Meslek Örgütlülüğümüz ve Meslek Alanlarımıza Yönelik Antidemokratik Müdahaleler Karşısında Boyun Eğmeyeceğiz

Yazar- MO İstanbul 17 Temmuz 2018 Salı

OHAL KHK’leri ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile idari yapıda yapılan düzenlemelerle emek ve meslek örgütlerinin baskı altına alınmak istenmesine ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından 17 Temmuz 2018 tarihinde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklama şu şekilde:

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZ VE MESLEK ALANLARIMIZA YÖNELİK ANTİDEMOKRATİK MÜDAHALELER KARŞISINDA BOYUN EĞMEYECEK, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ÜLKEMİZİN MUTLU YARINLARI İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ

Bilindiği üzere 16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği referandumunun ardından yapılan 24 Haziran 2018 seçimleri sonucunda ülkemizin anayasal rejimi, parlamenter sistemi ve kamu idari yapısında köklü değişiklikler öngören düzenlemeler yürürlüğe girmeye başlamıştır. Bu düzenlemeler arasında, Anayasa’nın 135. maddesi uyarınca özel kanunlarla kurulan, TMMOB gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıyla ve meslek alanlarımızla ilgili birçok kanunda yapılan değişiklikler de bulunmaktadır.

Bu düzenlemeler 24 Haziran seçimlerinden sonra yayımlanan 700, 701, 702, 703 sayılı KHK’ler ile Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, Cumhurbaşkanı Kararları ve Genelgeleri ile yapılmaktadır. KHK’lerin 701 sayılı olanı kamudan ihraçlar, iadeler vb. üzerine, 702 sayılı olanı Nükleer Düzenleme Kurumu’nun oluşumu üzerine, 700 ve 703 sayılı olanlar ise yüzlerce kanun ve KHK’de yapılan değişiklikleri kapsamakta; Cumhurbaşkanlığı Kararname, Karar ve Genelgeleri de bu değişikliklere dair yeni düzenlemeler ile ilgili atamaları vb. içermektedir.

Öncelikle belirtmek isteriz ki, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri hem Anayasa değişikliklerinin içeriğini hem de 700 ve 703 sayılı KHK’lerdeki değişiklikleri çok aşan geniş bir kapsama sahiptir.

Örneğin Anayasa değişikliği referandumunda yapılan değişiklikle, Cumhurbaşkanına bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK), tüm kamu kurum ve kuruluşları, sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluş, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapma yetkisine, idari soruşturma da eklenmişti. Ayrıca DDK’nin görev ve yetkilerinin kanun ile düzenlenmesi hükmü, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle ibaresiyle değiştirilmişti.

Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 703”ün 42. maddesi ile de 10 madde ve iki geçici maddeden oluşan “DDK Kurulması Hakkında Kanun”un adı “Devlet Denetleme Kurulu Başkan ve Üyelerine İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiş, kanunun önceki dört maddesi, iki geçici maddesi ve altı fıkrası ile bir fıkrasındaki bir cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

28 maddeden oluşan 5 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ise ilgili kanunu hayli aşan bir kapsama sahiptir. Kararnamede “İdari soruşturma” hususu “her türlü idari soruşturma” olarak genişletilmiş, kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerk yerinden yönetim kuruluşu olma özelliği görmezden gelinmiş ve yargı alanına giren “görevden uzaklaştırma” DDK’nin görev ve yetki kapsamına alınmıştır. Böylece Anayasa değişikliği referandumunda yer almayan cezalandırıcı hususlar da “fiili hukukta” yer almaya başlamıştır. Bu noktada bu düzenlemenin Cumhurbaşkanına bağlı Devlet Denetleme Kurulu’nun “inceleme ve denetim” işlevini aştığını, kurulun yargının yerine geçtiğini, emek ve meslek örgütlerini kendi “özel ve keyfi “ceza hukukuna!” tabi kılmaya yönelik olduğu açıklıkla görülebilmektedir.

Bu düzenleme, 12 Eylül faşizminin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının “idari ve mali denetimini” ilgili bakanlıkların genel vesayeti altına sokan ancak uzun yıllar uygulanmayan düzenlemesini de aşan, açık ki emek ve meslek örgütlerini otoriter hiyerarşik vesayet altına sokmaya yönelik cezalandırıcı bir düzenlemedir.

Diğer yandan son düzenlemelerde bakanlıklar ile bağlı, ilgili, ilişkili kuruluşların bünyelerinde kurulan ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da dahil olduğu danışma kurulu, genel kurul, konsey vb. yapılardan TMMOB ve bağlı Odalarının katılımı dışlanmış ve meslek alanlarımızla ilgili birçok kanunda rant esaslı düzenlemeler yapılmıştır.

Anayasa’da yer aldığı ve hatta Cumhurbaşkanının da belirttiği üzere “kanun ile” düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz. Ancak 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve birçok düzenleme, Cumhurbaşkanının Meclisin “kanun yapma” yetkisini kullandığını göstermektedir. Bu noktada, TBMM’yi etkisiz kılacak bütün düzenlemelere karşın Meclisi “kanun yapma” yetkisine sahip çıkmaya, emek ve meslek örgütlerini ve bütün demokratik kamuoyunu dayanışmaya çağırıyoruz.

Emek ve meslek örgütlerine yönelik düzenlemeler açık bir şekilde kamu yararını, kamusal üretim hizmet ve denetim gerekliliklerini, bu yöndeki Anayasal örgütlenmeleri ve toplumsal muhalefeti etkisizleştirme, tasfiye etme ve cezalandırmaya yöneliktir. Ancak bilinmelidir ki ülkemize, Anayasal demokratik kazanımlarımıza, emeğimize, mesleklerimize, meslek alanlarımıza ve meslek örgütlerimize sahip çıkmaya devam edecek, baskılar karşısında boyun eğmeyecek, hukukun üstünlüğü ve ülkemizin mutlu yarınları için mücadeleye devam edeceğiz.

Emin Koramaz

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

Yazar- MO İstanbul 17 Temmuz 2018 Salı