7.6. Tarihi Yarımada

 

Geçen çalışma döneminde tarihi yarımada planlaması ile ilgili genel ve temel görüşlerimizi bir rapor halinde derleyerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Planlama Dairesi Başkanlığı’na ve 1 No’lu K. ve T.V. Koruma Kurulu’na iletmiş, ayrıca kurulun düzenlediği bir toplantıya katılarak konu ile ilgili görüşlerimizi iletmiş idik. Tarihi yarımada planlama çalışmaları, bu dönemin de önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmiştir.

 

Bu çalışma döneminde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen 1/1000 ölçekli plan çalışmaları “Tarihi Yarımada Komisyonu” tarafından takip edilmiş, konu ile ilgili bir çok toplantı yapılmış, bu toplantılara uzman öğretim görevlileri de davet edilerek katkıları alınmıştır. Çalışmalar sonucunda, 21 Mayıs 2004 tarihli “1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları Hakkında Rapor” hazırlanmış ve rapor, planları incelemek üzere gündemine almış olan ve Odadan da yazılı görüşlerini talep eden 1 No’lu Kurul’a iletilmiştir.

 

1/5000 ve 1/1000 ölçekli tarihi yarımada nâzım ve uygulama imar planları, kurul tarafından 26.01.2005 tarihinde üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan, YÖK tarafından atanan 2 öğretim üyesinin muhalefetlerine karşın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca atanmış 3 üyenin oylarıyla, oldukları gibi onaylanmıştır. Kurul onayı alan planlar, daha sonra belediye meclislerince onaylanarak askıya çıkarılmıştır. Bu planların birçok hükmünün değiştirilmesi talebiyle, yasal süresi içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve Eminönü Belediyesi’ne itirazlar yapılmış, bu yoldan sonuç alınamayınca da Danıştay’da iptal davaları açılmıştır. Ayrıca olumlu oy kullanan 2 üyenin planların hazırlanması sürecinde oluşturulmuş olan Danışma Kurulu’nda görev yapmış olması, planların eski eser tescilleri tamamlanmadan hazırlanmış olması ve daha önceki kurul kararlarına aykırılıklar taşıması nedenleriyle- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırılığından dolayı-, 1 No’lu Koruma Kurulu’nun konu ile ilgili kararları da, iptal istemiyle yargıya götürülmüştür.

 

Danıştay’da açılmış olan toplam 7 davanın gelişmeleri ve yapılan kamuoyu açıklaması, Çalışma Raporu’nun “Hukuk Çalışmaları” ve “Basın Açıklamaları” bölümlerinde yer almaktadır. 1/1000 Ölçekli Tarihi Yarımada Planları hakkında onay sürecinden önce hazırlanmış olan rapor, planların onaylanarak askıya çıkmasından sonra hazırlanan özet rapor ve yapılan çeşitli yazışmalar aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.

7.6.1. 1/1000 Ölçekli Tarihi Yarımada Planları Hakkında Rapor

 

21 Mayıs 2004

1/1000 ÖLÇEKLİ EMİNÖNÜ VE FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANLARI HAKKINDA RAPOR

 

GİRİŞ

İlk çalışmaları Cumhuriyetin kuruluş yıllarına uzanan Suriçi planlamasının üzerinden bunca yıl geçmesine karşın, bugüne kadar bilimsel anlamda bir planın yürürlüğe konamaması, Suriçi’nde ciddi tahribatlara neden olmuştur. 1988 yılında başlatılan ve ciddi hiçbir ön araştırmaya dayanmayan Suriçi planlama çalışmaları, sonuçta, planın taşıdığı sakıncalar nedeni ile yargının iptal kararı ile yürürlükten kaldırılmıştı. Son birkaç yıldır sürdürülen çalışmalara ayrıcalı önem vermemizin nedeni, bu süre içinde gerçekleştirilen araştırmaların, daha evvelki yüzeysel araştırmalardan çok farklı, düzeyli ve görüş bildirme açısından yeterli sayılabilecek olmasındandır. Kuşkusuz, yapılan araştırmaların, yapılması gerekenin tamamı olduğunu iddia etmek olası değildir. Ancak, bu araştırmalar, Suriçi’nde bugüne kadar yapılan en ciddi ve kapsamlı araştırmalardır ve ilk kez önümüze, inceleme ve değerlendirmeye değebilecek bir plan konmuştur. Planlama çalışmaları ile ilgili bilgi ve belgelerle, hazırlanan planları inceleyebilme şansı tanınmış olması da, planlar hakkındaki görüşlerimizi, planlar yürürlüğe girmeden önce bildirebilme şansı yaratmıştır.

 

Bununla birlikte, hazırlanan planlar hakkında ciddi eleştirilerimiz vardır. Bunlar 1/5000 plana ilişkin ilk raporumuzda ve katıldığımız bilgilendirme toplantılarında planların onayından önce dile getirilmiş olduğu halde, yeterince dikkate alınmamış olduğu görülmektedir. Şu anda 1/1000 ölçekli planlar ilçe belediye meclislerinin onayından geçerek Kurula sunulmuştur.

 

Biz, planlama sürecinde ortaya konan bu ciddi emeğin heba olmasını istemiyoruz. Planların, yapıcı bir eleştiri ve öneriler ışığında düzeltilmesi halinde, Suriçi’nin ilk kez gerçek anlamda bir Koruma Amaçlı İmar Planı’na kavuşabileceğini düşünüyor ve bu nedenle de, elimizden geldiğince katkı koymak istiyoruz. Bu çerçevede, ilçe belediye meclisleri onayından geçerek Kurul onayına sunulmuş olan 1/1000 ölçekli planlar hakkındaki değerlendirmelerimizi bir rapor halinde derleyerek, planları inceleme sürecinde dikkate alınması talebiyle, 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na iletmeye gerek duyduk.

Geçtiğimiz yıl içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Planlama Müdürlüğü’nce, Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Suriçi Koruma Amaç Nâzım İmar Planı” adı ile hazırlanan Suriçi planı şubemizce oluşturulan bir komisyon tarafından incelenerek, konuya ilişkin değerlendirme, görüş ve önerilerimiz detaylı bir rapor halinde derlenmiş ve 07.04.2003 tarihli bu raporumuz, 08.08.04.2003 tarihli yazı eki olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Planlama Müdürlüğü ile İstanbul 1 Numaralı K. ve T.V.K. Kurulu’na da iletilmişti. Bu raporda, yapılan planlama çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerimiz ve plan kararlarına ilişkin eleştirilerimizin yanı sıra, Suriçi planlamasında temel alınması gerektiğine inandığımız olmazsa olmaz ilke ve yaklaşımlar da detaylı olarak yer almakta idi.

 

1/1000 planlara ilişkin incelemelerimizde, 1/5000 plana ilişkin olarak getirmiş olduğumuz eleştirilerden çoğunun 1/1000 planda da aynen yer almakta olduğu görülmüştür. Bunlardan belki de en önemlisi ulaşımla ilgili kararlardır. Gerek 1/5000, gerekse de 1/1000 ölçekli planların, koruma açısından kesinlikle kabul edilemeyecek hükümlerinin başında ulaşımla ilgili kararlar gelmektedir. Bu kararlar, Suriçi’nin bir transit geçiş alanı olarak kullanılmaması, süreç içinde Suriçi’nin lastik tekerlekli araçlardan arındırılması, kapalı ve katlı otoparklara yer verilmemesine ilişkin, Suriçi planlamasında yer alması gereken temel ulaşım politikalarına tam anlamıyla ters düşmektedir. Planın ulaşımla ilgili temel kararları aynen uygulanırsa, kentin her noktasından gelip Suriçi’nde toplanan çeşitli ve yüksek kapasiteli ulaşım sistemleri yeni yüklemelerle daha da artırılacak ve oto trafiği, getirilen yüksek kapasiteli çok sayıda otoparkla rahatlatılarak, daha da yoğunlaşacaktır. Bu durumda, planın diğer tüm kararları korumaya yönelik en doğru kararlar olsa dahi, bu kararların yaşama geçme olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.

 

1/1000 ölçekli planlar değerlendirilirken, konu; a) Ulaşım kararları, b) Diğer Plan kararları olarak iki ana başlık altında ele alınmış ve planlar üzerinde yapılan ilk inceleme sonucunda, 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda ulaşımla ilgili olarak yapılan tüm değerlendirmelerin 1/1000 ölçekli planlar için de aynen geçerli olduğu görülmesi üzerine, bu raporda, yukarıdaki kısa hatırlatma dışında, ulaşımla ilgili konulara, daha fazla değinilmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.

 

I- EMİNÖNÜ PLANI

 

I-A) 1/1000 ÖLÇEKLİ EMİNÖNÜ KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI’NDAKİ SAKINCALAR

 

1) Plan lejantında;

--B-8: “Tescil edilmemiş olup, 2863 sayılı K. ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar”

--B-9: “ Tescil edilmemiş olup, K. ve T.V.K. Yüksek Kurulu’nun 05.11.1999 Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararının 1/3. Md.’si Gereğince, Kaynaklarla mevcut ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen Yapılar”

--B-10: “Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı K. ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” tanımları yer almaktadır.

 

Bu lejant tanımları, tüm bu eski eserlerin ancak Kültür Bakanlığı tespiti ve Koruma Kurulu tescili ile hukuki bir geçerlilik kazanabileceğini göz ardı ediyor. Plan Notları’nda ise, bu lejant anlayışına paralel bir yaklaşımla, bunlar sanki korunması gerekli tescilli eski eserlermiş gibi bir kabulle, uygulama esasları getiriliyor. Bu, Koruma mevzuatına tamamıyla aykırı bir planlama yaklaşımıdır.

 

2) Planda, “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik / Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı bir çok alana Park ya da açık otopark gibi kullanımlar getirilmiş olduğu; bunun da ötesinde, farklı fonksiyonlar getirilerek yeni inşaat hakkı tanındığı görülmektedir. Bu alanlardaki yeraltı yapı ve kalıntılarını ortaya çıkartmak ve bu alanları “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlemek yerine böylesi plan kararları üretmek gerçek bir koruma anlayışı olamaz. Bu ayrımcı korumacılık anlayışını son derece sakıncalı bulduğumuzu özellikle vurgulamak isteriz. Bu kararları, Osmanlı’yı ön plana çıkartırken Bizans ve Roma’yı mümkün olduğunca göz ardı eden seçmeci bir koruma anlayışının ürünü olarak değerlendirdiğimizi ve bu yaklaşımı, gerçek anlamda bir korumacılığın önünde ciddi engel olarak gördüğümüzü belirtmek isteriz.

 

Bu çerçevede; planda yer alan aşağıdaki kararların tekrar gözden geçirilerek düzeltilmesinin son derece önemli olduğunu vurgulamak isteriz:

 

a) Pafta F21-c-25-c-4-a:

İstanbul Adliyesi ( Bir kısmı da F-21-c-25-d-3-b’ye giriyor) için ise “Yönetim Merkezi” lejantı kullanılmış ve alan üzerine “İstanbul Adliyesi’nin sur dışına desantralizasyonu sonrasında kültürel amaçlı kullanıma ayrılacaktır” notu konmuştur. Öncelikle, plan üzerinde, desantralizasyonu önerilen fonksiyonun değil, yerine gelecek fonksiyonun yazılması gerektiğini vurgulamak isteriz. Alanın tamamı üzerinde, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks. 3 kat ve parsel sınırlarına yaklaşma mesafeleri 10. m olmak üzere, yeni yapılaşma hakları getirilmiş olması ise, son derece sakıncalı bir karardır. Bu alan, “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralıdır ve bu alanda ilave bina yapımı, kazılar sırasında yeraltı kalıntıları çıktığı için durdurulmuştur. Böyle bir alana yeni yapılaşma kesinlikle getirilmemelidir.

 

b) Pafta F21-c-25-c-4-c:

 

Cumhuriyet Gazetesi Deposu olan alana (79 ada) AOP (Açık Otopark Alanı) fonksiyonu getirilmiş. Alan, “ Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik / Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı. Bu alanı, kazı yapılarak ortaya çıkarılacak yeraltı zenginliklerin sergilendiği “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlemek yerine “Açık Otopark Alanı” olarak düzenlemek gerçek bir koruma anlayışı olamaz. Bu durum, plandaki yaklaşımın, yeraltı zenginliklerini korumayı bu zenginlikleri olduğu yere hapsetmek ve hiç ortaya çıkarmamak olarak kabul ettiğini göstermektedir

 

c) Pafta F21-c-25-c-4-d:

 

Sultanahmet Camii Külliyesi’nin karşısındaki,”Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alan da, bu zenginliklerin ortaya çıkarıp sergileneceği bir “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlenecek yerde, Park alanı olarak gösterilmiştir.

 

d) Pafta F21-c-25-d-3-b:

 

Çemberlitaş’ta, “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana, 0.40/1.20 ve 3 kat ile yeni “Orta Öğretim Tesis Alanı” getirilmiş. Yeraltında, üstelik de tescilli bir dünya mirasının bulunduğu biline biline, yeraltı birikimlerini ortaya çıkarmayı düşünmeyen bir korumacılık(!) yaklaşımının, bu kez daha da ileri giderek, bu mirası tahrip edecek bir karar üretmiş olması doğrusu çok endişe vericidir.

 

e) Pafta F21-c-25-d-2-c:

 

Korunacak eski eser olan İstanbul Erkek Lisesi alanına, 0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat-9.50m ile yeni yapılaşma getiriliyor. Planda “ Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taranmış olan bu alan içinde yeni inşaat hakkı getirmek gerçek anlamda bir korumacılık anlayışına ters düşen, son derece sakıncalı ve yanlış bir karardır

 

3) Pafta F21-c-25-d-1-b ve F21-25-d-1-c :

 

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı “Prestij Konut Alanı” oluyor. Planda, adaların üzerinde, “ Atatürk Caddesi silueti H = 9.50 irtifa aşılmamak, Atatürk Caddesi cephesinde H = 6.50 m. irtifada tarihi arasta mimarisi ve derinliğinde geleneksel ticaret uygulaması yer alacak şekilde, kentsel tasarım yarışma projesi ile düzenlenecek, Süleymaniye kentsel dokusu ile bütünleştirilecektir. Çevre yerleşme irtifası aşılmamak şartıyla max E = 1.50’dir. Avan projesi İBB BŞK’ca onaylanacaktır.” notu bulunmaktadır.

 

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ Blokları) desantralize edilmesinin, fonksiyonların değil, mevcut yapıların da ortadan kaldırılacağı bir uygulama olarak ele alınmasını anlayabilmek mümkün değildir. Bizim “desantralizasyon”dan anladığımız, fonksiyonların taşınması ve yapılara yeni fonksiyonlar getirilmesidir. Oysa bu maddede, “desantralizasyon sonrası boşalan alan”dan bahsedilerek, desantralizasyonla birlikte mevcut yapıların da yıkılıp yeniden yapılmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu alana getirilen “Prestijli Konut Alanları” tanımından kastedilen ise anlaşılamamaktadır. Bu konuya ilişkin görüşlerimiz ve eleştirilerimiz, raporumuzun Plan Notları’na ilişkin bölümünde de yer almaktadır. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Blokları, 20. yüzyılın korunması gerekli modern yapılarındandır ve Belediye’ce hazırlanan envanter çalışmaları listesinde “tescili önerilen korunacak yapı” olarak yer almasını beklediğimiz bu binaların yıkılarak yerine yeni yapılaşma getirmek son derece sakıncalı bir yaklaşımdır.

 

Ayrıca dikkati çeken diğer bir konu da, bu alanın üzerinden (2900 adadan) plan lejantında “Örtülü Olası Fay” olarak tanımlanan bir fay hattının geçmekte oluşuna karşın, ne planda ne de plan notlarında, bu konuda tek bir hükmün yer almamış olmasıdır.

 

4) Metropoliten ölçekte hizmet veren idari yapıların Tarihi Yarımada dışına desantralizasyonu gereği üzerine görüşlerimizi 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda detaylı olarak aktarmıştık. 1/1000 ölçekli planda ise sadece Adliye Sarayı ile ilgili desantralizasyon kararı dışında, metropoliten ölçekte hizmet veren tüm idari yapıların yerlerinde kaldıkları, üstelik yeni yapılaşma koşullarının da belirlenerek, bu kullanımların daha da genişlemesine ve kalıcılaşmasına olanak yaratıldığı görülmektedir.

 

Bu çerçevede;

a) Pafta F21-c-25-c-4-a:

 

“İstanbul Defterdarlığı”,” İl Sağlık Müdürlüğü”,”Özel İdare Müdürlüğü”, Adliye karşısındaki “Tapu ve Kadastro Müdürlüğü”,” Milli Eğitim Müdürlüğü” gibi, metropoliten ölçekteki bir çok idari yapı yerinde kalıyor; planda bunların desantralizasyonu öngörülmüyor.

 

İstanbul Defterdarlığı’nın bulunduğu alan genişletilerek, mevcut eski eser dışında, 0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat olmak üzere yeni inşaat hakkı da getiriliyor. Üstelik, bu alanın üzerinde AJE lejantı da var.

 

b) Pafta F21-c-25-d-2-d:

 

Vefa’da- Süleymaniye Camii Külliyesi karşısında bulunan “İstanbul İl Müftülüğü” yerinde kalıyor.

 

5) Yeraltı otoparkları ve katlı otoparklara ilişkin eleştirilerimiz ve çekincelerimiz 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda detaylı olarak yer almak idi. 1/1000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı’nda da, çok dar sokakların yer aldığı ve lastik tekerlekli araçlardan özellikle arındırılması gerekli alanlar da dahil olmak üzere, çok sayıda katlı otopark ve yeraltı otoparkına yer verilerek, bu alanlara otomobille ulaşımın adeta teşvik edildiği de görülmektedir. Ayrıca, planda yeşil alan olarak gösterilen birçok alanın altının da yeraltı otoparkı olarak düzenlenmesi önerilmektedir ki, bu alanlar için, yukarıda belirttiğimiz genel sakıncanın yanı sıra bir başka sakınca daha ortaya çıkmaktadır. O da, yeşil alanların aynı zamanda ağaçlık alanlar olması gerektiği, tek ağaç olmayan bir parkın gerçek anlamda bir park sayılamayacağı, oysa bu alanların altına YOP yapılmasının ağaçlandırmanın önünü tıkamasıdır.

 

Planda getirilmiş olan YOP ve KOP’lardan birkaç örnek vermek gerekirse;

 

a) Pafta F21-c-25-d-1-d:

 

Sirkeci Garı arkasında, İş Bankası arşivinin bulunduğu adaya (KOP) fonksiyonu getirilmiş. Bu alanın lastik tekerlekli araçlardan arındırılması planın hedeflerinden biri olması gerekirken, bu yoğunlukta bir alana, özel arabayla gelmeyi teşvik edercesine kat otoparkları getirmek son derece sakıncalıdır.

 

b) Pafta F21-c-25-d-1-c:

 

Manifaturacılar Çarşısı’nın arkasındaki 972 adaya KOP getirilmiş. Yapı yaklaşma sınırı yok., yani yapı yola dayanacak. Sadece hmaks = 3 kat verilmiş.

Paftanın alt kısmındaki bir alana da (Şehzadebaşı Caddesi’nin bir arkası), alanın %100’ünü kullanmak üzere, h = 12.50 m. ile KOP getirilmiş.

 

c) Pafta F21-c-25-d-2-c:

 

Mahmut Paşa Camii yanındaki alana, yapı yaklaşma sınırları ve h = 9.50 ile KOP getiriliyor.

315 adaya KOP getirilmiş. Üstelik de bu alan üzerinde “Olası Fay” lejantı var!...

 

d) Pafta F21-c-25-d-3-a:

 

Park altı YOP. Üstelik AJE lejantı da var.

Beyazıt’ta, yoğun konut alanları arasındaki bir yapı adasının tamamı, h = 12.50 ile KOP olmuş.

 

e) Pafta 21-25-d-2-a: Örtülü Fay Hattı’nın geçtiği yeşil alanın altında YOP var.

Ethem Paşa Konağı yanında, Örtülü Fay Hattı’nın geçtiği bir yeşil alanın altına YOP getirilmiş.

 

f) Pafta F21-c-25-d-3-d:

 

183 adanın tamamına KOP getirilmiş. hmaks = 9.50. (Sahil banliyö hattı kenarı.)

 

6) Pafta F21-c-25-d-1-c + F21-c-25-d-2-d + F21-c-25-d-3-a + F21-25-d-4-b:

 

İstanbul Üniversitesi’nin bütün bölümleri yerinde kalmış. (Eczacılık, Mühendislik, Fen ve Edebiyat, Biyoloji, Basın Yayın, Sosyal Bilimler, vb..) Ayrıca, bazı üniversite alanlarına yeni inşaat hakları getirilerek üniversitenin bu alanlarda gelişmesine ve kalıcılaşmasına da olanak sağlanmış. Bu çerçevede;

 

F21-c-25-d-1-c paftasında kalan ve tamamı İÜ olarak gösterilmiş olan alanda (665-666-667 adalar- İÜ Biyoloji Bölümü yer alıyor), TAKS = 0.30, KAKS = 0.90, hmaks = 3 kat ve ada sınırlarından 10’ar m. çekilerek, yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş.

