7.6. Tarihi Yarımada
Geçen çalışma döneminde tarihi yarımada planlaması ile ilgili
genel ve temel görüşlerimizi bir rapor halinde derleyerek İstanbul Büyükşehir
Belediyesi İmar ve Planlama Dairesi Başkanlığı’na ve 1 No’lu K. ve T.V. Koruma
Kurulu’na iletmiş, ayrıca kurulun düzenlediği bir toplantıya katılarak konu ile
ilgili görüşlerimizi iletmiş idik. Tarihi yarımada planlama çalışmaları, bu
dönemin de önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmiştir.
Bu çalışma döneminde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
tarafından sürdürülen 1/1000 ölçekli plan çalışmaları “Tarihi Yarımada
Komisyonu” tarafından takip edilmiş, konu ile ilgili bir çok toplantı yapılmış,
bu toplantılara uzman öğretim görevlileri de davet edilerek katkıları
alınmıştır. Çalışmalar sonucunda, 21 Mayıs 2004 tarihli “1/1000 Ölçekli Eminönü
ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları Hakkında Rapor” hazırlanmış ve
rapor, planları incelemek üzere gündemine almış olan ve Odadan da yazılı
görüşlerini talep eden 1 No’lu Kurul’a iletilmiştir.
1/5000 ve 1/1000 ölçekli tarihi yarımada nâzım ve uygulama
imar planları, kurul tarafından 26.01.2005 tarihinde üzerinde hiçbir değişiklik
yapılmadan, YÖK tarafından atanan 2 öğretim üyesinin muhalefetlerine karşın
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca atanmış 3 üyenin oylarıyla, oldukları gibi
onaylanmıştır. Kurul onayı alan planlar, daha sonra belediye meclislerince
onaylanarak askıya çıkarılmıştır. Bu planların birçok hükmünün değiştirilmesi
talebiyle, yasal süresi içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih
Belediyesi ve Eminönü Belediyesi’ne itirazlar yapılmış, bu yoldan sonuç
alınamayınca da Danıştay’da iptal davaları açılmıştır. Ayrıca olumlu oy
kullanan 2 üyenin planların hazırlanması sürecinde oluşturulmuş olan Danışma
Kurulu’nda görev yapmış olması, planların eski eser tescilleri tamamlanmadan
hazırlanmış olması ve daha önceki kurul kararlarına aykırılıklar taşıması
nedenleriyle- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na
aykırılığından dolayı-, 1 No’lu Koruma Kurulu’nun konu ile ilgili kararları da,
iptal istemiyle yargıya götürülmüştür.
Danıştay’da açılmış olan toplam 7 davanın gelişmeleri ve
yapılan kamuoyu açıklaması, Çalışma Raporu’nun “Hukuk Çalışmaları” ve “Basın
Açıklamaları” bölümlerinde yer almaktadır. 1/1000 Ölçekli Tarihi Yarımada
Planları hakkında onay sürecinden önce hazırlanmış olan rapor, planların
onaylanarak askıya çıkmasından sonra hazırlanan özet rapor ve yapılan çeşitli
yazışmalar aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.
7.6.1. 1/1000 Ölçekli Tarihi
Yarımada Planları Hakkında Rapor
21 Mayıs 2004
1/1000 ÖLÇEKLİ EMİNÖNÜ VE FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANLARI
HAKKINDA RAPOR
İlk çalışmaları
Cumhuriyetin kuruluş yıllarına uzanan Suriçi planlamasının üzerinden bunca yıl
geçmesine karşın, bugüne kadar bilimsel anlamda bir planın yürürlüğe
konamaması, Suriçi’nde ciddi tahribatlara neden olmuştur. 1988 yılında
başlatılan ve ciddi hiçbir ön araştırmaya dayanmayan Suriçi planlama
çalışmaları, sonuçta, planın taşıdığı sakıncalar nedeni ile yargının iptal
kararı ile yürürlükten kaldırılmıştı. Son birkaç yıldır sürdürülen çalışmalara
ayrıcalı önem vermemizin nedeni, bu süre içinde gerçekleştirilen
araştırmaların, daha evvelki yüzeysel araştırmalardan çok farklı, düzeyli ve
görüş bildirme açısından yeterli sayılabilecek olmasındandır. Kuşkusuz, yapılan
araştırmaların, yapılması gerekenin tamamı olduğunu iddia etmek olası değildir.
Ancak, bu araştırmalar, Suriçi’nde bugüne kadar yapılan en ciddi ve kapsamlı
araştırmalardır ve ilk kez önümüze, inceleme ve değerlendirmeye değebilecek bir
plan konmuştur. Planlama çalışmaları ile ilgili bilgi ve belgelerle, hazırlanan
planları inceleyebilme şansı tanınmış olması da, planlar hakkındaki
görüşlerimizi, planlar yürürlüğe girmeden önce bildirebilme şansı yaratmıştır.
Bununla birlikte,
hazırlanan planlar hakkında ciddi eleştirilerimiz vardır. Bunlar 1/5000 plana
ilişkin ilk raporumuzda ve katıldığımız bilgilendirme toplantılarında planların
onayından önce dile getirilmiş olduğu halde, yeterince dikkate alınmamış olduğu
görülmektedir. Şu anda 1/1000 ölçekli planlar ilçe belediye meclislerinin
onayından geçerek Kurula sunulmuştur.
Biz, planlama sürecinde
ortaya konan bu ciddi emeğin heba olmasını istemiyoruz. Planların, yapıcı bir
eleştiri ve öneriler ışığında düzeltilmesi halinde, Suriçi’nin ilk kez gerçek
anlamda bir Koruma Amaçlı İmar Planı’na kavuşabileceğini düşünüyor ve bu
nedenle de, elimizden geldiğince katkı koymak istiyoruz. Bu çerçevede, ilçe
belediye meclisleri onayından geçerek Kurul onayına sunulmuş olan 1/1000
ölçekli planlar hakkındaki değerlendirmelerimizi bir rapor halinde derleyerek,
planları inceleme sürecinde dikkate alınması talebiyle, 1 Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na iletmeye gerek duyduk.
Geçtiğimiz yıl içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve
Planlama Müdürlüğü’nce, Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Suriçi Koruma Amaç Nâzım
İmar Planı” adı ile hazırlanan Suriçi planı şubemizce oluşturulan bir komisyon
tarafından incelenerek, konuya ilişkin değerlendirme, görüş ve önerilerimiz
detaylı bir rapor halinde derlenmiş ve 07.04.2003 tarihli bu raporumuz, 08.08.04.2003
tarihli yazı eki olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Planlama
Müdürlüğü ile İstanbul 1 Numaralı K. ve T.V.K. Kurulu’na da iletilmişti. Bu
raporda, yapılan planlama çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerimiz ve plan
kararlarına ilişkin eleştirilerimizin yanı sıra, Suriçi planlamasında temel
alınması gerektiğine inandığımız olmazsa olmaz ilke ve yaklaşımlar da detaylı
olarak yer almakta idi.
1/1000 planlara ilişkin incelemelerimizde, 1/5000 plana
ilişkin olarak getirmiş olduğumuz eleştirilerden çoğunun 1/1000 planda da aynen
yer almakta olduğu görülmüştür. Bunlardan belki de en önemlisi ulaşımla ilgili
kararlardır. Gerek 1/5000, gerekse de 1/1000 ölçekli planların, koruma açısından
kesinlikle kabul edilemeyecek hükümlerinin başında ulaşımla ilgili kararlar
gelmektedir. Bu kararlar, Suriçi’nin bir transit geçiş alanı olarak
kullanılmaması, süreç içinde Suriçi’nin lastik tekerlekli araçlardan
arındırılması, kapalı ve katlı otoparklara yer verilmemesine ilişkin, Suriçi
planlamasında yer alması gereken temel ulaşım politikalarına tam anlamıyla ters
düşmektedir. Planın ulaşımla ilgili temel kararları aynen uygulanırsa, kentin
her noktasından gelip Suriçi’nde toplanan çeşitli ve yüksek kapasiteli ulaşım
sistemleri yeni yüklemelerle daha da artırılacak ve oto trafiği, getirilen
yüksek kapasiteli çok sayıda otoparkla rahatlatılarak, daha da yoğunlaşacaktır.
Bu durumda, planın diğer tüm kararları korumaya yönelik en doğru kararlar olsa
dahi, bu kararların yaşama geçme olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.
1/1000 ölçekli planlar değerlendirilirken, konu; a) Ulaşım
kararları, b) Diğer Plan kararları olarak iki ana başlık altında ele alınmış ve
planlar üzerinde yapılan ilk inceleme sonucunda, 1/5000 ölçekli plana ilişkin
raporumuzda ulaşımla ilgili olarak yapılan tüm değerlendirmelerin 1/1000
ölçekli planlar için de aynen geçerli olduğu görülmesi üzerine, bu raporda,
yukarıdaki kısa hatırlatma dışında, ulaşımla ilgili konulara, daha fazla
değinilmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.
I-A) 1/1000 ÖLÇEKLİ
EMİNÖNÜ KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI’NDAKİ SAKINCALAR
1) Plan lejantında;
--B-8: “Tescil edilmemiş olup, 2863 sayılı K.
ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği
Yapılar”
--B-9: “ Tescil edilmemiş olup, K. ve
T.V.K. Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararının 1/3. Md.’si
Gereğince, Kaynaklarla mevcut ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer
Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen Yapılar”
--B-10: “Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı
K. ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Yeraltı Yapı ve
Kalıntıları” tanımları yer almaktadır.
Bu lejant tanımları, tüm bu eski eserlerin ancak Kültür
Bakanlığı tespiti ve Koruma Kurulu tescili ile hukuki bir geçerlilik
kazanabileceğini göz ardı ediyor. Plan Notları’nda ise, bu lejant anlayışına
paralel bir yaklaşımla, bunlar sanki korunması gerekli tescilli eski eserlermiş
gibi bir kabulle, uygulama esasları getiriliyor. Bu, Koruma mevzuatına
tamamıyla aykırı bir planlama yaklaşımıdır.
2) Planda, “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik / Tarihi
Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı bir çok alana
Park ya da açık otopark gibi kullanımlar getirilmiş olduğu; bunun da ötesinde,
farklı fonksiyonlar getirilerek yeni inşaat hakkı tanındığı görülmektedir. Bu
alanlardaki yeraltı yapı ve kalıntılarını ortaya çıkartmak ve bu alanları “Arkeolojik
Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlemek yerine böylesi plan kararları üretmek
gerçek bir koruma anlayışı olamaz. Bu ayrımcı korumacılık anlayışını son derece
sakıncalı bulduğumuzu özellikle vurgulamak isteriz. Bu kararları, Osmanlı’yı ön
plana çıkartırken Bizans ve Roma’yı mümkün olduğunca göz ardı eden seçmeci bir
koruma anlayışının ürünü olarak değerlendirdiğimizi ve bu yaklaşımı, gerçek
anlamda bir korumacılığın önünde ciddi engel olarak gördüğümüzü belirtmek
isteriz.
Bu çerçevede; planda yer alan aşağıdaki kararların tekrar
gözden geçirilerek düzeltilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulamak
isteriz:
a) Pafta F21-c-25-c-4-a:
İstanbul Adliyesi ( Bir kısmı da F-21-c-25-d-3-b’ye giriyor)
için ise “Yönetim Merkezi” lejantı kullanılmış ve alan üzerine “İstanbul
Adliyesi’nin sur dışına desantralizasyonu sonrasında kültürel amaçlı kullanıma
ayrılacaktır” notu konmuştur. Öncelikle, plan üzerinde, desantralizasyonu
önerilen fonksiyonun değil, yerine gelecek fonksiyonun yazılması gerektiğini
vurgulamak isteriz. Alanın tamamı üzerinde, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks. 3
kat ve parsel sınırlarına yaklaşma mesafeleri
b) Pafta F21-c-25-c-4-c:
Cumhuriyet Gazetesi Deposu olan alana (79 ada) AOP (Açık
Otopark Alanı) fonksiyonu getirilmiş. Alan, “ Korunması Gerekli, Tescilli
Arkeolojik / Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile
taralı. Bu alanı, kazı yapılarak ortaya çıkarılacak yeraltı zenginliklerin
sergilendiği “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlemek yerine “Açık
Otopark Alanı” olarak düzenlemek gerçek bir koruma anlayışı olamaz. Bu durum,
plandaki yaklaşımın, yeraltı zenginliklerini korumayı bu zenginlikleri olduğu
yere hapsetmek ve hiç ortaya çıkarmamak olarak kabul ettiğini göstermektedir
c) Pafta F21-c-25-c-4-d:
Sultanahmet Camii Külliyesi’nin karşısındaki,”Korunması
Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve
Kalıntıları” lejantı ile taralı alan da, bu zenginliklerin ortaya çıkarıp
sergileneceği bir “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlenecek yerde,
Park alanı olarak gösterilmiştir.
d) Pafta F21-c-25-d-3-b:
Çemberlitaş’ta, ““Korunması
Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları”
lejantı ile taralı alana, 0.40/1.20 ve 3 kat ile yeni “Orta Öğretim Tesis Alanı”
getirilmiş. Yeraltında, üstelik de tescilli bir dünya mirasının bulunduğu
biline biline, yeraltı birikimlerini ortaya çıkarmayı düşünmeyen bir
korumacılık(!) yaklaşımının, bu kez daha da ileri giderek, bu mirası tahrip
edecek bir karar üretmiş olması doğrusu çok endişe vericidir.
Korunacak eski eser olan İstanbul Erkek Lisesi alanına,
0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat-9.50m ile yeni yapılaşma getiriliyor. Planda “
Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve
Kalıntıları” lejantı ile taranmış olan bu alan içinde yeni inşaat hakkı
getirmek gerçek anlamda bir korumacılık anlayışına ters düşen, son derece
sakıncalı ve yanlış bir karardır
3) Pafta F21-c-25-d-1-b
ve F21-25-d-1-c :
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı “Prestij Konut Alanı”
oluyor. Planda, adaların üzerinde, “ Atatürk Caddesi silueti H = 9.50 irtifa
aşılmamak, Atatürk Caddesi cephesinde H =
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ Blokları)
desantralize edilmesinin, fonksiyonların değil, mevcut yapıların da ortadan
kaldırılacağı bir uygulama olarak ele alınmasını anlayabilmek mümkün değildir.
Bizim “desantralizasyon”dan anladığımız, fonksiyonların taşınması ve yapılara
yeni fonksiyonlar getirilmesidir. Oysa bu maddede, “desantralizasyon sonrası
boşalan alan”dan bahsedilerek, desantralizasyonla birlikte mevcut yapıların da
yıkılıp yeniden yapılmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu alana getirilen “Prestijli
Konut Alanları” tanımından kastedilen ise anlaşılamamaktadır. Bu konuya ilişkin
görüşlerimiz ve eleştirilerimiz, raporumuzun Plan Notları’na ilişkin bölümünde
de yer almaktadır. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Blokları, 20. yüzyılın
korunması gerekli modern yapılarındandır ve Belediye’ce hazırlanan envanter
çalışmaları listesinde “tescili önerilen korunacak yapı” olarak yer almasını
beklediğimiz bu binaların yıkılarak yerine yeni yapılaşma getirmek son derece
sakıncalı bir yaklaşımdır.
Ayrıca dikkati çeken diğer bir konu da, bu alanın üzerinden
(2900 adadan) plan lejantında “Örtülü Olası Fay” olarak tanımlanan bir fay
hattının geçmekte oluşuna karşın, ne planda ne de plan notlarında, bu konuda
tek bir hükmün yer almamış olmasıdır.
4) Metropoliten ölçekte
hizmet veren idari yapıların Tarihi Yarımada dışına desantralizasyonu gereği
üzerine görüşlerimizi 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda detaylı olarak
aktarmıştık. 1/1000 ölçekli planda ise sadece Adliye Sarayı ile ilgili
desantralizasyon kararı dışında, metropoliten ölçekte hizmet veren tüm idari
yapıların yerlerinde kaldıkları, üstelik yeni yapılaşma koşullarının da
belirlenerek, bu kullanımların daha da genişlemesine ve kalıcılaşmasına olanak
yaratıldığı görülmektedir.
Bu çerçevede;
a) Pafta
F21-c-25-c-4-a:
“İstanbul Defterdarlığı”,” İl Sağlık Müdürlüğü”,”Özel İdare
Müdürlüğü”, Adliye karşısındaki “Tapu ve Kadastro Müdürlüğü”,” Milli Eğitim
Müdürlüğü” gibi, metropoliten ölçekteki bir çok idari yapı yerinde kalıyor;
planda bunların desantralizasyonu öngörülmüyor.
İstanbul Defterdarlığı’nın bulunduğu alan genişletilerek,
mevcut eski eser dışında, 0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat olmak üzere yeni inşaat
hakkı da getiriliyor. Üstelik, bu alanın üzerinde AJE lejantı da var.
b) Pafta F21-c-25-d-2-d:
Vefa’da- Süleymaniye
Camii Külliyesi karşısında bulunan “İstanbul İl Müftülüğü” yerinde kalıyor.
5) Yeraltı otoparkları ve katlı otoparklara ilişkin
eleştirilerimiz ve çekincelerimiz 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda
detaylı olarak yer almak idi. 1/1000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı’nda
da, çok dar sokakların yer aldığı ve lastik tekerlekli araçlardan özellikle
arındırılması gerekli alanlar da dahil olmak üzere, çok sayıda katlı otopark ve
yeraltı otoparkına yer verilerek, bu alanlara otomobille ulaşımın adeta teşvik
edildiği de görülmektedir. Ayrıca, planda yeşil alan olarak gösterilen birçok
alanın altının da yeraltı otoparkı olarak düzenlenmesi önerilmektedir ki, bu alanlar
için, yukarıda belirttiğimiz genel sakıncanın yanı sıra bir başka sakınca daha
ortaya çıkmaktadır. O da, yeşil alanların aynı zamanda ağaçlık alanlar olması
gerektiği, tek ağaç olmayan bir parkın gerçek anlamda bir park sayılamayacağı,
oysa bu alanların altına YOP yapılmasının ağaçlandırmanın önünü tıkamasıdır.
Planda getirilmiş olan YOP ve KOP’lardan birkaç örnek vermek
gerekirse;
a) Pafta F21-c-25-d-1-d:
Sirkeci Garı arkasında,
İş Bankası arşivinin bulunduğu adaya (KOP) fonksiyonu getirilmiş. Bu alanın
lastik tekerlekli araçlardan arındırılması planın hedeflerinden biri olması
gerekirken, bu yoğunlukta bir alana, özel arabayla gelmeyi teşvik edercesine kat
otoparkları getirmek son derece sakıncalıdır.
b) Pafta
F21-c-25-d-1-c:
Manifaturacılar Çarşısı’nın arkasındaki 972 adaya KOP
getirilmiş. Yapı yaklaşma sınırı yok., yani yapı yola dayanacak. Sadece hmaks =
3 kat verilmiş.
Paftanın alt kısmındaki
bir alana da (Şehzadebaşı Caddesi’nin bir arkası), alanın %100’ünü kullanmak
üzere, h =
c) Pafta
F21-c-25-d-2-c:
Mahmut Paşa Camii yanındaki alana, yapı yaklaşma sınırları ve
h = 9.50 ile KOP getiriliyor.
315 adaya KOP getirilmiş. Üstelik de bu alan üzerinde “Olası
Fay” lejantı var!...
d) Pafta
F21-c-25-d-3-a:
Park altı YOP. Üstelik AJE lejantı da var.
Beyazıt’ta, yoğun konut alanları arasındaki bir yapı adasının
tamamı, h = 12.50 ile KOP olmuş.
e) Pafta 21-25-d-2-a: Örtülü Fay Hattı’nın geçtiği yeşil
alanın altında YOP var.
Ethem Paşa Konağı yanında, Örtülü Fay Hattı’nın geçtiği bir
yeşil alanın altına YOP getirilmiş.
f) Pafta
F21-c-25-d-3-d:
183 adanın tamamına KOP getirilmiş. hmaks = 9.50. (Sahil banliyö
hattı kenarı.)
İstanbul Üniversitesi’nin
bütün bölümleri yerinde kalmış. (Eczacılık, Mühendislik, Fen ve Edebiyat,
Biyoloji, Basın Yayın, Sosyal Bilimler, vb..) Ayrıca, bazı üniversite
alanlarına yeni inşaat hakları getirilerek üniversitenin bu alanlarda
gelişmesine ve kalıcılaşmasına da olanak sağlanmış. Bu çerçevede;
F21-c-25-d-1-c paftasında kalan ve tamamı İÜ olarak
gösterilmiş olan alanda (665-666-667 adalar- İÜ Biyoloji Bölümü yer alıyor),
TAKS = 0.30, KAKS = 0.90, hmaks = 3 kat ve ada sınırlarından 10’ar m.
çekilerek, yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş.
F21-c-25-d-2-d+ F21-25-d-1-c paftalarında kalan Sosyal
Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Basın Yayın Yüksek Okulu ile İktisat Fakültesi
alanında (575-578 ada), TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 kullanım ile yapı yaklaşma
sınırları çizilerek, hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni yapılaşma koşulları
belirlenmiş.
F21-c-25-d-1-c paftasında kalan İÜ Deniz Ürünleri ve Coğrafya
Enstitüsü ile Yabancı Diller bölümlerinin bulunduğu adada, 0.30/0.90 ve hmaks =
3 kat ile yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş.
Kısacası, İÜ desantralize edilmek yerine, daha da
genişletiliyor. Bu planlama kabulünü son derece sakıncalı bir karar olarak
değerlendiriyoruz. 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda da belirtmiş
olduğumuz gibi, İstanbul ve Türkiye çapında hizmet veren tüm işlevlerin Sur
dışına desantralizasyonu, Koruma Amaçlı İmar Planı’nın temel hedefi olmalı ve
bu çerçevede, İÜ’de, Rektörlük ile Hukuk Fakültesi gibi tarihi çekirdek
fakülteler dışında, sur dışına taşınmalıdır.
7) Pafta
F21-c-25-d-2-a:
8) Pafta
F21-c-25-c-1-d:
Planda, Sirkeci Tren İstasyonu’nun ana binası Kültürel Tesis
Alanı yapılmış. Bu doğru bir karar. Ancak, istasyondaki diğer binanın, “Konaklama
Tesis Alanı “ olarak ayrılmış olması sakıncalı bir karar. İstasyon binaları
kompleksinin tamamı “Kültürel Tesis Alanı” olarak ayrılmalıdır.
9) Pafta F21-c-25-c-4-b:
“Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi” yerinde kalıyor;
desantralizasyon önerilmiyor. Metropol ölçekte hizmet veren hastaneler Tarihi
Yarımada dışına taşınmalıdır. Bu konudaki görüşlerimiz 1/5000 ölçekli Suriçi
İmar Planı ile ilgili raporumuzda detaylı biçimde açıklanmıştır.
10) Suriçi’nde yeteri kadar, hatta Sur dışına hizmet veren yurt binası
varken, planda bu alanlara yeni yapılaşma koşulları getirilmesini hatalı bir
yaklaşım olarak görüyoruz. Ayrıca, Plan Notları bu alanlarda yapılacak yapılar
için avan proje ve Kurul onayı dahi aramıyor.
