denetimlerle engellensin.
- Kreşler kapatılmasın! Çoğaltılsın.
- Kadın sığınma evleri artırılsın. Mevcut kadın konuk evleri ihtiyacı tam karşılayacak biçimde mimari ve sosyal planlamalarla iyileştirilsin.
- Trans kadınların barınma hakkına saldırılmasın! Trans kadınlar için sosyal konut yapılsın.
- Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve kadına yönelik şiddetle mücadele için geniş bütçe ayrılsın, merkezi kent ve mimari tasarımlar eşitlik ilkesiyle yapılsın.
- Mimar Güzin Alparslan başta olmak üzere hak mücadelesi yürüten siyasi tutsaklar ve Gezi Parkı Direnişi tutukluları derhal serbest bırakılsın!
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu olarak, kadınların yaşam hakkını, güvenli çalışma ve yaşama hakkını, eşit ve adil bir toplum talebini savunmaya devam edeceğiz.
Eşit, Özgür, Demokratik Ve Şiddetsiz Bir Toplumsal Yapı İçin Yan Yanayız.
25 Kasım’da Alanlardayız, Yaşasın Kadın Mücadelemiz!
TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ KADIN KOMİSYONU