 

F21-c-25-d-2-d+ F21-25-d-1-c paftalarında kalan Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Basın Yayın Yüksek Okulu ile İktisat Fakültesi alanında (575-578 ada), TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 kullanım ile yapı yaklaşma sınırları çizilerek, hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş.

 

F21-c-25-d-1-c paftasında kalan İÜ Deniz Ürünleri ve Coğrafya Enstitüsü ile Yabancı Diller bölümlerinin bulunduğu adada, 0.30/0.90 ve hmaks = 3 kat ile yeni yapılaşma koşulları belirlenmiş.

 

Kısacası, İÜ desantralize edilmek yerine, daha da genişletiliyor. Bu planlama kabulünü son derece sakıncalı bir karar olarak değerlendiriyoruz. 1/5000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda da belirtmiş olduğumuz gibi, İstanbul ve Türkiye çapında hizmet veren tüm işlevlerin Sur dışına desantralizasyonu, Koruma Amaçlı İmar Planı’nın temel hedefi olmalı ve bu çerçevede, İÜ’de, Rektörlük ile Hukuk Fakültesi gibi tarihi çekirdek fakülteler dışında, sur dışına taşınmalıdır.

 

7) Pafta F21-c-25-d-2-a:

 

Sahilde yer alan İstanbul Ticaret Odası’nın eski binası Üniversite Tesis Alanı olarak gösteriliyor. İTO’nun kurduğu üniversite için bu alanı kullanmasının planla onay görmesini, Suriçi’nin mevcut devlet üniversitelerinin idari ve çekirdek yapıları dışında, yüksek öğretim tesislerinin Sur dışına taşınması gerektiği yönündeki görüşlerimiz çerçevesinde, sakıncalı bir karar olarak görmekteyiz

 

8) Pafta F21-c-25-c-1-d:

 

Planda, Sirkeci Tren İstasyonu’nun ana binası Kültürel Tesis Alanı yapılmış. Bu doğru bir karar. Ancak, istasyondaki diğer binanın, “Konaklama Tesis Alanı “ olarak ayrılmış olması sakıncalı bir karar. İstasyon binaları kompleksinin tamamı “Kültürel Tesis Alanı” olarak ayrılmalıdır.

 

9) Pafta F21-c-25-c-4-b:

 

“Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi” yerinde kalıyor; desantralizasyon önerilmiyor. Metropol ölçekte hizmet veren hastaneler Tarihi Yarımada dışına taşınmalıdır. Bu konudaki görüşlerimiz 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı ile ilgili raporumuzda detaylı biçimde açıklanmıştır.

 

10) Suriçi’nde yeteri kadar, hatta Sur dışına hizmet veren yurt binası varken, planda bu alanlara yeni yapılaşma koşulları getirilmesini hatalı bir yaklaşım olarak görüyoruz. Ayrıca, Plan Notları bu alanlarda yapılacak yapılar için avan proje ve Kurul onayı dahi aramıyor.

 

Plandaki Yurt Alanları örnekleri:

 

a) Pafta F21-c-25-d-3-b:

 

Çemberlitaş Kız Öğrenci Yurdu. 0.40/1.60 ve hmaks = 4 kat ile yeni yapılaşma hakkı getiriliyor

 

b) Pafta F21-c-25-d-1-c:

 

Vezneciler Yurdu aynı fonksiyonu koruyor. 0.40/1.20, hmaks = 3 kat ve çekme mesafeleri verilerek yeni yapılaşma hakkı veriliyor.

 

c) Pafta F21-c-25-d-3-d:

 

Kadırga Erkek Öğrenci Yurdu 0.40/1.20, hmaks = 3 kat ile yeni yapılaşma hakkı getiriliyor

 

11) Planda, desantralize edilmesi önerilen hemen her fonksiyon alanında yeni yapılaşma hakları getirilmiş olması, “Desantralize” etmenin, binayı da ortadan kaldırarak yerine yeni bina yapmak olarak anlaşıldığını gösteriyor. Oysa bizim “desantralizasyon”dan anladığımız, fonksiyonu taşımaktır. Eğer söz konusu olan tarihi dokuyu bozan çok sakıncalı bir yapı değilse, bina yerinde kalır ve fonksiyonu değiştirilir. Unutulmamalıdır ki, bu yapılar milli servettir aynı zamanda ve ayrıca, korunması gereken eski eser yapıların dışında, çevreyle uyumlu eski eser olmayan yapıların da özellikle korunması, koruma anlayışının bir gereği olmalıdır.

 

12) Planın, eski eser yapıların bulunmadığı alanlardaki yaklaşımının da, bu alanların tamamen yıkılarak yenilenmesi olduğu görülmektedir. Yani bu alanların tamamı “Yenilenecek alan” olarak kabul edilmektedir. Bu yaklaşımla yapılan nüfus hesabının da, en az 100 000 kişiyi Tarihi Yarımada dışına taşımak anlamına geleceği açıktır. Oysa planda, bu alanlar üzerinde özel bir lejant (İmar mevzuatında, plan lejantları arasında, yenilenmesi öngörülen alanlar için ayrıca bir lejant- Yenilenecek Alan lejantı- öngörülmektedir) ve Plan Notları’nda da bunun nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin bir açınım yoktur. Suriçi’deki binlerce binanın yıkılarak yerine yenilerinin yapılmasını düşünmek ve önermek –ki, üzerinde eski eser yapı olmayan her parselde yapılan budur- çok ciddi bir “Kentsel Yenileme Projesi” ile birlikte ele alınması gereken bir yaklaşımdır. Bunun Suriçi’nin tarihi eser olmayan tüm yapıları üzerinde uygulanmasının gerekli olup olmadığı bir yana, geleceğe yönelik geniş bir perspektifle soruna bakmadan ve bu bakışın ürünü olan ciddi bir proje üretmeden, bu alanları boş alanlarmışçasına ele alarak adalar üzerine yeni yapılaşma emsallerini yazmakla yetinmek ve plan nüfusunu da bunun üzerinden yaparak, sosyal donatı alanlarını da bu hayali nüfusa göre hesaplamak son derece yanlış bir planlama yaklaşımıdır. Bu konudaki eleştirimizin, 1/5000 plana ilişkin raporumuzda da yer almış olduğunu ayrıca tekrar hatırlatmak isteriz.

 

13) Planda, mevcut okul alanlarının tamamının üzerinde yeni yapılaşma koşulları yer almakta; ayrıca birçok da yeni okul yapımı öngörülmektedir. Ancak, Plan Notları’nda birçok fonksiyon için getirilmiş olan “avan proje ile uygulama yapılması” koşulunun Eğitim yapıları için getirilmediği görülmektedir. Bu sakıncalı bir yaklaşımdır. Mevcut okullara ilave bina yapılıp yapılamayacağı öncelikle Koruma Kurulu kararına bağlanmalı; gerek mevcut okulların ilave binaları, gerekse de yeni okul binaları için avan proje ile uygulama yapma zorunluluğu getirilmeli ve bu avan projeler için Koruma Kurulu onayı istenmelidir.

 

14) Pafta F21-c-25-d-1-c:

 

İtfaiyenin olduğu yere (619 ada) 0.40/1.20, hmaks = 3 kat ile yeni yapılaşma hakkı getiriliyor. Mevcut itfaiye binası korunacak eski eser. Alan genişletilerek yeni ilave yapı hakkı getiriliyor. Öncelikle, alanın etrafındaki yolların çok dar olması nedeniyle, bu alanın itfaiye fonksiyonu için uygun olup olmadığının yeniden test edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, planda korunacak eski eser olarak gösterilmiş olan mevcut binaya ilave bina ancak Koruma Kurulu onaylı avan proje ile yapılabilmelidir.

 

15) Pafta F21-c-25-d-4-c:

 

a) Yenikapı Ulaşım Transfer Merkezi: “Kentsel tasarım projeleri ile düzenlenecek olup, avan proje İ.B.B.Başk.’ca onanacaktır.” deniyor. Avan projeler için Kurul onayı aranmıyor. Avan proje kesinlikle Kurul onayına sunulmalıdır.

 

b) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Su Ürünleri Hal Müdürlüğü de (Planda “Belediye Hizmet Alanı” olarak gösterilmiş) desantralize edilecek; plan üzerindeki notta, “deniz ulaşım sistemlerine ait teknik eğitim ve hizmet alanı, geleneksel deniz tekneleri sergi birimleri yer alabilir. Kentsel Tasarım projesi ile düzenlenecek ve avan proje İBB Başk’ca onanacaktır.” deniyor. Avan proje için Kurul onayı aranmıyor. Avan proje Koruma Kurulu onayına sunulmalı ve Kurul kararı doğrultusunda işlem yapılmalıdır.

 

16) Pafta F21-c-25-d-2-c:

 

Tahtakale’de, Türk Telekom’un Santral Binası’nın eski eser olarak tescili öneriliyor. Ama, bu yapının yanına, adanın bir kısmına 0.40/1.20 (3 kat), bir kısmına da 0.40/1.60 (4 kat) olmak üzere, yeni inşaat hakkı getiriliyor. İlave bina yapımı için Koruma Kurulu onayı aranmalı; eğer Kurul ilave yapıya izin verirse, uygulama Koruma Kurulu onaylı avan proje ile yapılmalıdır.

 

17) Birçok parkın, Ayasofya Meydanı’nın, Gülhane Parkı’nın, Eminönü Meydanı’nın vb üzerinde ÖA ( Önlem Alınmadan Yapılaşmaya İzin Verilmeyecek Alanlar” ve AJE (Ayrıntılı Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Gerektiren Alanlar) lejantlarının yer alıyor.

Plan ifade tekniğindeki bu hata, yeşil alanlar üzerinde de yapı yapılabilir gibi yanlış anlamalara yol açabilir. Bu nedenle, planda ÖA ve AJE alanlarının sınırları çizilip, bu sınırlar içindeki herhangi bir yere de lejantı yazmak yerine, ÖA ve AJE lejantlarını, sadece yapı yapılabilecek alanlarda ve her yapı adası üzerinde ayrı ayrı göstermek daha doğru olacaktır.

 

I-B) 1/1000 ÖLÇEKLİ EMİNÖNÜ KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI NOTLARI ELEŞTİRİSİ

 

A) PLAN GENEL HÜKÜMLERİ

 

A-3 ve A-6) A-3 ve A-6’dan, tüm Suriçi için Kentsel Tasarım Projelerinin hazırlanacağı anlamı çıkıyor. A-6’da, bu projeler hazırlanana kadar, 1.- 2. ve 3. Derece Koruma Bölgelerinde nasıl bir uygulama yapılacağı belirtiliyor. Ancak, 1. ve 2. Derece Koruma Bölgeleri için Kentsel Tasarım Projeleri hazırlanma süresi 3 yıl ile belirlenirken, 3. Derece için bir zaman belirlemesi yok. Maddede,” Kentsel Tasarım Projesi yapılacak alanlar dışında 1/1000 plan hükümlerine göre uygulama yapılacaktır” anlamında bir başka ibare de yer almıyor. Kısacası, A-6 maddesi,” tüm Suriçi’nde Kentsel Tasarım Projesi yapılacaktır” biçiminde anlaşılıyor. Oysa Plan üzerinde bazı alanlara “Kentsel Tasarım Projesi ile uygulama yapılacaktır” yazılması ve Plan Notları’nın bazı maddelerinde de bazı alanlar için bunun vurgulanması, Kentsel Tasarım Projelerinin belirli alanlarda uygulanacağı düşüncesini uyandırmaktadır. Bu durum açık ve net biçimde ifade edilmeli, karışıklığa yol açan madde ifadelerinden kaçınılmalıdır

 

A-7) “Üst üste katman olarak gelen kültür varlıklarının birlikte korunması esastır.”

İlkesi çok doğru ve yerinde bir ilkedir. Ancak, bu ilkeyi izleyen,”üst kültüre ait eser ihya edilecektir” yargısı bu ilke ile çelişkilidir. Bu konu uzman işidir ve Suriçi’nin tamamı için geçerli genel bir plan ilkesi olamaz. Bu konudaki karar yetkisi Koruma Kurulu’na bırakılmalıdır.

 

A-8) Bu maddenin sonuna “Ancak, resmi ve/veya bilimsel kurumlardan aksine talep gelmesi halinde, nihai karar yetkisi ilgili Koruma Kurulu’nundur” cümlesi eklenmelidir.

 

Madde, uzaktan algılama ile çok önemli bir bulgu çıktığı takdirde, üst esere zarar vermeden bunun ortaya çıkarılıp çıkarılamayacağına dair bir açıklık da getirmiyor. Maddeye, bunu olanaklı kılacak biçimde netlik getirilmelidir.

 

A-9) Burada sadece “tespit” deyimi yetersizdir. “Tespit ve tescil” demek gerekir.

 

A-10) Bu maddeden, 1. ve 2. Derece Sit alanlarında sadece ruhsat öncesi araştırması yapılacağı anlamı çıkıyor. Oysa kazı sırasında kalıntı çıkma olasılığı bu bölge için çok yüksektir. Bu alanlardaki kazılarda mutlaka arkeolog veya sanat tarihçisi bulundurulmalı; kalıntı çıkarsa ilgili Koruma Kurulu’ndan karar istenmelidir.

 

A-11) Bu madde ile K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü Envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan “kayıp eserler” in ihya edileceği hükmü getiriliyor. Bu eserlerin tescilli olup olmadığı, Büyükşehir Belediyesi elemanlarınca yapılmış olan tespitlerin Kurul’ca tescilinin henüz yapılmamış olduğu göz ardı ediliyor. Burada, Kurul’ca tescili yapılmayacak olan tespitlerin listeden düşeceği özellikle vurgulanmalı; bunun yanı sıra, tescilli olup da ihya için yeterli bilgi ve belgesi olmayanların ihya edilemeyeceği de unutulmamalıdır. Bu konuda Koruma Yasası’nın ilgili maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere “kayıp eski eser ihyası” Kurul Kararı’na bırakılmalıdır.

 

A-12) “Envanterde yer alıp planda ihyasına karar verilen eserlerde” yapılacak uygulama ve kullanım hakkındaki bu maddede, plan kararı ile kayıp ihyası getirilmekte; bu ihyanın “Avan Proje” ile yapılması öngörülmekte (yani, bu alanda, tescili, bilgi ve belgesi olmayan, Belediyece tespiti yapıldığı ifade edilen bir eski yapının ihyası adına, yeni bir yapı yapılmaktadır) ve ayrıca, bu süreçte Koruma Kurulu tamamen devre dışı bırakılmaktadır. Bu son derece yanlış ve sakıncalı bir uygulamadır.

 

Kayıp eserin ihyası demek, bir anlamda 2. grup uygulaması demektir. Ortaya çıkan yapı eski mimaride, eski teknik ve malzeme ile yapılırsa gelecek kuşaklar bu yapının yeterli doküman sağlanarak inşa edildiğini sanıp, yorum ve araştırmalarında temel bilgi olarak kullanabilirler. Bu bizi, tarihi saptırma hatasına götürür. Bu konuda nihai karar ilgili Koruma Kurulu’nda olmalıdır.

 

A-13) “İlgili kurum ve kuruluş görüşü alınmak suretiyle” demek yeterli bir açıklık getirmiyor. Kullanım değiştirmek için mutlaka ilgili Koruma Kurulu’nun kararı alınmalıdır.

 

A-15) Bu hükümde yer alan işlemlerin tümü ilgili Koruma Kurulu yetkisi içindedir. Kurul kararı olmadan işlem yapılmamalıdır.

 

A-16) “Bölgenin mevcut eski eserlerinin cephe karakteristiğini devam ettirmek” koşulu, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi, korumacılık açısından sakıncalı bir yaklaşımdır.

 

A-17) Bu madde, Kurul’ca tescil edilmeyen Kayıp eski eserlerin ihyasına da olanak sağlıyor. Yeterli bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin de yeniden ihyasını öngörüyor. Bunların kontur ve gabarileri nasıl belirlenecek?.. Bu konuda, Koruma Kurulu kararı olmadan hiçbir işlem yapılmamalıdır.

 

A-20) Maddenin sonundaki “… uygulamaya devam edilecektir.” hükmü çok tehlikelidir. “İlgili Koruma Kurulu kararı doğrultusunda.” tümcesi eklenmelidir.

 

A-23) Çelişkili anlam çıkıyor. Ek bina talebi yeni ek demektir. Sonraki cümledeki hüküm ise, mevcut fakat eski olmayan ekler içindir. Ek bina ihtiyacının çözümü eserin parselinde değil yakın civarında olmalıdır.

 

A-24) Sayılan eserler ata yadigârı anıtsal yapılardır. Bu konuda ilgili Koruma Kurulu kararı almadan hareket etmek “Koruma Mevzuat”ımızın suç saydığı bir eylemdir.

 

A-25) Kayıp eski eser ihyası sadece Kurul’ca tescil edilmiş olan eski eserler için söz konusu olabilir ve sadece yeterli bilgi ve belgesi olan kayıp eserler gene ancak Kurul kararı ile ihya edilebilir. Bu husus göz ardı edilmemek koşulu ile bu maddede bahsi geçen Kentsel Tasarım Projeleri kesinlikle Koruma Kurulu onayına sunulmalıdır. Bu projelerde “bölge dokusuna uygun malzeme, cephe vb özelliklerine uyulması” koşulu ise, Suriçi’nde yapılacak yeni yapıların tamamıyla eskinin kopyaları olmalarını öngören bir planlama yaklaşımının ürünüdür ve daha sonraki Plan Notları’na ilişkin değerlendirmelerimizde de tekrar değineceğimiz bu yaklaşımı son derece sakıncalı bulduğumuzu belirtmek isteriz. Yeni yapılacak yapılarda aranması gereken, eskinin birer kopyaları olarak tarihi yanıltmaları değil, aksine, yapıldıkları dönemin mimarisini, teknolojisini ve malzemesini kullanırken, eskiye saygılı ve eskiyle uyumlu olmalarıdır.

 

A-26) Altyapı ile ilgili bu işlemler kazı da gerektirdiğinden, kesinlikle Kurul görüşü doğrultusunda ve kontrollü olarak yapılmalıdır. Bu alanlardaki kazılarda mutlaka arkeolog veya sanat tarihçisi bulundurulmalı; kalıntı çıkarsa ilgili Koruma Kurulu’ndan karar istenmelidir.

 

B) ÖZEL HÜKÜMLER

B-I- KENTSEL TASARIM ALANLARI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

 

1) Bu maddede, “Plan Genel Hükümleri’nde tanımlanan Kentsel Tasarım Alanları için 1/500, 1/200, 1/100 ve gerekirse daha alt ölçekte Kentsel Tasarım Projeleri ile uygulamaya geçilebilir.” deniyor. Plan Genel Hükümleri ile ilgili değerlendirmemizin başında ifade ettiğimiz “Kentsel Tasarım Projesi yapılacak alanlarla ilgili belirsizlik” çerçevesinde, bu maddenin de bu belirsizliği devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Bu madde, “belirlenmiş alanlarda” Kentsel Tasarım Projeleri yapılacağı düşüncesini uyandırıyor ve bu alanların da Plan Genel Hükümleri’nde belirlendiğini ifade ediyor. Oysa Plan Genel Hükümleri böyle bir tanımlama yapmıyor; aksine, tüm Suriçi’nde Kentsel Tasarım Projeleri yapılacakmış gibi bir düşünce çağrıştırıyor. Bu konu netleştirilmeli.

 

3) Burada gene, Belediyece tespiti yapılan, ancak ilgili Koruma Kurulu’nca henüz onaylanmamış eski eserler baz alınarak bir hüküm getiriliyor. “Kurulca tescil edilen” ibaresi eklenmeli öncelikle ve hüküm tescilli eski eserler için geçerli olmalı.

Maddenin birinci bendinde “1. ve 2. Derece Koruma Bölgelerinde tescilli sivil mimarlık örneklerinin yoğun olduğu ve /veya doku oluşturduğu adalarda eski eserin özgün kat adedi artırılamaz” hükmü yer almaktadır. Bunun anlamı, bu tanıma girmeyen alanlarda eski eserlerin özgün kat adetlerinin artırılabileceğidir. 3. derece Koruma Bölgeleri ile ilgili Plan Notları’nda da bu zaten açıkça belirtiliyor. Bu açıdan hükmü son derece sakıncalı bir yaklaşım olarak görüyoruz. Suriçi gibi Dünya Mirası bir bölgede, tüm eski eserler aynı kontur ve gabarileri ile korunmalıdır. Bu konuda Plan Notları’nın farklı maddeleri arasında da bir çelişki söz konusudur. Plan Genel Hükümleri A-17 maddesinde, “Tarihi Yarımada K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü Envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan kültür varlıkları orijinal kontur ve gabarisi ile korunacaktır” denmektedir.