Plandaki Yurt Alanları
örnekleri:
a) Pafta F21-c-25-d-3-b:
Çemberlitaş Kız Öğrenci
Yurdu. 0.40/1.60 ve hmaks = 4 kat ile yeni yapılaşma hakkı getiriliyor
b) Pafta
F21-c-25-d-1-c:
Vezneciler Yurdu aynı fonksiyonu koruyor. 0.40/1.20, hmaks = 3
kat ve çekme mesafeleri verilerek yeni yapılaşma hakkı veriliyor.
c) Pafta
F21-c-25-d-3-d:
Kadırga Erkek Öğrenci Yurdu 0.40/1.20, hmaks = 3 kat ile yeni
yapılaşma hakkı getiriliyor
11) Planda, desantralize edilmesi
önerilen hemen her fonksiyon alanında yeni yapılaşma hakları getirilmiş olması,
“Desantralize” etmenin, binayı da ortadan kaldırarak yerine yeni bina yapmak
olarak anlaşıldığını gösteriyor. Oysa bizim “desantralizasyon”dan anladığımız,
fonksiyonu taşımaktır. Eğer söz konusu olan tarihi dokuyu bozan çok sakıncalı
bir yapı değilse, bina yerinde kalır ve fonksiyonu değiştirilir.
Unutulmamalıdır ki, bu yapılar milli servettir aynı zamanda ve ayrıca,
korunması gereken eski eser yapıların dışında, çevreyle uyumlu eski eser
olmayan yapıların da özellikle korunması, koruma anlayışının bir gereği
olmalıdır.
12) Planın, eski eser yapıların
bulunmadığı alanlardaki yaklaşımının da, bu alanların tamamen yıkılarak
yenilenmesi olduğu görülmektedir. Yani bu alanların tamamı “Yenilenecek alan”
olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşımla yapılan nüfus hesabının da, en az 100
000 kişiyi Tarihi Yarımada dışına taşımak anlamına geleceği açıktır. Oysa
planda, bu alanlar üzerinde özel bir lejant (İmar mevzuatında, plan lejantları
arasında, yenilenmesi öngörülen alanlar için ayrıca bir lejant- Yenilenecek
Alan lejantı- öngörülmektedir) ve Plan Notları’nda da bunun nasıl
gerçekleştirileceğine ilişkin bir açınım yoktur. Suriçi’deki binlerce binanın
yıkılarak yerine yenilerinin yapılmasını düşünmek ve önermek –ki, üzerinde eski
eser yapı olmayan her parselde yapılan budur- çok ciddi bir “Kentsel Yenileme
Projesi” ile birlikte ele alınması gereken bir yaklaşımdır. Bunun Suriçi’nin
tarihi eser olmayan tüm yapıları üzerinde uygulanmasının gerekli olup olmadığı
bir yana, geleceğe yönelik geniş bir perspektifle soruna bakmadan ve bu bakışın
ürünü olan ciddi bir proje üretmeden, bu alanları boş alanlarmışçasına ele
alarak adalar üzerine yeni yapılaşma emsallerini yazmakla yetinmek ve plan
nüfusunu da bunun üzerinden yaparak, sosyal donatı alanlarını da bu hayali
nüfusa göre hesaplamak son derece yanlış bir planlama yaklaşımıdır. Bu konudaki
eleştirimizin, 1/5000 plana ilişkin raporumuzda da yer almış olduğunu ayrıca
tekrar hatırlatmak isteriz.
13) Planda, mevcut okul alanlarının tamamının üzerinde yeni yapılaşma
koşulları yer almakta; ayrıca birçok da yeni okul yapımı öngörülmektedir. Ancak,
Plan Notları’nda birçok fonksiyon için getirilmiş olan “avan proje ile uygulama
yapılması” koşulunun Eğitim yapıları için getirilmediği görülmektedir. Bu sakıncalı
bir yaklaşımdır. Mevcut okullara ilave bina yapılıp yapılamayacağı öncelikle
Koruma Kurulu kararına bağlanmalı; gerek mevcut okulların ilave binaları,
gerekse de yeni okul binaları için avan proje ile uygulama yapma zorunluluğu
getirilmeli ve bu avan projeler için Koruma Kurulu onayı istenmelidir.
İtfaiyenin olduğu yere
(619 ada) 0.40/1.20, hmaks = 3 kat ile yeni yapılaşma hakkı getiriliyor. Mevcut
itfaiye binası korunacak eski eser. Alan genişletilerek yeni ilave yapı hakkı
getiriliyor. Öncelikle, alanın etrafındaki yolların çok dar olması nedeniyle,
bu alanın itfaiye fonksiyonu için uygun olup olmadığının yeniden test edilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Ayrıca, planda korunacak eski eser olarak gösterilmiş olan mevcut
binaya ilave bina ancak Koruma Kurulu onaylı avan proje ile yapılabilmelidir.
15) Pafta
F21-c-25-d-4-c:
a) Yenikapı
Ulaşım Transfer Merkezi: “Kentsel tasarım projeleri ile düzenlenecek olup,
avan proje İ.B.B.Başk.’ca onanacaktır.” deniyor. Avan projeler için Kurul onayı
aranmıyor. Avan proje kesinlikle Kurul onayına sunulmalıdır.
b) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Su
Ürünleri Hal Müdürlüğü de (Planda “Belediye Hizmet Alanı” olarak gösterilmiş)
desantralize edilecek; plan üzerindeki notta, “deniz ulaşım sistemlerine ait
teknik eğitim ve hizmet alanı, geleneksel deniz tekneleri sergi birimleri yer
alabilir. Kentsel Tasarım projesi ile düzenlenecek ve avan proje İBB Başk’ca
onanacaktır.” deniyor. Avan proje için Kurul onayı aranmıyor. Avan proje Koruma
Kurulu onayına sunulmalı ve Kurul kararı doğrultusunda işlem yapılmalıdır.
Tahtakale’de, Türk Telekom’un Santral Binası’nın eski eser
olarak tescili öneriliyor. Ama, bu yapının yanına, adanın bir kısmına 0.40/1.20
(3 kat), bir kısmına da 0.40/1.60 (4 kat) olmak üzere, yeni inşaat hakkı
getiriliyor. İlave bina yapımı için Koruma Kurulu onayı aranmalı; eğer Kurul
ilave yapıya izin verirse, uygulama Koruma Kurulu onaylı avan proje ile
yapılmalıdır.
17) Birçok parkın, Ayasofya Meydanı’nın, Gülhane
Parkı’nın, Eminönü Meydanı’nın vb üzerinde ÖA ( Önlem Alınmadan Yapılaşmaya
İzin Verilmeyecek Alanlar” ve AJE (Ayrıntılı Jeolojik ve Jeoteknik Etüt
Gerektiren Alanlar) lejantlarının yer alıyor.
Plan ifade tekniğindeki bu hata, yeşil alanlar üzerinde de
yapı yapılabilir gibi yanlış anlamalara yol açabilir. Bu nedenle, planda ÖA ve
AJE alanlarının sınırları çizilip, bu sınırlar içindeki herhangi bir yere de
lejantı yazmak yerine, ÖA ve AJE lejantlarını, sadece yapı yapılabilecek
alanlarda ve her yapı adası üzerinde ayrı ayrı göstermek daha doğru olacaktır.
I-B) 1/1000 ÖLÇEKLİ
EMİNÖNÜ KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI NOTLARI ELEŞTİRİSİ
A) PLAN GENEL HÜKÜMLERİ
A-3 ve A-6) A-3 ve A-6’dan, tüm Suriçi için
Kentsel Tasarım Projelerinin hazırlanacağı anlamı çıkıyor. A-6’da, bu projeler
hazırlanana kadar, 1.- 2. ve 3. Derece Koruma Bölgelerinde nasıl bir uygulama
yapılacağı belirtiliyor. Ancak, 1. ve 2. Derece Koruma Bölgeleri için Kentsel
Tasarım Projeleri hazırlanma süresi 3 yıl ile belirlenirken, 3. Derece için bir
zaman belirlemesi yok. Maddede,” Kentsel Tasarım Projesi yapılacak alanlar
dışında 1/1000 plan hükümlerine göre uygulama yapılacaktır” anlamında bir başka
ibare de yer almıyor. Kısacası, A-6 maddesi,” tüm Suriçi’nde Kentsel Tasarım
Projesi yapılacaktır” biçiminde anlaşılıyor. Oysa Plan üzerinde bazı alanlara “Kentsel
Tasarım Projesi ile uygulama yapılacaktır” yazılması ve Plan Notları’nın bazı
maddelerinde de bazı alanlar için bunun vurgulanması, Kentsel Tasarım
Projelerinin belirli alanlarda uygulanacağı düşüncesini uyandırmaktadır. Bu
durum açık ve net biçimde ifade edilmeli, karışıklığa yol açan madde
ifadelerinden kaçınılmalıdır
A-7) “Üst üste katman olarak gelen
kültür varlıklarının birlikte korunması esastır.”
İlkesi çok doğru ve yerinde bir ilkedir. Ancak, bu ilkeyi
izleyen,”üst kültüre ait eser ihya edilecektir” yargısı bu ilke ile
çelişkilidir. Bu konu uzman işidir ve Suriçi’nin tamamı için geçerli genel bir
plan ilkesi olamaz. Bu konudaki karar yetkisi Koruma Kurulu’na bırakılmalıdır.
A-8) Bu maddenin sonuna “Ancak, resmi
ve/veya bilimsel kurumlardan aksine talep gelmesi halinde, nihai karar yetkisi
ilgili Koruma Kurulu’nundur” cümlesi eklenmelidir.
Madde, uzaktan algılama
ile çok önemli bir bulgu çıktığı takdirde, üst esere zarar vermeden bunun
ortaya çıkarılıp çıkarılamayacağına dair bir açıklık da getirmiyor. Maddeye,
bunu olanaklı kılacak biçimde netlik getirilmelidir.
A-9) Burada sadece “tespit” deyimi
yetersizdir. “Tespit ve tescil” demek gerekir.
A-10) Bu maddeden, 1. ve 2. Derece Sit
alanlarında sadece ruhsat öncesi araştırması yapılacağı anlamı çıkıyor. Oysa
kazı sırasında kalıntı çıkma olasılığı bu bölge için çok yüksektir. Bu
alanlardaki kazılarda mutlaka arkeolog veya sanat tarihçisi bulundurulmalı;
kalıntı çıkarsa ilgili Koruma Kurulu’ndan karar istenmelidir.
A-11) Bu madde ile K. ve T.V. Yeraltı ve
Yerüstü Envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan “kayıp
eserler” in ihya edileceği hükmü getiriliyor. Bu eserlerin tescilli olup
olmadığı, Büyükşehir Belediyesi elemanlarınca yapılmış olan tespitlerin Kurul’ca
tescilinin henüz yapılmamış olduğu göz ardı ediliyor. Burada, Kurul’ca tescili
yapılmayacak olan tespitlerin listeden düşeceği özellikle vurgulanmalı; bunun
yanı sıra, tescilli olup da ihya için yeterli bilgi ve belgesi olmayanların
ihya edilemeyeceği de unutulmamalıdır. Bu konuda Koruma Yasası’nın ilgili
maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere “kayıp eski eser ihyası” Kurul Kararı’na
bırakılmalıdır.
A-12) “Envanterde yer alıp planda ihyasına
karar verilen eserlerde” yapılacak uygulama ve kullanım hakkındaki bu maddede,
plan kararı ile kayıp ihyası getirilmekte; bu ihyanın “Avan Proje” ile
yapılması öngörülmekte (yani, bu alanda, tescili, bilgi ve belgesi olmayan,
Belediyece tespiti yapıldığı ifade edilen bir eski yapının ihyası adına, yeni
bir yapı yapılmaktadır) ve ayrıca, bu süreçte Koruma Kurulu tamamen devre dışı
bırakılmaktadır. Bu son derece yanlış ve sakıncalı bir uygulamadır.
Kayıp eserin ihyası demek, bir anlamda 2. grup uygulaması
demektir. Ortaya çıkan yapı eski mimaride, eski teknik ve malzeme ile yapılırsa
gelecek kuşaklar bu yapının yeterli doküman sağlanarak inşa edildiğini sanıp,
yorum ve araştırmalarında temel bilgi olarak kullanabilirler. Bu bizi, tarihi
saptırma hatasına götürür. Bu konuda nihai karar ilgili Koruma Kurulu’nda
olmalıdır.
A-13) “İlgili kurum ve kuruluş görüşü
alınmak suretiyle” demek yeterli bir açıklık getirmiyor. Kullanım değiştirmek
için mutlaka ilgili Koruma Kurulu’nun kararı alınmalıdır.
A-15) Bu hükümde yer alan işlemlerin tümü
ilgili Koruma Kurulu yetkisi içindedir. Kurul kararı olmadan işlem
yapılmamalıdır.
A-16) “Bölgenin mevcut eski eserlerinin
cephe karakteristiğini devam ettirmek” koşulu, daha önce de belirtmiş olduğumuz
gibi, korumacılık açısından sakıncalı bir yaklaşımdır.
A-17) Bu madde, Kurul’ca tescil edilmeyen
Kayıp eski eserlerin ihyasına da olanak sağlıyor. Yeterli bilgi ve belgesi
olmayan kayıp eski eserlerin de yeniden ihyasını öngörüyor. Bunların kontur ve
gabarileri nasıl belirlenecek?.. Bu konuda, Koruma Kurulu kararı olmadan hiçbir
işlem yapılmamalıdır.
A-20) Maddenin sonundaki “… uygulamaya
devam edilecektir.” hükmü çok tehlikelidir. “İlgili Koruma Kurulu kararı
doğrultusunda.” tümcesi eklenmelidir.
A-23) Çelişkili anlam çıkıyor. Ek bina
talebi yeni ek demektir. Sonraki cümledeki hüküm ise, mevcut fakat eski olmayan
ekler içindir. Ek bina ihtiyacının çözümü eserin parselinde değil yakın
civarında olmalıdır.
A-24) Sayılan eserler ata yadigârı anıtsal
yapılardır. Bu konuda ilgili Koruma Kurulu kararı almadan hareket etmek “Koruma
Mevzuat”ımızın suç saydığı bir eylemdir.
A-25) Kayıp eski eser ihyası sadece Kurul’ca
tescil edilmiş olan eski eserler için söz konusu olabilir ve sadece yeterli
bilgi ve belgesi olan kayıp eserler gene ancak Kurul kararı ile ihya
edilebilir. Bu husus göz ardı edilmemek koşulu ile bu maddede bahsi geçen Kentsel
Tasarım Projeleri kesinlikle Koruma Kurulu onayına sunulmalıdır. Bu projelerde
“bölge dokusuna uygun malzeme, cephe vb özelliklerine uyulması” koşulu ise,
Suriçi’nde yapılacak yeni yapıların tamamıyla eskinin kopyaları olmalarını
öngören bir planlama yaklaşımının ürünüdür ve daha sonraki Plan Notları’na
ilişkin değerlendirmelerimizde de tekrar değineceğimiz bu yaklaşımı son derece
sakıncalı bulduğumuzu belirtmek isteriz. Yeni yapılacak yapılarda aranması
gereken, eskinin birer kopyaları olarak tarihi yanıltmaları değil, aksine,
yapıldıkları dönemin mimarisini, teknolojisini ve malzemesini kullanırken,
eskiye saygılı ve eskiyle uyumlu olmalarıdır.
A-26) Altyapı ile ilgili bu işlemler kazı
da gerektirdiğinden, kesinlikle Kurul görüşü doğrultusunda ve kontrollü olarak
yapılmalıdır. Bu alanlardaki kazılarda mutlaka arkeolog veya sanat tarihçisi
bulundurulmalı; kalıntı çıkarsa ilgili Koruma Kurulu’ndan karar istenmelidir.
B) ÖZEL HÜKÜMLER
B-I- KENTSEL TASARIM
ALANLARI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
1) Bu maddede, “Plan
Genel Hükümleri’nde tanımlanan Kentsel Tasarım Alanları için 1/500, 1/200,
1/100 ve gerekirse daha alt ölçekte Kentsel Tasarım Projeleri ile uygulamaya geçilebilir.”
deniyor. Plan Genel Hükümleri ile ilgili değerlendirmemizin başında ifade
ettiğimiz “Kentsel Tasarım Projesi yapılacak alanlarla ilgili belirsizlik”
çerçevesinde, bu maddenin de bu belirsizliği devam ettirdiğini söyleyebiliriz.
Bu madde, “belirlenmiş alanlarda” Kentsel Tasarım Projeleri yapılacağı
düşüncesini uyandırıyor ve bu alanların da Plan Genel Hükümleri’nde
belirlendiğini ifade ediyor. Oysa Plan Genel Hükümleri böyle bir tanımlama
yapmıyor; aksine, tüm Suriçi’nde Kentsel Tasarım Projeleri yapılacakmış gibi
bir düşünce çağrıştırıyor. Bu konu netleştirilmeli.
3) Burada gene, Belediyece tespiti yapılan, ancak ilgili
Koruma Kurulu’nca henüz onaylanmamış eski eserler baz alınarak bir hüküm
getiriliyor. “Kurulca tescil edilen” ibaresi eklenmeli öncelikle ve hüküm
tescilli eski eserler için geçerli olmalı.
Maddenin birinci bendinde “1. ve 2. Derece Koruma
Bölgelerinde tescilli sivil mimarlık örneklerinin yoğun olduğu ve /veya doku
oluşturduğu adalarda eski eserin özgün kat adedi artırılamaz” hükmü yer
almaktadır. Bunun anlamı, bu tanıma girmeyen alanlarda eski eserlerin özgün kat
adetlerinin artırılabileceğidir. 3. derece Koruma Bölgeleri ile ilgili Plan
Notları’nda da bu zaten açıkça belirtiliyor. Bu açıdan hükmü son derece
sakıncalı bir yaklaşım olarak görüyoruz. Suriçi gibi Dünya Mirası bir bölgede,
tüm eski eserler aynı kontur ve gabarileri ile korunmalıdır. Bu konuda Plan
Notları’nın farklı maddeleri arasında da bir çelişki söz konusudur. Plan Genel
Hükümleri A-17 maddesinde, “Tarihi Yarımada K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü
Envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan kültür
varlıkları orijinal kontur ve gabarisi ile korunacaktır” denmektedir.
Ayrıca, bu maddenin son
bendinin anlamı, daha önceden bilinmediği için envanterde yer almayan, ancak
temel kazılarında ortaya çıkan çok önemli olan bir kalıntının dahi
korunamayacağı ve yaşatılamayacağıdır. Bunun mantığı, yapılan envanter
çalışmasının eksiksiz olduğudur. Oysa bu envanterlerin toprak altını büyük
ölçüde göstermediği bilinmektedir. Bu hüküm ile açıktır ki sadece üst kültürün,
yani Osmanlı’nın korunması ve ihyası ön plana alınmaktadır. Ayrıca, yaşayan üst
kültüre ait tescilsiz, bilgi ve belgesi olmayan ve Koruma Kurulu Kurul kararı
alınmayan bir “kayıp eski eser ihyası anlayışı”, bu maddede,” tescilli-
tescilsiz” vurgulaması da yapılarak, daha da net biçimde ifade edilmektedir.
B-II- KORUMA BÖLGELERİ
B-II-A) 1. Derece
Koruma Bölgeleri:
5) Yeni yapıların tümüyle eskinin kopyası olarak inşa
edilmelerini öngören bu yaklaşımı son derece sakıncalı buluyoruz.
6) “Üst kültüre ait tescilli- tescilsiz kayıp anıt eser,
sivil mimarlık örneklerinin
korunması ve ihya edilesi” yaklaşımı, yukarıda da
belirttiğimiz gibi, ilgili Koruma Kurulu onayı olmadan yapılamayacak, yapılırsa
da ciddi sakıncalar yaratacak bir uygulamadır.
B-II-A-1) Sur-i Sultani
Bölgesi:
2) Bu maddede, “Bu alanda tescilli olmayan kayıp eserler ihya
edilemez.” deniyor. Bu olumlu not tüm Suriçi için geçerli olmalı. Plan Notları’ndan
tescilsiz eski eserlerin ihyasına olanak veren tüm ibareler çıkarılmalı;
tescili olmayan kayıp eserlerin ihya edilemeyeceği hükmü Plan Notları’nın Plan
Genel Hükümleri içinde net biçimde vurgulanmalıdır.
3) Bu maddeden, “Önemli olan Osmanlı’yı korumak ve yaşatmaktır;
Roma ve Bizans önemli değil” anlamı çıkmaktadır. Bu son derece sakıncalı bir
yaklaşımdır. Yaşayan üst kültüre ait eseri koruyarak, ona zarar vermeyen
durumlarda, alt kültür de açığa çıkarılabilmelidir. Uzaktan algılama sadece
tespit için kullanılabilir. Peki, uzaktan algılama ile yapılan tespitten, yer
altında önemli bulgular olduğu ortaya çıkarsa, bunların yerüstünde kalan eski
eserleri tahrip etmeyen noktalarında da kazı yapılamayacak mı?.. Bu son derece
ayrımcı bir korumacılık anlayıştır. Bu konudaki karar yetkisi ilgili Koruma
Kurulu’na bırakılmalıdır.
B-II-A-2) Cankurtaran-Sultanahmet
Kentsel Bölgesi:
B-II-A-3) Süleymaniye-Kumkapı
Kentsel Bölgesi:
Bu bölgelerde yeni yapılacak yapılar için getirilen hükümler
çağımızı yadsımaktır. Ayrıca mimari yaratıya müdahaledir. Bu yaklaşım, eskiyi
taklit ederek tarihi yanıltmaktan ve ortaya bir tiyatro dekoru çıkarmaktan
başka bir sonuç yaratmayacaktır ve bu son derece sakıncalıdır. Yeni binalar
için söylenmesi gereken tek şey, sadece, “korunması gerekli kentsel dokuya,
anıtsal ve sivil mimarlık örneklerine saygılı, onları ezmeyecek, ancak
çağımızın mimari anlayışına uygun bir yapılanma” hükmü olmalıdır.
B-II-A-4) Hanlar
Bölgesi:
Hanlar Bölgesi için ise, B-II-A-2 ve B-II-A-3 maddelerine
ilişkin eleştirilerimiz aynen geçerlidir. İlave olarak, Hanlar Bölgesi’nde yeni
inşaat talebi çok azdır. Bu nedenle, bu bölgede yapılacak yeni inşaatlar için
yerinde ve birebir bir sistem getirilmeli, bu bölgedeki eski- yeni tüm
yapılarla ilgili işlemlerde Koruma Kurulu’ndan karar alınmalıdır.
Roma ve Bizans dönemlerinden günümüze kadar gelen Hanlar Bölgesi, tarih boyunca hep Ticaret Alanı kullanımı içinde kalmıştır. Hanlar Bölgesi’ndeki mevcut binaların çok büyük kısmı “Korunması Gerekli Sivil ve Anıtsal Mimarlık Örnekleri”dir. Gene bu binaların büyük kısmı çok mülkiyetli yapılardır. Özellikle eski hanların her odası (hatta üst katlarda olanları dahi) ayrı parsel numaralarına sahiptir. Onarım ve restorasyonlarında, plan notları ile çözümlenemeyecek sorunlar söz konusudur. Ayrıca, sivil mimarlık örnekleri olmalarına karşın anıtsal nitelikleri de vardır. Kentsel yerleşim biçimi ve ölçüleri ile Doğu kültürünün çok özgün bu mimari örnekleri, yüzyılı aşkın kötü kullanıma ve tahriplere karşın, bugün dahi kurtarılabilecek niteliktedirler.
Bu alandaki uygulama şu şekilde yapılmalıdır:
Bu alanda avan projeye göre temel kazıları başlatılacak; doğal zemine ulaşılıncaya kadar kazı mutlaka elle yapılacak ve kazıda mutlaka sürekli olarak arkeolog veya sanat tarihçisi gözlem yapacaktır. İnşaat derinliğinin doğal zemine ulaşmaması halinde, ayrıca “uzaktan algılama sistemi” ile daha altta kalıntı olup olmadığı kontrol edilecek; varsa mutlaka bu kalıntılara ulaşan arkeolojik nitelikli kazıya devam edilecek; buluntuların rölöveleri alınıp, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün görüşü ile ilgili Koruma Kurulu’na başvurulacak ve Kurul’un kararına göre işlem yapılacaktır.
