Eğer Lüzumsuzluk Da Lüzumlu Olmasaydı; Lüzumlu Nasıl Lüzumlu Olabilirdi ki?… Eğer Gereksizlik De Gerekli Olmasaydı; Gerekli Nasıl Gerekli Olabilirdi ki?…

Yazar- Metin Karadağ 20 Haziran 2025 Cuma

Metin Karadağ

Sizin de şu an görüp okuduğunuz gibi başlıklardan biri lüzumsuz/gereksiz; diğeri ise lüzumlu/gerekli… Ancak hangisinin hangisi olduğunu seçip/tercih etmek de artık sizin keyfinizin rengine kalmış…

Diyalektiğin “Karşıtların Birliği” ilkesi de böyle bir şeye dikkat çekiyor zaten…

Niye olmasın ki; yaşam boyu karşılaştığımız zorunlu ya da isteyerek seçmek durumunda kaldığımız şeyleri; hiç zorlanmadan/hemen gözümüzün önünden bir film şeridi gibi geçirmeyi de düşünebiliriz…

Yaşamımızı işgal etmiş lüzumsuz/gereksiz ya da “İyi ki yer etmiş…” dediğimiz lüzumlu/gerekli şeyleri bir düşünelim bakalım…

Bu arada: Ne kadar lüzumluysa artık; şimdilerde hep beraber bir acayip “normal” günlerden geçiyoruz!…

TMMOB’nin yayınlarında ya da web ana sayfalarında görmüş olmalısınız; #boşunamıokuduk manşetini…

Evet, boşuna mı okuduk?!…

İsterseniz, bu acaip “normal” günlerden kurtulmak için; önce konuyu değiştirerek başlayalım…

Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, ülkemiz bir bütün olarak “Deprem Kuşağı”nda yer alıyor olması nedeniyle; doğrudan ya da dolaylı etkileriyle acı bedeller ödedik ve halen ödemeye de devam ediyoruz… Bu konudaki bilimsel tespitlerden oluşan öngörüler; bizleri gerekli tedbirleri almaya zorunlu ve sorumlu kılmaktadır. Bu konuda tüm “Öngörülebilir Güvenlik Tedbirlerinin” henüz eğitim aşamasındayken mimar adaylarına en verimli biçimde pekiştirilerek kazandırılması, hepimizin görevi olarak durmaktadır…

O halde kendimize soralım: Şu an ne/ler yapıyoruz?…

Önce “İyi ki yer etmiş…” dediklerimden;… Haydarpaşa Lisesi 1. sınıfta okurken bizlere “Aksonometrik”, “Kavalier” ve “Artistik Perpektif” çizmeyi öğreten resim öğretmenimiz ressam Mehmet Pesen’i Sevgi ve Saygıyla anıyorum… Mezun olduktan yıllar sonra bir (naiv)resim sergisini ziyaret ettiğimde kendisine; “Mimarlık Bölümü’nün ‘Yetenek Sınavını’ sizin sayenizde kazandım Hocam…” dediğimde gözlerinde beliren sevinci unutamıyorum; “Anılarına Saygıyla…”

Daha sonra Mimarlık Eğitimini “Gece Bölümü”nde ve “5 yıl okuduğumuz” (DGSA-MYO (1975/76-1980/81) aynı sınıftan arkadaşlarımızla konuşurken; “İyi ki gece bölümünde okuyoruz; böylece gündüzleri de şantiye veya bürolarda Kadın-Erkek Öğrenciler olarak eşit koşullarda çalışabiliyoruz…” derdik…

Çünkü, 5 yıl eğitim süresince sıcağı sıcağına, günü gününe staj yapıyor olmamızın bize verdiği olanakları saymakla bitiremiyorduk…

Çünkü, anında meslek pratiği “Ölçü-Ölçek-Ölçme Bilgisi Birikimi”nin bir kültür olarak varlığı; “içinde bulunduğumuz çalışma ortamının yaşayan hukukuyla doğrudan ilgiliydi…”

Çünkü, çalışma alanında üretilmiş, üretilen ve üretilecek olanların güncel paylaşımıyla ortaya çıkacak eğitsel sonuçlar bizlere anında geçiyordu…

Çünkü, bugün olduğu gibi anında haberimiz olmasa da üniversal alandaki bilimsel devinimlerin yanısıra ileride yaşam alanlarını kalıcı olarak dönüştürecek olan mimar adaylarının yani bizlerin gelişim ve devinimi ile de doğrudan ilgiliydi…

Çünkü, o an orada çalışırken geleceği olabildiğince doğru biçimde görülebilir ve/veya öngörülebilir kılmamız ve geleceğe hangi mesajı, hangi araçlarla ve nasıl iletiyor olmamızla ilgiliydi…

Çünkü, geçmişini ve bugününü olduğu gibi mimarlığın yarınını da olabildiğince öngörülebilir bir eğitim süreci ile desteklemek, “Ne/ler yapmakta olduğumuzun farkında olmamızla” da ilgiliydi…

Çünkü, geçmişten bu yana biz mimar adaylarına “Okulun Program Dersleri”yle verilmekte olan eğitimin, “Mimarlık Eğitimi Bütünü” içerisindeki yerini bilmemizle ve aynı zamanda öngörülebilir geleceğimizin de yol haritası ve rehberi oluyordu önümüzde…

Şimdi ise bilemiyoruz!…

Bu nedenle tek tek “Projeler” dahil bütün “Derslerin Akreditasyonu” süreci, yani “Mimarlık Eğitiminde Dersler ve Tarihçeleri” ( http://mo.org.tr/mek/index.cfm?kurultay=IV&Sub=belge&RecID=32 ) projesi kapsamında ve “Mimarlık Eğitimi”nde bilinmedik köşe bucak bırakmayacak biçimde ikna edebilecek(“Açık”, “Hesap Verebilir”, “Denetlenebilir”,…) bir Şeffaflığa “Lüzumu Gereği” kavuşturacaktır, diye umuyorum…

Artık ne kadar gerekliyse…

 

Mimarlara Mektup Bülteni, Mart 2025, Sayı: 300

Yazar- Metin Karadağ 20 Haziran 2025 Cuma