Aydos Millet Bahçesi’ne İlişkin Basın Açıklaması

Yazar- MO İstanbul 20 Nisan 2022 Çarşamba

Aydos ormanı içinde barındırdığı gölet ve doğal habitatı sayesinde birçok canlı, ağaç ve bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda göç eden kuşların dinlenme alanlarından olan Aydos ormanı; İstanbul’da ve Türkiye’de artık çok az yerde kalan pek çok sayıda endemik bitki bulunan bir ormandır.

İstanbul ili, Sancaktepe ilçesi, Samandıra mevkiinde TOKİ tarafından ihalesi yapılan “Millet Bahçesi” projesinin yapımına başlanarak, birçok ağaç ve habitat yok edilmeye başlanmış bulunulmaktadır. İstanbul’un sayılı kalmış oksijen kaynaklarından bir tanesi olan Aydos ormanına yapılan “Millet Bahçesi” projesi; betonlaşma, ağaçların katledilmesi, ormanda yaşayan birçok hayvanın yok olması, balıkçılların evsiz kalması, piknik alanlarının artması ile ormanın çöpe dönmesi, yangınlara kapı açması karşılaşacağımız risklerden yalnızca birkaç tanesine örnek olarak gösterilebilir.

Kentsel planlama ve mekânsal düzenleme ile toplumsal yaşam alanlarına ideolojik  müdahalenin başka bir örneği de kamusal alanın yeniden inşasının uygulaması olan Millet Bahçeleridir. “Yeşil alan yapıyoruz” yaklaşımıyla doğal, kültürel, tarihi koruma alanlarının talan edilmesi, yeni gelişme/rant alanlarında ise kentin geleceğinin yağmalanmasının aracı haline getirilen millet bahçeleri projeleri için Cumhuriyetin kentsel açık alanları ve tarihi stadyumları yıkılmakta, yok edilmektedir. Kimi yerlerde ise büyük ölçekli rant projelerinin arka bahçeleri olarak tasarlanan, “yeşil alan aldatmacası” ile altı otopark üstü cami, ticari dükkan, millet kıraathanesi, düğün salonu, bungalov, namazgah vb. dini ve rant öğeleri ile donatılan bu projeler kamusal alanların planlama ilkelerine aykırı şekilde fiziki ve sosyal dönüşümün aracı olarak işlev görmektedir.

Doğal ormanların ve yeşilliklerin tahrip edilerek kente “Millet Bahçesi” adı verilerek yapılan bu yapıların yeşil alanları arttırması gerekirken zaten var olan; ormanlık alan, park,  kıyı alanı gibi yapılaşmaya kapalı ve yeşil alanlar içinde olduğunu görüyoruz.

Yerleşim yerleri içerisinde geniş yeşil alanların oluşturulması kentsel gelişimleri etkileyen ilk koşullardan biridir. Fakat bu tarz projeler zaten hâlihazırda var olan doğal çevrenin tahrip edilerek tesisleşmesine ve yeşil alanların azalmasına sebebiyet vermektedir.

Kısa sayılabilecek bir süre içinde başlatılan ve ülkenin tüm illerinde yaygınlaştırılması tasarlanan millet bahçeleri bu süreç içerisinde değişik uygulamalarla sürekli gündem olmuştur. Çevrenin korunması, yeşil alanların arttırılması ve kentleşmedeki düzeni sağlamaya yönelik başlatılan bu projelerin neredeyse her aşaması tartışmalı bir kararla sonuçlanmaktadır ve bunun sonucunda ileride daha büyük sürdürülebilirlik sorunlarına sebebiyet vereceği görülmektedir.

Yeni başlatılan millet bahçesi projeleri hizmet edilen ve kurulduğu yörenin koşullarına göre tasarım ve uygulama aşamalarında farklılıklar olabildiğinden her bir proje ayrıntılı olarak incelenmelidir.

Aydos ormanı hâlihazırda doğal güzellikleri ön plana çıkan bir oksijen kaynağımızdır. Millet bahçelerinin amacı (sözde) şehir içinde yeşil alanları arttırmaya yönelik bir proje olduğu belirtilmektedir fakat yapılan bu uygulama tesisleşmesinin önünü ve rant yolunu açmaktan öteye geçememektedir. Hatta mevcut doğal güzellikleri de tahrip ederek, yok ederek doğaya ihanet edilmektedir.

Millet bahçeleri adı altında izlenen politikaların seyrini etkileyen en önemli faktörün rant beklentisi olduğu bilinmektedir. Bu rant beklentisi projelerin yer seçiminden ihaleye çıkarılışına, tasarımından, işletilmesine kadar devam etmektedir.

Millet bahçelerinin süreç sonlarında olumsuz sonuçlar doğuracak olmasındaki en önemli sebeplerden biri de katılımcılığa ve çoğulculuğa yer vermeden yüzeysel tasarımlarla yaşama geçirilmeyi çalışılmasıdır. Planlamalar yapılırken yalnızca Bakanlığın yaptığı kentleşme, imar, çevre ilgili meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri ve kamunun görüşleri dikkate alınmamaktadır.

Millet bahçeleri sonraki süreçlerde sürdürülebilirliğe engel sonuçlar doğuracak; sıkı yasal ve yönetimsel önlemlere yer verilmediğinde ise bölgede yaşayan yöre halkı betonlaşma ile karşı karşıya kalabilecektir.

Temsilciliğimiz her zaman olduğu gibi çevre duyarlılığında ve haklı mücadelelerinde toplumsal değerleri var gücüyle savunmuştur ve savunacaktır. Kentimizi korumak adına tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz.

TMMOB Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Anadolu II. Büyükkent Bölge Temsilciliği Yönetim Kurulu

Yazar- MO İstanbul 20 Nisan 2022 Çarşamba