Değerbilir Mimar Arkadaşım Musa Samastı’nın Anısına

Yazar- Hasan Çakır / Dam Notları 21 Mayıs 2025 Çarşamba

“Selam Hasan, sanki 57 yıl önce Doğan Kuban hocanın dersindeyiz… Hey gidi günler hey… Büyük hayranlık ve zevkle okudum, Niemeyer‘i. Mimar Oscar Niemeyer’in son eseri“ Dünyayı Değiştirmeliyiz kitabınının çevirisini(1) göndermiştim Musa‘ya…

Yıllar önce, Frankfurt Sanat Müzesi’nin kitapçısında, eşim Barbara – Çakır Wahl bana, o kitabı armağan ettiginde, ben de büyük bir haz ve hayranlıkla, bir solukta okumuştum Niemeyeri.

Dünyayı Değiştirmeliyiz… Oscar Niemeyer’in son kitabı, son mimari eseri… Nazım Hikmet’in “Yaşamaya Dair“ şiiri ile başlıyor: Yaşamak şakaya gelmez…“Çok ilgimi çekmişti… Toplum yararına, insana uygun mimarlık ve mimarın toplumsal sorumluluğu üzerine kafamdaki soruların birçoğunun yanıtını bu kitapta bulmuştum…

Musa‘yı düşündüm… İdealleri ve prensipleri olan bir Mimar… 1970’li yılları anımsadım. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nde çalışmalarımızı… Toplum yararına, insana uygun bir mimarlık ve şehircilik arayışımızı, tartışmalarımızı, fantezilerimizi anımsadım. Ne kadar çok soru vardı kafamızda ve ne büyük bir merakla o sorulara yanıt arıyorduk. Hey gidi günler hey!…

Oscar Niemeyer’in “Dünyayı Degistirmeliyiz“ kitabından tadımlık, bir kaç pasaj:

FANTEZİ

Mimar çizim masasına oturduǧu zaman asla şunu unutmamalı: İnsanoğlu, adına bina denen saǧlam bir makinenin içine tıkıştırılıp korunacak bir makine deǧildir. Tam tersine insan, ruhu ve duyguları olan, adalet ve güzellik arayan, teselliye ve teşvike muhtaç, nevi şahsına münhasır bir varlıktır.
Bana fantezi nedir diye sorsalar, fantezi daha iyi bir dünya arayışıdır derim.

BÜYÜK İNSANLIKTAN YANA OLMALIYIZ

İnsanlık günümüzde büyük bir sorunla karşı karşıya: Kapitalizm. Kapitalizm uǧursuzdur, uygunsuzdur. Çünkü kapitalizm birkaç kişinin her şeye sahip olması, diğer insanların da hiç birşeyinin olmaması anlamına gelir. Mal sahibi olmak için başkalarının elinde olanı zorla almak kapitalizmdir. Bu yürek yakan bir adaletsizlik anlamına gelir… Bir yanda dünyanın gidişine karar veren bankerler, diǧer yanda yoksul ve hayat kavgasındaki milyonlarca insan… Bu adaletsizlik demektir.

NE İSTİYORUZ

Mimarlığın iyisinden yararlanmak herkesin hakkıdır ama genellikle ondan yalnız zenginler yararlanıyor. Günümüzde mimar zengine, iktidara, firmalara ve şirketlere hizmet ediyor. Mimar eskiden derebeyleri ve krallara hizmet ederken yoksullar sefalet mahallerinde üst üste yaşarlardı. Mimar genellikle yapması gerekeni yapmıyor. Bu yüzden hep söylerim: Mimarlık önemli değil. Mimarlık yalnızca bir araç, bir vesile. Mimar görevini, işinin politik bir eylem olduǧunu kavradıǧı zaman yapabilir ancak.
Sanırım siyaset meselesi her meslek için geçerlidir. Ama özellikle de mimarlık için… Zira mimarlık toplumsal ilişkilerde insan hayatının en önemli yönüyle uǧraşır. Mimarlık kenti ve tüm yaşama düzenini bir arada ele alır.

GÜZELLIĞE İHTİYACIMIZ VAR

Günümüzde kentlerdeki çirkinliklerin sebebi değişik mimari üsluplar değildir. Tam tersine bu çirkinliklere sosyal ayırımcılık ve sınıf farkları sebep olur. Yoksul mahallelerden çok farklı olan zengin mahalleleri, yerleri ile olduğu kadar görünüşleriyle de bu sonucu doğuruyor.

Bazı kentlerde durum çok daha can sıkıcı. Söz gelimi Rio‘da zenginler deniz kıyısında, yoksullar daǧın arkasında oturur.

GELECEGI GÖREBİLMEK

O zamanlar gelecekte daha küçük, daha insancıl, insanı daha az yabancılaştıran bir kent tasavvur ediyordum…. İnsan için, insanlar tarafından yapılmış bir kent …
Bu kentte yeşil alanlar konut yerleşmeleriyle alışveriş merkezlerini çepeçevre sarmalıydılar. Motorlu araç trafiǧi merkezdeki yaya trafiǧinin başladıǧı yere kadar gelmeliydi. Yolu kısaltmak için; yüksek yapılar yeşil alanların ortasındaki okulların, parkların, alışveriş yerlerinin, lokantaların, gezinti yerlerinin çevresinde yer almalıydı, Geleceǧin kentinde kimse “o daha çirkin, bu daha güzel “dememeliydi… Zengin mahalle, fakir mahalle olmamalıydı… Yarının insanının olmalıydı bu kent.
Bana göre, geleceǧin toplumunu yönlendirecek düşünce yaşama saygı ve eǧitim… Gençler için esasta iyi bir öǧrenim ve eǧitim…

104 YIL

Bana göre insan sıkıntıya ve derde direniyor…
Böyle bir direniş ancak belli prensiplere sahipsen mümkün olur.
Benim her zaman doğru olarak kabul ettiğim prensip eşitlik için mücadele etmektir. Çünkü başkalarının acısı bizim de acımız ve biz de bu dünyanın parçasıyız. Her durumda sonuç hep aynı. Sonunda ölüp gidiyorsun. Hayat çok kısa. Hayatımızı dürüst bir insan olarak sonlandırmalıyız. Yaşadığımız sürede bizi yıkılmadan taşıyabilecek ideallerimiz ve prensiplerimizi geliştirmeliyiz. “

(1) Oscar Niemeyer’in kitabını mimar Refael Avidor’la birlikte Türkçe’ye çevirmiş ve Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’ne armağan etmiştik. Kitap henüz yayımlanmadı. Umarım olanaklar elverdiğinde yayımlanır.

*Niemeyer, O. (2012). Il mondo è ingiusto (A. Riva, Ed.). Copertina flessibile

Yazar- Hasan Çakır / Dam Notları 21 Mayıs 2025 Çarşamba