İstanbul’da “Çatı Dairesi” Adı Altında Kat Artış İzni Veren Meclis Kararına Dava Açtık!

Yazar- MO İstanbul 29 Ağustos 2025 Cuma

13.03.2025 Tarih Ve 414 Sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Kararına Karşı;

13.03.2025 tarih ve 414 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararına dayanılarak getirilen düzenleme, İstanbul genelinde çatı katlarına “çatı dairesi” ilavesine imkân tanımaktadır. Bu değişiklik, tamamı deprem bölgesinde yer alan ve yaklaşık 15 milyon insanın yaşadığı İstanbul’un mevcut risklerini artırma potansiyeli taşımaktadır. Söz konusu düzenlemenin gerekçesi “İstanbul’un çatı aralarının daha ferah katlara dönüştürülmesi ve düzenli, ortak bir uygulamaya kavuşturulması” olarak ifade edilmiştir. Ancak fiiliyatta bu değişiklik:

  • Plansız ve projeye aykırı olarak inşa edilmiş mevcut çatı katlarının meşrulaştırılmasına,
  • Nüfus yoğunluğunun artmasına,
  • Mevcut binalara çatı katı eklenmesi durumunda statik sorunlar oluşmasına ve kentsel dönüşümü hızlandırmak amacıyla yapılan bu değişikliğin daha da riskli bir duruma yol açmasına.
  • Mülkiyet hakkına ilişkin sorunlara yol açmaktadır. Özellikle mevcut plan notları, hali hazırda dubleks dairesi olan kat maliklerine +1 kat kazanma olanağı sunarak, bu kişilere özel bir imar artışı sağlamaktadır. Öte yandan, eğer dubleks dairelerdeki çatı katları ortak alan olarak belirlenirse, bu durum mevcut sahipler için maddi kayba yol açabilecektir. Dubleks ve dubleks olmayan dairelerin durumu plan notlarında net bir şekilde açıklanmadığı için bu durum belirsizliğini korumaktadır. Bu belirsizlik, dubleks daireli apartmanlarda mevcut çatı üzerine bir kat daha ilavesine izin verilip verilmeyeceği gibi önemli soruları da beraberinde getirmektedir. Plan notlarında bu tür durumların açıklığa kavuşturulmamış olması ciddi bir belirsizlik yaratmaktadır.

Özellikle “çatı dairesi” kavramına dair İstanbul’un ilçelerine göre yere özgü sınırlandırmalar yapılmadan direkt olarak aynı plan notlarının eklenmesi farklı zemin türlerinde, farklı zemin ivme değerlerine sahip, farklı yoğunluklardaki ilçelere aynı yapılaşmanın getirilmesi anlamına gelmekte, tüm ilçelerde yeknesak bir uygulama ön görülmesine sebep olmaktadır. Oysa planlama sürecinin yere özgü, sosyo-ekonomik, fiziki ve çevresel analizler üzerine inşa edilmesi gerekir.

Ayrıca önerilen plan notunda yer alan:

  • “Çatı daireleri, imar planlarında belirtilen bina yüksekliği sınırlamalarına dahil edilmez.” ifadesi, fiilen bir emsal artışı anlamına gelmektedir. Yüksek gerilim hatları gibi farklı ve riskli teknik konular da dikkate alınarak belirlenen bina yüksekliği gibi sınırlandırmalarını geçersiz kılınması hayati risk oluşturacaktır.
  • “Tescilli yapı komşuluğunda veya adada tescilli yapı varsa ilgili koruma kurulundan görüş alınarak uygulama yapılır.” ifadesi ise koruma mevzuatı açısından sorunludur. Özellikle kültürel ve tarihi mirasın söz konusu plan notlarının ardından nasıl etkileneceği ve bu duruma karşı önlemlerin yeterince tarif edilmemiş olması, kısıtlamalara yer verilmemiş olması söz konusu durumun ucu açık bırakılmış olması koruma ilkeleri açısından risk ortaya çıkarmaktadır.

Diğer bir yandan söz konusu yönetmelik değişimi için odamıza 03.03.2025 tarihinde gönderilen kurum görüşü talebine cevaben ilettiğimiz olumsuz görüşte de belirtildiği üzere söz konusu düzenleme, katılımcı planlama ilkesine de doğrudan aykırıdır. Zira planlama süreçlerinin en temel ilkelerinden biri, ilgili tüm tarafların, özellikle de meslek odalarının, görüş ve değerlendirmelerinin dikkate alınmasıdır. Söz konusu imar yönetmeliği plan notu ilavesi, doğrudan kent güvenliği, yapı stoku, nüfus yoğunluğu ve mülkiyet hakkı gibi temel mimarlık ve şehircilik konularını etkilemektedir. Bu bağlamda, görüşü en çok dikkate alınması gereken kurumlardan biri kuşkusuz Mimarlar Odası’dır.

Ancak, tarafımıza 26.02.2025 tarihinde iletilen görüş talebine, tüm gerekçeleriyle ayrıntılı bir şekilde olumsuz görüş bildirilmesine rağmen; bu görüş yok sayılmıştır. Zira meslek odalarının görüşleri, imar ve planlama mevzuatı, mimarlık ve şehircilik ilkeleri doğrultusunda kamu yararını koruma sorumluluğunun bir parçasıdır. Buna rağmen, olumsuz görüşümüz hiçbir şekilde dikkate alınmamış; bilimsel, teknik ve mesleki uyarılar göz ardı edilmiştir.

Sonuç:

  1. Söz konusu plan notlarının iptali,
  2. İlgili belediye meclis kararının iptali,
  3. Bu plan notuna dayanarak askıya çıkarılan (36 ilçeyi kapsayan) plan notu ilavelerinin iptali

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak söz konusu karara dava açtığımızı ve tüm ilçelerde uygulamaların takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyruruz.

Yazar- MO İstanbul 29 Ağustos 2025 Cuma