 

Ayrıca, bu maddenin son bendinin anlamı, daha önceden bilinmediği için envanterde yer almayan, ancak temel kazılarında ortaya çıkan çok önemli olan bir kalıntının dahi korunamayacağı ve yaşatılamayacağıdır. Bunun mantığı, yapılan envanter çalışmasının eksiksiz olduğudur. Oysa bu envanterlerin toprak altını büyük ölçüde göstermediği bilinmektedir. Bu hüküm ile açıktır ki sadece üst kültürün, yani Osmanlı’nın korunması ve ihyası ön plana alınmaktadır. Ayrıca, yaşayan üst kültüre ait tescilsiz, bilgi ve belgesi olmayan ve Koruma Kurulu Kurul kararı alınmayan bir “kayıp eski eser ihyası anlayışı”, bu maddede,” tescilli- tescilsiz” vurgulaması da yapılarak, daha da net biçimde ifade edilmektedir.

 

B-II- KORUMA BÖLGELERİ

B-II-A) 1. Derece Koruma Bölgeleri:

 

5) Yeni yapıların tümüyle eskinin kopyası olarak inşa edilmelerini öngören bu yaklaşımı son derece sakıncalı buluyoruz.

 

6) “Üst kültüre ait tescilli- tescilsiz kayıp anıt eser, sivil mimarlık örneklerinin

korunması ve ihya edilesi” yaklaşımı, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ilgili Koruma Kurulu onayı olmadan yapılamayacak, yapılırsa da ciddi sakıncalar yaratacak bir uygulamadır.

 

B-II-A-1) Sur-i Sultani Bölgesi:

 

2) Bu maddede, “Bu alanda tescilli olmayan kayıp eserler ihya edilemez.” deniyor. Bu olumlu not tüm Suriçi için geçerli olmalı. Plan Notları’ndan tescilsiz eski eserlerin ihyasına olanak veren tüm ibareler çıkarılmalı; tescili olmayan kayıp eserlerin ihya edilemeyeceği hükmü Plan Notları’nın Plan Genel Hükümleri içinde net biçimde vurgulanmalıdır.

 

3) Bu maddeden, “Önemli olan Osmanlı’yı korumak ve yaşatmaktır; Roma ve Bizans önemli değil” anlamı çıkmaktadır. Bu son derece sakıncalı bir yaklaşımdır. Yaşayan üst kültüre ait eseri koruyarak, ona zarar vermeyen durumlarda, alt kültür de açığa çıkarılabilmelidir. Uzaktan algılama sadece tespit için kullanılabilir. Peki, uzaktan algılama ile yapılan tespitten, yer altında önemli bulgular olduğu ortaya çıkarsa, bunların yerüstünde kalan eski eserleri tahrip etmeyen noktalarında da kazı yapılamayacak mı?.. Bu son derece ayrımcı bir korumacılık anlayıştır. Bu konudaki karar yetkisi ilgili Koruma Kurulu’na bırakılmalıdır.

 

B-II-A-2) Cankurtaran-Sultanahmet Kentsel Bölgesi:

B-II-A-3) Süleymaniye-Kumkapı Kentsel Bölgesi:

 

Bu bölgelerde yeni yapılacak yapılar için getirilen hükümler çağımızı yadsımaktır. Ayrıca mimari yaratıya müdahaledir. Bu yaklaşım, eskiyi taklit ederek tarihi yanıltmaktan ve ortaya bir tiyatro dekoru çıkarmaktan başka bir sonuç yaratmayacaktır ve bu son derece sakıncalıdır. Yeni binalar için söylenmesi gereken tek şey, sadece, “korunması gerekli kentsel dokuya, anıtsal ve sivil mimarlık örneklerine saygılı, onları ezmeyecek, ancak çağımızın mimari anlayışına uygun bir yapılanma” hükmü olmalıdır.

 

B-II-A-4) Hanlar Bölgesi:

 

Hanlar Bölgesi için ise, B-II-A-2 ve B-II-A-3 maddelerine ilişkin eleştirilerimiz aynen geçerlidir. İlave olarak, Hanlar Bölgesi’nde yeni inşaat talebi çok azdır. Bu nedenle, bu bölgede yapılacak yeni inşaatlar için yerinde ve birebir bir sistem getirilmeli, bu bölgedeki eski- yeni tüm yapılarla ilgili işlemlerde Koruma Kurulu’ndan karar alınmalıdır.

 

Roma ve Bizans dönemlerinden günümüze kadar gelen Hanlar Bölgesi, tarih boyunca hep Ticaret Alanı kullanımı içinde kalmıştır. Hanlar Bölgesi’ndeki mevcut binaların çok büyük kısmı “Korunması Gerekli Sivil ve Anıtsal Mimarlık Örnekleri”dir. Gene bu binaların büyük kısmı çok mülkiyetli yapılardır. Özellikle eski hanların her odası (hatta üst katlarda olanları dahi) ayrı parsel numaralarına sahiptir. Onarım ve restorasyonlarında, plan notları ile çözümlenemeyecek sorunlar söz konusudur. Ayrıca, sivil mimarlık örnekleri olmalarına karşın anıtsal nitelikleri de vardır. Kentsel yerleşim biçimi ve ölçüleri ile Doğu kültürünün çok özgün bu mimari örnekleri, yüzyılı aşkın kötü kullanıma ve tahriplere karşın, bugün dahi kurtarılabilecek niteliktedirler.

 

Bu alandaki uygulama şu şekilde yapılmalıdır:

 

Bu alanda avan projeye göre temel kazıları başlatılacak; doğal zemine ulaşılıncaya kadar kazı mutlaka elle yapılacak ve kazıda mutlaka sürekli olarak arkeolog veya sanat tarihçisi gözlem yapacaktır. İnşaat derinliğinin doğal zemine ulaşmaması halinde, ayrıca “uzaktan algılama sistemi” ile daha altta kalıntı olup olmadığı kontrol edilecek; varsa mutlaka bu kalıntılara ulaşan arkeolojik nitelikli kazıya devam edilecek; buluntuların rölöveleri alınıp, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün görüşü ile ilgili Koruma Kurulu’na başvurulacak ve Kurul’un kararına göre işlem yapılacaktır.

 

Geçmişte sadece ticari kullanıma ayrılmış ve bugün üzerinde bulunan binaların %80-90 oranında anıtsal niteliği olan Hanlar Bölgesi, dünyada örneği olmayan çok özel bir kentsel alandır. Bu alan için, 1/1000 ölçekli planla yapılanma hükümleri getirmek veya daha sonra yapılacak “Kentsel Tasarım Projeleri” ile çözümlenebileceğini kabul etmek, uygulamanın mal sahiplerince tek tek yapılacağını kabul etmek anlamına gelir. Oysa bu eşsiz kültür mirasının korunması, kişilerin güncel taleplerine ve kısıtlı maddi olanaklarına değil, belediyelere bile bırakılamayacak ölçekte ulusal bir sorumluluktur. Sorun mutlaka Kültür Bakanlığı yardım ve desteği ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nce ele alınıp çözümlenmelidir.

 

Önerimiz, Hanlar Bölgesi’ni, Sur-u Sultani’yi ve büyük anıtsal meydanları “Protokol Bölgesi” statüsüne alarak, Kültür Bakanlığı ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri arasında, her biri için ayrı protokoller yapılması ve en kısa süre içinde uygulamaya geçilmesidir.

 

Ancak, özellikle Hanlar Bölgesi için “Kurtarma Onarımı” dediğimiz türde koruma onarımlarına izin verilmelidir.

 

B-II-A-5) Marmara-Haliç ve Kara Surları Bölgesi:

 

Bu alanlar için - sur duvarları, burçları, kapıları ve su hendekleri- getirilen ve hangi “kültürel fonksiyonlar”ı içerdiği belirsiz olan kararı sakıncalı bulmaktayız. Çevrenin bu anlamda yoğun biçimde kullanılması tahribata neden olabilir. Bu çerçevede, Plan Notları’nın bu maddesinden “kültürel fonksiyonlar” tanımının çıkarılması gerektiği kanısındayız.

 

B-II-B) 2. Derece Koruma Bölgeleri:

 

Yeni inşaatların yükseklik ve kat adetleri için getirilen genel hüküm, uygulamada bazı karışıklıklara neden olacaktır. Plan üzerinde verilen 3 veya 4 katı plan notu ile azaltmak, bu planın yeterince incelenmeden acele ile yapıldığı izlenimini vermektedir. Oysa “Koruma Amaçlı” bir planda, gerek bina oturumlarının, gerek kat adetlerinin yerinde yapılan saptamalarla getirilmiş olması gerekir. Plan Notları, plan üzerinde çizimle gösterilemeyecek hükümler için geçerlidir. Aslında bu yanılgıya, plan notlarının birçok maddesinde düşülmektedir.

 

“Anıt eserin orijinal saçak yüksekliği” sözü de son derece yanıltıcıdır. Bu anıt eser çeşme de olabilir. Ayrıca anıt eserin yanındaki parsele yapı yapılmaması da gerekebilir. Bu parsellerde Kurul Kararı ile birebir çözüm getirilmelidir.

 

Maddenin son bendinde ise, raporumuzun daha önceki bölümlerinde de değinerek eleştirdiğimiz, eskinin kopyacılığı anlayışı bir kez daha vurgulanmaktadır.

 

B-II-B-1) Cankurtaran Kentsel Bölgesi:

B-II-B-2) Gedikpaşa-Nişanca Kentsel Bölgesi:

 

Bu alanlarda yapılacak yeni yapılaşmayı eskinin bir kopyası olarak tanımlayan hükümlere ilişkin eleştirilerimizi, yukarıda, ilgili maddelerde ifade ettiğimiz için burada aynen tekrarını gereksiz buluyoruz. Ancak burada, bu genel eleştirimiz dışında, Cankurtaran Bölgesi ile ilgili bir ilavede bulunmak istiyoruz:

 

Açıkça söylenmemesine karşın, bu bölgede, Amiral Taftil sokaktaki 3 adet kâgir cepheli eski bina vesile edilerek, çevrenin tamamen ahşap binalardan oluştuğu izlenimi yaratılmaktadır. Bilindiği üzere Cankurtaran Mahallesi XX. yüzyılın başında büyük bir yangın sonucu tamamen yok olmuştur. O nedenle, mevcut eski yapıların büyük çoğunluğu 1920 ile 1950 yılları arasında yapılmıştır. Amiral Taftil Sokaktakiler de bu dönemin yapılarıdır ve korunmalıdır. Ancak tescilli eski binaların korunmasının yanı sıra, yeni binaların eskiyi taklit ederek yapılması yanlıştır. Saygılı bir mimari ve bina ölçüsü getirmek yeterlidir.

 

B-II-C) 3. Derece Koruma Bölgeleri:

 

Bizi rahatsız eden bir diğer şey, Suriçi’nde çok büyük oranda ve ölçüde bozulmuş ve taşlaşmış alanları da 1. ve 2. derece koruma bölgelerinin devamı imiş gibi “3. Derece Koruma Bölgesi” olarak nitelemektir. 4-5-6-7 katlı bitişik nizam apartmanlardan oluşan bu bölgeler için başka bir deyim kullanmak gerekir. Örneğin “Koruma Kısıtlamaları Getirilecek Koruma Alanları” denebilir. Tanımında ise, asıl amacın çevresindeki gerçek “Kentsel SİT Alanları”nın korunması olduğu belirtilebilir. Çünkü 2863 sayılı Koruma Yasası’nda, Kentsel SİT Alanları civarında “Ayrıca Koruma Alanları” kavramı yer almaktadır. Bu koruma gereği çevreye karşı olduğu kadar, Fatih örneğinde olduğu gibi, Kentsel SİT Alanı’nın ortası için de söz konusu olabilir.

 

Ayrıca, bu alanlardaki tescilli sivil mimarlık örneklerinde kat artımı yapılabilmesi hükmünü sakıncalı bulduğumuzu da bir kere daha vurgulamak isteriz. Bu konudaki eleştiri ve görüşlerimiz, Plan Notları’nın “B-I- Kentsel Tasarım Alanları İle İlgili Hükümler” bölümüne ilişkin değerlendirmemizde açık biçimde yer almış olduğundan, burada bir kez daha tekrarlamaya gerek görülmemiştir. Bu madde ile ilgili bir başka eleştirimiz de, “ Geleneksel mimari öğelerle mevcut yapı cephelerinin rehabilite edileceği”dir. Yeni yapıların eskinin kopyası olarak tekrarlanmasına ilişkin eleştirilerimizin gerekçeleri, mevcut eski eser yapıların cephe karakterlerinin eskiyi taklitle rehabilite edilmesi konusu için de aynen geçerlidir. Tarihi yanıltmaya; yeni yapıların, yapılış dönemlerini değil de çok farklı ve eski bir dönemi yansıtmasını istemenin ve bunun koşullarını yaratmaya çalışmanın yanlış bir korumacılık anlayışı olduğunu bir kez daha tekrarlamak isteriz.

 

B-II-D) Korunması Gereken Yapılar:

 

Korunması gerekli yapıların en önemli niteliği ünik binalar olmasıdır. Yani, kendine özel ve özgü nitelik ve niceliklere sahip olmasıdır. Dolayısı ile korunması konusunda getirilecek koşuların da kendine özel ve özgü olması gerekir. Ayrıca, kullanılarak korunması gerekenlerin, bu kullanım türünün gerektirdiği özel duruma da çözüm getirmesi zorunludur.

 

En doğru koruma, kullanarak korumadır. Korunacak objeyi korumak onu yaşatarak korumaktır. Kullanılmayan kültür varlığı kısa zamanda harap olur. Çünkü içinde, neresinin hastalandığını bilen ve onu sağlıklaştıran insan olmaz. Kullanarak korumanın bedeli vardır. Bu bedel, eserin nicelik ve niteliğini bozmadan onarılması, tadil edilmesidir. İşte Koruma Kurulları bunun için vardır. Koruma Kurulları taşınmaz kültür varlıklarına ne ölçüde ve derinlikte müdahale edilmesi halinde niteliğinin bozulmayacağı saptayan ve karar veren uzmanlardan oluşan bir kurum olmak zorundadırlar.

 

O nedenle, bu “Plan Notları” ile getirilen inşai müdahale hükümleri, aslında ilgili Koruma Kurulu’nun alması gereken özel ve özgün kararlara müdahale etme anlamını taşımaktadır. Bu konuda “Plan Notları”nda yer alacak tek hüküm “Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarına yapılacak her türlü inşai müdahalenin, sadece ilgili Koruma Kurulu’nun kararına tabi olduğu” hükmüdür.

 

B-II-E) Korunması Gerekli Kentsel Unsurlar:

B-II-E-2) Arkeolojik Unsurlar:

 

Konuya sadece sarnıçlar açısından hüküm getirmek eksik bir yaklaşımdır. Suriçi, bugün bile, toprak üstü arkeolojik yapı ve kalıntıları ile bir açık hava müzesidir. Roma ve Bizans tarihinin kökleri bu alanda yatmaktadır. Yapılacak araştırma ve kazılarla tarihe yeni ışıklı kapılar açmak, bizim insanlık âlemine karşı olan görevimizdir. Kamu adına görev yapan belediyelerin sorumluluğu ise, aynı zamanda yasal bir sorumluluktur. Bu konuya, uzman görüşlerine dayanılarak çok daha geniş yer verilmelidir

 

Sarnıçların kamulaştırılması yetkisi ise Belediyelere değil Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir. Plan notları ile 2863 sayılı yasa değiştirilemez.

 

B-III) ARAZİ KULLANIMLARI

B-III-A) Konut Alanları:

 

Pansiyonculuk genellikle dar gelirli kişilerin başvurduğu bir geçim kaynağıdır. Bilindiği üzere, eski evleri olan ve bu evde oturan kimseler maddi olanakları dar kişilerdir. Bizim Kentsel Sit korumasından beklediğimiz, bu alanları, orada oturan ve oturmayı arzu eden eski yerleşikleri yerlerinden çıkartmadan korumak ve onların yaşam standartlarını yükseltmektir. Sadece çevreyi ve eski konutları sağlıklaştırmak, bu dar gelirli aileler için yeterli çözüm değildir. Devlet evinin onarımını tümüyle üstlense dahi, bu evin bakımını yapamaz. Ek gelire gereksinimi vardır. Evi iki bölüm olmaya elvermeyen kişinin ek gelir sağlayacağı tek şey de pansiyonculuktur. Bu nedenle, biz getirilen hükmün tam tersini savunuyoruz. Dar gelirli kişilerin evlerini, pansiyon olarak açmalarına yasak getirilmemeli, üstelik kredi verip özendirilmelidir. Ancak burada getirilecek kıstas, bu yapıların tamamen pansiyona dönüştürülmemesi; konut ve pansiyon işlevlerinin birlikte sürdürülmesi olmalıdır.

 

Maddede, TAKS, KAKS ve irtifa belirlenen konut alanlarında avan projeye göre uygulama yapılacağı ve avan projelerin İlçe Belediye Başkanlığı’nca onaylanacağı ifade edilmektedir. Avan projeler için ilgili Koruma Kurulu onayı istenmeli ve Kurul kararına göre uygulama yapılmalıdır.

 

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ Blokları) desantralize edilmesinin, fonksiyonların değil, mevcut yapıların da ortadan kaldırılacağı bir uygulama olarak ele alınmasını ise anlayabilmek mümkün değildir. Bizim “desantralizasyon”dan anladığımız, fonksiyonların taşınması ve yapılara yeni fonksiyonlar getirilmesidir. Oysa bu maddede, “desantralizasyon sonrası boşalan alan”dan bahsedilerek, desantralizasyonla birlikte mevcut yapıların da yıkılıp yeniden yapılmasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu alana getirilen “Prestijli Konut Alanları” tanımından kastedilen ise anlaşılamamaktadır. Bu konuya ilişkin görüşlerimiz ve eleştirilerimiz, raporumuzun “1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” başlıklı ilk bölümünde de yer almaktadır. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Blokları, 20. Yüzyılın korunması gerekli modern yapılarındandır ve Belediye’ce hazırlanan envanter çalışmaları listesinde “tescili önerilen korunacak yapı” olarak yer almasını beklediğimiz bu binaların yıkılarak yerine yeni yapılaşma getirmek son derece sakıncalı bir yaklaşımdır.

 

B-III-B) Kentsel Çalışma Alanları:

B-III-B-1) Yönetim Merkezleri

 

Kentin bütününe hizmet veren yönetim binalarından sadece Sultanahmet Meydanı’ndaki Adliye Sarayını örnek göstermek yeterli değildir. Sit alanından çıkartılması gerekenlerin eksiksiz olarak belirtilmesi gerekir. Oysa görüleceği üzere, 1/1000 ölçekli planda, metropoliten ölçekte hizmet veren idari fonksiyonların hemen hepsi, raporumuzun ilk bölümünde detaylı olarak belirtildiği gibi, yerinde bırakılmıştır. Her ne kadar Plan Notları’nda “Metropoliten alana hizmet veren mevcut yönetim merkezlerinin desantralizasyonu sağlanacaktır.” denmiş olsa da, bu bir temenniden öteye geçemeyecektir. Çünkü 1/1000 ölçekli planda, “İstanbul Adliyesi” haricinde, metropoliten alana hizmet veren tüm yönetim merkezlerinin üzerinde “Yönetim Merkezi” lejantı ve yazısı yer almakta ve mevcut kullanım fonksiyonu yazılmaktadır. Plan Notları, planda yer alamayan noktaları açıklayacak bir planlama aracı olduğuna ve planda yer alan kararların Plan Notları ile değiştirilmesi söz konusu olmadığına göre, Suriçi’ndeki metropoliten ölçekli idari fonksiyonların desantralizasyonundan söz edilemeyeceği açıktır.

 

B-III-B-4) Geleneksel Ticaret Alanları:

 

Çok büyük bir alana yayılmış olan “Hanlar Bölgesi”nin imar sorunları sadece “Kentsel Tasarım Projesi” ile çözümlenip, gerçekleşmesi mal sahiplerinin iradesine bırakılmamalıdır. Çünkü eski hanların kadastrosunu incelediğiniz vakit, altlı üstlü odaların dahi ayrı parsel numarası aldığını görürsünüz. Hatta bir han odasının 2-3 parsele bölündüğü bile olmuştur. Bu kadar karmaşık mülkiyet sorunları olan eski hanların, yüzlerce kişiye bölünmüş mülkiyet haklarını toplamak kişisel girişimlerle olası değildir. Dolayısı ile onarılmaları ve restore edilmeleri de sağlanamaz. Devlet adına Belediyenin konuya çözüm bulması gerekir. Plan, Kapalıçarşı için “Protokol” çözümü getirmektedir. Bu protokol genişletilmeli ve tüm “Hanlar Bölgesi”ni kapsamalıdır.

