Yazan : Zafer Akay - Tarih : 20/03/2020
Değerli mimar Cengiz Bektaş hepimizde izleri olan büyük bir ustaydı. Ankara’daki TDK’nın iç mekanına her fırsatta girip bakmak isterdim. Müthiş bir duygudur. Ülkede iyi şeyler olabildiğinin en güzel kanıtıydı benim için. Tek kelimeyle olağanüstüdür. Yine Ankara’daki Toprak Mahsülleri Ofisi binasının ülkenin en iyi detaylandırılmış yapılarından olduğunda sanırım herkes birleşir. Bildiğim kadarıyla prekast cephe elemanlarıyla. Cengiz beyi öğrenciliğimden beri büyük keyifle dinledim. Ondan öğrendiğim ilk şeylerden biri bir mimarın arkadaşının projesinden de öğrendiğiydi. Bilinmeyen mimarları araştırmamda da bana yol gösterenlerdendir. Farklı dönemlerden farklı binaları hep merak eder, araştırır ve anlatırdı. Sohbetlerini hiç unutmayız. Ondan çok şey öğrendik. Gerçek bir ustaydı. Onu kolay iletişim kurabilen, olağanüstü tevazu sahibi bir insan olarak tanıdık. Cengiz bey müthiş birleştirici ve yapıcıydı. Beni şaşırtan bir yanı da ülke gerçeğini büyük sükunetle kabul ederken mücadelesini kararlılıkla sürdürmesiydi. Mavi Anadolu’culuğuna da çok uygundu sanırım bu özelliği. Hepimiz için büyük bir kayıp. Yakınlarına ve tüm sevenlerine sabırlar dilerim.



Yazan : Sunay Ereren - Tarih : 20/03/2020
USTAYA VEDA! Değerli meslektaşımız Cengiz Bektaş’ı sevgi ve saygıyla anıyorum. Yakinlarina, meslektaşlarına ve Mimarlar Odası bilesenlerine başsağlığı diliyorum. Mimarligin ve mimarlarin cok önemli bir ustasini kaybetmenin üzüntüsünü yasiyoruz. Devr-i daim olsun.