Geçmişte sadece ticari
kullanıma ayrılmış ve bugün üzerinde bulunan binaların %80-90 oranında anıtsal
niteliği olan Hanlar Bölgesi, dünyada örneği olmayan çok özel bir kentsel
alandır. Bu alan için, 1/1000 ölçekli planla yapılanma hükümleri getirmek veya
daha sonra yapılacak “Kentsel Tasarım Projeleri” ile çözümlenebileceğini kabul
etmek, uygulamanın mal sahiplerince tek tek yapılacağını kabul etmek anlamına
gelir. Oysa bu eşsiz kültür mirasının korunması, kişilerin güncel taleplerine
ve kısıtlı maddi olanaklarına değil, belediyelere bile bırakılamayacak ölçekte
ulusal bir sorumluluktur. Sorun mutlaka Kültür Bakanlığı yardım ve desteği ile
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nce ele alınıp çözümlenmelidir.
Önerimiz, Hanlar Bölgesi’ni,
Sur-u Sultani’yi ve büyük anıtsal meydanları “Protokol Bölgesi” statüsüne
alarak, Kültür Bakanlığı ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve ilçe
belediyeleri arasında, her biri için ayrı protokoller yapılması ve en kısa süre
içinde uygulamaya geçilmesidir.
Ancak, özellikle Hanlar
Bölgesi için “Kurtarma Onarımı” dediğimiz türde koruma onarımlarına izin
verilmelidir.
B-II-A-5) Marmara-Haliç
ve Kara Surları Bölgesi:
Bu alanlar için - sur duvarları, burçları, kapıları ve su
hendekleri- getirilen ve hangi “kültürel fonksiyonlar”ı içerdiği belirsiz olan
kararı sakıncalı bulmaktayız. Çevrenin bu anlamda yoğun biçimde kullanılması
tahribata neden olabilir. Bu çerçevede, Plan Notları’nın bu maddesinden “kültürel
fonksiyonlar” tanımının çıkarılması gerektiği kanısındayız.
B-II-B) 2. Derece
Koruma Bölgeleri:
Yeni inşaatların yükseklik
ve kat adetleri için getirilen genel hüküm, uygulamada bazı karışıklıklara
neden olacaktır. Plan üzerinde verilen 3 veya 4 katı plan notu ile azaltmak, bu
planın yeterince incelenmeden acele ile yapıldığı izlenimini vermektedir. Oysa “Koruma
Amaçlı” bir planda, gerek bina oturumlarının, gerek kat adetlerinin yerinde
yapılan saptamalarla getirilmiş olması gerekir. Plan Notları, plan üzerinde
çizimle gösterilemeyecek hükümler için geçerlidir. Aslında bu yanılgıya, plan
notlarının birçok maddesinde düşülmektedir.
“Anıt eserin orijinal saçak yüksekliği” sözü de son derece
yanıltıcıdır. Bu anıt eser çeşme de olabilir. Ayrıca anıt eserin yanındaki
parsele yapı yapılmaması da gerekebilir. Bu parsellerde Kurul Kararı ile
birebir çözüm getirilmelidir.
Maddenin son bendinde ise, raporumuzun daha önceki
bölümlerinde de değinerek eleştirdiğimiz, eskinin kopyacılığı anlayışı bir kez
daha vurgulanmaktadır.
B-II-B-1) Cankurtaran
Kentsel Bölgesi:
B-II-B-2) Gedikpaşa-Nişanca
Kentsel Bölgesi:
Bu alanlarda yapılacak yeni yapılaşmayı eskinin bir kopyası
olarak tanımlayan hükümlere ilişkin eleştirilerimizi, yukarıda, ilgili maddelerde
ifade ettiğimiz için burada aynen tekrarını gereksiz buluyoruz. Ancak burada,
bu genel eleştirimiz dışında, Cankurtaran Bölgesi ile ilgili bir ilavede
bulunmak istiyoruz:
Açıkça söylenmemesine
karşın, bu bölgede, Amiral Taftil sokaktaki 3 adet kâgir cepheli eski bina
vesile edilerek, çevrenin tamamen ahşap binalardan oluştuğu izlenimi
yaratılmaktadır. Bilindiği üzere Cankurtaran Mahallesi XX. yüzyılın başında
büyük bir yangın sonucu tamamen yok olmuştur. O nedenle, mevcut eski yapıların
büyük çoğunluğu 1920 ile 1950 yılları arasında yapılmıştır. Amiral Taftil
Sokaktakiler de bu dönemin yapılarıdır ve korunmalıdır. Ancak tescilli eski
binaların korunmasının yanı sıra, yeni binaların eskiyi taklit ederek yapılması
yanlıştır. Saygılı bir mimari ve bina ölçüsü getirmek yeterlidir.
B-II-C) 3. Derece
Koruma Bölgeleri:
Bizi rahatsız eden bir
diğer şey, Suriçi’nde çok büyük oranda ve ölçüde bozulmuş ve taşlaşmış alanları
da 1. ve 2. derece koruma bölgelerinin devamı imiş gibi “3. Derece Koruma
Bölgesi” olarak nitelemektir. 4-5-6-7 katlı bitişik nizam apartmanlardan oluşan
bu bölgeler için başka bir deyim kullanmak gerekir. Örneğin “Koruma
Kısıtlamaları Getirilecek Koruma Alanları” denebilir. Tanımında ise, asıl
amacın çevresindeki gerçek “Kentsel SİT Alanları”nın korunması olduğu
belirtilebilir. Çünkü 2863 sayılı Koruma Yasası’nda, Kentsel SİT Alanları
civarında “Ayrıca Koruma Alanları” kavramı yer almaktadır. Bu koruma gereği
çevreye karşı olduğu kadar, Fatih örneğinde olduğu gibi, Kentsel SİT Alanı’nın
ortası için de söz konusu olabilir.
Ayrıca, bu alanlardaki tescilli sivil mimarlık örneklerinde
kat artımı yapılabilmesi hükmünü sakıncalı bulduğumuzu da bir kere daha
vurgulamak isteriz. Bu konudaki eleştiri ve görüşlerimiz, Plan Notları’nın “B-I-
Kentsel Tasarım Alanları İle İlgili Hükümler” bölümüne ilişkin
değerlendirmemizde açık biçimde yer almış olduğundan, burada bir kez daha
tekrarlamaya gerek görülmemiştir. Bu madde ile ilgili bir başka eleştirimiz de,
“ Geleneksel mimari öğelerle mevcut yapı cephelerinin rehabilite edileceği”dir.
Yeni yapıların eskinin kopyası olarak tekrarlanmasına ilişkin eleştirilerimizin
gerekçeleri, mevcut eski eser yapıların cephe karakterlerinin eskiyi taklitle
rehabilite edilmesi konusu için de aynen geçerlidir. Tarihi yanıltmaya; yeni
yapıların, yapılış dönemlerini değil de çok farklı ve eski bir dönemi
yansıtmasını istemenin ve bunun koşullarını yaratmaya çalışmanın yanlış bir
korumacılık anlayışı olduğunu bir kez daha tekrarlamak isteriz.
B-II-D) Korunması
Gereken Yapılar:
Korunması gerekli
yapıların en önemli niteliği ünik binalar olmasıdır. Yani, kendine özel ve özgü
nitelik ve niceliklere sahip olmasıdır. Dolayısı ile korunması konusunda
getirilecek koşuların da kendine özel ve özgü olması gerekir. Ayrıca,
kullanılarak korunması gerekenlerin, bu kullanım türünün gerektirdiği özel
duruma da çözüm getirmesi zorunludur.
En doğru koruma,
kullanarak korumadır. Korunacak objeyi korumak onu yaşatarak korumaktır.
Kullanılmayan kültür varlığı kısa zamanda harap olur. Çünkü içinde, neresinin
hastalandığını bilen ve onu sağlıklaştıran insan olmaz. Kullanarak korumanın
bedeli vardır. Bu bedel, eserin nicelik ve niteliğini bozmadan onarılması,
tadil edilmesidir. İşte Koruma Kurulları bunun için vardır. Koruma Kurulları
taşınmaz kültür varlıklarına ne ölçüde ve derinlikte müdahale edilmesi halinde
niteliğinin bozulmayacağı saptayan ve karar veren uzmanlardan oluşan bir kurum
olmak zorundadırlar.
O nedenle, bu “Plan
Notları” ile getirilen inşai müdahale hükümleri, aslında ilgili Koruma Kurulu’nun
alması gereken özel ve özgün kararlara müdahale etme anlamını taşımaktadır. Bu
konuda “Plan Notları”nda yer alacak tek hüküm “Korunması gerekli taşınmaz
kültür varlıklarına yapılacak her türlü inşai müdahalenin, sadece ilgili Koruma
Kurulu’nun kararına tabi olduğu” hükmüdür.
B-II-E) Korunması
Gerekli Kentsel Unsurlar:
B-II-E-2) Arkeolojik
Unsurlar:
Konuya sadece sarnıçlar
açısından hüküm getirmek eksik bir yaklaşımdır. Suriçi, bugün bile, toprak üstü
arkeolojik yapı ve kalıntıları ile bir açık hava müzesidir. Roma ve Bizans
tarihinin kökleri bu alanda yatmaktadır. Yapılacak araştırma ve kazılarla
tarihe yeni ışıklı kapılar açmak, bizim insanlık âlemine karşı olan
görevimizdir. Kamu adına görev yapan belediyelerin sorumluluğu ise, aynı zamanda
yasal bir sorumluluktur. Bu konuya, uzman görüşlerine dayanılarak çok daha
geniş yer verilmelidir
Sarnıçların
kamulaştırılması yetkisi ise Belediyelere değil Kültür ve Turizm Bakanlığına
aittir. Plan notları ile 2863 sayılı yasa değiştirilemez.
B-III) ARAZİ
KULLANIMLARI
B-III-A) Konut
Alanları:
Pansiyonculuk genellikle
dar gelirli kişilerin başvurduğu bir geçim kaynağıdır. Bilindiği üzere, eski
evleri olan ve bu evde oturan kimseler maddi olanakları dar kişilerdir. Bizim
Kentsel Sit korumasından beklediğimiz, bu alanları, orada oturan ve oturmayı
arzu eden eski yerleşikleri yerlerinden çıkartmadan korumak ve onların yaşam
standartlarını yükseltmektir. Sadece çevreyi ve eski konutları sağlıklaştırmak,
bu dar gelirli aileler için yeterli çözüm değildir. Devlet evinin onarımını
tümüyle üstlense dahi, bu evin bakımını yapamaz. Ek gelire gereksinimi vardır.
Evi iki bölüm olmaya elvermeyen kişinin ek gelir sağlayacağı tek şey de pansiyonculuktur.
Bu nedenle, biz getirilen hükmün tam tersini savunuyoruz. Dar gelirli kişilerin
evlerini, pansiyon olarak açmalarına yasak getirilmemeli, üstelik kredi verip
özendirilmelidir. Ancak burada getirilecek kıstas, bu yapıların tamamen
pansiyona dönüştürülmemesi; konut ve pansiyon işlevlerinin birlikte
sürdürülmesi olmalıdır.
Maddede, TAKS, KAKS ve irtifa belirlenen konut alanlarında
avan projeye göre uygulama yapılacağı ve avan projelerin İlçe Belediye
Başkanlığı’nca onaylanacağı ifade edilmektedir. Avan projeler için ilgili
Koruma Kurulu onayı istenmeli ve Kurul kararına göre uygulama yapılmalıdır.
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ Blokları)
desantralize edilmesinin, fonksiyonların değil, mevcut yapıların da ortadan
kaldırılacağı bir uygulama olarak ele alınmasını ise anlayabilmek mümkün
değildir. Bizim “desantralizasyon”dan anladığımız, fonksiyonların taşınması ve
yapılara yeni fonksiyonlar getirilmesidir. Oysa bu maddede, “desantralizasyon
sonrası boşalan alan”dan bahsedilerek, desantralizasyonla birlikte mevcut
yapıların da yıkılıp yeniden yapılmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu alana
getirilen “Prestijli Konut Alanları” tanımından kastedilen ise
anlaşılamamaktadır. Bu konuya ilişkin görüşlerimiz ve eleştirilerimiz,
raporumuzun “1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki
Sakıncalar” başlıklı ilk bölümünde de yer almaktadır. İstanbul Manifaturacılar
Çarşısı Blokları, 20. Yüzyılın korunması gerekli modern yapılarındandır ve Belediye’ce
hazırlanan envanter çalışmaları listesinde “tescili önerilen korunacak yapı”
olarak yer almasını beklediğimiz bu binaların yıkılarak yerine yeni yapılaşma
getirmek son derece sakıncalı bir yaklaşımdır.
B-III-B) Kentsel
Çalışma Alanları:
B-III-B-1) Yönetim
Merkezleri
Kentin bütününe hizmet
veren yönetim binalarından sadece Sultanahmet Meydanı’ndaki Adliye Sarayını
örnek göstermek yeterli değildir. Sit alanından çıkartılması gerekenlerin
eksiksiz olarak belirtilmesi gerekir. Oysa görüleceği üzere, 1/1000 ölçekli
planda, metropoliten ölçekte hizmet veren idari fonksiyonların hemen hepsi,
raporumuzun ilk bölümünde detaylı olarak belirtildiği gibi, yerinde
bırakılmıştır. Her ne kadar Plan Notları’nda “Metropoliten alana hizmet veren
mevcut yönetim merkezlerinin desantralizasyonu sağlanacaktır.” denmiş olsa da,
bu bir temenniden öteye geçemeyecektir. Çünkü 1/1000 ölçekli planda, “İstanbul
Adliyesi” haricinde, metropoliten alana hizmet veren tüm yönetim merkezlerinin
üzerinde “Yönetim Merkezi” lejantı ve yazısı yer almakta ve mevcut kullanım
fonksiyonu yazılmaktadır. Plan Notları, planda yer alamayan noktaları açıklayacak
bir planlama aracı olduğuna ve planda yer alan kararların Plan Notları ile
değiştirilmesi söz konusu olmadığına göre, Suriçi’ndeki metropoliten ölçekli idari
fonksiyonların desantralizasyonundan söz edilemeyeceği açıktır.
B-III-B-4) Geleneksel
Ticaret Alanları:
Çok büyük bir alana yayılmış olan “Hanlar Bölgesi”nin imar
sorunları sadece “Kentsel Tasarım Projesi” ile çözümlenip, gerçekleşmesi mal
sahiplerinin iradesine bırakılmamalıdır. Çünkü eski hanların kadastrosunu
incelediğiniz vakit, altlı üstlü odaların dahi ayrı parsel numarası aldığını
görürsünüz. Hatta bir han odasının 2-3 parsele bölündüğü bile olmuştur. Bu
kadar karmaşık mülkiyet sorunları olan eski hanların, yüzlerce kişiye bölünmüş
mülkiyet haklarını toplamak kişisel girişimlerle olası değildir. Dolayısı ile
onarılmaları ve restore edilmeleri de sağlanamaz. Devlet adına Belediyenin konuya
çözüm bulması gerekir. Plan, Kapalıçarşı için “Protokol” çözümü getirmektedir.
Bu protokol genişletilmeli ve tüm “Hanlar Bölgesi”ni kapsamalıdır.
B-III-B-6) 3. Derece
Ticaret Alanları
İMÇ Blokları ile ilgili olarak, Plan Notları’nın bu
bölümünde, “Atatürk Bulvarı cephesinde, geleneksel yapım tarzı ile özgün yapı
formunda tarihi arasta cephesinde- derinliğinde ticari işlevlere dönük olarak
kentsel tasarım projesi veya yarışma projesi ile düzenlenecek, avan projesi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onanması ile uygulama yapılacaktır.”
denmektedir. Bu konudaki yaklaşımımız, raporumuzun 1/1000 ölçekli plana ilişkin
görüşleri kapsayan bölümünde belirtildiği gibi, Plan Notları’na ilişkin
görüşlerimizi kapsayan bu bölümde de, “Konut Alanları” ile ilgili değerlendirme
kısmında yer almıştır. Kısaca tekrarlarsak, İMÇ Blokları’na getirilen yeni
fonksiyonlara ve blokların yıkılıp yerine eski taklidi yeni yapılar
getirilmesine temelden karşıyız. Tam tersine, İMÇ Blokları olduğu gibi
korunmalı ve yaşatılmalı; gelecek kuşaklara 20. Yüzyıl mimarisinin saygın
örnekleri olarak aktarılmalıdır.
B-III-B-7) 4. Derece
Ticaret Alanlar (Semt Ticaret Alanları)
Tescilsiz kayıp eski eser ihyası ve eskinin taklidi yeni
yapılaşma bu maddede de geçiyor. Bu konudaki görüş ve değerlendirmelerimiz,
Plan Notları’na ilişkin bu değerlendirmemizin daha önceki bölümlerinde geniş
olarak yer almaktadır.
B-III-B-9) Konaklama
Tesis Alanları:
Plan Notları’nın bu
maddesinin ilk paragrafında belirtildiği gibi, Suriçi’ne yeni Konaklama
Tesisleri yapımına izin verilmektedir. Bu yaklaşımı yanlış bulduğumuzu
belirtmek isteriz. Suriçi’ne kesinlikle yeni konaklama tesisleri yapılmamalı,
mevcutlara ise ilave inşaat hakkı getirilmemelidir.
Eminönü Sirkeci TCDD alanına “Konaklama Tesis Alanı”
fonksiyonu getirilmesini yanlış ve sakıncalı bir karar olarak gördüğümüzü ve
alanın tamamının “Kültürel Tesisi Alanı” olmasının uygun olacağına ilişkin
görüşümüzü ise raporumuzun planla ilgili değerlendirmeleri içeren ilk bölümünde
belirtmiştik. Buna ilave olarak, Plan Notları’nda “Mevcut ve Kayıp E.E.
Araştırma Envanteri”nde yer alan yapıların restorasyonu öngörülüyor ki, bu
sadece Koruma Kurulu’nun tescil edeceği yapılar için söz konusu olabilir. Kayıp
eski eserlerin ihyası ise, sadece yeterli bilgi ve belgesi olan tescilli kayıp
eski eserler için söz konusudur ve bu işlem de ancak ve ancak ilgili Koruma
Kurulu kararı ile yapılabilir. Planın bu konudaki yaklaşımı pek çok maddede
ifade edilmiş olduğundan, bizim de bu konudaki görüşümüzü, ilgili her madde
için tekrar ve tekrar vurgulamak zorunluluğunu hissettiğimizi de belirtmek
isteriz.
B-III-B-11) Belediye
Hizmet Alanları
“Marmara Sahil Dolguları,
üzerinde, geçmiş yıllarda yapılmış olan “Balık Hali”nin kaldırılması kararının
doğruluğuna karşın, başka kullanımların ve yapıların getirilmek istenmesi
yanlıştır. Bu alanın “Yeşil Saha” statüsünde tutulması gerekir. O nedenle, bu
madde ile getirilen %10 yapılanma ölçüsü kaldırılmalı; alana, park kullanımının
dışında hiçbir kullanım getirilmemelidir.
B-III-B-12) İtfaiye
Alanları
Hazırlanacak avan projelerin Kurul onayına sunulacağı notu da
ilave edilmelidir.
B-III-C-)Açık ve Yeşil
Alanlar:
B-III-C-1) Parklar ve Dinlenme
Alanları:
Genel olarak, park kullanımı getirilen alanlarda başka hiçbir
kullanıma izin verilmemesinden yanayız. Bu maddenin son paragrafında, sahil
yolu ile deniz arasındaki aktif yeşil alanlar içinde büfe, kafeterya gibi
tesislerin yapılmasına olanak sağlanıyor. hmaks =
B-III-C-3) Açık Semt
Spor Alanları:
Bu alanlara, eğer gerekiyorsa, ancak Koruma Kurulu onayı ile
yapı yapılabilmelidir.
B-III-D) Kentsel Sosyal
Altyapı Alanları:
Tüm kentsel sosyal altyapı alanları için, avan proje ile
uygulama yapılması ve avan projelerin Koruma Kurulu’nca onaylanmış olması
koşulu getirilmelidir.
B-III-D-5) Mesleki ve
Teknik Eğitim Tesisleri Alanları:
Bu okulları, normal lise
statüsünde kabul etmemek gerekir. Ender ve az sayıda oluşları Surdışı’nda
öğrencilerin gelmesine yol açarak, bu alana artı trafik yükü ve yurt binası
getirmektedir. Yeni meslek liselerinin yapımı bu yükü daha da artıracaktır. Bu
çerçevede, Suriçi’nde yeni meslek liseleri yapılmasının ve mevcutların ilave
yapılaşma hakkı ile genişlemelerine olanak sağlanmasının hatalı bir yaklaşım
olduğunu düşünüyoruz. Genişleme ihtiyacı olan meslek okulları, bu ihtiyaçlarını
sur dışına taşınarak sağlamalıdırlar. Bu uygulama, meslek okullarının zaman
içinde sur dışına desantralizasyonu sağlayacağından, Suriçi’nin taşıdığı
gereksiz insan ve trafik yükünün de azalmasına katkıda bulunacaktır.
B-III-D-5) Yüksek
Öğretim Tesisleri Alanları:
Metropoliten ölçekte hizmet veren fonksiyonların
desantralizasyonunun Suriçi’nin korunabilmesi açısından önemi ve bu çerçevede,
Suriçi’ne büyük bir insan ve araç trafiği çeken yüksek öğretim tesislerinin de sur
dışına transferi gerektiğine ilişkin görüşlerimiz, 1/5000 ölçekli Suriçi İmar
Planı’na ait raporumuzda özellikle vurgulanmıştı. Ancak, 1/1000 ölçekli Eminönü
Koruma Amaçlı İmar Planı’nda, İÜ’nün tüm bölümleriyle yerinde kaldığı, hatta İÜ
alanlarına yeni yapılaşma hakları getirildiği; ayrıca, konunun bu kadarla
sınırlı kalmadığı, planın yeni yüksek öğretim tesislerinin yapımına da olanak
sağladığı görülmektedir. Plan Notları’nda, bu başlık altında, “Üniversite,
Yüksek Okul, Enstitü gibi Yüksek Öğretim Tesisleri yapılacaktır. Tarihi
Yarımada’da planda belirlenenler dışında yeni kamu- vakıf- özel üniversiteler
kurulamaz” notu yer almaktadır. Mevcutları desantralize etmek bir yana,
yenilerini de getirerek, Suriçi’ne gereksiz bir insan ve araç trafiği çeken ve
bu fonksiyonları takiben bağlı yeni fonksiyonlara da yol açan (yurt, ticaret, vb)
bu yaklaşımı sakıncalı bulduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
B-III-D-6) Kültürel
Tesis Alanları
Bu maddede,”Kültürel
Tesis” alanlarında yapılacak yapılar arasında yer verilen “Müze niteliğinde
büyük türbe” tanımının neyi ifade ettiği ve amacını anlayamadık. Bu tanımın
maddeden çıkarılması yerinde olacaktır.
Maddede, Sirkeci TCDD alanına getirilen “kültürel tesis alanı”
ile ilgili olarak, bu alanda “bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin
ihya edilemeyeceği” hususunun yer alması olumlu bir yaklaşımdır. Ancak, ihya
edilemeyen kayıp eski eser yerine, “sökülebilir-takılabilir elemanlarla, tek
katlı temelsiz kültürel amaçlı yapılar” yapılacağını bir genel hüküm haline
getirmek yanlıştır. Bu konu Koruma Kurulu kararına bırakılmalı; bu alanlarda
yeni yapı avan proje ile yapılabilmeli ve avan proje Kurul onayına
sunulmalıdır.