 

B-III-B-6) 3. Derece Ticaret Alanları

 

İMÇ Blokları ile ilgili olarak, Plan Notları’nın bu bölümünde, “Atatürk Bulvarı cephesinde, geleneksel yapım tarzı ile özgün yapı formunda tarihi arasta cephesinde- derinliğinde ticari işlevlere dönük olarak kentsel tasarım projesi veya yarışma projesi ile düzenlenecek, avan projesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onanması ile uygulama yapılacaktır.” denmektedir. Bu konudaki yaklaşımımız, raporumuzun 1/1000 ölçekli plana ilişkin görüşleri kapsayan bölümünde belirtildiği gibi, Plan Notları’na ilişkin görüşlerimizi kapsayan bu bölümde de, “Konut Alanları” ile ilgili değerlendirme kısmında yer almıştır. Kısaca tekrarlarsak, İMÇ Blokları’na getirilen yeni fonksiyonlara ve blokların yıkılıp yerine eski taklidi yeni yapılar getirilmesine temelden karşıyız. Tam tersine, İMÇ Blokları olduğu gibi korunmalı ve yaşatılmalı; gelecek kuşaklara 20. Yüzyıl mimarisinin saygın örnekleri olarak aktarılmalıdır.

 

B-III-B-7) 4. Derece Ticaret Alanlar (Semt Ticaret Alanları)

 

Tescilsiz kayıp eski eser ihyası ve eskinin taklidi yeni yapılaşma bu maddede de geçiyor. Bu konudaki görüş ve değerlendirmelerimiz, Plan Notları’na ilişkin bu değerlendirmemizin daha önceki bölümlerinde geniş olarak yer almaktadır.

 

B-III-B-9) Konaklama Tesis Alanları:

 

Plan Notları’nın bu maddesinin ilk paragrafında belirtildiği gibi, Suriçi’ne yeni Konaklama Tesisleri yapımına izin verilmektedir. Bu yaklaşımı yanlış bulduğumuzu belirtmek isteriz. Suriçi’ne kesinlikle yeni konaklama tesisleri yapılmamalı, mevcutlara ise ilave inşaat hakkı getirilmemelidir.

 

Eminönü Sirkeci TCDD alanına “Konaklama Tesis Alanı” fonksiyonu getirilmesini yanlış ve sakıncalı bir karar olarak gördüğümüzü ve alanın tamamının “Kültürel Tesisi Alanı” olmasının uygun olacağına ilişkin görüşümüzü ise raporumuzun planla ilgili değerlendirmeleri içeren ilk bölümünde belirtmiştik. Buna ilave olarak, Plan Notları’nda “Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri”nde yer alan yapıların restorasyonu öngörülüyor ki, bu sadece Koruma Kurulu’nun tescil edeceği yapılar için söz konusu olabilir. Kayıp eski eserlerin ihyası ise, sadece yeterli bilgi ve belgesi olan tescilli kayıp eski eserler için söz konusudur ve bu işlem de ancak ve ancak ilgili Koruma Kurulu kararı ile yapılabilir. Planın bu konudaki yaklaşımı pek çok maddede ifade edilmiş olduğundan, bizim de bu konudaki görüşümüzü, ilgili her madde için tekrar ve tekrar vurgulamak zorunluluğunu hissettiğimizi de belirtmek isteriz.

 

B-III-B-11) Belediye Hizmet Alanları

 

“Marmara Sahil Dolguları, üzerinde, geçmiş yıllarda yapılmış olan “Balık Hali”nin kaldırılması kararının doğruluğuna karşın, başka kullanımların ve yapıların getirilmek istenmesi yanlıştır. Bu alanın “Yeşil Saha” statüsünde tutulması gerekir. O nedenle, bu madde ile getirilen %10 yapılanma ölçüsü kaldırılmalı; alana, park kullanımının dışında hiçbir kullanım getirilmemelidir.

 

B-III-B-12) İtfaiye Alanları

 

Hazırlanacak avan projelerin Kurul onayına sunulacağı notu da ilave edilmelidir.

 

B-III-C-)Açık ve Yeşil Alanlar:

B-III-C-1) Parklar ve Dinlenme Alanları:

 

Genel olarak, park kullanımı getirilen alanlarda başka hiçbir kullanıma izin verilmemesinden yanayız. Bu maddenin son paragrafında, sahil yolu ile deniz arasındaki aktif yeşil alanlar içinde büfe, kafeterya gibi tesislerin yapılmasına olanak sağlanıyor. hmaks = 4.50 m. yükseklik verilirken, maksimum bina sahası belirlenmiyor. Bu alanlarda büfe ve çay ocağı gibi çok küçük birimler dışında, kapalı kullanım alanlarına izin verilmemelidir. Çayevi ve kafeterya gibi kullanımlar ancak açık alan kullanımları biçiminde düşünülmelidir. Ayrıca, bu alanlarda yapılacak düzenlemeler için, “ tarihi Yarımada kimliğine uygun peyzaj düzenlemeleri ve kent mobilyaları” kullanılmasına ilişkin koşul da, taklitçiliği, tarihi yanıltmayı ve mekanı bir tiyatro dekoruna çevirmeyi getirecek, hatalı bir yaklaşımdır. Bu alanlarda, çağdaş, dönemini yansıtır bir düzenleme yapılmalı ve “çevre ile uyumlu ve çevreye saygılı” olmak koşulu ile yetinilmelidir.

 

B-III-C-3) Açık Semt Spor Alanları:

 

Bu alanlara, eğer gerekiyorsa, ancak Koruma Kurulu onayı ile yapı yapılabilmelidir.

 

B-III-D) Kentsel Sosyal Altyapı Alanları:

 

Tüm kentsel sosyal altyapı alanları için, avan proje ile uygulama yapılması ve avan projelerin Koruma Kurulu’nca onaylanmış olması koşulu getirilmelidir.

 

B-III-D-5) Mesleki ve Teknik Eğitim Tesisleri Alanları:

 

Bu okulları, normal lise statüsünde kabul etmemek gerekir. Ender ve az sayıda oluşları Surdışı’nda öğrencilerin gelmesine yol açarak, bu alana artı trafik yükü ve yurt binası getirmektedir. Yeni meslek liselerinin yapımı bu yükü daha da artıracaktır. Bu çerçevede, Suriçi’nde yeni meslek liseleri yapılmasının ve mevcutların ilave yapılaşma hakkı ile genişlemelerine olanak sağlanmasının hatalı bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Genişleme ihtiyacı olan meslek okulları, bu ihtiyaçlarını sur dışına taşınarak sağlamalıdırlar. Bu uygulama, meslek okullarının zaman içinde sur dışına desantralizasyonu sağlayacağından, Suriçi’nin taşıdığı gereksiz insan ve trafik yükünün de azalmasına katkıda bulunacaktır.

 

B-III-D-5) Yüksek Öğretim Tesisleri Alanları:

 

Metropoliten ölçekte hizmet veren fonksiyonların desantralizasyonunun Suriçi’nin korunabilmesi açısından önemi ve bu çerçevede, Suriçi’ne büyük bir insan ve araç trafiği çeken yüksek öğretim tesislerinin de sur dışına transferi gerektiğine ilişkin görüşlerimiz, 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı’na ait raporumuzda özellikle vurgulanmıştı. Ancak, 1/1000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı’nda, İÜ’nün tüm bölümleriyle yerinde kaldığı, hatta İÜ alanlarına yeni yapılaşma hakları getirildiği; ayrıca, konunun bu kadarla sınırlı kalmadığı, planın yeni yüksek öğretim tesislerinin yapımına da olanak sağladığı görülmektedir. Plan Notları’nda, bu başlık altında, “Üniversite, Yüksek Okul, Enstitü gibi Yüksek Öğretim Tesisleri yapılacaktır. Tarihi Yarımada’da planda belirlenenler dışında yeni kamu- vakıf- özel üniversiteler kurulamaz” notu yer almaktadır. Mevcutları desantralize etmek bir yana, yenilerini de getirerek, Suriçi’ne gereksiz bir insan ve araç trafiği çeken ve bu fonksiyonları takiben bağlı yeni fonksiyonlara da yol açan (yurt, ticaret, vb) bu yaklaşımı sakıncalı bulduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

 

B-III-D-6) Kültürel Tesis Alanları

 

Bu maddede,”Kültürel Tesis” alanlarında yapılacak yapılar arasında yer verilen “Müze niteliğinde büyük türbe” tanımının neyi ifade ettiği ve amacını anlayamadık. Bu tanımın maddeden çıkarılması yerinde olacaktır.

 

Maddede, Sirkeci TCDD alanına getirilen “kültürel tesis alanı” ile ilgili olarak, bu alanda “bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin ihya edilemeyeceği” hususunun yer alması olumlu bir yaklaşımdır. Ancak, ihya edilemeyen kayıp eski eser yerine, “sökülebilir-takılabilir elemanlarla, tek katlı temelsiz kültürel amaçlı yapılar” yapılacağını bir genel hüküm haline getirmek yanlıştır. Bu konu Koruma Kurulu kararına bırakılmalı; bu alanlarda yeni yapı avan proje ile yapılabilmeli ve avan proje Kurul onayına sunulmalıdır.

 

B-III-D-9) Sağlık Tesisleri Alanları

 

Metropoliten ölçekte hizmet veren ve bu niteliğiyle Suriçi’ne büyük nüfus çeken sağlık tesislerinin desantralizasyonu konusuna 1/5000 ölçekli plan kararlarına ilişkin görüş ve eleştirilerimizi içeren raporumuzda detaylı olarak yer vermiştik. Bu anlamda, 4 büyük hastanenin, tarihi çekirdekleri hariç, diğer kısımlarının desantralizasyonu yanı sıra, özel hastanelerin de bu çerçevede ele alınması gerektiğini belirtmiştik. 1/1000 ölçekli planda ise mevcut hastanelerin yerinde kaldığı, ayrıca yeni ilave binalarla genişlemelerine ve kalıcılaşmalarına izin verildiği görülmektedir. Plan Notları’nda, “Sağlık tesisleri alanlarında, planda verilen yapılanma değerleri aşılmaksızın araştırma,-devlet-SSK-ihtisas, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastaneleri… vb kamusal sağlık tesislerinin yer alabileceklerinin” vurgulanmış olması ise, Suriçi’ne, mevcutların dışında, metropol ölçekte hizmet veren yeni hastanelerin de geleceğini ortaya koymaktadır. Bu yaklaşımı son derece sakıncalı bulmaktayız.

 

B-III-D-14) Hamamlar

 

Bu madde sadece, günümüzde kullanılan hamamlara hüküm getiriyor. Oysa hamam olarak işletilmeyen veya harabe halindeki hamamların sayısı, kullanılanlardan çok daha fazladır. Bunlara da hüküm getirilmeli veya bu konu Koruma Kurulu’na bırakılmalıdır.

 

B-III-E) KENTSEL TEKNİK ALTYAPI ALANLARI:

 

Bu üst başlık altında yer alan 18 adet madde ile Suriçi’ne ait ulaşım sistemlerine açıklık getirilmektedir. 1/1000 planın ve Plan Notlarının incelenmesi sonucunda, ulaşımla ilgili kararların 1/5000 planda getirilenlerle aynı olduğu görülmektedir. Ulaşımla ilgili bu kararların uygulanmasıyla Suriçi’nin bir geçiş alanı olarak kullanımının çok daha yoğunlaştırılmış biçimde devamının, Suriçi’nin korunması ve yaşatılması ile ilgili tüm koruyucu kararları geçersiz kılacağına ilişkin görüşlerimizi daha önce de belirtmiştik. Bu çerçevede, Suriçi’nde katlı otopark ve yeraltı otoparklarına karşı olduğumuzu da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile 1 No’lu K. ve T.V.K. Kurul’una da iletmiş olduğumuz raporumuzda gerekçesiyle birlikte, vurgulamıştık. Burada, ulaşım konusunun geneline hiç girmeden, sadece, değinmekte yarar gördüğümüz birkaç Plan Notu’na ilişkin görüşlerimizi belirtmekle yetineceğiz.

 

B-III-E-2) Ana Yaya Meydanları:

 

Bu alanların “Tarihi Yarımada’nın tarihsel-kültürel… kimliğine uygun kent mobilyaları ile zenginleştirilerek, geleneksel mimari kimliğine uygun olarak projelendirilmesi” koşulunu, raporumuzun daha önceki maddelerinde de eleştirdiğimiz “taklitçilik” yaklaşımı nedeniyle sakıncalı bulmaktayız.

 

B-III-E-3) Kat Otoparkı Alanları:

B-III-E-5) Yeraltı Otoparkı Alanları:

 

1/1000 Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planına ilişkin incelemelerimizde, Suriçi’ne çok sayıda yeraltı otoparkı ve katlı otoparkın getirildiği görülmektedir. Plan Notları’nda ise, planla getirilenlerle de yetinilmediği görülmektedir. Bu çerçevede, Plan Hükümleri’nin

B-III-E-3) maddesinde, planda gösterilenler dışında,”Geleneksel Ticaret Alanları” haricindeki ticaret alanlarında “Asansör Otoparklar” düzenlenebilmesine; B-III-E-5) maddesinde ise, planda gösterilenler dışında, “sosyal- kültürel amaçlı binaların bodrum katlarında veya bahçelerinin zemin altında “Yeraltı Otoparkları” düzenlenmesine olanak sağlanmaktadır. İmar Planı ile getirmiş olduğu çok sayıdaki kat otoparkı ve yeraltı otoparkı ile dahi yetinmeyen ve bu sakıncalı uygulamayı, neredeyse her gelen talebe cevap verebilecek biçimde yaygınlaştıran bu planlama yaklaşımının son derece sakıncalı olduğunu özellikle vurgulamak isteriz.

 

B-III-E-9) Deniz Ulaşımı Aksları- Deniz Yolları İskele Alanları:

B-III-E-10) Turistik Gezi Deniz Ulaşım Aksları – Turistik Gezi İskele Alanları:

 

Yeni yapılacak iskeleler için getirilen, “Tarihi İstanbul vapur iskeleleri tipolojisine uygun yapılanmalar” olmaları koşulu, tarihi yanıltacak, tarihi ve kültürel çevreyi bir tiyatro dekoruna dönüştürecek hatalı bir yaklaşımdır. Yeni yapılarda aranması gereken, öncelikle eskinin bir kopyası olmamaları; ancak yapıldıkları dönemi yansıtmakla birlikte, eski dokuya saygılı ve onunla uyum içinde olmalarıdır.

 

C) YENİ YAPILAŞMA HÜKÜMLERİ

 

Tüm Suriçi için aynı standartlarda bir yeni yapılaşma önerilmesi, bunun tip bir yönetmelik biçiminde ele alınması, yapı öğeleriyle ilgili olarak son derece detaylı ve katı hükümler getirilmesi, cumba ve pencere boyutları ve saçaklara kadar katı kurallara bağlanarak, eskinin kopyası bir yaklaşımın, üstelik de tüm Suriçi standart bir geleneksel yapılaşmayı yansıtıyormuşçasına, yeni yapılaşmanın kuralları olarak ortaya konması son derece ciddi ve geri dönülmez hatalara yol açacak bir yaklaşımdır. Taklitçiliğin çağdaş korumacılık anlayışı ile bir ilgisinin olmadığını, bunun tarihi ve gelecek kuşakları yanıltmaktan öte bir işlevi olamayacağını, tarihi çevreye saygının, onu taklit ederek değil, -çağının mimarisini ve yapı teknolojisini yadsımaksızın- ona saygı ve uyum göstererek ortaya konması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

 

Ayrıca, Suriçi’nde yapılacak ifraz ve tevhid koşulları ile ilgili olarak da, Suriçi’nde yeni ifraza izin verilmemesi, tevhidin ise, ancak Kurul onayı ile yapılabilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

 

D) DEPREME KARŞI ÖNLEMLERE YÖNELİK HÜKÜMLER

 

1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı’nda, Eminönü’nden, - Plan Lejantı’nda “Örtülü Fay”, “Olası Fay”, “Örtülü Olası Fay” ve “Şüpheli Fay” olarak ifade edilen- birçok fay hattının geçtiği görülmektedir. Ancak planda, bu fay hatlarının geçtiği alanlarda, her türlü yeni yapılaşmanın, yeraltı otoparklarının, katlı otoparkların ve ana ulaşım güzergâhlarının, hiçbir ön koşula bağlanmaksızın, yer aldığı görülmektedir. Bu fay hatları ile ilgili herhangi bir açıklamanın, önlem ve kısıtlamanın, kısacası konuyla ilgili tek bir satırın bile, Plan Notları’nın hiç bir bölümünde, hatta “Depreme Karşı Önlemlere Yönelik Hükümler” arasında dahi yer almamış olması ise endişe vericidir.

 

II- FATİH PLANI

II-A) 1/1000 ÖLÇEKLİ FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI’NDAKİ SAKINCALAR

 

1) Fatih Planında, sadece TAKS/KAKS, hmaks verilen ve ada üzerine Av.P (avan proje ile uygulama yapılacaktır) lejantı konan çok sayıda konut alanı var. Bu lejant uygulaması Eminönü planlarındaki konut alanlarında görülmüyor. Zaten Eminönü ve Fatih Planlarında lejantlar açısından bazı farklılıklar var ki, bu olmamalı. Aynı lejantlar kullanılmalı. Mesela; Önlem Alınmadan Yapılaşmaya İzin Verilmeyecek Alanlar Eminönü’nde ÖA, Fatih’te II lejantı ile, Ayrıntılı Jeolojik ve Jeoteknik Etüt Gerektiren Alanlar Eminönü’nde AJE, Fatih’te III lejantı ile gösterilmiş. Ayrıca Eminönü’nde YU (Yerleşime Uygun Alanlar) lejantlı alan Fatih’te I lejantı ile gösterilmiş ki, imar planlarında Yerleşime Uygun Alanlar’ın belirtilmesi gereksizdir. Planda sadece ek araştırma gerektiren alanlar ile yapılaşma sırasında özel önlem gerektiren alanlar, o da sadece yapılaşacak alanlar için olmak üzere, gösterilir. Yeşil alanın üzerine ne ÖA ve AJE, ne de YU lejantı konmasının bir anlamı yoktur.

 

Genel olarak ifade etmek gerekirse, gerek Eminönü, gerekse Fatih planlarının lejantlarında bir kararsızlık var gibi görünmektedir. Her iki planda da aynı lejantları kullanmanın yanı sıra, lejantları netleştirmek, okunur kılmak ve belirli bir standarda kavuşturmak gerekli görünüyor.

 

Raporumuzun Eminönü Planı ile ilgili bölümünün 1. maddesi ise, aynı lejant kullanılmış olduğundan, Fatih Planı için de aynen geçerlidir.

 

2) Eminönü planın da olduğu gibi, Fatih planında da, yeraltı yapı ve kalıntılarının korunması ve ortaya çıkarılarak sergilenmesi konularında son derece tutucu ve engelleyici bir yaklaşım görülmektedir. Raporumuzun, 1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı ile ilgili bölümünün 2. maddesinde değindiğimiz, yeraltı yapı ve kalıntıları bulunan alanlar üzerine getirilen fonksiyonlar ile ilgili değerlendirme ve eleştirilerimiz, Fatih Planı için de aynen geçerlidir. Bu çerçevede, altında yeraltı kalıntıları bulunduğu bilinen yapılaşmış alanlarda planla yeni yapılaşma hakları getirilmemeli; üzerinde yapı olmayan boş alanlarda ise, kazı yapılarak yeraltı yapı ve kalıntılarının ortaya çıkarılarak sergilenmesi temel yaklaşım olmalı; bu alanlar planda “Arkeolojik Park ve Sergi Alanları” olarak gösterilmelidir.

 

1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’nın bu konuda taşıdığı sakıncayı örneklerle vurgulamak gerekirse;

 

a) Pafta G21-b-04-a-2-b:

 

Yarısı “ Korunması Gerekli Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana “Park” fonksiyonu getirilmiş. Ayrıca park üzerinde YOP (yeraltı otoparkı) lejantı da var. Bu, Bizans ve Roma’nın sadece ortaya çıkarılmasını engellemenin de ötesinde, yok edilmesine de yol açan bir karar.

 

b) Pafta F21-c-25-a-4-b + f21-c-24-b-3-c:

 

“ Korunması Gerekli, tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana planda “Semt Parkı” fonksiyonu getirilmiş.

 

c) PaftaF21-c-25-d-1-a:

 

Konut adası ortasında, yarısı “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alan planda “PARK” olarak gösterilmiş. Tescilli yeraltı yapı ve kalıntıları taraması konut alanı olarak gösterilmiş alana da giriyor. Burada, maksimum bina yaklaşma sınırları ve korunan cephe hatları çizilerek H = 15.50 m. ile yeni yapılaşma hakkı da getirilmiş.

