Basın Açıklaması: Üsküdar Meydanı Şehircilik Anlayışından Uzak Projelerle Kaosa İtilmiştir

Yazar- MO İstanbul 3 Ocak 2017 Salı

Basın Açıklaması: Üsküdar Meydanı Şehircilik Anlayışından Uzak Projelerle Kaosa İtilmiştir

Üsküdar Meydanı’nın bugünkü durumu tarihi kent merkezine, bir dünya kentinde olması gereken yönetim anlayışına yakışmamaktadır.

Şehircilik anlayışından uzak oldubitti projelerle meydan bir kaosa itilmiş durumdadır.
Üniversite ve meslek odalarının katılımı ile derhal planlama kriterleri belirlenmeli ve plan yarışma ile elde edilmelidir.

Üsküdar Meydanı ve yakın çevresi kent bütününden, şehircilik biliminden ve planlama hukukundan uzak rant temelli planlama anlayışından en fazla etkilenen kamusal mekânlardan birisidir.

Üsküdar Meydanı, binlerce yıllık tarihi-arkeolojik geçmişinin yanı sıra özgün topografyasını taçlandıran tarihi yapıları, bu yapıların Boğaz’la ilişkisi ve tarihi yarımada siluetini doğrudan etkileyen konumu ile ayrı bir değere sahiptir.

Böylesine bir alanın planlama sürecinin bu değerleri gözetecek bir anlayışla ele alınması gerekirken, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin 13 Aralık 2016 tarihli oturumunda, tutanaklara da geçtiği gibi ilgili kurumların görüşüne dahi başvurulmadan gündeme alınan Üsküdar Meydanına dair dolgu amaçlı nâzım ve uygulama imar planları, AKP’lilerin oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Söz konusu proje alanında başta İBB Şehircilik ve Planlama Müdürlüğü olmak üzere görüşü alınması gereken çok sayıda kurum söz konusudur. Meclis kararına esas İmar ve Bayındırlık Komisyonu ile Çevre Komisyonunun ortak raporlarında da altı çizilmiş olduğu gibi ilgili kurumlardan görüş alınmamıştır. Planlama akıl ve bilim işidir. Söz konusu olan, yasa ile kurulmuş, kamu yararına çalışan kurumlar, müdürlüklerdir ki uzmanlık alanları ile ilgili idareye görüş bildirmekle yükümlüdürler. İdarenin bu görüşler çerçevesinde tasarrufta bulunması hukukun ve kamu yararının gereğidir. Planlama ya da herhangi bir yatırıma ilişkin ilgili kurumların her birinin olumlu, olumsuz görüşleri çerçevesinde, alınması gerekli tedbirler, yapılabileceklerin sınırı ve yapılamayacakların tespiti önceden kesinleştirilmeden, yani planlamanın girdileri belirlenmeden planlama yapılamaz. İlgili kurum görüşlerinin alınması planlamanın olmazsa olmaz bir gereğidir ve kırtasiyecilik, kâğıt israfı gibi değerlendirilip ihmal edilemez.

Proje ve ihalesi yapıldıktan sonra kurum görüşlerinin alınması, sağduyuya da, kamu yararına da, planlama hukukuna da, idare hukukuna da aykırı bir işlemdir. Bu şekilde hayata geçirilen bir “planlama” ile kamu kaynaklarının heba edilmesi kaçınılmazdır.

Meclis kararına göre “Meydan Alanı, Sahil ve Park Kullanımı Fonksiyonu” içeren planlamanın gerekçesi, “Marmaray İstasyonu ve Metro yaya girişleri, Tesisat Binaları vb. yapıların kaotik durumu, inşaat sonrası alan kullanımında istasyon yapıları ile taşıt yollarının düzensizliği sonucu yalın açık alan kullanımları küçük parçalar halinde kalmıştır. Özellikle Marmaray İstasyonu yaya girişleri ile üç adet tesisat vb. yapıların meydan ortasında yer alması, üsluplarının mevcut tarihi yapılara aykırılık teşkil etmesi, yayaların görsel ve fiziksel denize erişiminin engellenmesi, geçmişten gelen “meydan” kimliğinin kalmaması, tarihi binaların (Yeni Valide Sultan Camii, Cedit Valide İmareti, Mihrimah Sultan Camii) birbirinden kopması ve görsel kesintisi ile araç ve toplu taşım duraklarının düzensizliği söz konusudur” şeklinde açıklanmakta ve hazırlanan plan ile bu sorunların aşılacağı ifade edilmektedir. Gerçekten de meydanda had safhada kaotik bir durum hâkimdir. Meydan, bütünlüğünü kaybetmiş, meydan olmaktan çıkmıştır. Ancak bu kaosu yaratan tüm projelerin sahibi, dolayısıyla birinci dereceden sorumlusu bizzat İBB ve merkezi hükümettir.

Mimarlar Odası ve birçok meslek odası, uzmanlar, akademisyenler, bu kaosa yol açan projeler yaşama geçirilmeden önce eleştirilerini iletmiş, gerek planlama sürecine, gerekse proje elde etme yöntemine yönelik önerilerde ve projelerle ilgili eleştirilerde bulunmuşlardır. Bütün bu eleştiri, uyarı ve önerileri kulak ardı edenler, bugün yeni bir oldubitti projesi için, 1994 yılından bu yana kendi elleriyle yarattıkları kaosu gerekçe gösterirken, yeni kaosların yaratıcısı olmaya talip olmaktadırlar.

Ayrıca bütüncül planlamadan yoksun bir anlayışla meydana ilave yükler getiren birtakım yeni kaos projeleri söz konusudur. Üsküdar Belediye Başkanlığı binası ile katlı otoparkın yıkılması ile elde edilen alanın kamu kullanımında yeşil alan ve park alanı olarak düzenleneceği ilan edilmişken, ticari fonksiyonlar içeren yeni rant projeleri kısa bir zaman önce meclisten oy çokluğu ile, yine aynı hukuksuz prosedürle geçirilerek gündeme getirilmiştir. Yeni meydan projesinin bu projeleri “cazip” hale getirmeyi hedeflediğini göz ardı etmemek gerekir.

Söz konusu ticari fonksiyonların mevcut yükü kaldırmaktan uzak olan altyapıya getireceği ek yüklerle yeni bir kaosa yol açması kaçınılmazdır.

Yanlış projelerle yok edilen tarihi meydan, deniz doldurularak geri getirilemez.

Kentleri kent yapan tarihi, kültürel, sosyal ve doğal değerlerin yok edilmesi kabul edilemez.

Meslek odaları olarak kamu ve toplum yararına yapılacak planlama sürecinde, gerek planlama kriterlerinin belirlenmesinde, gerekse plan elde etme sürecinde her türlü sorumluluğu almaya talip olduğumuzu bildirir, İBB Başkanlığının konuyu tekrar değerlendirmesini ve bu yanlış adımlardan geri dönülmesini dileriz.

Saygılarımızla,

TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Yönetim Kurulu

Yazar- MO İstanbul 3 Ocak 2017 Salı