B-III-D-9) Sağlık
Tesisleri Alanları
Metropoliten ölçekte hizmet veren ve bu niteliğiyle Suriçi’ne
büyük nüfus çeken sağlık tesislerinin desantralizasyonu konusuna 1/5000 ölçekli
plan kararlarına ilişkin görüş ve eleştirilerimizi içeren raporumuzda detaylı
olarak yer vermiştik. Bu anlamda, 4 büyük hastanenin, tarihi çekirdekleri
hariç, diğer kısımlarının desantralizasyonu yanı sıra, özel hastanelerin de bu
çerçevede ele alınması gerektiğini belirtmiştik. 1/1000 ölçekli planda ise
mevcut hastanelerin yerinde kaldığı, ayrıca yeni ilave binalarla
genişlemelerine ve kalıcılaşmalarına izin verildiği görülmektedir. Plan Notları’nda,
“Sağlık tesisleri alanlarında, planda verilen yapılanma değerleri aşılmaksızın
araştırma,-devlet-SSK-ihtisas, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastaneleri… vb
kamusal sağlık tesislerinin yer alabileceklerinin” vurgulanmış olması ise,
Suriçi’ne, mevcutların dışında, metropol ölçekte hizmet veren yeni hastanelerin
de geleceğini ortaya koymaktadır. Bu yaklaşımı son derece sakıncalı
bulmaktayız.
B-III-D-14) Hamamlar
Bu madde sadece,
günümüzde kullanılan hamamlara hüküm getiriyor. Oysa hamam olarak işletilmeyen
veya harabe halindeki hamamların sayısı, kullanılanlardan çok daha fazladır.
Bunlara da hüküm getirilmeli veya bu konu Koruma Kurulu’na bırakılmalıdır.
B-III-E) KENTSEL TEKNİK
ALTYAPI ALANLARI:
Bu üst başlık altında yer
alan 18 adet madde ile Suriçi’ne ait ulaşım sistemlerine açıklık
getirilmektedir. 1/1000 planın ve Plan Notlarının incelenmesi sonucunda, ulaşımla
ilgili kararların 1/5000 planda getirilenlerle aynı olduğu görülmektedir.
Ulaşımla ilgili bu kararların uygulanmasıyla Suriçi’nin bir geçiş alanı olarak
kullanımının çok daha yoğunlaştırılmış biçimde devamının, Suriçi’nin korunması
ve yaşatılması ile ilgili tüm koruyucu kararları geçersiz kılacağına ilişkin
görüşlerimizi daha önce de belirtmiştik. Bu çerçevede, Suriçi’nde katlı otopark
ve yeraltı otoparklarına karşı olduğumuzu da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ile 1 No’lu K. ve T.V.K. Kurul’una da iletmiş olduğumuz raporumuzda
gerekçesiyle birlikte, vurgulamıştık. Burada, ulaşım konusunun geneline hiç
girmeden, sadece, değinmekte yarar gördüğümüz birkaç Plan Notu’na ilişkin
görüşlerimizi belirtmekle yetineceğiz.
B-III-E-2) Ana Yaya
Meydanları:
Bu alanların “Tarihi Yarımada’nın tarihsel-kültürel… kimliğine
uygun kent mobilyaları ile zenginleştirilerek, geleneksel mimari kimliğine
uygun olarak projelendirilmesi” koşulunu, raporumuzun daha önceki maddelerinde
de eleştirdiğimiz “taklitçilik” yaklaşımı nedeniyle sakıncalı bulmaktayız.
B-III-E-3) Kat Otoparkı
Alanları:
B-III-E-5) Yeraltı Otoparkı
Alanları:
1/1000 Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planına ilişkin
incelemelerimizde, Suriçi’ne çok sayıda yeraltı otoparkı ve katlı otoparkın
getirildiği görülmektedir. Plan Notları’nda ise, planla getirilenlerle de
yetinilmediği görülmektedir. Bu çerçevede, Plan Hükümleri’nin
B-III-E-3) maddesinde, planda gösterilenler dışında,”Geleneksel
Ticaret Alanları” haricindeki ticaret alanlarında “Asansör Otoparklar”
düzenlenebilmesine; B-III-E-5) maddesinde ise, planda gösterilenler dışında, “sosyal-
kültürel amaçlı binaların bodrum katlarında veya bahçelerinin zemin altında “Yeraltı
Otoparkları” düzenlenmesine olanak sağlanmaktadır. İmar Planı ile getirmiş
olduğu çok sayıdaki kat otoparkı ve yeraltı otoparkı ile dahi yetinmeyen ve bu
sakıncalı uygulamayı, neredeyse her gelen talebe cevap verebilecek biçimde
yaygınlaştıran bu planlama yaklaşımının son derece sakıncalı olduğunu özellikle
vurgulamak isteriz.
B-III-E-9) Deniz
Ulaşımı Aksları- Deniz Yolları İskele Alanları:
B-III-E-10) Turistik
Gezi Deniz Ulaşım Aksları – Turistik Gezi İskele Alanları:
Yeni yapılacak iskeleler için getirilen, “Tarihi İstanbul
vapur iskeleleri tipolojisine uygun yapılanmalar” olmaları koşulu, tarihi
yanıltacak, tarihi ve kültürel çevreyi bir tiyatro dekoruna dönüştürecek hatalı
bir yaklaşımdır. Yeni yapılarda aranması gereken, öncelikle eskinin bir kopyası
olmamaları; ancak yapıldıkları dönemi yansıtmakla birlikte, eski dokuya saygılı
ve onunla uyum içinde olmalarıdır.
C) YENİ YAPILAŞMA
HÜKÜMLERİ
Tüm Suriçi için aynı standartlarda bir yeni yapılaşma
önerilmesi, bunun tip bir yönetmelik biçiminde ele alınması, yapı öğeleriyle
ilgili olarak son derece detaylı ve katı hükümler getirilmesi, cumba ve pencere
boyutları ve saçaklara kadar katı kurallara bağlanarak, eskinin kopyası bir
yaklaşımın, üstelik de tüm Suriçi standart bir geleneksel yapılaşmayı
yansıtıyormuşçasına, yeni yapılaşmanın kuralları olarak ortaya konması son
derece ciddi ve geri dönülmez hatalara yol açacak bir yaklaşımdır.
Taklitçiliğin çağdaş korumacılık anlayışı ile bir ilgisinin olmadığını, bunun
tarihi ve gelecek kuşakları yanıltmaktan öte bir işlevi olamayacağını, tarihi
çevreye saygının, onu taklit ederek değil, -çağının mimarisini ve yapı
teknolojisini yadsımaksızın- ona saygı ve uyum göstererek ortaya konması
gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.
Ayrıca, Suriçi’nde yapılacak ifraz ve tevhid koşulları ile
ilgili olarak da, Suriçi’nde yeni ifraza izin verilmemesi, tevhidin ise, ancak
Kurul onayı ile yapılabilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
D) DEPREME KARŞI
ÖNLEMLERE YÖNELİK HÜKÜMLER
1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı’nda, Eminönü’nden, -
Plan Lejantı’nda “Örtülü Fay”, “Olası Fay”, “Örtülü Olası Fay” ve “Şüpheli Fay”
olarak ifade edilen- birçok fay hattının geçtiği görülmektedir. Ancak planda, bu
fay hatlarının geçtiği alanlarda, her türlü yeni yapılaşmanın, yeraltı otoparklarının,
katlı otoparkların ve ana ulaşım güzergâhlarının, hiçbir ön koşula
bağlanmaksızın, yer aldığı görülmektedir. Bu fay hatları ile ilgili herhangi
bir açıklamanın, önlem ve kısıtlamanın, kısacası konuyla ilgili tek bir satırın
bile, Plan Notları’nın hiç bir bölümünde, hatta “Depreme Karşı Önlemlere
Yönelik Hükümler” arasında dahi yer almamış olması ise endişe vericidir.
II- FATİH PLANI
II-A) 1/1000 ÖLÇEKLİ
FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI’NDAKİ SAKINCALAR
1) Fatih Planında, sadece TAKS/KAKS, hmaks verilen ve ada
üzerine Av.P (avan proje ile uygulama yapılacaktır) lejantı konan çok sayıda
konut alanı var. Bu lejant uygulaması Eminönü planlarındaki konut alanlarında görülmüyor.
Zaten Eminönü ve Fatih Planlarında lejantlar açısından bazı farklılıklar var
ki, bu olmamalı. Aynı lejantlar kullanılmalı. Mesela; Önlem Alınmadan
Yapılaşmaya İzin Verilmeyecek Alanlar Eminönü’nde ÖA, Fatih’te II lejantı ile,
Ayrıntılı Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Gerektiren Alanlar Eminönü’nde AJE, Fatih’te
III lejantı ile gösterilmiş. Ayrıca Eminönü’nde YU (Yerleşime Uygun Alanlar)
lejantlı alan Fatih’te I lejantı ile gösterilmiş ki, imar planlarında Yerleşime
Uygun Alanlar’ın belirtilmesi gereksizdir. Planda sadece ek araştırma
gerektiren alanlar ile yapılaşma sırasında özel önlem gerektiren alanlar, o da
sadece yapılaşacak alanlar için olmak üzere, gösterilir. Yeşil alanın üzerine ne
ÖA ve AJE, ne de YU lejantı konmasının bir anlamı yoktur.
Genel olarak ifade etmek gerekirse, gerek Eminönü, gerekse
Fatih planlarının lejantlarında bir kararsızlık var gibi görünmektedir. Her iki
planda da aynı lejantları kullanmanın yanı sıra, lejantları netleştirmek,
okunur kılmak ve belirli bir standarda kavuşturmak gerekli görünüyor.
Raporumuzun Eminönü Planı ile ilgili bölümünün 1. maddesi
ise, aynı lejant kullanılmış olduğundan, Fatih Planı için de aynen geçerlidir.
2) Eminönü planın da olduğu gibi, Fatih planında da, yeraltı
yapı ve kalıntılarının korunması ve ortaya çıkarılarak sergilenmesi konularında
son derece tutucu ve engelleyici bir yaklaşım görülmektedir. Raporumuzun,
1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı ile ilgili bölümünün 2.
maddesinde değindiğimiz, yeraltı yapı ve kalıntıları bulunan alanlar üzerine
getirilen fonksiyonlar ile ilgili değerlendirme ve eleştirilerimiz, Fatih Planı
için de aynen geçerlidir. Bu çerçevede, altında yeraltı kalıntıları bulunduğu
bilinen yapılaşmış alanlarda planla yeni yapılaşma hakları getirilmemeli; üzerinde
yapı olmayan boş alanlarda ise, kazı yapılarak yeraltı yapı ve kalıntılarının
ortaya çıkarılarak sergilenmesi temel yaklaşım olmalı; bu alanlar planda “Arkeolojik
Park ve Sergi Alanları” olarak gösterilmelidir.
1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’nın bu konuda
taşıdığı sakıncayı örneklerle vurgulamak gerekirse;
a) Pafta
G21-b-04-a-2-b:
Yarısı “ Korunması Gerekli Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat
Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana “Park”
fonksiyonu getirilmiş. Ayrıca park üzerinde YOP (yeraltı otoparkı) lejantı da
var. Bu, Bizans ve Roma’nın sadece ortaya çıkarılmasını engellemenin de
ötesinde, yok edilmesine de yol açan bir karar.
b) Pafta F21-c-25-a-4-b
+ f21-c-24-b-3-c:
“ Korunması Gerekli, tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri
Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana planda “Semt Parkı”
fonksiyonu getirilmiş.
c) PaftaF21-c-25-d-1-a:
Konut adası ortasında, yarısı “Korunması Gerekli, Tescilli
Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile
taralı alan planda “PARK” olarak gösterilmiş. Tescilli yeraltı yapı ve
kalıntıları taraması konut alanı olarak gösterilmiş alana da giriyor. Burada,
maksimum bina yaklaşma sınırları ve korunan cephe hatları çizilerek H =
d) PaftaF21-c-25-d-1-a:
Darüşşifa’nın karşısında, konut adası ortasında “Meydan”
olarak düzenlenmiş alan “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat
Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı. Bu tarama konut
alanlarının altında da var. Bu konut alanlarına, hmaks =
e) Pafta
F21-c-24-c-4-b:
Hekimoğlu Ali Paşa Camii yanındaki alan “Korunması gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan
Anıt Eser Yapılar” lejantı ile taralı ve bu alana planda “Park” kullanımı
getirilmiş.
f) Pafta 21-c-24-c-2-d:
Vatan Caddesi üzerinde, “ Korunması Gerekli Tescilli
Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile
taralı alanın üzerine KOP (Kapalı Otopark) kullanımı getirilmiş.
g) Pafta 21-c-24-c-2-d:
“ Korunması Gerekli Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri
Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana “Park” fonksiyonu
getirilmiştir.
3) Pafta G21-b-04-a-2-c
+ G21-b-04-b-1-d + G21-b-04-b-1-a:
“Konaklama Tesisleri
Alanı”
Planda, Yedikule TCDD Atölyeleri Konaklama Tesis Alanı olarak
düzenlenmektedir. Alan üzerindeki tescilli eski eser yapılar dışında,
Belediyece yapılan tespitlere dayanarak oluşturulan Mevcut ve Kayıp E.E.
Araştırma Envanteri’nde yer alan yapıların da, Kurul tescili aranmaksızın
ihyası gibi Koruma mevzuatına aykırı bir yaklaşım, tüm Suriçi planında olduğu
gibi, burada da geçerli. Bu çok sakıncalı bir yaklaşım. Ayrıca tescilli eski
eser yapılar ve belediyece tespiti yapılan ve ihyası önerilen yapılar dışında,
KAKS = 0.10 ve 3 kat ile, yeni inşaat hakkı da getiriliyor. Alan üzerinde zaten
yeterince yapı var; yeni yapılaşma hakkı getirilmemeli. Alanın “Konaklama Tesis
Alanı”na dönüştürülmesi sakıncalı bulduğumuz bir karar.
Suriçi’nin ağırlıklı
kullanım türleri arasında turizmin ağırlıklı olarak yer alması genel ve doğru
bir karar olmakla birlikte, bunun günübirlik turizm olarak değerlendirilmesi ve
bu anlamda yatılı turizmin özendirilmemesi gerektiği konusundaki görüşümüzü
burada bir kez daha vurgulamak isteriz. Bu çerçevede, Suriçi’nde yeni konaklama
tesislerinin yapımına ve mevcutların gelişimine izin verilmemesi gerekmektedir.
Bunun tek istisnası olarak, korunması gerekli eski konutların yoğun olarak
bulunduğu bölgelerde, bu yapıların eski sahiplerinin bölge dışına kaçmalarını
önlemek için, pansiyonculuğun özendirilmesi olacaktır. Planın bu konudaki
yaklaşımının ise aynı doğrultuda olmadığı görülmektedir.
4) Raporumuzun, 1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama
İmar Planı ile ilgili bölümünün 4. maddesi Fatih Planı için de aynen
geçerlidir. 1/5000 ölçekli plana ilişkin değerlendirmelerimizin yer aldığı
raporumuzda da detaylı biçimde dile getirildiği gibi, Suriçi İstanbul geneline
hizmet veren idari fonksiyonlar sur dışına taşınmalıdır. Fatih planlarına
ilişkin incelemelerimizde, bazı idari fonksiyonların desantralizasyonu
önerilmekle birlikte, bu konuda getirilen planlama yaklaşımının da eksiklikler
ve hatalar taşıdığını düşünmekteyiz. Bu çerçevede, Fatih planının idari
yapılarla ilgili plan kararlarına ilişkin değerlendirmelerimiz aşağıdaki
gibidir:
a) Pafta
F21-c-24-c-2-a:
“Yönetim Merkezi Alanı (Emniyet
Müdürlüğü)
TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 5 kat ve yapı yaklaşma
sınırları çizilerek yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. Alan üzerinde; “
Metropoliten Alana Hizmet Veren mevcut İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bir
program dahilinde sur dışına desantralizasyonu sağlanacaktır. İstanbul Emniyet
Müdürlüğü kullanımlarının kalkması sonrasında bu alan Mesleki Teknik Öğretim ve
Araştırma Amaçlı Eğitim Alanı ( Polis Okulu) olarak kullanılacaktır.” notu var.
Burada plan kararı hangisidir?.. Plan üzerinde yazılı fonksiyon mu, yoksa alan
üzerine konulan not mu?.. Eğer gerçekten desantralizasyon öneriliyorsa,
kesinlikle, planda görüldüğü gibi, mevcut kullanımın devam edeceği imajı veren
bir alan kullanım tanımlaması yapılmamalı, alan üzerine mevcut kullanım değil,
yeni gelecek kullanım yazılmalıdır. Ancak, burada plan kararı ile getirilen
desantralizasyon sonrası kullanımı da uygun görmediğimizi vurgulamak isteriz.
Raporumuzun daha önceki bölümlerinde de vurguladığımız gibi, meslek liseleri,
düz liseler gibi, genelde sadece bulundukları çevreye hizmet veren eğitim
tesisleri değildir. Bu nedenle, Sur dışında da hizmet veren bu eğitim
kurumlarının mevcut yapılarında ve kapasitelerinde genişlemeye yol açacak plan
kararlarında kaçınılmalıdır. Bu alanlarda ilave ve yeni inşaat hakkı
getirilmemeli, mevcut yapıların kapasiteleri ve ömürleri ile sınırlı bir
kullanım süreci kabul edilmeli ve zaman içinde bu tür eğitim kurumlarının Sur
dışına desantralizasyonu hedeflenmelidir. Bu nedenlerle, Emniyet Müdürlüğü’nün
sur dışına desantralizasyonu sonrasında bu alana gelebilecek yeni fonksiyon,
kesinlikle, Tarihi Yarımada’ya günlük kullanım amaçlı nüfus çekecek, metropoliten
ölçekte hizmet veren bir fonksiyon olmamalıdır. Ayrıca, bu alanda mevcut
binanın yenilenmesi ya da ilave yapının söz konusu olması durumunda, avan proje
ile uygulama yapılmalı ve avan projeler Kurul onayından geçmelidir.
b) Pafta F21-c-24-c-2-a:
Bu alanda da, TAKS = 0.40, KAKS = 2.00 ve hmaks = 5 kat ile, yapı
yaklaşma sınırları da çizilerek, yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. Alan
üzerinde, “Metropoliten alana hizmet veren İstanbul Vergi Dairesi’nin bir plan
dahilinde sur dışına desantralizasyonu sağlanacaktır. İstanbul Vergi Dairesi
kullanımının kalkması sonrasında bu alan Sosyal- Kültürel amaçlı
kullanılacaktır.” notu yer almaktadır.
Burada da, benzer kararlar için yukarıda değindiğimiz
değerlendirme ve eleştiriler geçerlidir. Eğer gerçekten desantralizasyon
öneriliyorsa, planda, alana getirilen kullanım olarak mevcut kullanım değil,
yeni gelecek kullanım yazılmalıdır. Ayrıca, bu alanda mevcut binanın
yenilenmesi ya da ilave yapının söz konusu olması durumunda, avan proje ile
uygulama yapılmalı ve avan projeler Kurul onayından geçmelidir.
c) Pafta
F21-c-25-d-4-a:
“İdari
Tesis Alanı (İSKİ Genel Müdürlüğü)”
Aksaray’daki İSKİ Genel
Müdürlüğü yerinde kalıyor. Metropoliten ölçekte hizmet veren idari tesislerin sur
dışına desantralize edilmeleri gerektiği yönündeki görüşlerimiz gerek 1/5000
ölçekli Suriçi İmar Planı’na ilişkin görüşlerimizi içeren raporumuzda, gerekse
de 1/1000 ölçekli planlara ilişkin raporumuzun daha önceki bölümlerinde
gerekçeleriyle birlikte ifade edilmişti. Bu çerçevede, planda İSKİ Genel
Müdürlüğü’nün de Sur dışına transferinin öngörülmesi ve alana ilişkin
desantralizasyon sonrası kullanımın gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
5) 1/1000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı’nda olduğu
gibi,1/1000 ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’nda da de çok sayıda katlı
otopark ve yeraltı otoparkı yer almaktadır. Bu konudaki değerlendirme ve
eleştirilerimiz, raporumuzun Eminönü planı ve plan notlarına ilişkin
bölümlerinde yer almaktadır.
6) 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı’na ilişkin görüşlerimizi
içeren raporumuzda, İstanbul metropoliten alanına ve hatta Türkiye geneline
yönelik hizmet veren hastanelerin Surdışı’na desantralizasyonu gerektiği
konusundaki görüşlerimizi detaylı olarak açıklamıştık. Bu görüşlerimiz
çerçevesinde, planın hastanelerle ilgili getirmiş olduğu kararlara ilişkin
görüşlerimiz aşağıdaki gibidir:
a) Pafta F21-c-24-c-1-b
+ F21-c-24-c-1-c:
“Üniversite Sağlık
Tesisleri Alanı (İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi)”
Planda, Çapa Tıp Fakültesi ve hastanesi alanı üzerinde
Üniversite Sağlık Tesisleri Alanı yazılı. Alan üzerinde ise, “Üniversite
hastanelerinin sur dışına desantralizasyonu sonrasında bu alanlar araştırma
hastaneleri ve misafirhane türü yapılaşmalar, çocuk bahçeleri, park ve dinlenme
alanları olarak kentsel tasarım projeleri ile düzenlenecektir.” yazılı. Burada
plan kararı hangisidir?.. Plan üzerinde yazılı fonksiyon mu, yoksa alan üzerine
konulan not mu?.. Eğer gerçekten desantralizasyon öneriliyorsa, planda, alana
getirilen kullanım olarak mevcut kullanım değil, yeni gelecek kullanım
yazılmalıdır. Bu yeni kullanım konusunda kesin bir tanımlama yapılamıyorsa, “desantralize
edilerek, kentsel tasarım projesi ile… kullanımlara dönüştürülecek alan”
benzeri bir tanım da kullanılabilir. Ancak kesinlikle, planda görüldüğü gibi,
mevcut kullanımın devam edeceği imajı veren bir alan kullanım tanımlaması
yapılmamalıdır. Ayrıca, Kentsel Tasarım Projesi için Koruma Kurulu onayı
getirilmeli, avan proje ile uygulama yapılmalı ve avan projeler de gene Koruma
Kurulu onayından geçmelidir.
Alan üzerindeki notta ayrıca, tescilli eski eserler dışında,
Belediye’ce tespiti yapılan, öneri eski eser yapıların da, Koruma Kurulu
tesciline dahi gerek duyulmaksızın, ihyası öngörülmektedir.
Hastane alanları üzerinde TAKS = 0.30, KAKS = 0.90 ve hmaks =
3 kat yazılı ve yapı yaklaşma sınırları çizili. Yani, bu alanda yeni yapılaşma
olabilecek. Daha desantralizasyon süreci sonrasında bu alanlara gelebilecek
yeni fonksiyonların bile henüz tanımlanamamış olduğu düşünülürse, bu yeni
yapılaşma haklarının nereden, hangi ihtiyaca cevap verecek biçimde
belirlendiğini anlamak mümkün değildir.
b) Pafta F21-c-24-c-1-b
+ F21-c-24-c-1-c:
“Sağlık Tesisleri Alanı
(Vakıf Guraba Hastanesi)”
Planda, Vakıf Guraba Hastanesi yerinde kalıyor ve hastanenin
bulunduğu alana, TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 3kat olmak üzere, yapı
yaklaşma sınırları da çizilerek, yeni yapılaşma koşulları getirilmiştir.