 

d) PaftaF21-c-25-d-1-a:

 

Darüşşifa’nın karşısında, konut adası ortasında “Meydan” olarak düzenlenmiş alan “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı. Bu tarama konut alanlarının altında da var. Bu konut alanlarına, hmaks = 9.50 m. ile yapılaşma hakkı da verilmiş.

 

e) Pafta F21-c-24-c-4-b:

 

Hekimoğlu Ali Paşa Camii yanındaki alanKorunması gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Anıt Eser Yapılar” lejantı ile taralı ve bu alana planda “Park” kullanımı getirilmiş.

 

f) Pafta 21-c-24-c-2-d:

 

Vatan Caddesi üzerinde, “ Korunması Gerekli Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alanın üzerine KOP (Kapalı Otopark) kullanımı getirilmiş.

 

g) Pafta 21-c-24-c-2-d:

 

“ Korunması Gerekli Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı alana “Park” fonksiyonu getirilmiştir.

 

3) Pafta G21-b-04-a-2-c + G21-b-04-b-1-d + G21-b-04-b-1-a:

“Konaklama Tesisleri Alanı”

 

Planda, Yedikule TCDD Atölyeleri Konaklama Tesis Alanı olarak düzenlenmektedir. Alan üzerindeki tescilli eski eser yapılar dışında, Belediyece yapılan tespitlere dayanarak oluşturulan Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan yapıların da, Kurul tescili aranmaksızın ihyası gibi Koruma mevzuatına aykırı bir yaklaşım, tüm Suriçi planında olduğu gibi, burada da geçerli. Bu çok sakıncalı bir yaklaşım. Ayrıca tescilli eski eser yapılar ve belediyece tespiti yapılan ve ihyası önerilen yapılar dışında, KAKS = 0.10 ve 3 kat ile, yeni inşaat hakkı da getiriliyor. Alan üzerinde zaten yeterince yapı var; yeni yapılaşma hakkı getirilmemeli. Alanın “Konaklama Tesis Alanı”na dönüştürülmesi sakıncalı bulduğumuz bir karar.

 

Suriçi’nin ağırlıklı kullanım türleri arasında turizmin ağırlıklı olarak yer alması genel ve doğru bir karar olmakla birlikte, bunun günübirlik turizm olarak değerlendirilmesi ve bu anlamda yatılı turizmin özendirilmemesi gerektiği konusundaki görüşümüzü burada bir kez daha vurgulamak isteriz. Bu çerçevede, Suriçi’nde yeni konaklama tesislerinin yapımına ve mevcutların gelişimine izin verilmemesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası olarak, korunması gerekli eski konutların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde, bu yapıların eski sahiplerinin bölge dışına kaçmalarını önlemek için, pansiyonculuğun özendirilmesi olacaktır. Planın bu konudaki yaklaşımının ise aynı doğrultuda olmadığı görülmektedir.

 

4) Raporumuzun, 1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile ilgili bölümünün 4. maddesi Fatih Planı için de aynen geçerlidir. 1/5000 ölçekli plana ilişkin değerlendirmelerimizin yer aldığı raporumuzda da detaylı biçimde dile getirildiği gibi, Suriçi İstanbul geneline hizmet veren idari fonksiyonlar sur dışına taşınmalıdır. Fatih planlarına ilişkin incelemelerimizde, bazı idari fonksiyonların desantralizasyonu önerilmekle birlikte, bu konuda getirilen planlama yaklaşımının da eksiklikler ve hatalar taşıdığını düşünmekteyiz. Bu çerçevede, Fatih planının idari yapılarla ilgili plan kararlarına ilişkin değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir:

 

a) Pafta F21-c-24-c-2-a:

“Yönetim Merkezi Alanı (Emniyet Müdürlüğü)

 

TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 5 kat ve yapı yaklaşma sınırları çizilerek yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. Alan üzerinde; “ Metropoliten Alana Hizmet Veren mevcut İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bir program dahilinde sur dışına desantralizasyonu sağlanacaktır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü kullanımlarının kalkması sonrasında bu alan Mesleki Teknik Öğretim ve Araştırma Amaçlı Eğitim Alanı ( Polis Okulu) olarak kullanılacaktır.” notu var. Burada plan kararı hangisidir?.. Plan üzerinde yazılı fonksiyon mu, yoksa alan üzerine konulan not mu?.. Eğer gerçekten desantralizasyon öneriliyorsa, kesinlikle, planda görüldüğü gibi, mevcut kullanımın devam edeceği imajı veren bir alan kullanım tanımlaması yapılmamalı, alan üzerine mevcut kullanım değil, yeni gelecek kullanım yazılmalıdır. Ancak, burada plan kararı ile getirilen desantralizasyon sonrası kullanımı da uygun görmediğimizi vurgulamak isteriz. Raporumuzun daha önceki bölümlerinde de vurguladığımız gibi, meslek liseleri, düz liseler gibi, genelde sadece bulundukları çevreye hizmet veren eğitim tesisleri değildir. Bu nedenle, Sur dışında da hizmet veren bu eğitim kurumlarının mevcut yapılarında ve kapasitelerinde genişlemeye yol açacak plan kararlarında kaçınılmalıdır. Bu alanlarda ilave ve yeni inşaat hakkı getirilmemeli, mevcut yapıların kapasiteleri ve ömürleri ile sınırlı bir kullanım süreci kabul edilmeli ve zaman içinde bu tür eğitim kurumlarının Sur dışına desantralizasyonu hedeflenmelidir. Bu nedenlerle, Emniyet Müdürlüğü’nün sur dışına desantralizasyonu sonrasında bu alana gelebilecek yeni fonksiyon, kesinlikle, Tarihi Yarımada’ya günlük kullanım amaçlı nüfus çekecek, metropoliten ölçekte hizmet veren bir fonksiyon olmamalıdır. Ayrıca, bu alanda mevcut binanın yenilenmesi ya da ilave yapının söz konusu olması durumunda, avan proje ile uygulama yapılmalı ve avan projeler Kurul onayından geçmelidir.

 

b) Pafta F21-c-24-c-2-a:

“Yönetim Merkezi Alanı (Vergi Dairesi)”

 

Bu alanda da, TAKS = 0.40, KAKS = 2.00 ve hmaks = 5 kat ile, yapı yaklaşma sınırları da çizilerek, yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. Alan üzerinde, “Metropoliten alana hizmet veren İstanbul Vergi Dairesi’nin bir plan dahilinde sur dışına desantralizasyonu sağlanacaktır. İstanbul Vergi Dairesi kullanımının kalkması sonrasında bu alan Sosyal- Kültürel amaçlı kullanılacaktır.” notu yer almaktadır.

 

Burada da, benzer kararlar için yukarıda değindiğimiz değerlendirme ve eleştiriler geçerlidir. Eğer gerçekten desantralizasyon öneriliyorsa, planda, alana getirilen kullanım olarak mevcut kullanım değil, yeni gelecek kullanım yazılmalıdır. Ayrıca, bu alanda mevcut binanın yenilenmesi ya da ilave yapının söz konusu olması durumunda, avan proje ile uygulama yapılmalı ve avan projeler Kurul onayından geçmelidir.

 

c) Pafta F21-c-25-d-4-a:

“İdari Tesis Alanı (İSKİ Genel Müdürlüğü)”

 

Aksaray’daki İSKİ Genel Müdürlüğü yerinde kalıyor. Metropoliten ölçekte hizmet veren idari tesislerin sur dışına desantralize edilmeleri gerektiği yönündeki görüşlerimiz gerek 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı’na ilişkin görüşlerimizi içeren raporumuzda, gerekse de 1/1000 ölçekli planlara ilişkin raporumuzun daha önceki bölümlerinde gerekçeleriyle birlikte ifade edilmişti. Bu çerçevede, planda İSKİ Genel Müdürlüğü’nün de Sur dışına transferinin öngörülmesi ve alana ilişkin desantralizasyon sonrası kullanımın gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

 

5) 1/1000 ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı İmar Planı’nda olduğu gibi,1/1000 ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’nda da de çok sayıda katlı otopark ve yeraltı otoparkı yer almaktadır. Bu konudaki değerlendirme ve eleştirilerimiz, raporumuzun Eminönü planı ve plan notlarına ilişkin bölümlerinde yer almaktadır.

 

6) 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı’na ilişkin görüşlerimizi içeren raporumuzda, İstanbul metropoliten alanına ve hatta Türkiye geneline yönelik hizmet veren hastanelerin Surdışı’na desantralizasyonu gerektiği konusundaki görüşlerimizi detaylı olarak açıklamıştık. Bu görüşlerimiz çerçevesinde, planın hastanelerle ilgili getirmiş olduğu kararlara ilişkin görüşlerimiz aşağıdaki gibidir:

 

a) Pafta F21-c-24-c-1-b + F21-c-24-c-1-c:

“Üniversite Sağlık Tesisleri Alanı (İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi)”

 

Planda, Çapa Tıp Fakültesi ve hastanesi alanı üzerinde Üniversite Sağlık Tesisleri Alanı yazılı. Alan üzerinde ise, “Üniversite hastanelerinin sur dışına desantralizasyonu sonrasında bu alanlar araştırma hastaneleri ve misafirhane türü yapılaşmalar, çocuk bahçeleri, park ve dinlenme alanları olarak kentsel tasarım projeleri ile düzenlenecektir.” yazılı. Burada plan kararı hangisidir?.. Plan üzerinde yazılı fonksiyon mu, yoksa alan üzerine konulan not mu?.. Eğer gerçekten desantralizasyon öneriliyorsa, planda, alana getirilen kullanım olarak mevcut kullanım değil, yeni gelecek kullanım yazılmalıdır. Bu yeni kullanım konusunda kesin bir tanımlama yapılamıyorsa, “desantralize edilerek, kentsel tasarım projesi ile… kullanımlara dönüştürülecek alan” benzeri bir tanım da kullanılabilir. Ancak kesinlikle, planda görüldüğü gibi, mevcut kullanımın devam edeceği imajı veren bir alan kullanım tanımlaması yapılmamalıdır. Ayrıca, Kentsel Tasarım Projesi için Koruma Kurulu onayı getirilmeli, avan proje ile uygulama yapılmalı ve avan projeler de gene Koruma Kurulu onayından geçmelidir.

Alan üzerindeki notta ayrıca, tescilli eski eserler dışında, Belediye’ce tespiti yapılan, öneri eski eser yapıların da, Koruma Kurulu tesciline dahi gerek duyulmaksızın, ihyası öngörülmektedir.

 

Hastane alanları üzerinde TAKS = 0.30, KAKS = 0.90 ve hmaks = 3 kat yazılı ve yapı yaklaşma sınırları çizili. Yani, bu alanda yeni yapılaşma olabilecek. Daha desantralizasyon süreci sonrasında bu alanlara gelebilecek yeni fonksiyonların bile henüz tanımlanamamış olduğu düşünülürse, bu yeni yapılaşma haklarının nereden, hangi ihtiyaca cevap verecek biçimde belirlendiğini anlamak mümkün değildir.

 

b) Pafta F21-c-24-c-1-b + F21-c-24-c-1-c:

“Sağlık Tesisleri Alanı (Vakıf Guraba Hastanesi)”

 

Planda, Vakıf Guraba Hastanesi yerinde kalıyor ve hastanenin bulunduğu alana, TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 3kat olmak üzere, yapı yaklaşma sınırları da çizilerek, yeni yapılaşma koşulları getirilmiştir.

 

1/5000 plana ilişkin raporumuzda da ısrarla vurguladığımız gibi, Suriçi’nde metropoliten ölçekte hizmet veren fonksiyonların Sur dışına desantralizasyonu, Tarihi Yarımada’nın her gün binlerce kişi tarafından gereksiz yere çiğnenmesinin önüne geçmek için mutlaka gereklidir ve bu çerçevede, Suriçi’ne hizmet veren ölçekteki sağlık kurumları dışında, tüm hastaneler zaman içinde Surdışı’na taşınmalıdır. Bu çerçevede, Guraba Hastanesi de desantralize edilecek tesisler arasında yer almalı; alana yeni inşaat hakkı getirilmemelidir.

 

c) Pafta F21-c-24-c-3-d +F21-c-24-c-3-a:

“Üniversite Sağlık Tesisleri Alanı (Cerrahpaşa Tıp Fakültesi)”

 

Alan üzerinde, yukarıda değerlendirdiğimiz “İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi” alanı üzerinde yer alan aynı notlar var. Hastane alanları üzerinde TAKS = 0.30, KAKS = 1.50 ve hmaks = 5 kat yazılı ve yapı yaklaşma sınırları çizili. Yani, bu alanda yeni yapılaşma olabilecek.

 

Raporumuzun “Çapa Tıp Fakültesi” ile ilgili plan kararına ilişkin değerlendirmeleri bu alan için de aynen geçerlidir

 

d) Pafta F21-c-24-c-3-d +F21-c-24-c-4-c:

“Samatya SSK Hastanesi”

 

Plan kararı ile aynen yerinde kalıyor; desantralizasyon önerilmiyor. TAKS = 0.30, KAKS = 1.50 ve hmaks = 5 kat ile yeni yapılanma koşulları getirilmiş ve yapı yaklaşma sınırları verilmiştir.

 

İstanbul geneline hizmet veren tüm hastanelerin Sur dışına desantralize edilmesi gerektiği yönündeki görüşümüz, 1/5000 ölçekli Suriçi İmar Planı’na ilişkin raporumuzda gerekçeleriyle birlikte yer almış olup, Samatya SSK Hastanesi’nin de bu kapsamda değerlendirilmesi ve zaman içinde Sur dışına taşınması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu kapsamda, alana yeni yapılaşma hakları getirilerek hastane kompleksinin gelişmesinin ve kalıcılaştırılmasının yolunu açmayı son derece sakıncalı görüyoruz.

 

e) Pafta F21-c-24-c-3-b + F21-c-24-c-3-a:

“Sağlık Tesisleri Alanı (Haseki Hastanesi)”

 

Haseki Hastanesi plan kararı ile yerinde kalıyor; Sur dışına desantralizasyon öngörülmüyor. Ayrıca, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4 kat ile yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. “Vakıf Guraba Hastanesi” ve “Samatya SSK Hastanesi”ile ilgili olarak yapmış olduğumuz değerlendirmeler, Haseki Hastanesi ile ilgili olarak da aynen geçerlidir.

 

f) Pafta 21-c-24-c-2-c:

“Özel Vatan Hastanesi”

 

Mevcut özel hastane yerinde kalıyor; desantralizasyon önerilmemiş. Alan üzerinde yeni yapılaşma koşulları yazılmış. TAKS = 0.30, KAKS = 1.50, hmaks = 5kat ve yapı yaklaşma sınırları verilmiş. Metropoliten ölçekte hizmet veren özel hastane binalarının da zaman içinde sur dışına desantralizasyonu hedeflenmeli; bu amaçla mevcut binaları dondurulmalı; binalarına ilave yaparak genişlemeleri ya da mevcut binalarını yıkıp yerine yeni bina yapmalarına olanak verecek plan kararları getirilmemelidir.

 

7) Pafta G21-b-04-a-2-c + G21-b-04-b-1-d:

“Belediye Kültürel Tesisler Alanı (Yedikule Gazhanesi)”

 

Yedikule’de, Sahil Yolu kenarında yer alan Yedikule Gazhanesi planda Belediye Kültürel Tesis Alanı olarak gösterilmiş. Bu alanda da gene, tescilli eski eser yapıların yanı sıra, Belediye’ce eski eser olarak tespiti yapılan yapıların, kurul kararı aranmaksızın, ihyası öngörülüyor. Tescilsiz, bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin ihya edilmesinin son derece sakıncalı sonuçlar doğuracak bir uygulama olduğuna, raporumuzun Eminönü ile ilgili ilk bölümünde yeterince değindik. Bu sakıncanın dışında, alana, TAKS = 0.25, KAKS = 0.75 ve hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni yapılaşma hakkı da getiriliyor. Bu alandaki uygulama “Kentsel Tasarım Projesi” ile yapılmalı; avan proje koşulu getirilmeli ve elbette ki, gerek Kentsel Tasarım Projesi, gerekse de avan projeler için Koruma Kurulu kararı istenmelidir.

 

8) Pafta F21-c-24-c-1-d:

 

Planda, Topkapı İETT Garajı alanı üzerinde “ Yakın Çevresindeki Tarihi Yarımada’daki Kayıp Eserlerden Özgün Yerinde İhya Edilemeyen Cami, Medrese, Sıbyan Mektebi, Çeşme, Arasta, Sivil Mimarlık Örnekleri İle Geleneksel Mahalle Ögelerini İçerecek Şekilde Türk Mahallesi Olarak Kentsel Tasarım Projesi İle Düzenlenecektir.” yazılmış. Bu alana TAKS = 0.50, KAKS = 1.50 ve hmaks = 9.50 m. olmak üzere yapılaşma hakkı getirilmiş. Yapı yaklaşma sınırları çizilmiş ve Av.P (Avan Projesine Göre Düzenlenecek Alanlar) lejantı da yer alıyor.

 

Hala zengin ve yaşayan bir tarihi ve kültürel miras birikimini yerinde yaşatmanın olanaklı olduğu bir ortamda, sanki elimizde tek bir eski eser örneği kalmamış da, “bari göstermelik de olsa birkaç tane örneği canlandıralım” anlayışıyla, tiyatro dekorları yaratmak doğru, çağdaş ve bilimsel bir korumacılık anlayışıyla çelişmektedir. Bu plan kararını son derece sakıncalı buluyoruz. Ayrıca, bu alanda hangi yapıların ihya edileceğine bile karar verilmemişken, alanın yapılanma koşullarının dahi belirlenmiş olması ise, planın kendi içindeki bir çelişkidir.

 

9) Pafta F21-c-25-a-4-d + F21-c-25-a-4-a:

“İdari Tesis Alanı (Karakol Alanı)

 

Sahil bandında, Fener İskelesi yanında, yeşil alanların arasında kalan tescilli eski eser karakol binası olarak gösterilmiş. Kamuya açık, yeşil alan kullanımlı sahil şeridi içinde kalan bu alanda fonksiyon değişikliğine gidilmesi, yapıya “Kültürel Tesis” vb kamu kullanımına açık bir fonksiyon verilmesi daha uygun olacaktır.

 

10) Pafta F21-c-24-c-3-c:

“İSKİ Arıtma Tesisleri Alanı”

 

Planda, alan üzerinde, “Yenikapı İSKİ Tesisleri Alanında, Tarihi Yarımada Siluetini Zedeleyen Büyük Kitlesel Yapılar Yerine Kademeli Yapılar Düzenlenmek, Açık Kanalizasyon Arıtma Tesisleri Ağırlıklı Olarak Tabii Zemin Altında Yapılmak Şartıyla Yeşil Doku Ağırlıklı Düzenlemeler Yapılacak, Teknik Gereksinimler Doğrultusunda Ayrılan Yapı Alanları Dışında Kalan Alanlarda Kamuya Açık Rekreasyon Amaçlı Düzenlemeler Yapılacaktır.” notu yer almaktadır Ancak bu uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda hiçbir açınım getirilmemiştir. Bu uygulama Kentsel Tasarım Projesi ile yapılmalı ve bu proje için Koruma Kurulu onayı alınmalıdır.

 

11) Pafta F21-c-24-c-1-b + F21-c-24-c-1-a:

“Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu”

 

Planda “Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu” aynen yerinde kalmış; alan üzerinde, TAKS = 0.40, KAKS = 2.00, hmaks = 15.50 ve yapı yaklaşma sınırları çizilerek, yeni yapılaşma koşulları getirilmiştir.

 

Bilindiği gibi, Suriçi’ndeki öğrenci yurtları sadece Suriçi’ndeki eğitim kurumlarındaki öğrencilere değil, İstanbul metropoliten alanındaki diğer eğitim tesislerinde okuyan öğrencilere de hizmet götürmektedirler. Ayrıca, Suriçi’ndeki üniversitelerin, idari birimleri dışındaki bölümleri ile İÜ’nün, Hukuk Fakültesi gibi, tarihi çekirdek bölümleri dışındaki bölümlerinin sur dışına desantralizasyonu gerektiği konusundaki görüşlerimiz de 1/5000 plana ilişkin raporumuzda detaylı olarak dile getirilmiştir. Bu çerçevede, öğrenci yurtlarının da, mevcut durumlarıyla dondurularak, genişleme ve yenilenmelerine olanak yaratılmayarak, zaman içinde Sur dışına taşınmalarının sağlanmasının Koruma Amaçlı İmar Planı’nın ana kabullerinden biri olması gerektiğini düşünmekteyiz.

 

12) Raporumuzun, “1-A) 1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 12. Maddesi, Fatih için de aynen geçerlidir.

