Karaköy Yolcu Salonundaki Narin Kolonların Suçu Ne?

Yazar- MO İstanbul 1 Nisan 2017 Cumartesi

Karaköy sahiline denizden bakıldığında zarif yatay bir bina…ritmik camekanlı cephe…üst balkon taraçaları..yükselen kare tabanlı kule..Karaköy iskelesinden çıkıp Tophane’ye doğru yürürken caddede yine dikkat çekecek kadar zarif kule…Karaköy Yolcu Salonu hakkında aklımızda kalanlar…Liman Lokantasında .. enfes manzara… hatıralar…Tophane caddesi ile Karaköy rıhtımı arasındaki geçişte bizi karşılayan Yolcu salonu cephesi…ne iskele ile yarışır, Nede Gümrük binaları ile…Sağında ve solunda yer alan 1906’lara tarihlenen Heybetli binalar arasında dengeleyici mütevazi bir mimari duruşu var idi…

 

Salı Pazarı rıhtımı itibari ile başlayan Galata Köprüsüne uzanan sahil bandının yenilenme çalışmalarına dair 1874’lere ait Fransız şirketi ile Osmanlı Hükümet temsilcileri arasında yapılan sözleşme ve avan projelere göre bölgede önemli bir modernizasyon projelerininin gündeme geldiği anlaşılmaktadır. Tüm bu geçmiş projeler incelendiğinde kentin dokusunu bozacak nitelikte olmadığı ve kent mimarisi ile uyumlu olduğu görülür. 1876’da Adülaziz’in tahttan indirilişi ile değişen siyasi otorite dönemeci, mimari atılımlarda da durağanlığa neden olmuştur. 1894’te tekrar gündeme gelen yenilenme projelerinde Gümrük binası’nın inşa edilme kararı ve beraberinde Osmanlı’nın “ilk betonarme”  binasının yapım kararları alınmış olacaktır. Şu anda yolcu Salonu yanındaki  diğer tarihi binalar da tehlike altındadır.

Yaklaşık On yıl önce Yolcu salonu rıhtımına yanaşan farklı ülkelerin Büyük yolcu gemileri İstanbul halkının beğenisine sunulmuştu ve İstanbul halkı rıhtımda gezebilmişti. Rıhtım İstanbul’a yanaşan büyük gemileri yıllarca ağırlayabildi…Çünki yapının statiği ve zemin temelleri güçlendirilmiş betonarme tekniğinde özel bir yapım sistemi ile yapılmış idi. Fransız mühendis George Debs’in, Bruno Taut’un ve İstanbul valisininde jüride olduğu olduğu yarışmaya katılan eserler arasında birinciliğe değer proje seçilememiş ve katılan 21 projeden seçilen 7 proje tasarım ilkelerinden yararlanmak üzere satın alınmıştır. Kente kazandırılacak bu değerli binanın ,  tasarım kararları ve işlerliği oldukça önemsenerek projelendirilen bu yapının birde narin kolonları var idi. Şimdi bu narin kolonlar yıkım gerekçesi için hedef gösteriliyor.

Tescilli tescilsiz tartışması bir yana..sessizce yapılan yıkım sonrası kaybolan mimari değerler..anılar…artık fotoğraflarda kalan birer görüntü…

Bu yıkım devam ederse , her biri koruyamadığımız kültür varlığına dönüşecek…..Kıyı boyunca kesintisiz bina yapımına devam edildiği takdirde İstanbullular denizsiz ve nefessiz kalacaktır…

Yrd.Doç.Dr.Türkan İrgin UZUN

23.02.2017

Yazar- MO İstanbul 1 Nisan 2017 Cumartesi