1/5000 plana ilişkin raporumuzda da ısrarla vurguladığımız
gibi, Suriçi’nde metropoliten ölçekte hizmet veren fonksiyonların Sur dışına
desantralizasyonu, Tarihi Yarımada’nın her gün binlerce kişi tarafından
gereksiz yere çiğnenmesinin önüne geçmek için mutlaka gereklidir ve bu
çerçevede, Suriçi’ne hizmet veren ölçekteki sağlık kurumları dışında, tüm
hastaneler zaman içinde Surdışı’na taşınmalıdır. Bu çerçevede, Guraba Hastanesi
de desantralize edilecek tesisler arasında yer almalı; alana yeni inşaat hakkı
getirilmemelidir.
c) Pafta F21-c-24-c-3-d
+F21-c-24-c-3-a:
“Üniversite Sağlık
Tesisleri Alanı (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi)”
Alan üzerinde, yukarıda değerlendirdiğimiz “İstanbul
Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi” alanı üzerinde yer alan aynı notlar var.
Hastane alanları üzerinde TAKS = 0.30, KAKS = 1.50 ve hmaks = 5 kat yazılı ve
yapı yaklaşma sınırları çizili. Yani, bu alanda yeni yapılaşma olabilecek.
Raporumuzun “Çapa Tıp Fakültesi” ile ilgili plan kararına
ilişkin değerlendirmeleri bu alan için de aynen geçerlidir
d) Pafta F21-c-24-c-3-d
+F21-c-24-c-4-c:
“Samatya SSK Hastanesi”
Plan kararı ile aynen yerinde kalıyor; desantralizasyon
önerilmiyor. TAKS = 0.30, KAKS = 1.50 ve hmaks = 5 kat ile yeni yapılanma
koşulları getirilmiş ve yapı yaklaşma sınırları verilmiştir.
İstanbul geneline hizmet veren tüm hastanelerin Sur dışına
desantralize edilmesi gerektiği yönündeki görüşümüz, 1/5000 ölçekli Suriçi İmar
Planı’na ilişkin raporumuzda gerekçeleriyle birlikte yer almış olup, Samatya
SSK Hastanesi’nin de bu kapsamda değerlendirilmesi ve zaman içinde Sur dışına
taşınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu kapsamda, alana yeni yapılaşma hakları
getirilerek hastane kompleksinin gelişmesinin ve kalıcılaştırılmasının yolunu
açmayı son derece sakıncalı görüyoruz.
e) Pafta F21-c-24-c-3-b
+ F21-c-24-c-3-a:
“Sağlık Tesisleri Alanı
(Haseki Hastanesi)”
Haseki Hastanesi plan kararı ile yerinde kalıyor; Sur dışına
desantralizasyon öngörülmüyor. Ayrıca, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4
kat ile yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. “Vakıf Guraba Hastanesi” ve “Samatya
SSK Hastanesi”ile ilgili olarak yapmış olduğumuz değerlendirmeler, Haseki
Hastanesi ile ilgili olarak da aynen geçerlidir.
f) Pafta 21-c-24-c-2-c:
Mevcut özel hastane
yerinde kalıyor; desantralizasyon önerilmemiş. Alan üzerinde yeni yapılaşma koşulları
yazılmış. TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 5kat ve yapı yaklaşma sınırları
verilmiş. Metropoliten ölçekte hizmet veren özel hastane binalarının da zaman
içinde sur dışına desantralizasyonu hedeflenmeli; bu amaçla mevcut binaları
dondurulmalı; binalarına ilave yaparak genişlemeleri ya da mevcut binalarını
yıkıp yerine yeni bina yapmalarına olanak verecek plan kararları
getirilmemelidir.
7) Pafta G21-b-04-a-2-c
+ G21-b-04-b-1-d:
“Belediye Kültürel
Tesisler Alanı (Yedikule Gazhanesi)”
Yedikule’de, Sahil Yolu kenarında yer alan Yedikule Gazhanesi
planda Belediye Kültürel Tesis Alanı olarak gösterilmiş. Bu alanda da gene,
tescilli eski eser yapıların yanı sıra, Belediye’ce eski eser olarak tespiti
yapılan yapıların, kurul kararı aranmaksızın, ihyası öngörülüyor. Tescilsiz,
bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin ihya edilmesinin son derece
sakıncalı sonuçlar doğuracak bir uygulama olduğuna, raporumuzun Eminönü ile
ilgili ilk bölümünde yeterince değindik. Bu sakıncanın dışında, alana, TAKS = 0.25,
KAKS = 0.75 ve hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni yapılaşma hakkı da getiriliyor.
Bu alandaki uygulama “Kentsel Tasarım Projesi” ile yapılmalı; avan proje koşulu
getirilmeli ve elbette ki, gerek Kentsel Tasarım Projesi, gerekse de avan
projeler için Koruma Kurulu kararı istenmelidir.
8) Pafta
F21-c-24-c-1-d:
Planda, Topkapı
İETT Garajı alanı üzerinde “ Yakın Çevresindeki Tarihi Yarımada’daki Kayıp
Eserlerden Özgün Yerinde İhya Edilemeyen Cami, Medrese, Sıbyan Mektebi, Çeşme,
Arasta, Sivil Mimarlık Örnekleri İle Geleneksel Mahalle Ögelerini İçerecek
Şekilde Türk Mahallesi Olarak Kentsel Tasarım Projesi İle Düzenlenecektir.”
yazılmış. Bu alana TAKS = 0.50, KAKS = 1.50 ve hmaks =
Hala zengin ve yaşayan bir tarihi ve kültürel miras
birikimini yerinde yaşatmanın olanaklı olduğu bir ortamda, sanki elimizde tek
bir eski eser örneği kalmamış da, “bari göstermelik de olsa birkaç tane örneği
canlandıralım” anlayışıyla, tiyatro dekorları yaratmak doğru, çağdaş ve
bilimsel bir korumacılık anlayışıyla çelişmektedir. Bu plan kararını son derece
sakıncalı buluyoruz. Ayrıca, bu alanda hangi yapıların ihya edileceğine bile
karar verilmemişken, alanın yapılanma koşullarının dahi belirlenmiş olması ise,
planın kendi içindeki bir çelişkidir.
9) Pafta F21-c-25-a-4-d
+ F21-c-25-a-4-a:
“İdari Tesis Alanı (Karakol
Alanı)
Sahil bandında, Fener İskelesi yanında, yeşil alanların
arasında kalan tescilli eski eser karakol binası olarak gösterilmiş. Kamuya
açık, yeşil alan kullanımlı sahil şeridi içinde kalan bu alanda fonksiyon
değişikliğine gidilmesi, yapıya “Kültürel Tesis” vb kamu kullanımına açık bir
fonksiyon verilmesi daha uygun olacaktır.
10) Pafta
F21-c-24-c-3-c:
“İSKİ Arıtma Tesisleri
Alanı”
Planda, alan üzerinde, “Yenikapı İSKİ Tesisleri Alanında,
Tarihi Yarımada Siluetini Zedeleyen Büyük Kitlesel Yapılar Yerine Kademeli
Yapılar Düzenlenmek, Açık Kanalizasyon Arıtma Tesisleri Ağırlıklı Olarak Tabii
Zemin Altında Yapılmak Şartıyla Yeşil Doku Ağırlıklı Düzenlemeler Yapılacak,
Teknik Gereksinimler Doğrultusunda Ayrılan Yapı Alanları Dışında Kalan
Alanlarda Kamuya Açık Rekreasyon Amaçlı Düzenlemeler Yapılacaktır.” notu yer
almaktadır Ancak bu uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda hiçbir açınım
getirilmemiştir. Bu uygulama Kentsel Tasarım Projesi ile yapılmalı ve bu proje
için Koruma Kurulu onayı alınmalıdır.
11) Pafta
F21-c-24-c-1-b + F21-c-24-c-1-a:
“Edirnekapı Erkek
Öğrenci Yurdu”
Planda “Edirnekapı Erkek
Öğrenci Yurdu” aynen yerinde kalmış; alan üzerinde, TAKS = 0.40, KAKS = 2.00, hmaks
= 15.50 ve yapı yaklaşma sınırları çizilerek, yeni yapılaşma koşulları
getirilmiştir.
Bilindiği gibi, Suriçi’ndeki öğrenci yurtları sadece Suriçi’ndeki
eğitim kurumlarındaki öğrencilere değil, İstanbul metropoliten alanındaki diğer
eğitim tesislerinde okuyan öğrencilere de hizmet götürmektedirler. Ayrıca,
Suriçi’ndeki üniversitelerin, idari birimleri dışındaki bölümleri ile İÜ’nün,
Hukuk Fakültesi gibi, tarihi çekirdek bölümleri dışındaki bölümlerinin sur
dışına desantralizasyonu gerektiği konusundaki görüşlerimiz de 1/5000 plana
ilişkin raporumuzda detaylı olarak dile getirilmiştir. Bu çerçevede, öğrenci
yurtlarının da, mevcut durumlarıyla dondurularak, genişleme ve yenilenmelerine
olanak yaratılmayarak, zaman içinde Sur dışına taşınmalarının sağlanmasının
Koruma Amaçlı İmar Planı’nın ana kabullerinden biri olması gerektiğini
düşünmekteyiz.
12) Raporumuzun, “1-A) 1/1000 Ölçekli
Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 12.
Maddesi, Fatih için de aynen geçerlidir.
13) Raporumuzun, “1-A) 1/1000 Ölçekli
Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 13.
Maddesi, Fatih için de aynen geçerlidir.
14) Pafta
F21-c-25-d-4-a:
“Yenikapı Metro Merkez
İstasyonu Alanı”
Planda, alan üzerinde “İstanbul Metrosu Yenikapı Merkez
İstasyonu Alanında, TCDD Gebze- Halkalı Hızlı Banliyö Sisteminin Yenikapı
Transfer İstasyonu (Marmaray Yenikapı İstasyonu) Entegrasyonu Sağlanacak ve
İstasyonlar Aynı Alanda Çözümlenecektir. Bu Alanda Trafo, Tek Katlı Bekleme
salonları, Sökülüp Takılabilir Elemanlardan Yapılmış Yiyecek, İçecek, Gazete,
Dergi, Bilet Satış Büfeleri, WC, Açık Otopark, Sergileme Alanları, Yeşil
Alanlar Yapılabilir.” notu bulunmaktadır. KAKS = 0.03 ve hmaks =
Ulaşım Transfer İstasyonu’nun Yenikapı’da yer almasına
kesinlikle karşı olduğumuz, 1/5000 ölçekli Suriçi Planı’na ilişkin raporumuzun
ulaşım bölümünde detaylı biçimde dile getirilmiştir. Burada, ilave olarak, bu
alanda yapılacak böylesi geniş çaplı bir düzenleme için Kentsel Tasarım Projesi
koşuluna ve Koruma Kurulu onayına hiç değinilmemiş olmasına dikkat çekmek
istiyoruz.
15) Pafta F21-c-25-d-1-a:
a) “Belediye Sağlık
Tesisleri Alanı (Darüşşifa)”
Planda, bu alan üzerinde, “Alan İçerisindeki Mevcut ve Kayıp
Tescilli Eski Eserler Özgün İrtifa ve Gabarileri İle Kayıp Darüşşifa ile
Birlikte İhya Edilerek Kullanılacaktır. Eserlerin Kullanımı ve Alan
İçerisindeki Dağılımı Avan Projesinde Belirlenecektir.” notu bulunmaktadır. Bu
alandaki yapı “Tescil Edilmemiş Olup, K. ve T.V.K. Yüksek Kurulu’nun 0.5.1999
Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararı’nın 1/3. Maddesi Gereğince, Kaynaklarla Mevcut
ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen
Yapılar” lejantı ile taralıdır. 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı
İmar Planlarında getirilen,”Tescili yapılmamış yapıların plan kararı ile ihyası”
yaklaşımı son derece tehlikeli bir yaklaşımdır ve koruma mevzuatına da
aykırıdır. Bu yapılar için önce Koruma Yasası’nın öngördüğü biçimde bir tespit
ve tescil yapılmak durumundadır. Ayrıca, yeterli bilgi ve belgesi olmayan kayıp
eski eserin ihyası da çok hatalı bir uygulamadır. Kayıp eski eser ihyası ancak
ve ancak, bu konuda Koruma Kurulu tarafından yapılacak bir inceme sonucu
alınacak karar ile yapılabilir.
b) Planda “belediye kültürel tesisler alanı” fonksiyonu
getirilmiş olan Büyük Yıldızhan için de aynı şey geçerlidir. Bu yapı da aynı
lejantla taralıdır ve alan üzerinde, “Alan içerisindeki mevcut ve kayıp
tescilli eski eserler özgün irtifa ve gabarileri ile kayıp Yıldızhan ile
birlikte ihya edilerek kullanılacaktır. Eserlerin kullanımı ve alan
içerisindeki dağılımı avan projesinde belirlenecektir” notu bulunmaktadır (a)
fıkrasında dile getirdiğimiz görüşler bu alan için de aynen geçerlidir.
16) Pafta
F21-c-24-c-2-d:
“Kapalı Spor Tesisleri
Alanı”
Planda kapalı spor tesisleri fonksiyonu getirilen bu alana
getirilen yapılaşma koşulları; TAKS = 0.40, KAKS = 0.80, hmaks = 2 kat olarak
belirlenmiştir. Alan üzerinde yapı yaklaşma sınırları da çizilmiştir. Plan
Notları’nda ise aynen şu ifade yer almaktadır: “Kapalı Semt Spor Alanlarında
Planda Belirtilen Yapılanma Koşulları Teknik Gereksinimleri Sağlamıyor İse,
Bölge Dokusu ve İrtifasına Aykırı Olmamak koşulu İle Hazırlanacak Avan
Projeler, İstanbul 1 No’lu K. ve T.V.K. Kurulu Kararı Alınmak Koşuluyla
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onanacaktır.” Görüleceği üzere, Plan
Notları ile, açıkça, planda getirilen yapılanma koşullarını aşabilme olanağı
getirilmektedir ki, planda getirilen koşulların Plan Notları ile yadsınması
imar mevzuatı açısından açık bir çelişki yaratmaktadır. Ayrıca, raporumuzun
başında vurgulamış olduğumuz, kamu kullanımına açık bu tür alanlardaki her
türlü yapılaşmanın Koruma Kurulu onayından geçmiş avan proje ile
gerçekleştirilmesi konusundaki görüşümüzü de burada tekrar vurgulamak isteriz.
17) Pafta
F21-c-24-d-3-c:
Surların dibinde, “ Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanı olarak
gösterilen yeşil alanlar arasında “KAPALI SPOR TESİSLERİ ALANI” getirilmiş.
Yapılaşma koşulları TAKS = 0.50, KAKS = 1.00 ve hmaks = 2 kat olarak
belirlenmiş. Temeldeki eleştirimiz, burada, Surların hemen dibinde, yeşil
kuşağı bölecek biçimde yapılaşma getirilmiş olmasıdır. Bu alana “ Kara Surları
İç Koruma Yeşil Alanı” fonksiyonu getirilmelidir.
18) Pafta
F21-c-24-c-1-c + F21-c-24-c-2-d:
“Selçuk Kız Meslek
Lisesi”
Mevcut okul binası tescilli eski eser. Alan üzerine, TAKS = 0.40,
KAKS = 1.20, hmaks = 3 kat olmak üzere yeni yapılaşma hakkı getirilmiş. Meslek
liseleri, düz liseler gibi, genelde sadece bulundukları çevreye hizmet veren
eğitim tesisleri değildir. Bu nedenle, Sur dışında da hizmet veren bu eğitim
kurumlarının mevcut yapılarında ve kapasitelerinde genişlemeye yol açacak plan
kararlarında kaçınılmalıdır. Bu alanlarda ilave ve yeni inşaat hakkı
getirilmemeli, mevcut yapıların kapasiteleri ve ömürleri ile sınırlı bir
kullanım süreci kabul edilmeli ve zaman içinde bu tür eğitim kurumlarının Sur
dışına desantralizasyonu hedeflenmelidir.
Bu genel değerlendirme dışında, Selçuk Kız Meslek Lisesi
özelinde dikkati çeken bir diğer nokta ise, planda çizilen yapı yaklaşma
sınırlarının, mevcut tescilli eski eser olan mevcut okul binasına
19) Pafta 1-c-24-c-3-b:
Mevcut Kızılay Hemşirelik
Lisesi alanı bahçesine, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4 kat olacak
şekilde yeni yapılaşma hakkı getirilmiş. Okul alanındaki mevcut yapılar, “Korunması
Gerekli, Tescilli Ahşap ve Kâgir Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ve “
Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı K.ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca
Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile taranmış. Okul
bahçesine getirilen ilave yapılaşmalar için çizilmiş olan “yapı yaklaşma sınırı”,
yapılacak yeni yapılara mevcut eski eser yapıların
Projesi koşuluna ve Kurul onayına hiç değinilmemiş olmasına dikkat
çekmek istiyoruz.
20) F21-c-25-a-4-d +
F21-c-25-d-1-a:
“Orta Öğretim Alanı
(Mevcut Darüşşafaka Lisesi):
Mevcut lise binası tescilli eski eser. Yanına, TAKS = 0.40,
KAKS = 1.20, hmaks = 3 kat ile ilave inşaat hakkı getirilmiş. Çizilen yapı
yaklaşma sınırlarına göre, tescilli eski eser olan binanın
21) Pafta
F21-c-24-d-3-c:
“Özel Eğitim Alanı”
Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanına bitişik bir alanda, ne
tür bir eğitim fonksiyonu olduğu belli olmayan bir “Özel Eğitim” fonksiyonu
getirilmiş. Alan üzerinde, “İlgili Kamu Kurumlarının Olumlu Görüşü Alınmadığı
Takdirde, Kamuya Ait Meslek Lisesi Olarak Kullanılacaktır.” notu yer alıyor Bu
not getirilen “Özel Eğitim” fonksiyonundan ne anlaşılması gerektiğini daha da
anlaşılmaz kılıyor. Bunun da ötesinde, bu fonksiyon Kara Surları İç Koruma
Yeşil Alanları ortasına bir ur gibi girmiş. Bu alan kesinlikle yapılaşmaya
açılmamalı, yeşil alan kuşağının Surlar boyunca devamlılığını sağlamak üzere,
bu alan da kesinlikle yeşil alan olarak düzenlenmelidir.
22) Pafta F21-c-24-b-3-c:
“Yavuz Selim İlköğretim Okulu”
Okul, arasından yol geçen
iki ayrı yapı adasında yer alıyor. Daha büyük olan bölümdeki mevcut okul binası
“Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik Tarihi Sanat Değeri Olan Anıt Eser
Yapılar” lejantı ile taranmış. Bu alan yeterli büyüklükte olmamasına karşın,
bahçesine gene de, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 ve hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni
inşaat hakkı getirilmiş. Planda belirlenmiş olan yapı yaklaşma sınırları ile
de, yapılacak ilave bina ya da binaların, eski eser olarak tescil edilmiş olan
mevcut okul binasının
Bu alan yeni bir inşaatı kaldırabilecek büyüklükte değil ve
ilköğretim alanlarının sadece binalara değil, oyun alanlarına da ihtiyacı
olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, öğrenci başına yeterli açık alan
sağlanamayan okul alanlarına bir de ilave inşaat hakkı getirilmemelidir.
23) Pafta F21-c-24-b-3-c:
“Fatih Kız Lisesi” alanında iki küçük yapı “Korunması
Gerekli, Tescilli Ahşap ve Kagir Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile
taranmış. Asıl büyük yapı ise, “Tescil Edilmemiş Olup, K. ve T.V.K. Yüksek
Kurulu’nun 0.5. 1999 Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararı’nın 1/3. Maddesi
Gereğince, Kaynaklarla Mevcut ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer
Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen Yapılar” lejantı ile taralı (Debbazzade
Medresesi yazıyor üzerinde). Alana, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 ve hmaks = 3 kat
olmak üzere, yeni ilave inşaat hakkı getiriliyor planda. Çizilen yapı yaklaşma
sınırı ile de, ihyası öngörülen eski eser binanın
24) Pafta F21-c-24-b-3-c:
Plan paftasında iki “Özel Eğitim Alanı” yer alıyor. Yapılaşma
koşulları 0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat olarak belirlenmiş ve yapı yaklaşma
sınırları çizilmiş. “Özel Eğitim Alanı” ndan kastedilenin ne olduğu belirsiz.
İlköğretim mi, orta öğretim mi, meslek okulu mu, yoksa kurs v.b gibi bir eğitim
mi kastediliyor, bu açık değil. Planda bu açıkça belirtilmeli ve raporumuzun
daha önceki bölümlerinde de vurguladığımız üzere, bu tür alanlarda Koruma
Kurulu onaylı avan proje ile uygulama yapılacağı da vurgulanmalıdır.
25) Pafta
F21-c-24-c-1-d:
“Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı k. Ve T.V. K. Kanunu 6.
Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile
taralı Karaahmet Paşa İlköğretim Okulu alanına, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks
= 3 kat olmak üzere ve yapı yaklaşma sınırları da çizilerek ilave inşaat hakkı
getirilmiş. Bu alan yeni bir inşaatı kaldırabilecek büyüklükte değil ve
ilköğretim alanlarının sadece binalara değil, oyun alanlarına da ihtiyacı
olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, öğrenci başına yeterli açık alan
sağlanamayan okul alanlarına bir de ilave inşaat hakkı getirilmemeli
26) Pafta F21-c-24-d-4-a:
“Pertevnihal Lisesi”
Pertevnihal Lisesi’nin
mevcut binası “Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı K. ve T.V.K. Kanunu’nun 6.
Md.’si Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile
taranmış. Alana, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4 kat olmak üzere, yeni
inşaat hakkı da getirilmiş. Raporumuzun daha önceki bölümlerinde de vurgulamış
olduğumuz gibi, bu tür alanlarda yapılacak ilave yapılar için avan proje ile
uygulama yapma koşulu getirilmeli ve avan proje için Koruma Kurulu kararı
aranmalı.
27) Planda, tüm mevcut okul alanları, yönetim merkezleri,
kültür tesisleri, turistik tesisler, belediye hizmet alanları, sağlık
tesisleri, vb kamu kullanımına açık kullanımlara, yeni yapılaşma koşulları
getirilmiş. Bu kabul, bazı alanlar için mevcut yapıların ihtiyaca yetmemesi ve
yeni yapılacak ilave yapılar için de yeterli boş alan bulunması durumunda kabul
edilebilecek bir karar olabilir. Ancak, bu plan kabulünün, böyle belirli
alanlarla sınırlı olmadığı görülmektedir. Anlaşılan odur ki, konut alanları ve ticaret
alanlarında olduğu gibi, toplumsal kullanıma açık tüm alanlarda, mevcut
yapıların yıkılıp yeniden yapılacağı öngörülmektedir. Bu, sadece Koruma
anlayışı açısından değil, planlama anlayışı açısından da kabul edilemez bir
yaklaşımdır. Ayrıca, yapı yaklaşma sınırları çizilmiş olan birçok yerde, yeni
yapılacak yapıların mevcut eski eser yapılara adeta bitişik gibi
yapılabilmesine olanak sağlandığı da görülmektedir. Planda temel kabul; mevcut
yapıların yok sayılarak alana yeni inşaat hakları getirilmemesi, mevcut
yapıların –çevreye uyumsuz ve kesinlikle kaldırılması gerektiği tespiti yapılan
bazı özel yapılar hariç- kullanımının devam etmesi, kamuya açık kullanım
alanlarında, eğer ilave inşaat veya yenilenme zorunlu olarak gündeme geliyorsa,
bunun ancak avan proje ve Koruma Kurulu onayı ile yapılması olmalıdır.
Kurul onaylı avan proje ile uygulama yapma koşulu,
mevcutların dışında, plan kararı ile getirilen bu tür yeni kullanım alanlarında
da, geçerli olmalıdır.
