Dam Notları / Toplum Yararına Mimarlık

Yazar- Hasan Çakır 18 Haziran 2018 Pazartesi

Bir mimarlık öğrencisi soruyor: “Toplum yararına mimarlıktan ne anlıyorsunuz?”

Bu konuya kafa yoran mimarlar şu görüşü paylaşıyor: “İyi planlama toplum yararınadır.”

Le Corbusier, bir söyleşide şöyle der: “… İnsan-kardeşimizin hizmetinde mimarlık ve şehirciliğin üstlendiği görevleri seçebiliyorsunuz sanırım. Maddesel gereksinimler, düşünsel açlıklar; bunları ancak özenli bir mimarlık ve şehircilik karşılayabilir.”

Mimarlık Öğrencileriyle Söyleşi, Çeviren: Samih Rifat, YKY, s. 31

İyi, özenli planlama, özenli bir mimarlık ve şehircilik… ‘Toplum yararına mimarlık’ deyince ilk aklıma gelenler bunlar.

İyi, özenli planlama için birinci şart yaratıcı çalışmadır.

Yaratıcı çalışmanın temelinde araştırma var: İyi, özenli planlama, temelde -belirli bir kontekst içinde- bir mimari strateji araştırmasıdır.

‘Bilimlerde olduğu gibi, mimaride de buluşlara araştırmayla ulaşılır’ diyor, Mimar Zaha Hadid.

İkinci şart, mimari kültür sorunlarına karşı duyarlı bir kamuoyunun varlığıdır.

İyi planlama için, mimariye duyarlı bir kamuoyunun olması, iyi planlamayı istemesi ve özendirmesi gerekir.

Mimarlar çok kez, böyle duyarlı bir kamuoyunun oluşması için de sürekli çaba göstermek zorunda.

İmar sorunlarına duyarlı bir kamuoyu oluşturmak kolay bir iş değildir. Hele kent toprakları üzerinde milyarların dansının göz kamaştırdığı, “mimar(lık)ların pazarı”nda para ve cehaletin borusunun öttüğü durumlarda…

Üçüncü şart, mimarlık sanatının yüklediği toplumsal sorumluluğu içe sindirmektir.

Bir gazetede okumuştum. Antep’te kebapçı çırakları, ustadan el alırken yemin ediyor. Anımsadığım kadarıyla yemin şöyle başlıyor: “Kendi yemeyeceğimi başkalarına sunmayacağıma…”

Toplum yararına mimarlık deyince aklıma bunlar geliyor, bir de Mimar Oscar Niemeyer’in şu sözü:

“Mimari yalnızca bir araçtır. Önemli olan hayat ve insandır. “

Kamusal alanların geri alınması

Kentlerimizin kamusal alanlarını; sokakları, caddeleri, meydanları, gezinti yerlerini arabaların istilasından kurtarıp canlandırmak, diriltmek ve yeniden kamuya (kent sakinlerine) ait yaşama alanlarına dönüştürmek olanaklı mı?

Geçenlerde (Nisan 2018) DAM’da açılan, ‘Kamusal Alanların Geri Alınması Sergisi’, ‘olanaklı’ diyor ve bunu Avrupa ve Amerika’nın yedi kentinde yapılan ‘kentsel düzenleme ve kamusal alanları canlandırma’ örnekleriyle gözler önüne seriyor.

İşte Kopenhag, serginin duvarında büyük bir panorama resmi, geniş bisiklet yolları, yeşil alanlar… Kentsel ulaşımın 3‘te 1‘i bisikletle yapılıyor. Kopenhag’ın hedefi, kentlerini en bisiklet dostu kent durumuna getirmek.

İşte Groningen, bir Hollanda kenti, Hollanda’nın büyük kentleri arasında havası en temiz olanı… Kent yönetimi kent merkezine arabaları sokmama kararı almış. Bisiklet trafiğine öncelik vermiş. Ulaşımın yüzde 60’ı bisikletle yapılıyor.

İşte Barselona… Kentsel yeşil alanları kişi başına 1 metrekareye çıkarmayı, motorlu kentsel ulaşımı yüzde 21 azaltmayı, yaya, bisiklet trafiğine ve toplu taşımaya öncelik vermeyi hedefliyor, böylece hava kirlenmesini, motorlu taşıt gürültüsünü ve kazaları azaltmayı, kentsel hayati rahatlatmayı

amaçlıyor.

İşte New York, Oslo, Portland, Karlsruhe kentleri… Kamusal alanları yeniden canlandırmak için yapılan çeşitli kentsel düzenlemeler…

Özendirici ve teşvik eden bir sergi.

Sergide görüldüğü gibi, kentsel hayatı rahatlatmak için kuşkusuz yapılması gereken ilk iş, kamusal alanları geri almak, istila ve işgalden kurtarmak ve

yeniden canlandırmak… Evet, kentsel dönüşüm eylemine kamusal alandan başlamak…

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazar- Hasan Çakır 18 Haziran 2018 Pazartesi