Yazan : Meral Oğuz - Tarih : 20/03/2020
BİR BÜYÜK KAYBIN DAHA ARDINDAN... 2003 baharıydı, elimde dosyalarla “Bana danışmanlık yapmak zorundasınız Cengiz Bey” diyerek Kuzguncuk’taki kapısını çaldığımda henüz 29 yaşındaydım. Bir aşamasından sonra yaşımın ötesinde tecrübe gerektiren bir işi üstlenmiştim. Bazı projeler söz konusu olduğunda bir ömür yetmez ya hani projemiz hala hayata geçemedi, bizler görebilir miyiz, çabalarımız sonuç verir mi bilinmez. O 1977 de başlamış, biz 2003 te izlerinden yürüdük. Göcek körfezindeki Tersane Adası ile ilgili eskiz ve slaytları olduğunu, ben henüz 4 yaşındayken (1977-79 yaz ayları) Tersane adasında -o yıllarının geleneği ofis geleneği olan çalışanlarla yaz aylarında mavi rölöveye çıkmış olduklarını- bizim 2003 yılındaki çalışmamızın restitüsyonlarına veri oluşturacak çalışmalarını sevgili Cahit Engin’den öğrenmiştim, O da bu mavi rölövelerden nasibini alanlardandı. Kültür Bakanlığına sunmak üzere tam 129 yapının rölöve ve envanter fişlerini hazırlamıştık. Kuzguncuk’taki ofisinde klasörlerce çalışmayı masaya serdik. Gözlerine inanamadı, bir bana baktı bir dosyalara “Senin zengin bir kocan mı var?” diyebildi. Neden? dedim. “Bu yaşıma geldim bu ülkede böylesi bir çalışmaya verilecek emeğin karşılığını göze alan bir işveren ile karşılaşmadım da ondan” dedi. “Bu aşamaya kadar işin hammallığını bitirdik bundan sonrası için tecrübelerinize, danışmanlığınıza ihtiyacımız var bizimle birlikte Tersane adasında 15 gün teknede yaşar mısınız?” diyebildim bir cesaretle. “Sen bu yaşında bunları yaptıysan bana nefer olmak düşer” diyerek tüm mütevaziliğiyle hesapsızca kabul etti. Organize olup çalışmalara başladık. Haziran 2003, bir ahşap gulette günün serin saatlerinde arazide sıcak saatlerinde teknede çalışarak 15 gün geçirdik. Dokuyu sokak sokak ev ev detay detay çalıştık her bir yapının onun tabiriyle “eskiden nasıldı?” çizimlerini yaptık. Kayaköy (Levissi) benzeri bir kentsel sit alanıydı Tersane Adası, eski adıyla Telandria. Sonra da gelecekte nasıl kullanılacağının onarım tasarımı eskizlerini. Böylece rölöveden restitüsyona, restiüsyondan restorasyona geçişin bakış açısını iyice kavratmıştı. İşlev belli olmadan restorasyon projesi yapılamayacağını, yeniden işlevlendirme/koruma/kullanma bakış açılarının ne olması gerektiğini. Çok kıymetli el eskizleri halen arşivimdedir. Muğla’ya gelişimin 5. Yılında bu kentte mimarlık yapmayı seçmemin bana kazandırdığı şanslardan biriydi O’nunla çalışmak. Yörenin sunduklarıyla hem tatil hem iş gibiydi. Ne büyük lükstü. Yakından tanıyanlar bilirler sadece dinlenmek diye bir şey yoktu O’nun için, dinlenirken farklı üretimler içinde olmak vardı. 15 gün boyunca her anınızı sınırlı bir alanda birlikte geçirmek bir insanı yakından tanımanın en iyi yoludur ya işte öylesiydi O’nu ‘iyi ki tanımışım’ deyişim. Her yönüyle örnek alınabilecek alışkanlıkları olan, erdemli, hümanist, çalışkan, disiplinli, çok yönlü, bir yüce gönüllü insan... İnsanı önceleyen söylemleri, öğretileri daha dün gibi kulağımda. Sadece O’nu değil O’nun da en büyük şansı diye gördüğüm Gönül Hanımı da tanımak ne güzeldi. Mimar/Ozan/ Yazar Cengiz Bektaş’ı anlatmaya bu satırlar yetmez, sadece dokunduğu yaşamımdan bir kesit ile -ülkemizde ve dünyamızda yaşanan Pandemi nedeniyle son yolculuğuna uğurlamaya gidemeyeceğimizi bir ders niteliğinde bildiren mesajına binaen O’nu böyle- anmak istedim. 2003 yılındaki çalışmamızın sonunda nişan yüzüklerimizi takarken bir de şiir yazmış, 2 çocuklu bir aile temennisi içeren 4 zeytin ağacını da şiirin altına çizivermişti aynı gün. Bugün 4 kişilik bir aile olarak kaybı bizi derinden üzdü. Zeytinli Fırın Sokağı şiirinden sonra yine Tersane adasında yazdığı bir şiir olan “Nişan” şiirinin öznesi olmak ne büyük bir mutluluktu… Ardından da kitabında yayınlamıştı çalışmamızın bir kısmını. Yaşamımızda çok güzel izler bıraktı, yüzlerce diyebileceğim gencin yaşamına dokunan çalışmalar yaptı. Atölyeler, deneyim paylaşımları… En son 2019 baharında 13 bölümlük bir tanesini Muğla’daki mimarlar olarak yaşama şansına erişmiş olduk. Adeta bir okul gibi olan ofisinin tedrisatından geçen onlarca mimar bugün başarılı projeler yapıyor, kitaplar yayınlıyor. Sadece ajandaları bile sergilenmeye değerdir. Öğretileri ile gönüllerimizde taht kuran Cengiz Bektaş Hocamızı hiç unutmayacağız. Saburhaneki evinin müştemilatındaki çocuk kütüphanesindeki çocukların yüreğinde de, Apostol Handa oluşturmaya çalıştığı semt evinin müdavimlerinin kalbinde de yaşamaya devam edecek. Işıklar içinde dinlensin. Başta eşi Gönül Bektaş olmak üzere yakınlarına güçlü sabırlar diliyorum. Varlığı gibi yokluğu da büyük olacaktır…



Yazan : Esin Köymen - Tarih : 20/03/2020
Münih Teknik Üniversitesi 1969 Mezunu 1909 Sicil Numaralı Meslektaşımız Mimarlar Odası 41.Dönem Yönetim Kurulu Üyesi 2001 Yılı Ağa Han Mimarlık Ödülü Sahibi 2016 Yılı Ulusal Mimarlık Sergisi Ve Ödülleri’nde Mimar Sinan Büyük Ödülü Sahibi Mimar –Yazar-Şair Cengiz Bektaş’ı Kaybettik Başta Eşi Gönül Bektaş Olmak Üzere Ailesine, Yakınlarına ve Mimarlık Camiasına Başsağlığı Diliyoruz. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu




1 - 2 -