II-B) 1/1000 ÖLÇEKLİ
FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI NOTLARI ELEŞTİRİSİ
Fatih Plan Notları genel hatlarıyla Eminönü Plan Notları ile
aynıdır. Plan notlarının birçok maddesi aynı olup, raporumuzun Eminönü Plan
Notları ile ilgili bölümünde değerlendirilmiştir. Burada, gereksiz bir tekrara
girilmeyecek, sadece, Fatih Plan Notları’nın Eminönü Plan Notları’ndan farklı
olan maddeleri değerlendirilecektir.
B-II- KORUMA BÖLGELERİ
B-II-A) 1. Derece
Koruma Bölgeleri
B-II-A-1) Zeyrek- Fener
Kentsel Bölgesi:
Bu madde, Eminönü Plan Notları’nda 1. Derece Koruma
Bölgelerinde yer alan yerleşme alanlarında yapılacak yeni yapılanmalar için
getirdiği aynı yaklaşım görülmektedir. Raporumuzun, Eminönü Plan Notları’na
ilişkin bölümünde yer alan eleştirimiz bu madde için de aynen geçerlidir:
“Bu bölgelerde yeni yapılacak yapılar için getirilen hükümler
çağımızı yadsımaktır. Ayrıca mimari yaratıya müdahaledir. Bu yaklaşım, eskiyi
taklit ederek tarihi yanıltmaktan ve ortaya bir tiyatro dekoru çıkarmaktan
başka bir sonuç yaratmayacaktır ve bu son derece sakıncalıdır. Yeni binalar
için söylenmesi gereken tek şey, sadece, “korunması gerekli kentsel dokuya,
anıtsal ve sivil mimarlık örneklerine saygılı, onları ezmeyecek, ancak
çağımızın mimari anlayışına uygun bir yapılanma” hükmü olmalıdır.
B-II-B) 2. Derece
Koruma Bölgeleri:
B-II-B-1)
Küçükmustafapaşa-Zeyrek-Balat-Ayvansaray-Yalı-Samatya-Yedikule Kentsel Bölgesi:
“Zeyrek-Fener Kentsel Bölgesi” ile ilgili değerlendirmemiz bu
alan için de aynen geçerlidir. Ayrıca bu alanlarda da korunması gerekli
yapılar, nitelik ve nicelik açısından 1. Derece Koruma Alanları’ndan farklı
değildir. Bu bölgede de yeni yapılacak yapılar için, 1. Derece Koruma
Bölgelerindeki gibi, H =
B-II-C) 3. Derece
Koruma Bölgeleri:
Bu madde, bir hükmü hariç, “Eminönü Plan Notları”nın ilgili
maddesi ile aynıdır ve raporumuzun o bölümündeki eleştirilerimiz, aynen
geçerlidir. İlave madde ise, “Eğrikapı,- Edirnekapı- Topkapı Kaleiçi-
Mevlanakapı- Silivrikapı- Yedikule gibi kentsel alanlar Tarihi Yarımada’nın
geleneksel mimari kimliğine kavuşturulacaktır.” hükmü yer almaktadır. Suriçi’nin,
eski eser yapılar ve çevreler dışında, diğer mevcut yapıları ve yeni yapılacak
yapıları eskinin birer kopyasına çevirecek yaklaşımı ne derece sakıncalı
bulduğumuzu raporumuzun daha önceki bölümlerinde yeterince vurgulamıştık. Bu
çerçevede, maddenin bu hükmünü de son derece sakıncalı bulduğumuzu vurgulamak
isteriz.
B-III) ARAZİ
KULLANIMLARI
B-III-A) Konut
Alanları:
Son paragrafı hariç, madde “Eminönü Plan Notları” ile aynıdır
ve raporumuzun o bölümünde değerlendirilmiştir. Maddenin farklı olan son
paragrafı ile ise, “Topkapı İETT Garajı alanında; gerek yakın çevresindeki
gerek Tarihi Yarımada’daki kayıp eserlerden özgün yerinde ihya edilemeyen cami,
medrese, sıbyan mektebi, çeşme, arasta, sivil mimarlık örnekleri ile geleneksel
mahalle öğelerini de içerecek şekilde Türk Mahallesi olarak Kentsel Tasarım
Projesi ile düzenlenecektir” hükmü getirilmektedir. Bu hükme ilişkin değerlendirme
ve eleştirilerimiz raporumuzun “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki
Sakıncalar” bölümünün 8. maddesinde detaylı olarak yer almaktadır.
B-III-B) Kentsel
Çalışma Alanları
B-II-B-1) Yönetim
Merkezleri:
Plan Notları’nın bu bölümü ile ilgili değerlendirme,
raporumuzun “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün
4. maddesinde detaylı olarak yer almaktadır.
B-III-B-2) Büyük Alan
Kullanımı Gerektiren Kamu Kuruluş Alanları:
Plan Notları’nın bu bölümü ile ilgili değerlendirme, “1/1000
Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 10.
maddesinde yer almaktadır.
B-III-B-4) Elçilik
Alanları:
Bu alanlarda Koruma Kurulu onaylı avan proje ile uygulama
yapılmalıdır.
B-III-C-2) Kara Surları
İç Koruma Yeşil Alanı:
Maddenin son paragrafı ile, bu alanlarda KAKS = 0.03, hmaks =
B-III-C-4) Kapalı ve
Açık Semt Spor Alanları:
Açık semt spor alanlarında ancak Koruma Kurulu onayı ile yapı
yapılabilmelidir. Kapalı spor alanlarında ise, Kurul kararı alınmış avan proje
koşulu sadece planda belirtilen yapılaşma koşullarının yeterli olmaması durumu
ile sınırlı olmaktan çıkarılmalı; her durumda, kapalı spor tesisleri için,
Koruma Kurulu onayı almış avan proje koşulu getirilmelidir.
B-III-C-5) Kültür Park
Alanı (Bölge Parkı):
Fatih İlçesi’nin en büyük parkı olacak bu alana kayıp anıtsal
yapılarını ve sivil mimarlık örneklerini yeniden inşa etmek, bunun için alanın
bütünü üzerinden KAKS = 0.10 zemin inşaat alanı ile 2 kat yapılaşma getirmek “park”
tanımının kesinlikle kabul edemeyeceği bir hükümdür.
B-III-D) Kentsel Sosyal
Altyapı Alanları
B-III-D-7) Belediye
Kültür Alanları:
Maddenin son paragrafında, “ Yedikule Belediye Kültürel
Tesisler Alanında Tarihi Yarımada K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü envanteri ile Mevcut
ve Kayıp E.E. Araştırma Envanterinde yer alan yapılar haricinde ek yapılar için
eski eserlerin irtifasını aşmamak koşulu ile TAKS = 0.25, KAKS = 0.75 yapılaşma
koşullarında H(maks) = 3 kat yapılaşmaya izin verilebilir.” denmektedir. Bu
konudaki değerlendirmelerimiz, raporumuzun, “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı
Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” başlıklı bölümünün 7. maddesinde yer
almaktadır.
B-III-D-10) Üniversite
Sağlık Tesisleri Alanları:
Planda, Çapa Tıp Fakültesi alanında yeni yapılaşma hakkı 3
kat olarak belirlenmiş olduğu halde, Plan Notları’nın son paragrafında “Üniversite
Sağlık Tesisleri Alanlarında bina yüksekliği olarak, +40 rakım sınırları
altında 5 kat, +40 rakım sınırları üstünde ise 4 kat aşılmayacak” gibi genel
bir tanımlama yapılmaktadır. Bu tanımlama bir çelişki yaratmaktadır.
Bunun dışında, Üniversite Sağlık Tesisleri ile ilgili
değerlendirmelerimiz, 1/1000 ölçekli Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’na
ilişkin değerlendirmelerimizin 6. maddesinde yer almaktadır.
B-III-D-14) Özel Eğitim
Tesisleri Alanları:
Bu alanlarda yapılacak her türlü yapı için Koruma Kurulu
onaylı avan proje istenmelidir. Ayrıca, “Fonksiyon değişikliği durumunda
komşuluğunda yer alan fonksiyon dışında işlev verilemez.” hükmünün de,
belirsizliği nedeniyle, sakıncalı sonuçlara yol açabileceğini düşünüyoruz.
Komşu fonksiyon çok uygun olmayabilir; hatta zaman için de desantralize
edilebilmesi için gelişmesine izin verilmeyen ve mevcut yapılarıyla dondurulmuş
bir fonksiyon da olabilir. Bu nedenle, bunu şimdiden bu biçimde belirlemek sakıncalıdır.
Bu konu Koruma Kurulu’nun yetkisine bırakılmalıdır.
B-III-D-15) Özel Sağlık
Tesisleri Alanları:
Bu alanlarda yeni hastane yapıları kesinlikle yapılmamalıdır.
Fonksiyon değişikliği ile ilgili hüküm ise, bir önceki
maddede yer alan “Özel Eğitim Tesisleri Alanları” ile ilgili hükümle aynıdır ve
orada yapmış olduğumuz değerlendirme bu madde için de aynen geçerlidir.
B-III-E) Kentsel Teknik
Altyapı Alanları
B-III-E-6) Yeraltı Toplu
Taşıma Aksları- Durak Alanları:
Bu alanlarda, H(maks) =
III- ÖNERİLERİMİZ
Gerek 1/5000 ölçekli Suriçi Planı’na ilişkin raporumuzda,
gerekse 1/1000 planlara ilişkin bu raporumuzun ilgili bölümlerinde, Suriçi
planlamasına yönelik temel ilke ve kabullerimiz elimizden geldiğince
aktarılmaya çalışılmıştır. Raporumuzun bu son bölümünde ise, 1/1000 Ölçekli
Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları’nı inceledikten sonra, belirttiğimiz bu
görüşlere ilave etmekte yarar gördüğümüz bazı hususlara yer verilmektedir.
1) Suriçi için SİT
kararı alınırken, kara surları dışında bir koruma alanı saptanmamış olması
ciddi bir eksiklik yaratmıştır. Bize göre, hendeklerden sonra en az 100
metrelik bir koruma alanı getirilmelidir. Bu alan “Suriçi Etkileme ve Geçiş
Bölgesi” olarak, plan kapsamında Sit’in koruma kuşağı şeklinde ele alınmalıdır.
Bu alandaki, üzerinde yapı bulunan parsellere ilave inşaat izni verilmemeli;
boş parseller ise yeşil alan olarak düzenlenmelidir. Ayrıca, bu alanda
yapılacak büyük kapasiteli 4-5 açık otopark ise, Suriçi’ne günübirlik gelecek
kişilerin vasıtalarını bırakıp, kısa mesafeli raylı vasıtalar ile Suriçi’ne
girmelerini sağlayarak, Sit Alanı’nın büyük ölçüde yayalaşmasına da olanak
verecektir.
2) Suriçi’nde yapılacak her yeni bina için, 1/50 ölçekli
uygulama projesinden önce, 1/100 ölçekli avan proje yapılması zorunluluğu
getirilmelidir.
Kentsel Sit Alanları
kendi yapılanma koşullarını, kendi özel ve özgün niteliklerine göre belirler.
Hatta o kadar ki, bazı hallerde bu koşullar tek parsel ölçüsüne kadar iner
Bu açıdan, “Koruma Amaçlı Plan” çoğunlukla bire bir çözümler
gerektirir. Özellikle Suriçi gibi çok önemli bir Sit Alanında, doğruya en yakın
çözümler, hiç kuşku yok ki, uygulamada ortaya çıkacak sorunları gideren
çözümler olacaktır.
Örneğin, temel kazılarında ortaya çıkabilecek sorunlar,
yakınındaki eski eser nitelikli binanın görsel imajını bozacak durumlar,
tescilli bitişik nizam sivil mimarlık örneğine bitişmenin doğurabileceği görsel
ve statik problemler, eğimli parsellerde zorunlu olarak ortaya çıkacak yarı
gömülü bodrum katlarının sokak gabarisinde yaratacağı aykırı görüntülerin
dengelenmesi vb hallerin çözümü için, bire bir denebilecek bir imar durumu
sistemi kurmayı uygun bulmaktayız.
Bir diğer sorun, Suriçi’ndeki yeraltı yapı ve kalıntılarının
tamamının bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür kalıntılar hakkında
elimizde kesin belgeler yoktur. Nerden ne çıkacağı ancak kontrollü olarak
yapılacak temel kazıları sonucunda elde edilebilecek bilgilerdir. Suriçi’nin her
parseli için bu durum olasıdır. Olayda arkeolojik faktör, yeni inşaat hakkından
çok daha önde gelen bir zorunluluktur. Ortaya çıkabilecek kalıntılar, bazen
planla getirilen yeni inşaat hakkını kullandırmamayı da gerektirebilir. Bu,
yeni yapılacak yapıların temel kazıları için ciddi bir denetimi zorunlu
kılmaktadır.
Bu bağlamda,
Suriçi Alanında verilecek yeni inşaat haklarının hiç biri kesin inşaat hakkı
olmamalıdır. Kesin inşaat hakkı ancak, yeterli araştırmaların yapılması
sonuçlarına bağlı olmalıdır. Önerimizin özelliği, Suriçi’nde 2 etaplı bir imar
durumu uygulamasına gidilerek, yapımına izin verilecek her tür yeni bina için
avan proje zorunluluğu getirilmesidir. Bu esnek sistemin hukuki gerekçesi ise,
1/1000 ölçekli “Koruma Amaçlı Plan Notları” na hüküm koyarak sağlanmalıdır.
3) İncelediğimiz 1/1000 ölçekli “Suriçi Koruma Amaçlı Plan”ı
oluşturan ekibin, arkeolojik kalıntılarla ilgili tespitleri ellerinden geldiği
ölçüde yaptıklarından kuşku duymuyoruz. Ancak, bu belgeler o kadar dağınık ve
yetersizdir ki, sonuçta elde edilen belgelerle, gelecekte sağlıklı bir takip ve
koruma yapma olanağı bulunmamaktadır. Daha da önemlisi, henüz Suriçi’nin toprak
altı varlıklarından çok azı hakkında bilgi sahibiyiz. Herhangi bir parselde
çıkan kalıntıların bile daha kaç parselin altına uzandığını arkeologlar dahi
söyleyemezler.
Bizim önerimiz, bir takım halihazır 1/1000 ölçekli harita
üzerinde sadece Roma ve Bizans dönemlerine ait toprak üstü ve toprak altı
taşınmaz kültür varlığı bina ve bina kalıntılarının toplanması, mümkün olduğu
kadar tamamlanması, fişlerinin hazırlanması ve İstanbul I. Numaralı Koruma
Kurulu’na iletip onaylatılmasıdır.
Bu işlemde küçük ve hassas bir noktaya da dikkati çekmek gerekmektedir.
1/1000 ölçekli Koruma Planı, ilke olarak, zaman sınırlaması olmaksızın, bundan
sonra uygulanacak belgedir. Değiştirilmesi veya kısmen değiştirilmesi belli ve
önemli nedenlerle olasıdır. Toprakaltı varlıklarını sadece 1/1000 ölçekli
Koruma Amaçlı İmar Planı’nda göstermekle yetinmek, sonradan ortaya çıkacak varlıkları
da bu plana işlemeyi, dolayısıyla planda sürekli bir tadilatı zorunlu kılar.
Kuşkusuz bu planın böyle sık sık müdahaleye uğramaya tahammülü yoktur. Oysa “Roma
ve Bizans Dönemi Toprakaltı 1/1000 Ölçekli Tespit Haritası” yaşayan ve güncel
bir belgedir. Toprakaltından çıkacak her yeni buluş, Koruma Kurulu kararı
alınarak bu haritaya eklenecektir.
Çözüm, tanımını yaptığımız “Arkeolojik Tespit Haritası”nın,
1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın onay tarih ve sayısından
sonra, bir tarih ve numara verilerek Koruma Kurulu’na onaylatılması; Suriçi’nden
gelecek her tür inşai taleplerde (teknik altyapı taleplerinde de) Koruma Amaçlı
Plan’la birlikte bu “Arkeolojik Tespit Haritası”nın da işlerliğini sağlamaktır.
Hukuki dayanağı ise, tespit haritası için alınan Koruma Kurulu kararında “Bu
karar hükümleri, ….. tarih ve …. sayılı kararımızla onanan İstanbul Suriçi,
1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı hükmü olarak kabul
edilecektir.” anlamında bir ibareye yer vererek sağlanacaktır.
Bu haritaya sadece varlığı bilinen arkeolojik eserler ve
kalıntılar işlenmeli, uygulamada çıkacak yeni kalıntılarla, yaşayan ve büyüyen
bir nitelik sağlanmalıdır. Suriçi’nden gelecek her imar durumu başvurularında
önce bu haritaya bakılmalı; verilecek imar durumunda, öngörülen inşaat hakkının
ancak kontrollü arkeolojik temel kazısından sonra kesinleşebileceği hususu
belirtilmelidir. Kuşkusuz temel kazıları için bir projeye gereksinim vardır. O
nedenle biz, Suriçi’nde yapılacak her tür inşai faaliyette bir avan proje zorunluluğu
getirilmesini öneriyoruz. Temel kazıları bu avan projeye göre, “Arkeolojik
Tespit Haritası” verilerine dayalı olarak ve denetim altında yapılmalıdır.
Kesin inşaat hakkı ise, ancak kazı sonuçlarını belirleyen resmi raporda
öngörülmesi halinde verilmelidir.
Suriçi’nde yapılacak ve
4) Üzerinde
tescilli taşınmaz kültür varlığı bulunan parsellerde yapılacak her türlü esaslı
inşai müdahalede Koruma Kurulu kararı zorunluluğu getirilmeli; bu karar
belediyenin vereceği ruhsata esas olmalıdır.
Ancak, adi onarım gereken hallerde, Koruma Kurulu’nun uygun
gördüğü resmi kurum veya kuruluşların izni ve denetimi koşulu ile izin
verilebilecektir.
5) Planın İMÇ
Blokları ile ilgili olarak getirdiği karar, raporumuzun Eminönü 1/1000 Ölçekli
Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile ilgili bölümünde de ele alındığı üzere,
korumacılık anlayışındaki bir eksikliğini de gündeme getirmektedir. Planda
gördüğümüz, belediyece yapılan korunması gerekli yapılarla ilgili tespitlerde
de bu izlenmektedir. Bu eksiklik, “modern- çağdaş yapılarda koruma “
anlayışının plana yansıtılmamasıdır. İMÇ Blokları ile ilgili getirilen plan
kararında da görüldüğü gibi, planda, 1930-40’lardan günümüze uzanan süreçte
yapılmış olan modern yapılarla ilgili bir koruma yaklaşımı mevcut değildir.
Oysa Suriçi’nde, her biri yarışma sonucu seçilmiş ve döneminin en seçkin
örnekleri olan ve korunmaları gereken 20. Yüzyıl çağdaş mimarlık yapıtları da
vardır. Zeyrek SSK Binaları, Eminönü eski Ticaret Odası (Şimdiki Ticaret
Üniversitesi), Cağaloğlu İstanbul Reklam Binası, Büyükşehir Belediye Binası,
Fatih Evlendirme Dairesi, Saraçhane-Hıfzıssıhha Binası, İMÇ Blokları bunlardan
bazıları olarak sayılabilir. Bu tür binaların da korunması ve gelecek kuşaklara
miras olarak aktarılması, çağdaş korumacılık anlayışının vazgeçilemez bir
ilkesidir.
6) 1/5000 ölçekli plana ilişkin değerlendirmelerimizin
ilişkin raporumuzda, yeraltı yapı ve kalıntıları ile ilgili olarak, “Roma ve
Bizans’ın toprak altındaki önemli kentsel kalıntılarının bulunduğu alanlar,
üzerlerinde modern yapılaşma olsa bile, orta ve uzun vadeli plan vizyonunda
arkeolojik kazı ve koruma zonları olarak belirlenmelidir” vurgulaması
yapılmıştı. 1/1000 ölçekli planlarda, bu gibi alanlardaki tüm yeni binaları
korunmuş olması; hatta bunun da ötesinde, bu alanların bir kısmı üzerine yeni
yapılaşma hakları getirilmiş olması, bu konudaki görüşümüzü, tekrar da olsa,
bir kez daha hatırlatmayı zorunlu kılmaktadır.
7) Suriçi, kent bütününe ait hizmet binalarını kaldıracak nitelik ve niceliğe sahip değildir. Bu hizmetlerin varlığı Suriçi’ne gereksiz bir insan ve araç trafiğinin yanı sıra, bu fonksiyonlara bağımlı yan fonksiyonları da çekmektedir. Gerek 1/1000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda, gerekse de 1/1000 ölçekli planlara ilişkin bu raporumuzun daha önceki bölümlerinde, Suriçi’nin “kent bütününe hizmet veren fonksiyonlardan arındırılması”nın önemi vurgulanmıştır.
Desantrilizasyon nedeni ile boşaltılan alanların ve binaların yeni kullanım kararlarında mutlaka kamu yararı olan kullanımlara öncelik verilmelidir. Örneğin, sürekli olarak eksikliği vurgulanan sosyal altyapı tesislerinin bir kısmı bu alanlarda karşılanmalıdır. Çocuk bahçeleri, oyun alanları ve parklar yapılmalıdır. 1/1000 ölçekli planlarda, desantralize edilecek alanların bugünkü kullanımları değil, desantralizasyon sonrası kullanımları gösterilmelidir. Bu konuda, Plan Notları’nda, yeni kullanımların için getirilen önerilerin “ön öneriler” olduğunu vurgulamak yararlı olacaktır. Ön öneri dememizin nedeni, taşınma olayının uzun bir süreci gerektirmesindendir. Bugünden, gelecekte Suriçi’nde en çok hangi kullanıma gereksinim olacağını kesin olarak söylemek bazı durumlarda hatalı kararlara da neden olabilir. Bu nedenle, plan notları ile bu esnekliği getirmek yararlı olacaktır.
8) Suriçi’nin en önemli tarihi eserlerinden olan surların onarımlarında “tamamlama” yönteminden vazgeçilmeli; sadece “kurtarma ve düzenleme” yöntemi ile yetinilmelidir.
9) Hem Eminönü hem
de Fatih Plan Notları’nda, benzin istasyonları, LPC istasyonları ve depolarına
değinilmemiş olmasını ciddi bir eksiklik olarak gördüğümüzü ayrıca vurgulamak
isteriz. Bunlar kesinlikle sur dışına çıkarılmalıdır.
TARİHİ YARIMADA KORUMA
AMAÇLI (!) NÂZIM VE UYGULAMA İMAR PLANLARINDAKİ TEMEL SAKINCALAR HAKKINDA ÖZET
RAPOR
A) PLANLAMA SÜRECİ VE
PLANLARIN ONAYI İLE İLGİLİ KURUL KARARLARI AÇISINDAN SAKINCALAR VE DAVA KONUSU
1 No’lu K. ve T.V. Koruma Kurulu,1/5000 Ölçekli Tarihi
Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı’nı, 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih
Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planlarını ve Tarihi Yarımada’nın Büyükşehir
Belediyesi tarafından önerilmiş eski eser tescil öneri listelerini, o tarihteki
5 daimi üyesinden Kültür Bakanlığı’nca
atanan 3 üye ve belediyelerden gelen temsilci üyelerin oylarıyla, YÖK
tarafından atanmış öğretim üyeleri olan Kurul Başkanı ve Başkan Yardımcısının
muhalefetlerine karşın, olduğu gibi onaylamıştır. Bu süreçte, Kurul kararlarını
geçersiz kılan ve iptalini gerektiren ciddi eksiklik ve hatalar söz konusudur:
1) 26.01.2005 tarih ve 399, 402, 403,
404, 405 sayılı Kurul kararları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu’na aykırı bir oylama katılımı sonucunda alınmış; bu oylamalarda,
yasal olarak oylamaya katılmaması gereken üyeler oy kullanmışlardır:
Kültür Bakanlığı tarafından atanmış olan 3 üyeden ikisi
(İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu),” Tarihi Yarımada 1/5000 ölçekli Koruma
Amaçlı Nâzım İmar Planı Analitik Raporu”nun başında yer alan Plan Danışma
Kurulu Listesi’nde de isimlerinin görüleceği üzere, hem söz konusu planların
yapımında görev almışlar, hem de bu planların Kurul’da onayı sırasında oy
kullanmışlardır. Bu durum, açıkça bilimsel etiğe aykırı olduğu gibi, hukuksal
olarak da, daha baştan, ilgili Kurul kararlarını geçersiz kılmaktadır. 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na değişiklik getiren, 27
Temmuz 2004 tarihli R.G.’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile
değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55.
maddesinde, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeleri, görev ve
yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve
hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin Kurul
üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” denmektedir.