 

13) Raporumuzun, “1-A) 1/1000 Ölçekli Eminönü Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 13. Maddesi, Fatih için de aynen geçerlidir.

 

14) Pafta F21-c-25-d-4-a:

“Yenikapı Metro Merkez İstasyonu Alanı”

 

Planda, alan üzerinde “İstanbul Metrosu Yenikapı Merkez İstasyonu Alanında, TCDD Gebze- Halkalı Hızlı Banliyö Sisteminin Yenikapı Transfer İstasyonu (Marmaray Yenikapı İstasyonu) Entegrasyonu Sağlanacak ve İstasyonlar Aynı Alanda Çözümlenecektir. Bu Alanda Trafo, Tek Katlı Bekleme salonları, Sökülüp Takılabilir Elemanlardan Yapılmış Yiyecek, İçecek, Gazete, Dergi, Bilet Satış Büfeleri, WC, Açık Otopark, Sergileme Alanları, Yeşil Alanlar Yapılabilir.” notu bulunmaktadır. KAKS = 0.03 ve hmaks = 4.50 m. olarak verilmiştir.

 

Ulaşım Transfer İstasyonu’nun Yenikapı’da yer almasına kesinlikle karşı olduğumuz, 1/5000 ölçekli Suriçi Planı’na ilişkin raporumuzun ulaşım bölümünde detaylı biçimde dile getirilmiştir. Burada, ilave olarak, bu alanda yapılacak böylesi geniş çaplı bir düzenleme için Kentsel Tasarım Projesi koşuluna ve Koruma Kurulu onayına hiç değinilmemiş olmasına dikkat çekmek istiyoruz.

 

15) Pafta F21-c-25-d-1-a:

a) “Belediye Sağlık Tesisleri Alanı (Darüşşifa)”

 

Planda, bu alan üzerinde, “Alan İçerisindeki Mevcut ve Kayıp Tescilli Eski Eserler Özgün İrtifa ve Gabarileri İle Kayıp Darüşşifa ile Birlikte İhya Edilerek Kullanılacaktır. Eserlerin Kullanımı ve Alan İçerisindeki Dağılımı Avan Projesinde Belirlenecektir.” notu bulunmaktadır. Bu alandaki yapı “Tescil Edilmemiş Olup, K. ve T.V.K. Yüksek Kurulu’nun 0.5.1999 Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararı’nın 1/3. Maddesi Gereğince, Kaynaklarla Mevcut ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen Yapılar” lejantı ile taralıdır. 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarında getirilen,”Tescili yapılmamış yapıların plan kararı ile ihyası” yaklaşımı son derece tehlikeli bir yaklaşımdır ve koruma mevzuatına da aykırıdır. Bu yapılar için önce Koruma Yasası’nın öngördüğü biçimde bir tespit ve tescil yapılmak durumundadır. Ayrıca, yeterli bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserin ihyası da çok hatalı bir uygulamadır. Kayıp eski eser ihyası ancak ve ancak, bu konuda Koruma Kurulu tarafından yapılacak bir inceme sonucu alınacak karar ile yapılabilir.

 

b) Planda “belediye kültürel tesisler alanı” fonksiyonu getirilmiş olan Büyük Yıldızhan için de aynı şey geçerlidir. Bu yapı da aynı lejantla taralıdır ve alan üzerinde, “Alan içerisindeki mevcut ve kayıp tescilli eski eserler özgün irtifa ve gabarileri ile kayıp Yıldızhan ile birlikte ihya edilerek kullanılacaktır. Eserlerin kullanımı ve alan içerisindeki dağılımı avan projesinde belirlenecektir” notu bulunmaktadır (a) fıkrasında dile getirdiğimiz görüşler bu alan için de aynen geçerlidir.

 

16) Pafta F21-c-24-c-2-d:

“Kapalı Spor Tesisleri Alanı”

 

Planda kapalı spor tesisleri fonksiyonu getirilen bu alana getirilen yapılaşma koşulları; TAKS = 0.40, KAKS = 0.80, hmaks = 2 kat olarak belirlenmiştir. Alan üzerinde yapı yaklaşma sınırları da çizilmiştir. Plan Notları’nda ise aynen şu ifade yer almaktadır: “Kapalı Semt Spor Alanlarında Planda Belirtilen Yapılanma Koşulları Teknik Gereksinimleri Sağlamıyor İse, Bölge Dokusu ve İrtifasına Aykırı Olmamak koşulu İle Hazırlanacak Avan Projeler, İstanbul 1 No’lu K. ve T.V.K. Kurulu Kararı Alınmak Koşuluyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca onanacaktır.” Görüleceği üzere, Plan Notları ile, açıkça, planda getirilen yapılanma koşullarını aşabilme olanağı getirilmektedir ki, planda getirilen koşulların Plan Notları ile yadsınması imar mevzuatı açısından açık bir çelişki yaratmaktadır. Ayrıca, raporumuzun başında vurgulamış olduğumuz, kamu kullanımına açık bu tür alanlardaki her türlü yapılaşmanın Koruma Kurulu onayından geçmiş avan proje ile gerçekleştirilmesi konusundaki görüşümüzü de burada tekrar vurgulamak isteriz.

 

17) Pafta F21-c-24-d-3-c:

 

Surların dibinde, “ Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanı olarak gösterilen yeşil alanlar arasında “KAPALI SPOR TESİSLERİ ALANI” getirilmiş. Yapılaşma koşulları TAKS = 0.50, KAKS = 1.00 ve hmaks = 2 kat olarak belirlenmiş. Temeldeki eleştirimiz, burada, Surların hemen dibinde, yeşil kuşağı bölecek biçimde yapılaşma getirilmiş olmasıdır. Bu alana “ Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanı” fonksiyonu getirilmelidir.

 

18) Pafta F21-c-24-c-1-c + F21-c-24-c-2-d:

“Selçuk Kız Meslek Lisesi”

 

Mevcut okul binası tescilli eski eser. Alan üzerine, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks = 3 kat olmak üzere yeni yapılaşma hakkı getirilmiş. Meslek liseleri, düz liseler gibi, genelde sadece bulundukları çevreye hizmet veren eğitim tesisleri değildir. Bu nedenle, Sur dışında da hizmet veren bu eğitim kurumlarının mevcut yapılarında ve kapasitelerinde genişlemeye yol açacak plan kararlarında kaçınılmalıdır. Bu alanlarda ilave ve yeni inşaat hakkı getirilmemeli, mevcut yapıların kapasiteleri ve ömürleri ile sınırlı bir kullanım süreci kabul edilmeli ve zaman içinde bu tür eğitim kurumlarının Sur dışına desantralizasyonu hedeflenmelidir.

 

Bu genel değerlendirme dışında, Selçuk Kız Meslek Lisesi özelinde dikkati çeken bir diğer nokta ise, planda çizilen yapı yaklaşma sınırlarının, mevcut tescilli eski eser olan mevcut okul binasına 5 m. kadar yaklaşmasıdır. Değil eski eser yapıya, mevcut herhangi bir okul binasına ilave yapılırken bile, iki bina arasındaki mesafeyi 5 metreye indirmenin ciddi bir planlama ve mimarlık hatası olduğu görüşündeyiz

 

19) Pafta 1-c-24-c-3-b:

 

Mevcut Kızılay Hemşirelik Lisesi alanı bahçesine, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4 kat olacak şekilde yeni yapılaşma hakkı getirilmiş. Okul alanındaki mevcut yapılar, “Korunması Gerekli, Tescilli Ahşap ve Kâgir Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ve “ Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı K.ve T.V.K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile taranmış. Okul bahçesine getirilen ilave yapılaşmalar için çizilmiş olan “yapı yaklaşma sınırı”, yapılacak yeni yapılara mevcut eski eser yapıların 5 m. yakınına kadar sokulma olanağı sağlıyor. Hem bu alana getirilen yeni yapılaşma hakları açısından, hem de meslek liseleri gibi İstanbul metropoliten alanı bütününe hizmet veren meslek liselerinin daha da genişlemesini yanlış bir karar olarak değerlendiriyoruz. Mevcut Kızılay Hemşirelik Lisesi mevcut yapıları ile kalmalı ve bu yapıların ihtiyaca cevap vermemesi halinde, Sur dışına desantralize edilerek orada genişlemeli; desantralizasyon sonucu eski okul alanı da “Sosyal ve Kültürel Tesisler” gibi Suriçi’ne yakışır bir fonksiyona kavuşturulmalıdır.

 

Projesi koşuluna ve Kurul onayına hiç değinilmemiş olmasına dikkat çekmek istiyoruz.

 

20) F21-c-25-a-4-d + F21-c-25-d-1-a:

“Orta Öğretim Alanı (Mevcut Darüşşafaka Lisesi):

 

Mevcut lise binası tescilli eski eser. Yanına, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks = 3 kat ile ilave inşaat hakkı getirilmiş. Çizilen yapı yaklaşma sınırlarına göre, tescilli eski eser olan binanın 5 metre yakınına yeni bir yapı yapılabilecektir. Değil eski eser bir yapıya, mevcut herhangi bir binaya ilave yapılırken bile, iki bina arasındaki mesafeyi 5 metreye indirmenin ciddi bir planlama ve mimarlık hatası olduğu görüşündeyiz. Ayrıca, raporumuzun daha önceki bölümlerinde de belirttiğimiz gibi, bu tür fonksiyonların yer aldığı alanlarda, Koruma Kurulu onayı almış avan projeler ile uygulama yapılması gerektiği konusundaki görüşlerimizi bir kez daha vurgulamak isteriz

 

21) Pafta F21-c-24-d-3-c:

Özel Eğitim Alanı”

 

Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanına bitişik bir alanda, ne tür bir eğitim fonksiyonu olduğu belli olmayan bir “Özel Eğitim” fonksiyonu getirilmiş. Alan üzerinde, “İlgili Kamu Kurumlarının Olumlu Görüşü Alınmadığı Takdirde, Kamuya Ait Meslek Lisesi Olarak Kullanılacaktır.” notu yer alıyor Bu not getirilen “Özel Eğitim” fonksiyonundan ne anlaşılması gerektiğini daha da anlaşılmaz kılıyor. Bunun da ötesinde, bu fonksiyon Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanları ortasına bir ur gibi girmiş. Bu alan kesinlikle yapılaşmaya açılmamalı, yeşil alan kuşağının Surlar boyunca devamlılığını sağlamak üzere, bu alan da kesinlikle yeşil alan olarak düzenlenmelidir.

 

22) Pafta F21-c-24-b-3-c:

“Yavuz Selim İlköğretim Okulu”

 

Okul, arasından yol geçen iki ayrı yapı adasında yer alıyor. Daha büyük olan bölümdeki mevcut okul binası “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik Tarihi Sanat Değeri Olan Anıt Eser Yapılar” lejantı ile taranmış. Bu alan yeterli büyüklükte olmamasına karşın, bahçesine gene de, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 ve hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni inşaat hakkı getirilmiş. Planda belirlenmiş olan yapı yaklaşma sınırları ile de, yapılacak ilave bina ya da binaların, eski eser olarak tescil edilmiş olan mevcut okul binasının 3 metre yakınına kadar yaklaşmasına olanak sağlanmış.

 

Bu alan yeni bir inşaatı kaldırabilecek büyüklükte değil ve ilköğretim alanlarının sadece binalara değil, oyun alanlarına da ihtiyacı olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, öğrenci başına yeterli açık alan sağlanamayan okul alanlarına bir de ilave inşaat hakkı getirilmemelidir.

 

23) Pafta F21-c-24-b-3-c:

 

“Fatih Kız Lisesi” alanında iki küçük yapı “Korunması Gerekli, Tescilli Ahşap ve Kagir Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile taranmış. Asıl büyük yapı ise, “Tescil Edilmemiş Olup, K. ve T.V.K. Yüksek Kurulu’nun 0.5. 1999 Tarih ve 660 Sayılı İlke Kararı’nın 1/3. Maddesi Gereğince, Kaynaklarla Mevcut ve Kayıp Eski Eser Araştırma Envanteri’nde Yer Alan ve İhya Edilmesi Öngörülen Yapılar” lejantı ile taralı (Debbazzade Medresesi yazıyor üzerinde). Alana, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20 ve hmaks = 3 kat olmak üzere, yeni ilave inşaat hakkı getiriliyor planda. Çizilen yapı yaklaşma sınırı ile de, ihyası öngörülen eski eser binanın 3 metre yakınına yeni yapı yapılabilmesine olanak sağlanıyor. Eğer eski eser olarak ihyası önerilen yapı Kurul tarafından tescil edilerek ihya edilirse, bu alanda yeni bir okul binası daha yapmaya ihtiyaç yoktur. Eğer yapılması çok zorunluysa da, avan proje ve Kurul onayı koşulları getirilsin.

 

24) Pafta F21-c-24-b-3-c:

 

Plan paftasında iki “Özel Eğitim Alanı” yer alıyor. Yapılaşma koşulları 0.40/1.20 ve hmaks = 3 kat olarak belirlenmiş ve yapı yaklaşma sınırları çizilmiş. “Özel Eğitim Alanı” ndan kastedilenin ne olduğu belirsiz. İlköğretim mi, orta öğretim mi, meslek okulu mu, yoksa kurs v.b gibi bir eğitim mi kastediliyor, bu açık değil. Planda bu açıkça belirtilmeli ve raporumuzun daha önceki bölümlerinde de vurguladığımız üzere, bu tür alanlarda Koruma Kurulu onaylı avan proje ile uygulama yapılacağı da vurgulanmalıdır.

 

25) Pafta F21-c-24-c-1-d:

 

“Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı k. Ve T.V. K. Kanunu 6. Maddesi Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile taralı Karaahmet Paşa İlköğretim Okulu alanına, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks = 3 kat olmak üzere ve yapı yaklaşma sınırları da çizilerek ilave inşaat hakkı getirilmiş. Bu alan yeni bir inşaatı kaldırabilecek büyüklükte değil ve ilköğretim alanlarının sadece binalara değil, oyun alanlarına da ihtiyacı olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, öğrenci başına yeterli açık alan sağlanamayan okul alanlarına bir de ilave inşaat hakkı getirilmemeli

 

26) Pafta F21-c-24-d-4-a:

“Pertevnihal Lisesi”

 

Pertevnihal Lisesi’nin mevcut binası “Tescil Edilmemiş Olup, 2863 Sayılı K. ve T.V.K. Kanunu’nun 6. Md.’si Uyarınca Korunması Gerekli Sivil Mimarlık Örneği Yapılar” lejantı ile taranmış. Alana, TAKS = 0.40, KAKS = 1.60 ve hmaks = 4 kat olmak üzere, yeni inşaat hakkı da getirilmiş. Raporumuzun daha önceki bölümlerinde de vurgulamış olduğumuz gibi, bu tür alanlarda yapılacak ilave yapılar için avan proje ile uygulama yapma koşulu getirilmeli ve avan proje için Koruma Kurulu kararı aranmalı.

 

27) Planda, tüm mevcut okul alanları, yönetim merkezleri, kültür tesisleri, turistik tesisler, belediye hizmet alanları, sağlık tesisleri, vb kamu kullanımına açık kullanımlara, yeni yapılaşma koşulları getirilmiş. Bu kabul, bazı alanlar için mevcut yapıların ihtiyaca yetmemesi ve yeni yapılacak ilave yapılar için de yeterli boş alan bulunması durumunda kabul edilebilecek bir karar olabilir. Ancak, bu plan kabulünün, böyle belirli alanlarla sınırlı olmadığı görülmektedir. Anlaşılan odur ki, konut alanları ve ticaret alanlarında olduğu gibi, toplumsal kullanıma açık tüm alanlarda, mevcut yapıların yıkılıp yeniden yapılacağı öngörülmektedir. Bu, sadece Koruma anlayışı açısından değil, planlama anlayışı açısından da kabul edilemez bir yaklaşımdır. Ayrıca, yapı yaklaşma sınırları çizilmiş olan birçok yerde, yeni yapılacak yapıların mevcut eski eser yapılara adeta bitişik gibi yapılabilmesine olanak sağlandığı da görülmektedir. Planda temel kabul; mevcut yapıların yok sayılarak alana yeni inşaat hakları getirilmemesi, mevcut yapıların –çevreye uyumsuz ve kesinlikle kaldırılması gerektiği tespiti yapılan bazı özel yapılar hariç- kullanımının devam etmesi, kamuya açık kullanım alanlarında, eğer ilave inşaat veya yenilenme zorunlu olarak gündeme geliyorsa, bunun ancak avan proje ve Koruma Kurulu onayı ile yapılması olmalıdır.

Kurul onaylı avan proje ile uygulama yapma koşulu, mevcutların dışında, plan kararı ile getirilen bu tür yeni kullanım alanlarında da, geçerli olmalıdır.

 

II-B) 1/1000 ÖLÇEKLİ FATİH KORUMA AMAÇLI UYGULAMA İMAR PLANI NOTLARI ELEŞTİRİSİ

 

Fatih Plan Notları genel hatlarıyla Eminönü Plan Notları ile aynıdır. Plan notlarının birçok maddesi aynı olup, raporumuzun Eminönü Plan Notları ile ilgili bölümünde değerlendirilmiştir. Burada, gereksiz bir tekrara girilmeyecek, sadece, Fatih Plan Notları’nın Eminönü Plan Notları’ndan farklı olan maddeleri değerlendirilecektir.

 

B-II- KORUMA BÖLGELERİ

B-II-A) 1. Derece Koruma Bölgeleri

B-II-A-1) Zeyrek- Fener Kentsel Bölgesi:

 

Bu madde, Eminönü Plan Notları’nda 1. Derece Koruma Bölgelerinde yer alan yerleşme alanlarında yapılacak yeni yapılanmalar için getirdiği aynı yaklaşım görülmektedir. Raporumuzun, Eminönü Plan Notları’na ilişkin bölümünde yer alan eleştirimiz bu madde için de aynen geçerlidir:

 

“Bu bölgelerde yeni yapılacak yapılar için getirilen hükümler çağımızı yadsımaktır. Ayrıca mimari yaratıya müdahaledir. Bu yaklaşım, eskiyi taklit ederek tarihi yanıltmaktan ve ortaya bir tiyatro dekoru çıkarmaktan başka bir sonuç yaratmayacaktır ve bu son derece sakıncalıdır. Yeni binalar için söylenmesi gereken tek şey, sadece, “korunması gerekli kentsel dokuya, anıtsal ve sivil mimarlık örneklerine saygılı, onları ezmeyecek, ancak çağımızın mimari anlayışına uygun bir yapılanma” hükmü olmalıdır.

 

B-II-B) 2. Derece Koruma Bölgeleri:

B-II-B-1) Küçükmustafapaşa-Zeyrek-Balat-Ayvansaray-Yalı-Samatya-Yedikule Kentsel Bölgesi:

 

“Zeyrek-Fener Kentsel Bölgesi” ile ilgili değerlendirmemiz bu alan için de aynen geçerlidir. Ayrıca bu alanlarda da korunması gerekli yapılar, nitelik ve nicelik açısından 1. Derece Koruma Alanları’ndan farklı değildir. Bu bölgede de yeni yapılacak yapılar için, 1. Derece Koruma Bölgelerindeki gibi, H = 9.50 m. bina yüksekliği esas alınmalıdır.

 

B-II-C) 3. Derece Koruma Bölgeleri:

 

Bu madde, bir hükmü hariç, “Eminönü Plan Notları”nın ilgili maddesi ile aynıdır ve raporumuzun o bölümündeki eleştirilerimiz, aynen geçerlidir. İlave madde ise, “Eğrikapı,- Edirnekapı- Topkapı Kaleiçi- Mevlanakapı- Silivrikapı- Yedikule gibi kentsel alanlar Tarihi Yarımada’nın geleneksel mimari kimliğine kavuşturulacaktır.” hükmü yer almaktadır. Suriçi’nin, eski eser yapılar ve çevreler dışında, diğer mevcut yapıları ve yeni yapılacak yapıları eskinin birer kopyasına çevirecek yaklaşımı ne derece sakıncalı bulduğumuzu raporumuzun daha önceki bölümlerinde yeterince vurgulamıştık. Bu çerçevede, maddenin bu hükmünü de son derece sakıncalı bulduğumuzu vurgulamak isteriz.

 

B-III) ARAZİ KULLANIMLARI

B-III-A) Konut Alanları:

 

Son paragrafı hariç, madde “Eminönü Plan Notları” ile aynıdır ve raporumuzun o bölümünde değerlendirilmiştir. Maddenin farklı olan son paragrafı ile ise, “Topkapı İETT Garajı alanında; gerek yakın çevresindeki gerek Tarihi Yarımada’daki kayıp eserlerden özgün yerinde ihya edilemeyen cami, medrese, sıbyan mektebi, çeşme, arasta, sivil mimarlık örnekleri ile geleneksel mahalle öğelerini de içerecek şekilde Türk Mahallesi olarak Kentsel Tasarım Projesi ile düzenlenecektir” hükmü getirilmektedir. Bu hükme ilişkin değerlendirme ve eleştirilerimiz raporumuzun “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 8. maddesinde detaylı olarak yer almaktadır.

