Yaşanan Felaketlere Rağmen Depremlere Karşı Sağlıklı ve Güvenli Yaşam Alanları Oluşturulamamıştır

Yazar- MO İstanbul 25 Ocak 2020 Cumartesi

 

24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ İli Sivrice İlçesi’nde 6,8 büyüklüğünde meydana gelen deprem Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin büyük bir bölümünde ve İran, Suriye, Irak gibi komşu ülkelerde de hissedilmiş, resmi verilere göre 22 yurttaşımız hayatını kaybetmiş 1031 yurttaşımız yaralanmıştır.

Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde sık aralıklarla büyük şiddette depremler yaşanmakta olmasına rağmen; milat olarak kabul edilen 1999 Marmara Depremleri ile 2011 Van Depreminde yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları merkezi ve yerel yönetimlerce günümüzde de sürdürülmektedir.

Aradan geçen yirmi bir yılda kentlerimiz afetlere karşı hazırlanmadığı gibi Bakanlık ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) eliyle; kentler ve kırsal alanlar, tabiat varlıkları, koruma alanları, ormanlar, kıyılar, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, yaylalar ve kışlaklar yıkımın ve plansız yatırımların şantiyesi haline gelmiş; olası bir afette kullanılması planlanan toplanma alanlarında; imar planlarında yapılan değişikliklerle iş merkezi, alışveriş merkezi, toplu konut ve stat inşa edilmesinde bir sakınca görülmemiştir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi 2018 yılında “İmar Barışı” adı altında imar affı çıkarılmış; yapı kayıt belge bedeli alınarak yurttaşlara riskli binalarda oturma izni verilmiştir.

27 Eylül 2019 tarihinde İstanbul’da ve son olarak 22 Ocak 2020 tarihinde Manisa’da meydana gelen depremler yeni felaketlere karşı bizleri uyarmasına karşın afet risklerinin azaltılmasına yönelik çalışma yapılmamıştır.

Güvenli ve sağlıklı bir yapılı çevrede yaşam hakkının sağlanabilmesi için; afet öncesi, afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında geliştirilecek politikaların bilim insanlarını, meslek odalarını, akademik kuruluşları ve ilgili tüm kesimleri dikkate alarak oluşturulması, toplumsal ve yönetimsel hafızanın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması zorunludur.

Mimarlar Odası olarak, afetlerde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor, ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, yaralı olarak kurtarılanların bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz.

Doğal afetlerin tahribata ve can kaybına yol açmasının temelinde yer alan, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı planlama, yapı üretim ve denetim süreçleri karşısında mesleki ve toplumsal sorumluluklarımız temelinde çabalarımızı kararlı bir şekilde sürdüreceğimizi değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.

TMMOB MİMARLAR ODASI

Yazar- MO İstanbul 25 Ocak 2020 Cumartesi