2) Koruma planı,
her şeyden önce, planı yapılacak bölgeye ilişkin yeraltı ve yer üstü kültür
varlıklarının tespit ve tescili ile sağlıklı bir plan altlığı oluşturulmasını
gerekli kılar. Bu husus Koruma mevzuatında da açık biçimde yer almış, bu tespit
ve tescillerin nasıl yapılacağı da açıklıkla vurgulanmış olmasına karşın,
planlama ve onay süreçlerinde bu yasal süreç de işletilmemiştir.
Bu konuda, Koruma Kanunu son derece açıktır. 2863 sayılı
Kanunun “Tespit ve Tescil” başlıklı 7. maddesi’nde ve “Koruma Kurullarının
Görev, Yetki ve Çalışma Şekli” başlıklı 57. maddesinin (a) fıkrasında, tespitleri
yapmak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, tescilleri yapmak ise Kurul’un görevleri
arasında sayılmaktadır. 10.12.1987 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe girmiş olan “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat
Varlıklarının Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik” in 6. maddesinde de, “Taşınmaz
kültür ve tabiat varlıklarından Bakanlıkça tespiti yapılanlar, koruma
kurullarınca değerlendirilerek tescil olunur.” hükmü yer almaktadır.
Bu süreç ve işlem, Kurul kararının ve söz konusu planların
iptali için yeterli nedendir. Bu husus, Prof. Dr. Özer Erenman’ın muhalefet
şerhinde, “...Henüz, tespit ve tescilde yetkili organ olan Koruma Kurulu
tarafından tespit ve tescili yapılmamış yapıların tescil edilmiş var sayılarak
planlama yapılmış olması, hem korumacılık hem de planlama anlayışına kuşku ile
bakılacak bir durum olduğu gibi, planın hükümsüzlük sürecini başlatılabilecek
yasal bir gerekçe olduğu düşünülmektedir. Aynı zafiyeti taşıyan bir başka konu
da, kesin arkeolojik tespitleri yapılmamış alanların, koşul belirtilerek de
olsa, işlevlendirilmiş olmasıdır. …. Tescil kaydı kesinleşmemiş bir
yapı/yapılar belli olmadan plan kararları oluşturulması kabul edilebilir bir
yöntem olarak değerlendirilememektedir.” biçiminde, Prof. Dr. Zekiye Yenen’in
muhalefet şerhinde ise, “Tescil önerilerinin “kültür varlığı” olarak kayda
geçmesi, 2863 sayılı yasa ve bağlı yönetmelikler (12.01.2005 tarihli R.G.de
yayınlanarak yürürlüğe giren 25689 sayılı yönetmeliğin 17. maddesi) tespit ve tescilde
yetkili organ olan İstanbul 1 No’lu K.V.T.K. Bölge Kurulu raportörlerinin tüm
önerileri yerinde araştırması, incelemesi ve değerlendirmelerini raporla Kurula
sunması sonrasında mümkündür. Bu açıdan, Geçiş Dönemi Yapılaşma Koşulları ile
envanter çalışmasının 6 aylık bir süre sonunda Kurula ulaştırılması, bağlı
olarak planın incelenmeye başlandığında envanterin kayıtlara geçmesi ve hal-i
hazır paftalara işlenmesi aşamasının tamamlanmış olması öngörüldüğü halde, bu
koşul konulan sürede gerçekleşmediğinden, 1/5000 nâzım plan ve 1/1000 uygulama
planları ile ilgili kararlar tespit ve tescil işlemleri mevzuata ve usule uygun
olarak bitmeden, “tescili önerilen kültür varlıkları” lejantı ile hazırlanan
altlıklara çizili plan paftalarına dayanılarak ve öneriler tescil edilmiş
varsayılarak alınmıştır. Nitekim karar numaraları da bu mevzuata aykırı duruma
işaret etmektedir: 1/5000 ölçekli plan ile ilgili karar numarası 399, 1/1000
planlar ile ilgili karar numaraları 402 ve 403, tespit ve tescil işlemleri ile
ilgili karar numaraları 404 ve 405’tir. Planların sağlıklı bir plan altlığı /
Paftalar üzerinde hazırlanmamış olması durumu Tarihi Yarımada Koruma
Planlarının “bilimsel” niteliğine kuşku düşürmekte, planların geçerliliğini
tartışmak için yasal bir gerekçe oluşturmaktadır.” biçiminde vurgulanmaktadır.
Bu süreçte ilginç olan bir başka husus, Kurul’un 26.01.2005
gün ve 399 sayılı kararı 1/5000 planları, 26.01.2005 gün ve 402 ve 403 sayılı
kararları ile de 1/1000 planları onaylamasının ardından, öneri eski eserlerin,
Kültür ve Turizm Bakanlığı elemanlarınca hiçbir ön inceleme ve yerinde kontrol yapılmaksızın,
direkt Kurul tarafından, 26.01.2005 gün ve 404 ve 405 sayılı kararlarıyla tescil
edilmiş olmasıdır.
3) Kurul kararlarına uyulması ve bu kararların planlamada
esas alınması gereği, Koruma Yasası’nda net biçimde ifade edilen yasal bir
zorunluluktur. Bu zorunluluk, Tarihi Yarımada’da geçiş dönemi yapılaşma
koşullarının belirlendiği 02.08.1995 gün ve 6898 sayılı Kurul kararında da, “Koruma
Amaçlı İmar Planını hazırlanmasında 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu
ve Koruma Kurulu’nca bugüne kadar alınmış kararlara uyulması gerektiğine…”
biçiminde ayrıca ve tekrar vurgulanmıştır. Ancak, bu yasal gerekliliğe karşın,
planlar, kentsel dokunun ve kentsel kimliğin korunmasına ilişkin son derece
önemli bazı Kurul kararları göz ardı edilerek hazırlanmış, bu Kurul
kararlarının aksine plan kararları alınmıştır. Buna karşın, Kurul gerek 1/5000,
gerekse de 1/1000 ölçekli planları olduğu gibi onaylamıştır. Bu durum, Kurul’un
planlara ilişkin onay kararlarının yasal açıdan geçerliliğini tartışmalı
kılmaktadır. Bu husus, Prof. Dr. Özer Erenman ile Prof. Dr. Zekiye Yenen’in
muhalefet şerhlerinde de açıkça vurgulanmaktadır.
Bu durumda, açıktır ki, bu onay işlemleri Koruma Kanunu’na
aykırıdır ve gerek planların onaylanması ile ilgili 399, 402 ve 403 sayılı
kararlar, gerekse de ardından alınan 404 ve 405 sayılı öneri eski eser tescil
kararları yasal olarak geçerli değildir.
Bu gerekçelerle, Tarihi Yarımada Planları ile ilgili Kurul
kararlarının iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açılmıştır.
B) PLAN KARARLARI AÇISINDAN
SAKINCALAR VE DAVA KONUSU
Ulaşım Sistemi:
Korumayı etkileyen en önemli kararlardan biri ulaşımla ilgili
kararlardır. Suriçi’nin korunarak yaşatılmasının olmazsa olmaz koşullarından
biri de, bu alanın “transit geçiş alanı” olmaktan kurtarılması ve süreç içinde,
lastik tekerlekli araçlardan, özellikle de özel oto trafiğinden
arındırılmasıdır.
Söz konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli
Tarihi Yarımada planları bu konuda ciddi sakıncalar içermektedir. Planda
Yenikapı-Taksim metro hattının ve Feribot’un vurgulanması ile, ulaşımla ilgili
plan ilkeleri daha baştan çiğnenmiştir. Yenikapı-Taksim Metro Hattı’na ve
Feribot İskelesi’ne “evet” demek, Suriçi’nde transit trafiğe de “evet”
demektir.
Planın ulaşımla ilgili temel kararları aynen uygulanırsa,
kentin her noktasından gelip Suriçi’nde toplanan çeşitli ve yüksek kapasiteli
ulaşım sistemleri yeni yüklemelerle daha da artırılacak ve oto trafiği,
getirilen yüksek kapasiteli çok sayıda otoparkla rahatlatılarak, daha da
yoğunlaşacaktır. Bu durumda, planın diğer tüm kararları korumaya yönelik en
doğru kararlar olsa dahi, bu kararların yaşama geçme olasılığı büyük ölçüde
ortadan kalkacaktır.
Planda Yenikapı-Taksim Metro hattının, Kurul’un bu doğrultuda
aldığı daha önceki kararını da hiçe sayarak geçirildiği görülmektedir. Haliç’i,
silueti tahrip eden yeni bir köprü ile geçerek Süleymaniye Külliyesinin hemen
dibinden devam eden ve Kurul tarafından uygun görülmemiş olan bu Metro güzergâhının
plana aynen işlenmiş olması kabul edilemez bir karardır. Bu kararın bir diğer
sakıncalı tarafı da, korunması gereken Süleymaniye Külliyesi’nin hemen yanından
geçirilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi, eski eser yapıları tahrip eden en önemli
etkenlerden biri de “titreşimler”dir ve metro güzergâhı bu açıdan da son derece
dikkat edilmesi gereken bir karardır. Yenikapı’nın ana transfer istasyonu
olarak düşünülmesi de, Tarihi Yarımada’nın transit trafikle yüklenmesi anlamına
gelen, koruma açısından çok hatalı bir karardır
Katlı Otoparklar ve
Yeraltı Otoparkları:
Planda, Tarihi Yarımada’nın trafikten arındırılması öngörülen
Eminönü Meydanı yakınlarına dahi uzanabilecek biçimde, çok sayıda katlı otopark
(KOP) ve yeraltı otoparklarına (YOP)yer verilmiştir. Bunun, Tarihi Yarımada’yı
özel oto trafiğinden arındırma hedefi ile ne kadar tutarsız olduğu açıktır. Bu
kararlar, Suriçi’ne özel araba ile ulaşmaya teşvik unsuru olacaklardır. Bunun
yanı sıra, Suriçi’nin yeraltı envanterinin tamamlanmamış olduğu, yeraltı envanter
çalışmalarının sadece bilinen tescilli değerlerle sınırlı olduğu ve bu konudaki
envanter eksikliğinin Suriçi’nin korunabilmesi açısından çok ciddi bir tehlike
oluşturduğu, neredeyse her kazılan yerden kalıntıların çıktığı hatırlanırsa, yeraltı
otoparklarının yeraltı zenginliklerine karşı da ciddi bir tehdit oluşturdukları
da açıktır. Suriçi’nde 0.00 kotu altında yeraltı otoparkları önermenin
arkeolojik kültür katlarına olabilecek olumsuz etkileri yargı kararıyla iptal
edilmiş olan 1990 planında getirilmiş katlı otoparklarda açıkça ortaya
çıkmıştır. Bu planla önerilmiş olan 17 adet katlı otoparkın hepsinin altında da
zengin arkeolojik kalıntılar yer almakta idi.
Planda belirtilenlerin dışında, Plan Uygulama Hükümleri’nin
Plan Genel Hükümleri başlıklı bölümünün 21. maddesinde, “ Kültürel ve doğal
değerlere sahip alanların dışında, sosyal- kültürel amaçla tahsis edilen
alanlardaki binaların bodrum katlarında veya bahçelerinin zemin altında,
zorunluluk arz etmesi durumunda, ilgili kurum görüşleri alınarak kamuya açık yeraltı
otoparkları düzenlenebilir.” denerek, bu uygulamanın daha de genişletildiği
görülmektedir.
Suriçi’nde katlı otoparkların ve yeraltı otoparklarının yapımına
kesinlikle izin verilmemelidir. Suriçi’nin, tarihi dokunun düşmanı olduğu artık
tüm dünyanın ortak kabulü olan motorlu araçlardan arındırılması hedefi
çerçevesinde, geçiş dönemi için, özel otoların park ihtiyacı, ileride sosyal
donatı alanlarına dönüştürülmesi hedeflenen geçici açık otoparklarla çözülmeye
çalışılmalıdır.
Yeraltı Yapı ve
Kalıntıları:
Planda, “ Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik / Tarihi
Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı birçok alana,
bu alanlarda kazı yapılarak yeraltı zenginliklerini ortaya çıkarmak ve
sergilemek yerine, “Park”, “Açık Otopark”, “Spor Alanı” gibi kullanımlar getirilmiş
olduğu; bunun da ötesinde, farklı fonksiyonlar getirilerek yeni inşaat hakkı
dahi tanındığı görülmektedir. Bu alanlardaki yeraltı yapı ve kalıntılarını
ortaya çıkartmak ve bu alanları “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak
düzenlemek yerine böylesi plan kararları üretmek gerçek bir koruma anlayışı
olamaz.
Yeraltındaki zengin tarih ve kültür birikimlerini, üstelik de
tescilli bir dünya mirasının bulunduğu bilindiği halde, ortaya çıkarmayı
düşünmeyen, hatta daha da ileri giderek, bu alanlar üzerine yeni inşaat hakları
getirerek bu zenginliğin tahrip edilmesini öneren bir planın, “Koruma Planı”
kavramı ile hiçbir ilişkisinin kurulamayacağı açıktır.
Bu plan kararları, Osmanlı’yı ön plana çıkartırken Bizans ve
Roma’yı mümkün olduğunca göz ardı eden şovenist bir koruma anlayışının ürünüdür
ve gerçek anlamda bir korumacılığın önünde ciddi engeldir.
Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek, hemen herkesin
bildiği bir alan olan İstanbul Adliyesi alanıdır. Planda İstanbul Adliyesi için
“Yönetim Merkezi” lejantı kullanılmış ve alan üzerine “İstanbul Adliyesi’nin
sur dışına desantralizasyonu sonrasında kültürel amaçlı kullanıma ayrılacaktır”
notu konmuştur. Alanın tamamı üzerinde de, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks. 3
kat ve parsel sınırlarına yaklaşma mesafeleri
Planın yeraltı yapı ve kalıntılarının korunması konusundaki
gayriciddi yaklaşımına bir başka örnek de, Plan Genel Hükümleri’nde yer alan, “Planda
gösterilen ulaşım sistemi içindeki yeraltı toplu taşıma aksları ve istasyon
alanları ile yeraltı kavşak çözümleri getirilen alanlarda yapılacak kazılarda;
bu çalışmalarda yer almayan eserlere ait olabilecek kalıntı çıkması halinde,
belgeleme çalışmaları yapılarak, korunması gerekli eski eser olarak tescil
edilmesi durumunda: Yeraltı müzeleri, yeraltı sergileme galeri terasları vb
çözümlemeler getirilecektir.” yaklaşımıdır. Ortaya çıkan kalıntılar ulaşım güzergâhlarının
değiştirilmesini gerektirecek ölçüde önemli olabilir; kazılarak yerüstüne
çıkarılıp sergilenmesi gerekli bir tarihi ve kültürel zenginlik olabilir; bu alanın
“Arkeolojik Park Alanı” olarak değerlendirilmesi gerekebilir. Bu nedenle, yeraltı
zenginliklerinin henüz tamamının tespitinin yapılamadığı bir durumda, bu konuda
önceden söz söylemek ve ortaya çıkan kalıntıların oldukları yerde bırakılmasını
ve yeraltında sergilenmesini karara bağlayarak, adeta ulaşım kararlarının
değiştirilemezliğini öngören bu karar, korumacılık anlayışına aykırıdır.
Konaklama Tesisleri:
Suriçi’nin kullanım türleri arasında turizmin ağırlıklı
olarak yer alması genel ve doğru bir karar olmakla birlikte, bunun günübirlik
turizm olarak değerlendirilmesi ve yatılı turizm için de pansiyonculuğun
geliştirilmesi esas olmalıdır. Bu çerçevede, Suriçi’nde yeni konaklama
tesislerinin yapımına ve mevcutların gelişimine izin verilmemesi gerekmektedir.
Bunun tek istisnası, korunması gerekli eski konutların yoğun olarak bulunduğu
bölgelerde pansiyonculuğun özendirilmesi olmalıdır. Planın bu konudaki
yaklaşımının ise aynı doğrultuda olmadığı görülmektedir. Planda, Yedikule TCDD
Atölyeleri ve Sirkeci Tren İstasyonunun bir kısmı “Konaklama Tesisi” olarak
gösterilmektedir. Plan Notları’nda ise, bu alanlara “prestijli 1. sınıf
konaklama tesisleri” yapımına izin verileceği vurgulanmaktadır. Bu alanlar “kültürel
tesis alanı” olarak düzenlenmelidir. Sirkeci Gar alanı içinde, “Konaklama
Tesisi” olarak gösterilen alanın yanındaki Açık Otopark da, bu bölgeye özel oto
ulaşımını teşvik edeceğinden, kaldırılmalı ve açık yeşil alan olarak
düzenlenmelidir.
Unkapanı
Manifaturacılar Çarşısı:
Planda, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı “Prestij Konut Alanı”
olarak gösterilmiştir. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Blokları, 20. Yüzyılın
korunması gerekli modern yapılarındandır ve bu binaların yıkılarak yerine yeni
yapılaşma getirilmesi son derece sakıncalı bir plan kararıdır. Planda, İstanbul
Manifaturacılar Çarşısı olduğu gibi korunmalıdır.
İMÇ Blokları ile ilgili olarak getirilen bu karar,
korumacılık anlayışındaki bir eksikliğini de gündeme getirmektedir. Planda
gördüğümüz, belediyece yapılan korunması gerekli yapılarla ilgili tespitlerde
de bu izlenmektedir. Bu eksiklik, “modern- çağdaş yapılarda koruma “ anlayışının
plana yansıtılmamasıdır. İMÇ Blokları ile ilgili getirilen plan kararında da
görüldüğü gibi, planda, 1930-40’lardan günümüze uzanan süreçte yapılmış olan modern
yapılarla ilgili bir koruma yaklaşımı mevcut değildir. Oysa Suriçi’nde, her
biri yarışma sonucu seçilmiş ve döneminin en seçkin örnekleri olan ve
korunmaları gereken 20. Yüzyıl çağdaş mimarlık yapıtları da vardır. Bu tür
binaların da korunması ve gelecek kuşaklara miras olarak aktarılması, çağdaş
korumacılık anlayışının vazgeçilemez bir ilkesidir.
Topkapı İETT Garajı
Alanı:
Planda, Topkapı İETT Garajı alanı “konut alanı” olarak
gösterilmiştir. Plan Uygulama Hükümleri’nde ise, “Topkapı İETT Garajı alanında;
gerek yakın çevresindeki gerek Tarihi Yarımada’daki kayıp eserlerden özgün
yerinde ihya edilemeyen cami, medrese, sıbyan mektebi, çeşme, arasta, sivil
mimarlık örnekleri ile geleneksel mahalle öğelerini içerecek şekilde Türk
Mahallesi olarak Kentsel Tasarım Projesi ile düzenlenecektir.” denmektedir.
Hala zengin ve yaşayan bir tarihi ve kültürel miras
birikimini yerinde yaşatmanın olanaklı olduğu bir ortamda, sanki elimizde tek
bir eski eser örneği kalmamış da, “bari göstermelik de olsa birkaç tane örneği
canlandıralım” anlayışıyla, tiyatro dekorları yaratmak doğru, çağdaş ve
bilimsel bir korumacılık anlayışıyla çelişmektedir.
Bu alan konut kullanımına açılmamalı; eski eserlerin taklit
ya da benzetmesi yoluyla canlandırılması gibi bir yaklaşımla ele alınarak
üzerine tarihi yapıların kopyaları inşa edilmemelidir. Bu plan kararı
değiştirilerek, alan, sur içinin eksik yeşil alan ihtiyacını karşılamak üzere
değerlendirilmelidir.
Metropoliten Ölçekte
Hizmet Veren Fonksiyonlar:
İstanbul metropoliten alanının tümüne ve hatta Türkiye
geneline hizmet veren fonksiyonların Suriçi’ne yoğun bir insan ve taşıt trafiği
akımı çektiği ve bunun da Suriçi’nin korunması ve yaşatılmasındaki olumsuz
etkisi artık herkes tarafından kabul gören bir gerçektir. Oysa planda, yönetim
merkezleri, yüksek öğretim tesisleri, sağlık tesisleri gibi hizmet
fonksiyonlarının çoğunun yerlerinde kaldıkları görülmektedir. Az sayıda
desantralizasyon kararının ise, bu alanlara yeni fonksiyonlar getirmenin yanı
sıra, ilave yeni yapılaşma hakları da getirmek olarak algılandığı
görülmektedir. Desantralizasyon nedeni ile boşaltılan alanların ve binaların
yeni kullanım kararlarında mutlaka kamu yararı olan kullanımlara öncelik
verilmelidir. Örneğin, sürekli olarak eksikliği vurgulanan sosyal altyapı
tesislerinin ve açık yeşil alanların bir kısmı bu alanlarda karşılanmalıdır.
Planlarda, desantralize edilecek alanlar, bugünkü kullanımları ile değil,
dönüşüm sonrası kullanımları ile yer almalı; boşaltılan alanlara ilave yapılaşma
getirilmemeli; aksine, yeni işlevler getirilirken, “yapı yoğunluğu ıslahı” esas
alınmalıdır.
Kamu Kullanımı
Alanlarında Yeni Yapılaşmalar:
Planda, tüm mevcut okul alanları, yönetim merkezleri, kültür
tesisleri, turistik tesisler, belediye hizmet alanları, sağlık tesisleri,vb
kamu kullanımına açık kullanımlara, yeni yapılaşma koşulları getirilmiştir.
Ayrıca, yapı yaklaşma sınırları çizilmiş olan bir çok yerde, yeni yapılacak
yapıların mevcut eski eser yapılara adeta bitişik gibi yapılabilmesine ( eski
esere genellikle 5, hatta bazen m. ye kadar yaklaşmaya izin verilmektedir
)olanak sağlandığı da görülmektedir. Planda temel kabul; mevcut yapıların yok
sayılarak alana yeni inşaat hakları getirilmemesi, mevcut yapıların –çevreye
uyumsuz ve kesinlikle kaldırılması gerektiği tespiti yapılan bazı özel yapılar
hariç- kullanımının devam etmesi, kamuya açık kullanım alanlarında, eğer ilave
inşaat veya yenilenme zorunlu olarak gündeme geliyorsa, bunun ancak avan proje
ve Koruma Kurulu onayı ile yapılması olmalıdır. Kurul onaylı avan proje ile
uygulama yapma koşulu, mevcutların dışında, plan kararı ile getirilen bu tür
yeni kullanım alanlarında da, geçerli olmalıdır.