 

B-III-B) Kentsel Çalışma Alanları

B-II-B-1) Yönetim Merkezleri:

 

Plan Notları’nın bu bölümü ile ilgili değerlendirme, raporumuzun “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 4. maddesinde detaylı olarak yer almaktadır.

 

B-III-B-2) Büyük Alan Kullanımı Gerektiren Kamu Kuruluş Alanları:

 

Plan Notları’nın bu bölümü ile ilgili değerlendirme, “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı İmar Planı’ndaki Sakıncalar” bölümünün 10. maddesinde yer almaktadır.

 

B-III-B-4) Elçilik Alanları:

 

Bu alanlarda Koruma Kurulu onaylı avan proje ile uygulama yapılmalıdır.

 

B-III-C-2) Kara Surları İç Koruma Yeşil Alanı:

 

Maddenin son paragrafı ile, bu alanlarda KAKS = 0.03, hmaks = 4.50 m., tek katlı ve 250 m²’yi aşmayacak çayevi, kafeterya, büfe yapılaşmasına izin verilmektedir. 250 m²’lik bir inşaat alanı oldukça büyük bir alandır. Bu alanlarda büfe ve çay ocağı gibi çok küçük birimler dışında, kapalı kullanım alanlarına izin verilmemelidir. Çayevi ve kafeterya gibi kullanımlar ancak açık alan kullanımları biçiminde düşünülmelidir. Bu çerçevede hazırlanacak Kentsel Tasarım Projeleri için de kesinlikle Koruma Kurulu onayı istenmelidir.

 

B-III-C-4) Kapalı ve Açık Semt Spor Alanları:

 

Açık semt spor alanlarında ancak Koruma Kurulu onayı ile yapı yapılabilmelidir. Kapalı spor alanlarında ise, Kurul kararı alınmış avan proje koşulu sadece planda belirtilen yapılaşma koşullarının yeterli olmaması durumu ile sınırlı olmaktan çıkarılmalı; her durumda, kapalı spor tesisleri için, Koruma Kurulu onayı almış avan proje koşulu getirilmelidir.

 

B-III-C-5) Kültür Park Alanı (Bölge Parkı):

 

Fatih İlçesi’nin en büyük parkı olacak bu alana kayıp anıtsal yapılarını ve sivil mimarlık örneklerini yeniden inşa etmek, bunun için alanın bütünü üzerinden KAKS = 0.10 zemin inşaat alanı ile 2 kat yapılaşma getirmek “park” tanımının kesinlikle kabul edemeyeceği bir hükümdür.

 

B-III-D) Kentsel Sosyal Altyapı Alanları

B-III-D-7) Belediye Kültür Alanları:

 

Maddenin son paragrafında, “ Yedikule Belediye Kültürel Tesisler Alanında Tarihi Yarımada K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanterinde yer alan yapılar haricinde ek yapılar için eski eserlerin irtifasını aşmamak koşulu ile TAKS = 0.25, KAKS = 0.75 yapılaşma koşullarında H(maks) = 3 kat yapılaşmaya izin verilebilir.” denmektedir. Bu konudaki değerlendirmelerimiz, raporumuzun, “1/1000 Ölçekli Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’ndaki Sakıncalar” başlıklı bölümünün 7. maddesinde yer almaktadır.

 

B-III-D-10) Üniversite Sağlık Tesisleri Alanları:

 

Planda, Çapa Tıp Fakültesi alanında yeni yapılaşma hakkı 3 kat olarak belirlenmiş olduğu halde, Plan Notları’nın son paragrafında “Üniversite Sağlık Tesisleri Alanlarında bina yüksekliği olarak, +40 rakım sınırları altında 5 kat, +40 rakım sınırları üstünde ise 4 kat aşılmayacak” gibi genel bir tanımlama yapılmaktadır. Bu tanımlama bir çelişki yaratmaktadır.

 

Bunun dışında, Üniversite Sağlık Tesisleri ile ilgili değerlendirmelerimiz, 1/1000 ölçekli Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’na ilişkin değerlendirmelerimizin 6. maddesinde yer almaktadır.

 

B-III-D-14) Özel Eğitim Tesisleri Alanları:

 

Bu alanlarda yapılacak her türlü yapı için Koruma Kurulu onaylı avan proje istenmelidir. Ayrıca, “Fonksiyon değişikliği durumunda komşuluğunda yer alan fonksiyon dışında işlev verilemez.” hükmünün de, belirsizliği nedeniyle, sakıncalı sonuçlara yol açabileceğini düşünüyoruz. Komşu fonksiyon çok uygun olmayabilir; hatta zaman için de desantralize edilebilmesi için gelişmesine izin verilmeyen ve mevcut yapılarıyla dondurulmuş bir fonksiyon da olabilir. Bu nedenle, bunu şimdiden bu biçimde belirlemek sakıncalıdır. Bu konu Koruma Kurulu’nun yetkisine bırakılmalıdır.

 

B-III-D-15) Özel Sağlık Tesisleri Alanları:

 

Bu alanlarda yeni hastane yapıları kesinlikle yapılmamalıdır.

 

Fonksiyon değişikliği ile ilgili hüküm ise, bir önceki maddede yer alan “Özel Eğitim Tesisleri Alanları” ile ilgili hükümle aynıdır ve orada yapmış olduğumuz değerlendirme bu madde için de aynen geçerlidir.

 

B-III-E) Kentsel Teknik Altyapı Alanları

B-III-E-6) Yeraltı Toplu Taşıma Aksları- Durak Alanları:

 

Bu alanlarda, H(maks) = 6.50 m. yi, KAKS = 0.03’ü aşmamak koşulu ile, satış büfeleri, sergileme alanları, sergi- toplantı ve gösteri alanları, vb fonksiyonların yapımına izin verilmekte ve bu alanların kentsel tasarım projeleri ile düzenleneceği belirtilmektedir. Ayrıca, “ Yukarıda belirtilen işlevler için öncelikle; Tarihi Yarımada K. ve T.V. Yeraltı ve Yerüstü Envanteri ile Mevcut ve Kayıp E.E. Araştırma Envanteri’nde yer alan yapılar ihya edilecek, bunun dışında yapılacak yapılaşmalar Tarihi Yarımada’nın kimliğine ve geleneksel mimarisine uygun olarak projelendirilecektir.” Denmektedir Kurul Kararı olmadan, Belediye’ce yapılmış, tescilsiz eski eserlerin -hatta yeterli bilgi ve belgelerin mevcut olmadığı durumlarda bile kayıp eski eserlerin- ihyasının plan kararı olması ve yeni yapılacak yapılar için de eskinin birer kopyası olma koşulu getirilmesi, Suriçi planlamasındaki en sakıncalı yaklaşımlardan biridir. Bu konudaki değerlendirmelerimiz raporumuzun daha önceki bölümlerinde de ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra, bu alanlarda yapılacak Kentsel Tasarım Projeleri için de kesinlikle Koruma Kurulu onayı alınmalıdır.

 

III- ÖNERİLERİMİZ

 

Gerek 1/5000 ölçekli Suriçi Planı’na ilişkin raporumuzda, gerekse 1/1000 planlara ilişkin bu raporumuzun ilgili bölümlerinde, Suriçi planlamasına yönelik temel ilke ve kabullerimiz elimizden geldiğince aktarılmaya çalışılmıştır. Raporumuzun bu son bölümünde ise, 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları’nı inceledikten sonra, belirttiğimiz bu görüşlere ilave etmekte yarar gördüğümüz bazı hususlara yer verilmektedir.

 

1) Suriçi için SİT kararı alınırken, kara surları dışında bir koruma alanı saptanmamış olması ciddi bir eksiklik yaratmıştır. Bize göre, hendeklerden sonra en az 100 metrelik bir koruma alanı getirilmelidir. Bu alan “Suriçi Etkileme ve Geçiş Bölgesi” olarak, plan kapsamında Sit’in koruma kuşağı şeklinde ele alınmalıdır. Bu alandaki, üzerinde yapı bulunan parsellere ilave inşaat izni verilmemeli; boş parseller ise yeşil alan olarak düzenlenmelidir. Ayrıca, bu alanda yapılacak büyük kapasiteli 4-5 açık otopark ise, Suriçi’ne günübirlik gelecek kişilerin vasıtalarını bırakıp, kısa mesafeli raylı vasıtalar ile Suriçi’ne girmelerini sağlayarak, Sit Alanı’nın büyük ölçüde yayalaşmasına da olanak verecektir.

 

2) Suriçi’nde yapılacak her yeni bina için, 1/50 ölçekli uygulama projesinden önce, 1/100 ölçekli avan proje yapılması zorunluluğu getirilmelidir.

 

Kentsel Sit Alanları kendi yapılanma koşullarını, kendi özel ve özgün niteliklerine göre belirler. Hatta o kadar ki, bazı hallerde bu koşullar tek parsel ölçüsüne kadar iner

Bu açıdan, “Koruma Amaçlı Plan” çoğunlukla bire bir çözümler gerektirir. Özellikle Suriçi gibi çok önemli bir Sit Alanında, doğruya en yakın çözümler, hiç kuşku yok ki, uygulamada ortaya çıkacak sorunları gideren çözümler olacaktır.

 

Örneğin, temel kazılarında ortaya çıkabilecek sorunlar, yakınındaki eski eser nitelikli binanın görsel imajını bozacak durumlar, tescilli bitişik nizam sivil mimarlık örneğine bitişmenin doğurabileceği görsel ve statik problemler, eğimli parsellerde zorunlu olarak ortaya çıkacak yarı gömülü bodrum katlarının sokak gabarisinde yaratacağı aykırı görüntülerin dengelenmesi vb hallerin çözümü için, bire bir denebilecek bir imar durumu sistemi kurmayı uygun bulmaktayız.

 

Bir diğer sorun, Suriçi’ndeki yeraltı yapı ve kalıntılarının tamamının bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür kalıntılar hakkında elimizde kesin belgeler yoktur. Nerden ne çıkacağı ancak kontrollü olarak yapılacak temel kazıları sonucunda elde edilebilecek bilgilerdir. Suriçi’nin her parseli için bu durum olasıdır. Olayda arkeolojik faktör, yeni inşaat hakkından çok daha önde gelen bir zorunluluktur. Ortaya çıkabilecek kalıntılar, bazen planla getirilen yeni inşaat hakkını kullandırmamayı da gerektirebilir. Bu, yeni yapılacak yapıların temel kazıları için ciddi bir denetimi zorunlu kılmaktadır.

 

Bu bağlamda, Suriçi Alanında verilecek yeni inşaat haklarının hiç biri kesin inşaat hakkı olmamalıdır. Kesin inşaat hakkı ancak, yeterli araştırmaların yapılması sonuçlarına bağlı olmalıdır. Önerimizin özelliği, Suriçi’nde 2 etaplı bir imar durumu uygulamasına gidilerek, yapımına izin verilecek her tür yeni bina için avan proje zorunluluğu getirilmesidir. Bu esnek sistemin hukuki gerekçesi ise, 1/1000 ölçekli “Koruma Amaçlı Plan Notları” na hüküm koyarak sağlanmalıdır.

 

3) İncelediğimiz 1/1000 ölçekli “Suriçi Koruma Amaçlı Plan”ı oluşturan ekibin, arkeolojik kalıntılarla ilgili tespitleri ellerinden geldiği ölçüde yaptıklarından kuşku duymuyoruz. Ancak, bu belgeler o kadar dağınık ve yetersizdir ki, sonuçta elde edilen belgelerle, gelecekte sağlıklı bir takip ve koruma yapma olanağı bulunmamaktadır. Daha da önemlisi, henüz Suriçi’nin toprak altı varlıklarından çok azı hakkında bilgi sahibiyiz. Herhangi bir parselde çıkan kalıntıların bile daha kaç parselin altına uzandığını arkeologlar dahi söyleyemezler.

 

Bizim önerimiz, bir takım halihazır 1/1000 ölçekli harita üzerinde sadece Roma ve Bizans dönemlerine ait toprak üstü ve toprak altı taşınmaz kültür varlığı bina ve bina kalıntılarının toplanması, mümkün olduğu kadar tamamlanması, fişlerinin hazırlanması ve İstanbul I. Numaralı Koruma Kurulu’na iletip onaylatılmasıdır.

 

Bu işlemde küçük ve hassas bir noktaya da dikkati çekmek gerekmektedir. 1/1000 ölçekli Koruma Planı, ilke olarak, zaman sınırlaması olmaksızın, bundan sonra uygulanacak belgedir. Değiştirilmesi veya kısmen değiştirilmesi belli ve önemli nedenlerle olasıdır. Toprakaltı varlıklarını sadece 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planı’nda göstermekle yetinmek, sonradan ortaya çıkacak varlıkları da bu plana işlemeyi, dolayısıyla planda sürekli bir tadilatı zorunlu kılar. Kuşkusuz bu planın böyle sık sık müdahaleye uğramaya tahammülü yoktur. Oysa “Roma ve Bizans Dönemi Toprakaltı 1/1000 Ölçekli Tespit Haritası” yaşayan ve güncel bir belgedir. Toprakaltından çıkacak her yeni buluş, Koruma Kurulu kararı alınarak bu haritaya eklenecektir.

 

Çözüm, tanımını yaptığımız “Arkeolojik Tespit Haritası”nın, 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın onay tarih ve sayısından sonra, bir tarih ve numara verilerek Koruma Kurulu’na onaylatılması; Suriçi’nden gelecek her tür inşai taleplerde (teknik altyapı taleplerinde de) Koruma Amaçlı Plan’la birlikte bu “Arkeolojik Tespit Haritası”nın da işlerliğini sağlamaktır. Hukuki dayanağı ise, tespit haritası için alınan Koruma Kurulu kararında “Bu karar hükümleri, ….. tarih ve …. sayılı kararımızla onanan İstanbul Suriçi, 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı hükmü olarak kabul edilecektir.” anlamında bir ibareye yer vererek sağlanacaktır.

 

Bu haritaya sadece varlığı bilinen arkeolojik eserler ve kalıntılar işlenmeli, uygulamada çıkacak yeni kalıntılarla, yaşayan ve büyüyen bir nitelik sağlanmalıdır. Suriçi’nden gelecek her imar durumu başvurularında önce bu haritaya bakılmalı; verilecek imar durumunda, öngörülen inşaat hakkının ancak kontrollü arkeolojik temel kazısından sonra kesinleşebileceği hususu belirtilmelidir. Kuşkusuz temel kazıları için bir projeye gereksinim vardır. O nedenle biz, Suriçi’nde yapılacak her tür inşai faaliyette bir avan proje zorunluluğu getirilmesini öneriyoruz. Temel kazıları bu avan projeye göre, “Arkeolojik Tespit Haritası” verilerine dayalı olarak ve denetim altında yapılmalıdır. Kesin inşaat hakkı ise, ancak kazı sonuçlarını belirleyen resmi raporda öngörülmesi halinde verilmelidir.

 

Suriçi’nde yapılacak ve 1 metre derinliği aşan her yeni kazıda, devletin arkeolojik denetleme zorunluluğu getirilmeli, kazılarda mutlaka arkeolog veya sanat tarihçisi bulunmalıdır. Herhangi bir arkeolojik kalıntıya ulaşılması halinde ise, konu yeterli dokümanlar eklenmek suretiyle ilgili Koruma Kurulu’na iletilmeli ve alınacak karara göre işlem yapılmalıdır. Kurul gerekli görürse, parsel Kültür Bakanlığı’nca kamulaştırılmalı ve kalıntılar korumaya alınmalıdır. Kuşkusuz, “Arkeolojik Tespit Haritası” üzerinde de civar parseller için uyarı konmalıdır.

 

4) Üzerinde tescilli taşınmaz kültür varlığı bulunan parsellerde yapılacak her türlü esaslı inşai müdahalede Koruma Kurulu kararı zorunluluğu getirilmeli; bu karar belediyenin vereceği ruhsata esas olmalıdır.

 

Ancak, adi onarım gereken hallerde, Koruma Kurulu’nun uygun gördüğü resmi kurum veya kuruluşların izni ve denetimi koşulu ile izin verilebilecektir.

 

5) Planın İMÇ Blokları ile ilgili olarak getirdiği karar, raporumuzun Eminönü 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı ile ilgili bölümünde de ele alındığı üzere, korumacılık anlayışındaki bir eksikliğini de gündeme getirmektedir. Planda gördüğümüz, belediyece yapılan korunması gerekli yapılarla ilgili tespitlerde de bu izlenmektedir. Bu eksiklik, “modern- çağdaş yapılarda koruma “ anlayışının plana yansıtılmamasıdır. İMÇ Blokları ile ilgili getirilen plan kararında da görüldüğü gibi, planda, 1930-40’lardan günümüze uzanan süreçte yapılmış olan modern yapılarla ilgili bir koruma yaklaşımı mevcut değildir. Oysa Suriçi’nde, her biri yarışma sonucu seçilmiş ve döneminin en seçkin örnekleri olan ve korunmaları gereken 20. Yüzyıl çağdaş mimarlık yapıtları da vardır. Zeyrek SSK Binaları, Eminönü eski Ticaret Odası (Şimdiki Ticaret Üniversitesi), Cağaloğlu İstanbul Reklam Binası, Büyükşehir Belediye Binası, Fatih Evlendirme Dairesi, Saraçhane-Hıfzıssıhha Binası, İMÇ Blokları bunlardan bazıları olarak sayılabilir. Bu tür binaların da korunması ve gelecek kuşaklara miras olarak aktarılması, çağdaş korumacılık anlayışının vazgeçilemez bir ilkesidir.

 

6) 1/5000 ölçekli plana ilişkin değerlendirmelerimizin ilişkin raporumuzda, yeraltı yapı ve kalıntıları ile ilgili olarak, “Roma ve Bizans’ın toprak altındaki önemli kentsel kalıntılarının bulunduğu alanlar, üzerlerinde modern yapılaşma olsa bile, orta ve uzun vadeli plan vizyonunda arkeolojik kazı ve koruma zonları olarak belirlenmelidir” vurgulaması yapılmıştı. 1/1000 ölçekli planlarda, bu gibi alanlardaki tüm yeni binaları korunmuş olması; hatta bunun da ötesinde, bu alanların bir kısmı üzerine yeni yapılaşma hakları getirilmiş olması, bu konudaki görüşümüzü, tekrar da olsa, bir kez daha hatırlatmayı zorunlu kılmaktadır.

 

7) Suriçi, kent bütününe ait hizmet binalarını kaldıracak nitelik ve niceliğe sahip değildir. Bu hizmetlerin varlığı Suriçi’ne gereksiz bir insan ve araç trafiğinin yanı sıra, bu fonksiyonlara bağımlı yan fonksiyonları da çekmektedir. Gerek 1/1000 ölçekli plana ilişkin raporumuzda, gerekse de 1/1000 ölçekli planlara ilişkin bu raporumuzun daha önceki bölümlerinde, Suriçi’nin “kent bütününe hizmet veren fonksiyonlardan arındırılması”nın önemi vurgulanmıştır.

 

Desantrilizasyon nedeni ile boşaltılan alanların ve binaların yeni kullanım kararlarında mutlaka kamu yararı olan kullanımlara öncelik verilmelidir. Örneğin, sürekli olarak eksikliği vurgulanan sosyal altyapı tesislerinin bir kısmı bu alanlarda karşılanmalıdır. Çocuk bahçeleri, oyun alanları ve parklar yapılmalıdır. 1/1000 ölçekli planlarda, desantralize edilecek alanların bugünkü kullanımları değil, desantralizasyon sonrası kullanımları gösterilmelidir. Bu konuda, Plan Notları’nda, yeni kullanımların için getirilen önerilerin “ön öneriler” olduğunu vurgulamak yararlı olacaktır. Ön öneri dememizin nedeni, taşınma olayının uzun bir süreci gerektirmesindendir. Bugünden, gelecekte Suriçi’nde en çok hangi kullanıma gereksinim olacağını kesin olarak söylemek bazı durumlarda hatalı kararlara da neden olabilir. Bu nedenle, plan notları ile bu esnekliği getirmek yararlı olacaktır.

 

8) Suriçi’nin en önemli tarihi eserlerinden olan surların onarımlarında “tamamlama” yönteminden vazgeçilmeli; sadece “kurtarma ve düzenleme” yöntemi ile yetinilmelidir.

 

9) Hem Eminönü hem de Fatih Plan Notları’nda, benzin istasyonları, LPC istasyonları ve depolarına değinilmemiş olmasını ciddi bir eksiklik olarak gördüğümüzü ayrıca vurgulamak isteriz. Bunlar kesinlikle sur dışına çıkarılmalıdır.

