Göç Eden Kuşların Gökyüzündeki Dansı ve Beynimizin İşleyişi Arasında Bir Analoji Kurduğunuzda; Hem Dinamik/Ardışık/Sekmeli, Hem De Hiperbolik/Parabolik Bir Mimari Mekân Üretmiş Olursunuz…

Yazar- Metin Karadağ 5 Nisan 2024 Cuma

Mutlaka izlemiş olmalısınız; ya doğrudan gökyüzünde ya da belgesel bir filmde göç eden kuşların destansı, ardışık ve kıpır kıpır hareketlerle dolu; insana doyumsuz coşku ve dahası heyecan veren uçuşlarını…

Sığırcık kuşları gibi sürüler halinde göç eden kuşların gökyüzünde topluca ve neredeyse eş zamanlı senfonik hareketleri de aynı matematiksel mantığa dayanır.

Sürünün Dansı,
Kaynak: “oggito.com”

Dikkat!… Bir anlık sürü halinde aynı yönde ve düzgün doğrusal bir hatta uçan arkalardaki kuşların görüş alanını; bilgisayarınızın ekranında birbirlerine eşit mesafede ve hareketsiz(Kanat çırpmaları hariç…) duran noktalar olarak gözünüzün önüne getirmeye çalışınız…

Kuşlar keskin gözleriyle en öndeki yönünü şaşıran kuşları takip ederler.

Çünkü sürünün en önündeki şaşıran kuş arkadakilerin dikkatini çeker ve hemen onu takip etmeye başlar/lar.

Bu kez farklı yöne düzgün doğrusal bir hatta uçan sürünün en önündeki başka bir kuş şaşırırsa hemen/anında arkadaki kuşlar bu kez onu takip etmeye başlarlar.

Bu gökyüzü dansıyla yorulduklarında ya yere iner beslenirler; ya da yollarına dans ederek devam ederler.

Kuşlar, yine sürü halinde aynı yönde ve düzgün doğrusal bir hatta uçmaya devam ettikleri sürece ekran görüntüsü hareketsiz(Kanat çırpmaları hariç…) noktalar halinde görünmeye devam edecektir.

Bizim de hareketsiz görüntülü bilgisayar ekranında farklı hareket eden bir nokta hemen dikkatimizi çeker ve o noktaya yöneliriz.

Uyanmış beyin, bilinç anında bu basit çağrışımsal bağlantılarla(Elektro-Kimyasal Frekans Toplamları) en yakın noktalar arasında savrulurken;

önceki bilgi birikimlerimizin de yer aldığı düşünce savrulmaları arasında en uygun olan olanlarını birleştirerek; bilincin kurgusal ve örgün yapısını pekiştirir.

Beynimiz, birbiriyle uyumlu hareket eden düşünceler sürüsünü; çağrışım noktalarındaki düşünce kümeciklerini kendilerine katarak ya da yok sayarak bağlantısallıklarını(Connecton) pekiştirip kendimizce anlam bütünlüklü(Mantıklı) hale getirmeye çalışır…

Ellerinizi yıkadığınız lavaboda, biriken köpüklü suyun; lavabo deliğinden akıp giderken, Kuzey Yarımkürede saat yönünün tam tersi yönde(Güney Yarımkürede ise saat yönünde…) dönüşüne dikkat ettiniz mi? İrili ufaklı köpük baloncuklarının her birinin merkezinde; büyüklüğü ile doğru orantılı yıldızlar olduğunu düşünürseniz;

içinde bulunduğumuz Samanyolu(Milky-Way) Galaksisi’nin basit bir modelini elde edersiniz. Lavabo deliğini de galaksilerin merkezlerinde yer alan bir Karadelik olduğunu da eklerseniz; her elinizi yıkadığınızda bir galaksi yarattığınızı var sayabilirsiniz.

Geçelim…

Şimdi: Sizden 3 metre uzakta bir duvar üzerinde hızla yürüyen bir karınca görüyorsunuz. Işığın hızı saniyede 300 milyon metre olduğuna göre; karıncanın görüntüsü gözünüze saniyenin 100 milyonda biri kadar geç ulaşmıştır. Aynı görüntü gözünüzden sonra sinir sisteminde de  ilerleyip algınızın gerçekleştiği ana bir o kadar daha gecikerek ulaşmışsa; karıncayı bu kez saniyenin 50 milyonda biri kadar sonra/geç algılamışsınız demektir. Gerçek diye görüp algıladığınız anda karınca aslında daha da ilerdedir…

Bence kendinizi fazla zorlamayınız…

Evrenin sadece dili değil; kendisi de bütünüyle matematiktir…

Ve sadece evren değil matematik de birbiriyle ilgili ve doğrudan geçişli mimari bir dizi mekânlardan oluşur.

Bundan sonra ne yapıyoruz?

Ellerimizi yıkarken dikkat ediyoruz…

Mimarlara Mektup Bülteni, Mart 2024, Sayı: 288

 

Yazar- Metin Karadağ 5 Nisan 2024 Cuma