Yeni Yapılarda İrtifa:
Plan Uygulama Hükümleri’nde, bina irtifa sınırlaması irtifa
sınırlaması, +50 kotu üzerinde hmaks: 9.50m., +40 kotu üzerinde ise, hmaks:12.50m.
olarak kabul edilmiş; Fevzi Paşa ve Millet Caddelerinde bu irtifalar da
aşılarak, +50 kotu üzerinde
Korunacak Eski
Eserlerle İlgili Uygulamalar:
Plan Uygulama Hükümlerinde, 1. Derece Koruma Bölgeleri de
dahil olmak üzere, birçok bölge için, “Tescilli sivil mimarlık örneklerinde
özgün kat adedi artırılamaz” hükmü yer almakta; böylelikle, kültür
varlıklarının korunması sadece yüksekliklerin korunmasına indirgenmekte;”Özgün
müstakil eski eser sivil mimarlık örneği yapılar orijinal biçimi ile
korunacaktır” hükmü ile de, korumacılık açısından “özgün olmak ya da olmamak”
gibi sakıncalı ve koruma açısından tehlikeli sonuçlara yol açacak bir ayrım
gözetilmektedir. Eski eserin özgün olup olmadığına kim ve nasıl karar
verecektir? Ve korumacılık anlayışı sadece özgün eski eserler için mi söz
konusudur? Bu yaklaşımın gerçek bir korumacılık anlayışı açısından son derece
sakıncalı bulduğumuzu özellikle vurgulamak isteriz.
Plan, Proje ve
Yapılanma Koşullarında Taklitçi Yaklaşım:
Plan Uygulama Hükümleri ile Tarihi Yarımada’da yeni
yapıların, cephe karakteristiğinden, kullanılan malzeme ve teknolojiye kadar tümüyle
eskinin kopyası olarak inşa edilmeleri, koşulu getirilmektedir. Tüm Suriçi için
aynı standartlarda bir yeni yapılaşma önerilmesi, bunun tip bir yönetmelik
biçiminde ele alınması, yapı öğeleriyle ilgili olarak son derece detaylı ve
katı hükümler getirilmesi, cumba ve pencere boyutları ve saçaklara kadar katı
kurallara bağlanarak, eskinin kopyası bir yaklaşımın, üstelik de tüm Suriçi
standart bir geleneksel yapılaşmayı yansıtıyormuşçasına, yeni yapılaşmanın
kuralları olarak ortaya konması son derece ciddi ve geri dönülmez hatalara yol
açacak bir yaklaşımdır. Taklitçiliğin çağdaş korumacılık anlayışı ile bir
ilgisinin olmadığını, bunun tarihi ve gelecek kuşakları yanıltmaktan öte bir
işlevi olamayacağını, tarihi çevreye saygının, onu taklit ederek değil,
-çağının mimarisini ve yapı teknolojisini yadsımaksızın- ona saygı ve uyum
göstererek ortaya konması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.
Eskinin taklidi anlayışı, sadece yeni yapılarla da sınırlı
tutulmamış; adeta, Tarihi Yarımada’daki tüm proje, uygulama ve düzenlemelerde
bu anlayış hâkim kılınmıştır. Mesela, “mevcut yapıların cephe özellikleri
değiştirilerek rehabilite edilmeleri, Ana Yaya Meydanlarının Tarihi Yarımada’nın
tarihsel-kültürel …. geleneksel mimari kimliğine uygun kent mobilyaları ile
zenginleştirilerek, geleneksel mimari kimliğine uygun olarak projelendirilmesi”,
Kayıp Eski Eser İhyası:
Planın en sakıncalı kabullerinden biri de, “eski eserlerin
ihyası”ndaki kural tanımaz ısrarıdır. Plan Uygulama Hükümlerinin çeşitli
maddelerinde bu yaklaşım, Kurul onayı dahil, tüm prosedürleri yadsıyarak, plan
kararı ile eski eser ihyasına olanak sağlamaktadır. Planda, yeterli bilgi ve
belgesi olmayan kayıp eski eserlerin dahi yeniden ihyası öngörülmektedir.
Yeterli bilgi ve belgesi olmayan bir eski eserin ihyası
kararı son derece ciddi sakıncalar doğuracak bir karardır. Yeterli bilgi ve
belgesi olmayan kayıp bir eski eserin ihyası adına, eski mimaride, eski teknik
ve malzeme ile yeni bir bina yapılmasından başka bir şey olmayacak olan bu
uygulama, bizi tarihi saptırma hatasına götürür.
Kayıp eski eser ihyası sadece Kurul’ca tescil edilmiş olan eski
eserler için söz konusu olabilir ve sadece yeterli bilgi ve belgesi olan kayıp
eserler, gene ancak Kurul kararı ile ihya edilebilir.
1 No’lu K.V.T.V.Koruma Kurulu ile Yazışmalar
23.03.2004 /24.06.1281
İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne,
Süleymaniye-İSTANBUL
Konu: Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı İmar Planı hk.
Bilindiği gibi, Suriçi’nin tamamı, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilmiş olup, koruma amaçlı imar planı hazırlanana kadar geçerli olacak geçiş dönemi yapılaşma koşullarını belirleyen kurul kararında,”koruma amaçlı imar planının Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından, bir protokol çerçevesinde, 1/5000 ve 1/1000, 1/500 ve 1/200 ölçekli çalışmalar birlikte yürütülerek hazırlanması” önerilmiştir. Bu karara karşın, hazırlanan 1/5000 planlar onay için İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi onayına sunulmuş; ancak meclis, kurul kararına uygun olarak, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların birlikte hazırlanarak meclise getirilmesi kararını almıştır. (23.01.2001 gün ve 01 sayılı karar)
Ancak, bundan sonraki süreçte, bilgilendirmelerin sadece
1/5000 ölçekli plan üzerinden olması tereddütlere neden olmuş ve konu ile
ilgili olarak, 20.01.2003 tarih ve 23.06.0054 sayılı yazımız ile İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nden bilgi istenmiştir. Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 27.02.2003
tarih ve 12734-41-030-100/512 cevabi yazısında ise,”İstanbul 1 No’lu K. ve
T.V.K. Kurulu ilgi (c) kararları gereğince 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar ve
1/500,1/200 ölçek detayında çalışmaların birlikte yapılması gerektiğinden
Tarihi Yarımada 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planları birlikte
hazırlanmış, bu kapsamda üretilen 1/500 ve 1/200 ölçekli Kentsel Tasarım
Projeleri de plan çalışmalarında dikkate alınmış olup, ölçek hiyerarşisi
uyarınca 1/5000 ölçekli planların Büyükşehir Belediye Meclisince, 1/1000
ölçekli planların ilçe Belediye Meclislerince görüşülerek karara bağlanmasından
sonra İstanbul 1 No’lu K. ve T.V.K.Kuruluna birlikte sunulacaktır.”
denilmektedir.
Yaşanan süreçte ise, önce 1/5000 ölçekli plan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nden geçerek kurula gönderilmiş; ardından 1/1000
ölçekli planlar onay için ilçe belediye gitmiştir. Yani, 1/5000 ve 1/1000
ölçekli planlar, inceleme ve karar için kurula aynı anda ve birlikte
gönderilmemiştir.
Bilindiği gibi, 1/5000 ölçekli planlarla ilgili şubemiz
görüşünü içeren rapor, 8.04.2003 tarih ve 23.06.0283 sayılı yazımız eki olarak
kurulunuza da sunulmuş olup; bu raporda, koruma imar planının ölçeği, 1/5000 ve
1/1000 ölçekli iki ayrı koruma planının ayrı ayrı onaylanıp yürürlüğe girmesi
konusundaki endişelerimiz ve bu endişelerimizin gerçekleşeceği durumda ortaya
çıkacak sakıncalar açıkça ve detaylı biçimde dile getirilmişti.
Bu konudaki endişelerimiz aynen devam etmekle birlikte,
kurulun 1/5000 ölçekli planla ilgili olarak henüz bir karar almamış olması ve
kısa süre önce 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarının
da ilçe belediye meclislerinden geçmiş olduğunu öğrenmemiz, endişelerimizi
giderebilecek bir inceleme ve onama sürecinin gerçekleşebileceğine dair bir
umut da doğurmuştur. Kurul, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planları birlikte inceleyip
değerlendirerek kararlarını alır ve plan onama süreci sonunda 1/5000 ve 1/1000
ölçekli planlar aynı anda yürürlüğe girerse, 1/5000 ölçekli planın bir “koruma
amaçlı” plan olarak tek başına yürürlüğe girmesinin yol açacağı sakıncaların
önüne geçme olanağı doğacaktır. Kurulunuzun bu olanağı değerlendirmesinin,
Suriçi planlama sürecinin aksaklıklara yol açmadan işleyebilmesine önemli
katkıları olacağına inanıyoruz.
Bu arada, 1/5000 ölçekli plan raporunun son şeklinin, plana
ilişkin görüşlerimizi içeren raporun hazırlanıp tarafınıza gönderilmesinden çok
sonra elimize geçmiş olması nedeni ile raporumuzda, 1/5000 ölçekli planın “Plan
Uygulama Hükümleri” bölümü ile ilgili bir değerlendirmenin yer alamamış
olduğunu da belirtmek isteriz. Her şeyden önce, 1/5000 ölçekli planın bir “uygulama
imar planı” olmadığı ve olamayacağı; bu nedenle de, 1/5000 ölçekli hiçbir
planın “plan uygulama hükümleri” diye bir ekinin olmaması gerektiği açıktır.
Suriçi’nin 1/5000 ölçekli planının tek başına onaylanarak yürürlüğe girmesi durumunda,
bu planla uygulama yapmak gibi bir olanağı da doğuran bu son derece sakıncalı
durumu özellikle vurgulamak isteriz. 1/5000 ölçekli planın “Plan Uygulama
Hükümler”inde yer alan uygulamaya dönük hükümler, ilçe meclislerinin onayından
geçen 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarının “Plan
Notları”nda daha detaylı olarak yer almaktadır. Bu durumda, 1/5000 “Plan
Uygulama Hükümleri”nin plan onama süreci dışında tutulması gerektiği açıktır.
1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planları
ile bu planların “Plan Notları”na ilişkin inceleme ve değerlendirme
çalışmalarımızın sürmekte olduğunu ve bu konudaki görüş ve
değerlendirmelerimizin de en kısa zamanda bir rapor halinde derlenerek
tarafınıza iletileceğini bilgilerinize sunarız.
Saygılarımla,
Eyüp MUHCU
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Başkanı
08.04.2003 / 23.06.0283
Sn. Özer Erenman
İstanbul I Numaralı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu Başkanı
Konu: 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar
Planı hk.
Belediyeniz planlama bürosunca hazırlanmış olan 1/5000
ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı ile ilgili görüş ve
değerlendirmelerimizi içeren raporumuz ektedir.
Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla
Eyüp Muhcu
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Başkanı
Ekleri:
1.
Rapor
2. 20.01.2003 tarih ve 23.06.0054 sayılı yazımız
3. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 27.02.2003 tarih ve 12734-41-030-100/512 sayılı yazısı
4. 5.11.1997 tarih ve 97.06.0627 sayılı yazımız ve eki 4.11.1997 tarihli raporumuz.
25.05.2004 / 24.06.1504
Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne,
Konu: 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama
İmar Planları hk.
1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarına
ilişkin olarak, şubemizin Suriçi Komisyonu tarafından hazırlanan raporumuz ektedir.
Gereği için bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar
dileriz.
Saygılarımızla,
Eyüp Muhcu
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı
Dağıtım:
- İstanbul 1 Numaralı K.ve T.V.Koruma Kurulu Müdürlüğü
-1 Numaralı Kurul üyeleri
Eki: Rapor
Kültür ve Turizm Bakanı
ile yazışmalar
16.08.2005 / 25.06.3725
Sayın Atilla Koç
TC Kültür ve Turizm
Bakanı
Bakanlıklar/ Ankara
Konu: Tarihi Yarımada Planları ile ilgili Kurul kararları hk.
1/5000 Ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı
ile 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları 1 No’lu
K.ve T. Varlıkları Koruma Kurulu’nun, o tarihteki 5 daimi üyesinden Kültür
Bakanlığı’nca atanan 3 üye ve belediyelerden gelen temsilci üyelerin oylarıyla,
YÖK tarafından atanmış öğretim üyeleri olan Kurul Başkanı ve Başkan
Yardımcısının muhalefetlerine karşın, olduğu gibi onaylamıştır. Tarihi Yarımada’nın
eski eser tescilleri ise, planlar onaylandıktan sonra, aynı gün alınan 404 ve
405 sayılı kararlarla gerçekleştirilmiştir.
Tarihi Yarımada ile ilgili olarak alınan bu kararlar yasal mevzuata
açıkça aykırıdır. Eski eser tescili yapılmadan planın onaylanması gibi vahim
bir yanlışın yanı sıra,
Kültür Bakanlığı tarafından atanmış olan 3 Kurul üyesinden
ikisi (İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu) hem söz konusu planların yapımında
görev almışlar, hem de bu planların Kurul’da onayı sırasında oy
kullanmışlardır. Bu durum, bilimsel etiğe aykırı olduğu gibi, hukuksal olarak
da, daha baştan, ilgili Kurul kararlarını geçersiz kılmaktadır. 27 Temmuz 2004
tarihli R.G.’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile değişik 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesinde, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge
kurulu üyeleri, görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı
olarak taraf olamaz ve hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit
edilenlerin Kurul üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” denmektedir.
Ekte ilettiğimiz Tarihi Yarımada 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı
Nâzım İmar Planı Analitik Raporu”nun başında yer alan Plan Danışma Kurulu
Listesi’nde, söz konusu üyelerin planlama sürecinde danışman olarak görev
aldıkları açıkça belirtilmektedir. Tarihi Yarımada’nın 1/5000 ve 1/1000 ölçekli
planları aynı süreçte ve birlikte üretilmiş olduğundan, bu Danışma Kurulu
Listesi sadece 1/5000 planlar için değil 1/1000 planlar için de geçerlidir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun
55. maddesine aykırı bu işlemi, gereğinin yapılması için, bilgilerinize
sunarız.
Saygılarımızla,
Eyüp Muhcu
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı
Ekleri:
a)26.01.2005 gün ve 399, 402, 403, 404, 405 sayılı Kurul
kararları
b) Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım İmar
Planı Analitik Raporu’nun başında yer
alan plan danışmanları listesi
TC
Kültür Ve Turizm
Bakanlığı
Kültür varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü
Sayı: B.16.0.KVM.0.11.00.01.732/34.00.3 166231
Konu: İstanbul İli Tarihi Yarımada 1/5000 ve
Fatih ve Eminönü 1/1000 Ölçekli
Koruma Amaçlı İmar Planları
TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası
Barbaros Bulvarı Beşiktaş 34349
İSTANBUL
İlgi: a)16.8.2005 tarihli yazınız.
b)İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına hitaplı
11.10.2005 tarih ve 150733 sayılı yazınız.
c)İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Daire
Başkalığı Planlama ve İmar Müdürlüğünün 21.10.2005 gün ve
12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazısı.
İstanbul İli, 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma amaçlı
Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama
İmar Planlarının onaylandığı İstanbul I Numaralı Kültür ve tabiat Varlıklarını
koruma Bölge Kurulu kararlarında, o tarihteki beş kurul üyesinden ikisinin aynı
zamanda planlarda danışman olmaları nedeni ile 5226 sayılı Kanunun 55. maddesi
gereğince oy kullanmamaları gerektiği belirtilerek, 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını koruma Kanuna aykırı bu işlemle ilgili Bakanlığımızca
gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiği ilgi (a) yazınız üzerine, adı
geçen üyelerden İhsan SARI ve M. Sinan Kılıçoğlu’nun söz konusu planların
yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev alıp
almadıklarına ilişkin bilginin ivedilikle Bakanlığımız Kültür Varlıları ve
Müzeler Genel Müdürlüğüne iletilmesi ilgi (b) yazımızla istenilmiştir.
Konuya ilişkin olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama
ve İmar Müdürlüğünden alınan ilgi (c) yazı yazımız ekinde iletilmektedir.
Bilgilerinize rica ederim
Orhan DÜZGÜN
Bakan a.
Genel Müdür
EKLER: 1- ilgi (c) yazı örneği (1 sayfa)
TC
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Planlama ve İmar Daire Başkanlığı
Planlama ve İmar Müdürlüğü
Sayı:12734-41-030-000/6766-6792
Konu: Tarihi Yarımada 1/5000 ve 1/1000
Koruma
Amaçlı İmar Planları
TC
Kültür ve Turizm
Bakanlığı
Kültür Varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü’ne
İlgi: Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 17.10.2005
tarih 6766 ve 18.10.2005 tarih 6792 sayılı yazıları.
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlılarını koruma Bölge
Kurulu’nca alınan Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Koruma amaçlı Nazım İmar
Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve 399 sayılı, Fatih 1/1000 Ölçekli Koruma
amaçlı Uygulamalı İmar Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve 402 sayılı ile Eminönü
1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulamalı İmar Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve
403 sayılı kararlara uygun görüş veren üyelerden ikisinin ihsan Sarı ve M. Sinan
Kılıçoğlu’nun, söz konusu planların yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla
danışman olara görev alıp almadıklarına ilişkin bilginin iletilmesi ilgi yazı
ile istenmektedir.
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu üyelerinden İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu Tarihi Yarımada
1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı, Fatih 1/1000 Ölçekli Koruma
Amaçlı Uygulama İmar Planı İle Eminönü 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulamalı
İmar Planlarında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev
almamışlardır.
Tarihi Yarımada Planlarının muhtelif sektörlerle ilgili
çalışmaların değerlendirme toplantılarında; akademisyenler, sivil toplum
örgütleri ilgilileri, meslek odaları, çeşitli meslek gurupları temsilcileri ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimlerindeki kişilerin de
katılımıyla yapılan toplantılarda bulunan kimseler bir nezaket ve sosyal
manadaki vecibe mütalaası ile bu katılımcıların meyanında adı geçen İhsan Sarı ve
M. Sinan Kılıçoğlu’nun isimleri de diğer katılımcılar gibi bahsi geçen konuya
katkıları dolayısıyla plan raporu girişinde kaydedilen isim listesi içinde yer
almış bulunmaktadır.
Bilgi alınması hususu rica olunur.
Şaban ERDEN
Başkan a.
Genel Sekreter Yardımcısı
22.12.2005 / 25.06.4655
Sayın Atilla Koç
Kültür ve Turizm Bakanı
Bakanlıklar/Ankara
İlgi: a) 16.08.2005 tarih ve 25.06.3725 sayılı yazımız
b) 11 Kasım 2005 tarih ve B.16.0.KVM.0.11.00.01.732/
34.00.3-166231 sayılı yazınız ve eki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve
İmar Başkanlığı Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 21.10.2005 gün ve
12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazısı
İlgi (a) yazımızla, İstanbul 1 No’lu K.V.T.V.Koruma Kurulu’nun
Tarihi Yarımada planları ile ilgili kararlarında, planların hazırlanması
sürecinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne danışmanlık yapan ve aynı zamanda
Bakanlığınızca Kurul’a atanan 2 üyenin de oy kullanmış olduğunu gerekli
belgelerle tarafınıza sunup, 27 Temmuz 2004 tarihli R.G.’de yayınlanarak
yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesinde yer alan, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeleri, görev ve
yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve
hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin Kurul
üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” yasal hükmü gereğince bu konuda gerekli
işlemin yapılmasını talep etmiş idik.
Cevabi ilgi (b) yazınız ve eki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
2.10.2005 tarih ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazılarında ise, konuya
ilişkin talebimizin eksik bir değerlendirmeye dayandırılmış olduğu
kanaatindeyiz. Şöyle ki;
·
İlgi
(b) yazınızda “….adı geçen üyelerden İhsan Sarı ve M.Sinan Kılıçoğlu’nun söz
konusu planların yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak
görev alıp almadıklarına ilişkin bilginin ivedilikle Bakanlığımız Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne iletilmesi ilgi (b) yazımızla
istenilmiştir. Konuya ilişkin olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve
İmar Müdürlüğünden alınan ilgi(c) yazı yazımız ekinde iletilmektedir.”
denmektedir. Yazınızdaki bu yaklaşım, Koruma Kanunu’ndaki ilgili maddenin,
sadece o işten maddi bir karşılık almak durumunda uygulanacağı biçiminde
yorumlandığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu Kurul üyelerinden birinin tüm planlama sürecinde
aktif olarak yer aldığı ve katıldığımız toplantılarda danışman olarak planın
her safhasını titizlikle savunduğunu ifade etmek isteriz. Ayrıca, bu kişilerin
yaptıkları danışmanlığın belediye ile hangi düzeydeki bir ilişkinin ürünü
olduğu, Tarihi Yarımada Planlaması Danışmanı unvanıyla değil de, başka bir unvanla
belediyede danışmanlık yapıp yapmadıkları ve bu arada belediyeden herhangi bir
iş alıp almadıklarının da tarafınızca değerlendirilmeye değer görülmediği
anlaşılmaktadır.
Bütün bunların ötesinde, netice olarak, bu kişiler Tarihi
Yarımada planlarının yapım sürecinde aktif biçimde yer almış olup, bu planlar
hakkında olumlu görüşe sahip oldukları bilinmektedir. Kısaca, Tarihi Yarımada
ile ilgili olarak Kurul’ca alınacak kararlarda önyargılıdırlar ve bu kararların
çıkması için oy verecekleri açıktır. Bu nedenle, ister ücretli ister ücretsiz
olsun, yapımında rol aldıkları planların onayında oy kullanmaları sakıncalıdır.
İlgili yasa maddesinin de konuya bu çerçevede yaklaştığı kanaatindeyiz.
·
İlgi
(b) yazı eki olarak tarafımıza iletilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama
ve İmar Müdürlüğü’nün, 2.10.2005 tarih ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı
yazılarında ise, ilgili kişiler için, “….resmen ve ücret almak kaydıyla
danışman olarak görev almamışlardır.” denmekte ve ilaveten, “Tarihi Yarımada
Planlarının muhtelif sektörlerle ilgili çalışmaların değerlendirme
toplantılarında; akademisyenler, sivil toplum örgütleri ilgilileri, meslek
odaları, çeşitli meslek gurupları temsilcileri ve İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin ilgili birimlerindeki kişilerin de katılımıyla yapılan
toplantılarda bulunan kimseler bir nezaket ve sosyal manadaki vecibe mütalaası
ile bu katılımcıların meyanında adı geçen İhsan Sarı ve M.Sinan Kılıçoğlu’nun
isimleri de diğer katılımcılar gibi bahsi geçen konuya katkıları dolayısıyla
plan raporu girişinde kaydedilen isim listesi içinde yer almış bulunmaktadır.”
açıklaması yer almaktadır.
Bu açıklamanın da tümüyle yanlış olduğunu belirtmek isteriz.
Planlama sürecine sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının katıldığı doğru
değildir. Sadece, planların neredeyse tamamlandığı bir aşamada durumdan
haberdar olan bazı sivil toplum örgütlerine ve Mimarlar Odası’na, talepleri
üzerine, bilgilendirme yapılmış olup, plan raporunun başında yer alan
danışmanlar listesinde de bu bilgilendirme toplantılara katılan isimlerden hiç
biri yer almamaktadır. Zaten yer almaması da gerekir. Çünkü STK ve meslek
odalarının bu listede yer almaları için planlama sürecine katılmış olmaları, plan
kararları alınırken görüşlerinin dikkate alınmış olması, dolayısıyla da,
planlar hakkında olumlu görüşler taşımaları gerekir. Bu, listeye kurumsal
temsiliyetle değil, kişi olarak katılmış olanlar için de geçerlidir. Bu
nedenle, bu listede adı geçen “Danışmanlar” bu planların oluşumunda katkıları
olan ve ortaya çıkan ürünleri kabul eden kişilerdir.
Yukarıda ifade ettiğimiz hususların dikkate alınmasını ve ilgi
(a) yazımızda belirtilmiş olduğumuz talebimizin bir kez daha
değerlendirilmesini dilerim.
Saygılarımızla,
Eyüp Muhcu
Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı