Barış İçinde Yaşama Hakkının Sağlanması Tarihsel Bir Sorumluluktur

Yazar- MO İstanbul 1 Eylül 2022 Perşembe

Milyonlarca insanın ölümüne ve sakat kalmasına, kentlerin ve yaşam çevrelerinin yerle bir olmasına neden olan II. Dünya Savaşı vahşetinin başladığı 1 Eylül 1939 tarihi, barış için yapılan mücadelelerin anısına her yıl 1 Eylül “Dünya Barış Günü” olarak kutlanmaktadır.

Toplumların maddi ve manevi varlıklarının, kültürlerinin tümünün sonu olabilecek savaşları önlemek ve bu değerleri korumak üzere, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmış; Devletler barış hakkını korumak ve bu hakkın uygulanmasını sağlamakla yükümlü kılınmıştır. Buna göre; bütün insanlar özgürdür, saygınlık ve haklar bakımından eşittir. Barış içinde yaşam, hürriyet ve güvenlik her bireyin hakkıdır.

Ancak gelinen süreçte, ülkemiz, içinde bulunduğumuz bölge coğrafyası ve dünya 1 Eylül “Dünya Barış Günü”nü; küresel ölçekte etkili olan şiddet, savaş ve işgallerin uygulamaya konduğu koşullarda karşılamaktayız.

Uygarlıkların beşiği olan, ortak birikim ve zenginlikleri geleceğe taşıyan bölgemiz coğrafyasındaki Afganistan, Irak, Lübnan, Libya, Gazze ve Suriye ile bu yıl içerisinde Ukrayna’da yoğunlaşan işgal ve savaşlarla kayıplar yaşanmaya devam etmektedir. Ülkemizi ve bulunduğumuz coğrafyayı tehdit eden saldırılar; birçok insanın ölümüne, toplumların maddi ve manevi değerlerinin kaybına, kentlerin tarihsel ve doğal varlıklarının tahribatına yol açmaktadır.

Eşitlik, insan hakları, demokrasi, insancıl ve onurlu bir yaşam hakkı talepleriyle büyüyen ve toplumsal barışın yeniden inşası için tarihsel bir adım olan Gezi mücadelesi, 2013 yılında Gezi Parkı ile başlamış ancak yakın dönemde tekrar iktidarın hedefi haline gelmiştir. Gezi Davalarında yargının verdiği beraat kararları; devletin tepesinden verilen talimatlarla hukuksuz ve dayanaktan yoksun bir şekilde bozularak davalar yeniden açılmıştır. Evrensel hukuk normlarına ve yerleşik yargı usullerine aykırı biçimde; Gezi Parkında imar planlarına ve yargı kararlarına aykırı olarak başlatılan inşaat çalışmalarına karşı çıkan meslek odalarının temsilcileri hapis cezası verilerek tutuklanmıştır.

En temel insan haklarından olan sağlıklı ve güvenli bir çevrede barış içinde yaşam hakkının sağlanması için şiddet politikalarının bir an önce terk edilmesi insani ve tarihsel bir sorumluk gereğidir.

Bu vesileyle Mimarlar Odası olarak, “yaşamın ve barışın” yanında açık tavır aldığımızı ve almaya devam edeceğimizi önemle vurguluyor; 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle, temel hak ve özgürlüklerin tanınmasını, kullanılmasını ve yararlanılmasını engelleyen hiçbir ayrım ve kısıtlamanın yaşanmayacağı bir gelecek dileğiyle, tüm sorumluları çatışma ve savaşların durdurulması için bir kez daha harekete geçmeye çağırıyoruz.

Değerli kamuoyuna saygı ile duyurulur.

TMMOB MİMARLAR ODASI MERKEZ YÖNETİM KURULU

Yazar- MO İstanbul 1 Eylül 2022 Perşembe