Gezi Parkı’nın Vakıflara Devri ile İlgili Kamuoyuna Zorunlu Açıklama!

Yazar- MO İstanbul 6 Nisan 2021 Salı

Sadece bizim toplumumuzun değil, dünyanın ortak değerleri olan kültür ve doğa varlıklarımız üzerinde yıllardır bilinçli bir ısrarla sürdürülen talan oyununun farkındayız!

Başta Gezi Parkı olmak üzere toplumumuzun yaşamsal önemi olan tüm doğal ve kültürel varlıklarını korumak ve kollamak yolunda anayasal görevlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz!

Hangi hileli oyuna başvurursanız vurun;

Gezi Parkı parktır ve park olarak kalacaktır.

Bilindiği gibi, Galata Kulesi’nde restorasyon adı altında yapılan hoyrat müdahalelerin kamuoyuna yansıması, önemli bir kültür varlığının özgün nitelikleriyle korunmadığı konusunda endişelere ve tartışmalara yol açarken, iktidar tarafından Vakıflar Kanunu’nun amaç ve esasına da aykırı olarak sessizce yürütülen mülkiyet devri işlemlerinin ortaya çıkmasına da neden olmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde ve tasarrufunda bulunan Galata Kulesi’nin, İBB’den alınarak Kule-i Zemin Vakfı’na, yani Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildiği öğrenilmiştir.

27.2.2008’de Resmi Gazete’de yayımlanan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesine dayandırılarak alınan bu karar, “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur” hükmünü esas almıştır. 14. yüzyıl ortasında inşa edilen ve vakıf yoluyla meydana gelmiş bir kültür varlığı olmayan Galata Kulesi’nin de bu maddeye dayanılarak Vakıflara devredilmesi, yoruma ve istismara açık bir durum olarak ortaya çıkmıştır.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bir açıklama ile “evveliyat kayıtları”nın incelenmesiyle Türkiye genelinde 1014 taşınmazın, vakıfları adına tescil edildiği ve bu taşınmazlar arasında Selimiye Kışlası, Adile Sultan Sarayı, Pera Palas Oteli, Vefa Lisesi, Şişli Etfal Hastanesi ve Sait Halim Paşa Yalısı’nın da bulunduğu bildirilmiştir.

Devredilen bu değerli kültür varlığı taşınmazlar arasında, üzerinde hiçbir kültür varlığı taşınmaz olmaması bir yana, depremini bekleyen ve nefes alamayan İstanbul için yaşamsal, toplumsal, tarihsel ve kentsel öneme sahip Gezi Parkı’nın yer aldığı Beyoğlu İlçesi, Gümüşsuyu Mahallesi, 751 Ada, 1, 2, 3 ve 4 parseller de bulunmaktadır.

Hiçbir mantıksal ve hukuksal anlam içermeyen bu karar, 80 yıl içinde gelişmiş bir parkı ve İstanbul’un endişeyle beklediği büyük bir deprem sonrasında kullanılabilecek etkili bir toplanma alanını ortadan kaldırarak, eldeki sınırlı verilerle ve tüm toplumsal muhalefete rağmen Taksim Topçu Kışlası’nı, yeni işlevler vererek yeniden inşa etme inadının bir kez daha gündeme gelebileceğini düşündürmektedir.

13 yıldan beri yürürlükte olan 5737 sayılı yasanın 30. maddesine, son 1-2 yılda yoğun bir şekilde işlerlik kazandırılmasının arka planında başka niyetler olduğu son derece açıktır. Her ne kadar Vakıflar Genel Müdürlüğü, “kendisine emanet edilen vakıf mallarına sahip çıkmayı, vakıf kurucularının emanet ettiği, her biri bir şaheser olan eserleri koruyup ihya etmeyi ve bu köklü mirası gelecek nesillere aktarmayı” amaçladığını bildirse de; özellikle esasen toplumsal kullanışa ayrılmış kamu malı yaşamsal ve toplumsal bir donatı alanı olarak kullanılan ve üzerinde yaşayan kültür varlığı yapı bulunmayan Gezi Parkı’nın da bu devir işlemine konu olması, söz konusu idarenin, kör bir siyasi hesaplaşma ve iktidara güç katma girişimine aracı olarak amacını kötüye kullandığının bir göstergesi olmuştur.

Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmıştı. 26 Mart 2021 tarihinde yayımlanan ve 2005 tarihli yönetmeliğe değişiklikler getiren Kültür ve Turizm Bakanlığı Yönetmeliği’ne (Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik) de bakıldığında, bu bakanlığın yetki ve sorumluluklarını ölçüsüzce artırma yönünde bir eğilim olduğu görülmektedir. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2021 genel bütçesinden aldığı payın yalnızca binde 5 olduğu hatırlandığında da, kültür varlıkları için daha da çok endişe duymak kaçınılmaz olmaktadır. Ayrıca, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne “emanet” edilen Galata Kulesi’nde yapılan ve kültür varlığına kalıcı zarar veren yanlış müdahaleler de bu endişemizin haklılığını ortaya koymaktadır.

Birçok vakıf mülkünün, yasanın aynı maddesine dayanılarak el değiştirmesi, bir vakıfla ilişkilendirilebilecek pek çok taşınmaz için de benzer uygulamalar olabileceğine işaret etmektedir. Bu vesile ile Türkiye genelinde vakıfları adına tescil edildiği bildirilen 1014 taşınmazın ivedilikle kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak bu konuya dikkat çekmeyi ve gerekli uyarıları yapmayı temel sorumluluklarımızdan biri sayıyoruz. Gelişmeleri yakından izlediğimizi, halkın yararını gözetmeyen ve kültür – doğa varlıklarını tehlikeye atan her türlü adıma karşı anayasal görevimizden ve sorumluluklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Saygılarımızla.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 6 Nisan 2021 Salı