 

TARİHİ YARIMADA KORUMA AMAÇLI (!) NÂZIM VE UYGULAMA İMAR PLANLARINDAKİ TEMEL SAKINCALAR HAKKINDA ÖZET RAPOR

 

A) PLANLAMA SÜRECİ VE PLANLARIN ONAYI İLE İLGİLİ KURUL KARARLARI AÇISINDAN SAKINCALAR VE DAVA KONUSU

 

1 No’lu K. ve T.V. Koruma Kurulu,1/5000 Ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı’nı, 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planlarını ve Tarihi Yarımada’nın Büyükşehir Belediyesi tarafından önerilmiş eski eser tescil öneri listelerini, o tarihteki 5 daimi üyesinden Kültür Bakanlığı’nca atanan 3 üye ve belediyelerden gelen temsilci üyelerin oylarıyla, YÖK tarafından atanmış öğretim üyeleri olan Kurul Başkanı ve Başkan Yardımcısının muhalefetlerine karşın, olduğu gibi onaylamıştır. Bu süreçte, Kurul kararlarını geçersiz kılan ve iptalini gerektiren ciddi eksiklik ve hatalar söz konusudur:

 

1) 26.01.2005 tarih ve 399, 402, 403, 404, 405 sayılı Kurul kararları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na aykırı bir oylama katılımı sonucunda alınmış; bu oylamalarda, yasal olarak oylamaya katılmaması gereken üyeler oy kullanmışlardır:

 

Kültür Bakanlığı tarafından atanmış olan 3 üyeden ikisi (İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu),” Tarihi Yarımada 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı Analitik Raporu”nun başında yer alan Plan Danışma Kurulu Listesi’nde de isimlerinin görüleceği üzere, hem söz konusu planların yapımında görev almışlar, hem de bu planların Kurul’da onayı sırasında oy kullanmışlardır. Bu durum, açıkça bilimsel etiğe aykırı olduğu gibi, hukuksal olarak da, daha baştan, ilgili Kurul kararlarını geçersiz kılmaktadır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na değişiklik getiren, 27 Temmuz 2004 tarihli R.G.’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesinde, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeleri, görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin Kurul üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” denmektedir.

 

2) Koruma planı, her şeyden önce, planı yapılacak bölgeye ilişkin yeraltı ve yer üstü kültür varlıklarının tespit ve tescili ile sağlıklı bir plan altlığı oluşturulmasını gerekli kılar. Bu husus Koruma mevzuatında da açık biçimde yer almış, bu tespit ve tescillerin nasıl yapılacağı da açıklıkla vurgulanmış olmasına karşın, planlama ve onay süreçlerinde bu yasal süreç de işletilmemiştir.

 

Bu konuda, Koruma Kanunu son derece açıktır. 2863 sayılı Kanunun “Tespit ve Tescil” başlıklı 7. maddesi’nde ve “Koruma Kurullarının Görev, Yetki ve Çalışma Şekli” başlıklı 57. maddesinin (a) fıkrasında, tespitleri yapmak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, tescilleri yapmak ise Kurul’un görevleri arasında sayılmaktadır. 10.12.1987 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik” in 6. maddesinde de, “Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarından Bakanlıkça tespiti yapılanlar, koruma kurullarınca değerlendirilerek tescil olunur.” hükmü yer almaktadır.

 

Bu süreç ve işlem, Kurul kararının ve söz konusu planların iptali için yeterli nedendir. Bu husus, Prof. Dr. Özer Erenman’ın muhalefet şerhinde, “...Henüz, tespit ve tescilde yetkili organ olan Koruma Kurulu tarafından tespit ve tescili yapılmamış yapıların tescil edilmiş var sayılarak planlama yapılmış olması, hem korumacılık hem de planlama anlayışına kuşku ile bakılacak bir durum olduğu gibi, planın hükümsüzlük sürecini başlatılabilecek yasal bir gerekçe olduğu düşünülmektedir. Aynı zafiyeti taşıyan bir başka konu da, kesin arkeolojik tespitleri yapılmamış alanların, koşul belirtilerek de olsa, işlevlendirilmiş olmasıdır. …. Tescil kaydı kesinleşmemiş bir yapı/yapılar belli olmadan plan kararları oluşturulması kabul edilebilir bir yöntem olarak değerlendirilememektedir.” biçiminde, Prof. Dr. Zekiye Yenen’in muhalefet şerhinde ise, “Tescil önerilerinin “kültür varlığı” olarak kayda geçmesi, 2863 sayılı yasa ve bağlı yönetmelikler (12.01.2005 tarihli R.G.de yayınlanarak yürürlüğe giren 25689 sayılı yönetmeliğin 17. maddesi) tespit ve tescilde yetkili organ olan İstanbul 1 No’lu K.V.T.K. Bölge Kurulu raportörlerinin tüm önerileri yerinde araştırması, incelemesi ve değerlendirmelerini raporla Kurula sunması sonrasında mümkündür. Bu açıdan, Geçiş Dönemi Yapılaşma Koşulları ile envanter çalışmasının 6 aylık bir süre sonunda Kurula ulaştırılması, bağlı olarak planın incelenmeye başlandığında envanterin kayıtlara geçmesi ve hal-i hazır paftalara işlenmesi aşamasının tamamlanmış olması öngörüldüğü halde, bu koşul konulan sürede gerçekleşmediğinden, 1/5000 nâzım plan ve 1/1000 uygulama planları ile ilgili kararlar tespit ve tescil işlemleri mevzuata ve usule uygun olarak bitmeden, “tescili önerilen kültür varlıkları” lejantı ile hazırlanan altlıklara çizili plan paftalarına dayanılarak ve öneriler tescil edilmiş varsayılarak alınmıştır. Nitekim karar numaraları da bu mevzuata aykırı duruma işaret etmektedir: 1/5000 ölçekli plan ile ilgili karar numarası 399, 1/1000 planlar ile ilgili karar numaraları 402 ve 403, tespit ve tescil işlemleri ile ilgili karar numaraları 404 ve 405’tir. Planların sağlıklı bir plan altlığı / Paftalar üzerinde hazırlanmamış olması durumu Tarihi Yarımada Koruma Planlarının “bilimsel” niteliğine kuşku düşürmekte, planların geçerliliğini tartışmak için yasal bir gerekçe oluşturmaktadır.” biçiminde vurgulanmaktadır.

 

Bu süreçte ilginç olan bir başka husus, Kurul’un 26.01.2005 gün ve 399 sayılı kararı 1/5000 planları, 26.01.2005 gün ve 402 ve 403 sayılı kararları ile de 1/1000 planları onaylamasının ardından, öneri eski eserlerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı elemanlarınca hiçbir ön inceleme ve yerinde kontrol yapılmaksızın, direkt Kurul tarafından, 26.01.2005 gün ve 404 ve 405 sayılı kararlarıyla tescil edilmiş olmasıdır.

 

3) Kurul kararlarına uyulması ve bu kararların planlamada esas alınması gereği, Koruma Yasası’nda net biçimde ifade edilen yasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, Tarihi Yarımada’da geçiş dönemi yapılaşma koşullarının belirlendiği 02.08.1995 gün ve 6898 sayılı Kurul kararında da, “Koruma Amaçlı İmar Planını hazırlanmasında 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ve Koruma Kurulu’nca bugüne kadar alınmış kararlara uyulması gerektiğine…” biçiminde ayrıca ve tekrar vurgulanmıştır. Ancak, bu yasal gerekliliğe karşın, planlar, kentsel dokunun ve kentsel kimliğin korunmasına ilişkin son derece önemli bazı Kurul kararları göz ardı edilerek hazırlanmış, bu Kurul kararlarının aksine plan kararları alınmıştır. Buna karşın, Kurul gerek 1/5000, gerekse de 1/1000 ölçekli planları olduğu gibi onaylamıştır. Bu durum, Kurul’un planlara ilişkin onay kararlarının yasal açıdan geçerliliğini tartışmalı kılmaktadır. Bu husus, Prof. Dr. Özer Erenman ile Prof. Dr. Zekiye Yenen’in muhalefet şerhlerinde de açıkça vurgulanmaktadır.

 

Bu durumda, açıktır ki, bu onay işlemleri Koruma Kanunu’na aykırıdır ve gerek planların onaylanması ile ilgili 399, 402 ve 403 sayılı kararlar, gerekse de ardından alınan 404 ve 405 sayılı öneri eski eser tescil kararları yasal olarak geçerli değildir.

Bu gerekçelerle, Tarihi Yarımada Planları ile ilgili Kurul kararlarının iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açılmıştır.

 

B) PLAN KARARLARI AÇISINDAN SAKINCALAR VE DAVA KONUSU

 

Ulaşım Sistemi:

Korumayı etkileyen en önemli kararlardan biri ulaşımla ilgili kararlardır. Suriçi’nin korunarak yaşatılmasının olmazsa olmaz koşullarından biri de, bu alanın “transit geçiş alanı” olmaktan kurtarılması ve süreç içinde, lastik tekerlekli araçlardan, özellikle de özel oto trafiğinden arındırılmasıdır.

 

Söz konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Tarihi Yarımada planları bu konuda ciddi sakıncalar içermektedir. Planda Yenikapı-Taksim metro hattının ve Feribot’un vurgulanması ile, ulaşımla ilgili plan ilkeleri daha baştan çiğnenmiştir. Yenikapı-Taksim Metro Hattı’na ve Feribot İskelesi’ne “evet” demek, Suriçi’nde transit trafiğe de “evet” demektir.

 

Planın ulaşımla ilgili temel kararları aynen uygulanırsa, kentin her noktasından gelip Suriçi’nde toplanan çeşitli ve yüksek kapasiteli ulaşım sistemleri yeni yüklemelerle daha da artırılacak ve oto trafiği, getirilen yüksek kapasiteli çok sayıda otoparkla rahatlatılarak, daha da yoğunlaşacaktır. Bu durumda, planın diğer tüm kararları korumaya yönelik en doğru kararlar olsa dahi, bu kararların yaşama geçme olasılığı büyük ölçüde ortadan kalkacaktır.

 

Planda Yenikapı-Taksim Metro hattının, Kurul’un bu doğrultuda aldığı daha önceki kararını da hiçe sayarak geçirildiği görülmektedir. Haliç’i, silueti tahrip eden yeni bir köprü ile geçerek Süleymaniye Külliyesinin hemen dibinden devam eden ve Kurul tarafından uygun görülmemiş olan bu Metro güzergâhının plana aynen işlenmiş olması kabul edilemez bir karardır. Bu kararın bir diğer sakıncalı tarafı da, korunması gereken Süleymaniye Külliyesi’nin hemen yanından geçirilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi, eski eser yapıları tahrip eden en önemli etkenlerden biri de “titreşimler”dir ve metro güzergâhı bu açıdan da son derece dikkat edilmesi gereken bir karardır. Yenikapı’nın ana transfer istasyonu olarak düşünülmesi de, Tarihi Yarımada’nın transit trafikle yüklenmesi anlamına gelen, koruma açısından çok hatalı bir karardır

 

Katlı Otoparklar ve Yeraltı Otoparkları:

Planda, Tarihi Yarımada’nın trafikten arındırılması öngörülen Eminönü Meydanı yakınlarına dahi uzanabilecek biçimde, çok sayıda katlı otopark (KOP) ve yeraltı otoparklarına (YOP)yer verilmiştir. Bunun, Tarihi Yarımada’yı özel oto trafiğinden arındırma hedefi ile ne kadar tutarsız olduğu açıktır. Bu kararlar, Suriçi’ne özel araba ile ulaşmaya teşvik unsuru olacaklardır. Bunun yanı sıra, Suriçi’nin yeraltı envanterinin tamamlanmamış olduğu, yeraltı envanter çalışmalarının sadece bilinen tescilli değerlerle sınırlı olduğu ve bu konudaki envanter eksikliğinin Suriçi’nin korunabilmesi açısından çok ciddi bir tehlike oluşturduğu, neredeyse her kazılan yerden kalıntıların çıktığı hatırlanırsa, yeraltı otoparklarının yeraltı zenginliklerine karşı da ciddi bir tehdit oluşturdukları da açıktır. Suriçi’nde 0.00 kotu altında yeraltı otoparkları önermenin arkeolojik kültür katlarına olabilecek olumsuz etkileri yargı kararıyla iptal edilmiş olan 1990 planında getirilmiş katlı otoparklarda açıkça ortaya çıkmıştır. Bu planla önerilmiş olan 17 adet katlı otoparkın hepsinin altında da zengin arkeolojik kalıntılar yer almakta idi.

 

Planda belirtilenlerin dışında, Plan Uygulama Hükümleri’nin Plan Genel Hükümleri başlıklı bölümünün 21. maddesinde, “ Kültürel ve doğal değerlere sahip alanların dışında, sosyal- kültürel amaçla tahsis edilen alanlardaki binaların bodrum katlarında veya bahçelerinin zemin altında, zorunluluk arz etmesi durumunda, ilgili kurum görüşleri alınarak kamuya açık yeraltı otoparkları düzenlenebilir.” denerek, bu uygulamanın daha de genişletildiği görülmektedir.

 

Suriçi’nde katlı otoparkların ve yeraltı otoparklarının yapımına kesinlikle izin verilmemelidir. Suriçi’nin, tarihi dokunun düşmanı olduğu artık tüm dünyanın ortak kabulü olan motorlu araçlardan arındırılması hedefi çerçevesinde, geçiş dönemi için, özel otoların park ihtiyacı, ileride sosyal donatı alanlarına dönüştürülmesi hedeflenen geçici açık otoparklarla çözülmeye çalışılmalıdır.

 

Yeraltı Yapı ve Kalıntıları:

Planda, “ Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik / Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralı birçok alana, bu alanlarda kazı yapılarak yeraltı zenginliklerini ortaya çıkarmak ve sergilemek yerine, “Park”, “Açık Otopark”, “Spor Alanı” gibi kullanımlar getirilmiş olduğu; bunun da ötesinde, farklı fonksiyonlar getirilerek yeni inşaat hakkı dahi tanındığı görülmektedir. Bu alanlardaki yeraltı yapı ve kalıntılarını ortaya çıkartmak ve bu alanları “Arkeolojik Park ve Sergi Alanı” olarak düzenlemek yerine böylesi plan kararları üretmek gerçek bir koruma anlayışı olamaz.

 

Yeraltındaki zengin tarih ve kültür birikimlerini, üstelik de tescilli bir dünya mirasının bulunduğu bilindiği halde, ortaya çıkarmayı düşünmeyen, hatta daha da ileri giderek, bu alanlar üzerine yeni inşaat hakları getirerek bu zenginliğin tahrip edilmesini öneren bir planın, “Koruma Planı” kavramı ile hiçbir ilişkisinin kurulamayacağı açıktır.

 

Bu plan kararları, Osmanlı’yı ön plana çıkartırken Bizans ve Roma’yı mümkün olduğunca göz ardı eden şovenist bir koruma anlayışının ürünüdür ve gerçek anlamda bir korumacılığın önünde ciddi engeldir.

 

Bu konuda verilebilecek en çarpıcı örnek, hemen herkesin bildiği bir alan olan İstanbul Adliyesi alanıdır. Planda İstanbul Adliyesi için “Yönetim Merkezi” lejantı kullanılmış ve alan üzerine “İstanbul Adliyesi’nin sur dışına desantralizasyonu sonrasında kültürel amaçlı kullanıma ayrılacaktır” notu konmuştur. Alanın tamamı üzerinde de, TAKS = 0.40, KAKS = 1.20, hmaks. 3 kat ve parsel sınırlarına yaklaşma mesafeleri 10 m. olmak üzere, yeni yapılaşma hakları getirilmiştir. Bu alan, “Korunması Gerekli, Tescilli Arkeolojik/Tarihi Sanat Değeri Olan Yeraltı Yapı ve Kalıntıları” lejantı ile taralıdır ve bu alanda ilave bina yapımı, kazılar sırasında yeraltı kalıntıları çıktığı için durdurulmuştu.

 

Planın yeraltı yapı ve kalıntılarının korunması konusundaki gayriciddi yaklaşımına bir başka örnek de, Plan Genel Hükümleri’nde yer alan, “Planda gösterilen ulaşım sistemi içindeki yeraltı toplu taşıma aksları ve istasyon alanları ile yeraltı kavşak çözümleri getirilen alanlarda yapılacak kazılarda; bu çalışmalarda yer almayan eserlere ait olabilecek kalıntı çıkması halinde, belgeleme çalışmaları yapılarak, korunması gerekli eski eser olarak tescil edilmesi durumunda: Yeraltı müzeleri, yeraltı sergileme galeri terasları vb çözümlemeler getirilecektir.” yaklaşımıdır. Ortaya çıkan kalıntılar ulaşım güzergâhlarının değiştirilmesini gerektirecek ölçüde önemli olabilir; kazılarak yerüstüne çıkarılıp sergilenmesi gerekli bir tarihi ve kültürel zenginlik olabilir; bu alanın “Arkeolojik Park Alanı” olarak değerlendirilmesi gerekebilir. Bu nedenle, yeraltı zenginliklerinin henüz tamamının tespitinin yapılamadığı bir durumda, bu konuda önceden söz söylemek ve ortaya çıkan kalıntıların oldukları yerde bırakılmasını ve yeraltında sergilenmesini karara bağlayarak, adeta ulaşım kararlarının değiştirilemezliğini öngören bu karar, korumacılık anlayışına aykırıdır.

 

Konaklama Tesisleri:

Suriçi’nin kullanım türleri arasında turizmin ağırlıklı olarak yer alması genel ve doğru bir karar olmakla birlikte, bunun günübirlik turizm olarak değerlendirilmesi ve yatılı turizm için de pansiyonculuğun geliştirilmesi esas olmalıdır. Bu çerçevede, Suriçi’nde yeni konaklama tesislerinin yapımına ve mevcutların gelişimine izin verilmemesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası, korunması gerekli eski konutların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde pansiyonculuğun özendirilmesi olmalıdır. Planın bu konudaki yaklaşımının ise aynı doğrultuda olmadığı görülmektedir. Planda, Yedikule TCDD Atölyeleri ve Sirkeci Tren İstasyonunun bir kısmı “Konaklama Tesisi” olarak gösterilmektedir. Plan Notları’nda ise, bu alanlara “prestijli 1. sınıf konaklama tesisleri” yapımına izin verileceği vurgulanmaktadır. Bu alanlar “kültürel tesis alanı” olarak düzenlenmelidir. Sirkeci Gar alanı içinde, “Konaklama Tesisi” olarak gösterilen alanın yanındaki Açık Otopark da, bu bölgeye özel oto ulaşımını teşvik edeceğinden, kaldırılmalı ve açık yeşil alan olarak düzenlenmelidir.

 

Unkapanı Manifaturacılar Çarşısı:

Planda, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı “Prestij Konut Alanı” olarak gösterilmiştir. İstanbul Manifaturacılar Çarşısı Blokları, 20. Yüzyılın korunması gerekli modern yapılarındandır ve bu binaların yıkılarak yerine yeni yapılaşma getirilmesi son derece sakıncalı bir plan kararıdır. Planda, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı olduğu gibi korunmalıdır.

 

İMÇ Blokları ile ilgili olarak getirilen bu karar, korumacılık anlayışındaki bir eksikliğini de gündeme getirmektedir. Planda gördüğümüz, belediyece yapılan korunması gerekli yapılarla ilgili tespitlerde de bu izlenmektedir. Bu eksiklik, “modern- çağdaş yapılarda koruma “ anlayışının plana yansıtılmamasıdır. İMÇ Blokları ile ilgili getirilen plan kararında da görüldüğü gibi, planda, 1930-40’lardan günümüze uzanan süreçte yapılmış olan modern yapılarla ilgili bir koruma yaklaşımı mevcut değildir. Oysa Suriçi’nde, her biri yarışma sonucu seçilmiş ve döneminin en seçkin örnekleri olan ve korunmaları gereken 20. Yüzyıl çağdaş mimarlık yapıtları da vardır. Bu tür binaların da korunması ve gelecek kuşaklara miras olarak aktarılması, çağdaş korumacılık anlayışının vazgeçilemez bir ilkesidir.

 

Topkapı İETT Garajı Alanı:

Planda, Topkapı İETT Garajı alanı “konut alanı” olarak gösterilmiştir. Plan Uygulama Hükümleri’nde ise, “Topkapı İETT Garajı alanında; gerek yakın çevresindeki gerek Tarihi Yarımada’daki kayıp eserlerden özgün yerinde ihya edilemeyen cami, medrese, sıbyan mektebi, çeşme, arasta, sivil mimarlık örnekleri ile geleneksel mahalle öğelerini içerecek şekilde Türk Mahallesi olarak Kentsel Tasarım Projesi ile düzenlenecektir.” denmektedir.

 

Hala zengin ve yaşayan bir tarihi ve kültürel miras birikimini yerinde yaşatmanın olanaklı olduğu bir ortamda, sanki elimizde tek bir eski eser örneği kalmamış da, “bari göstermelik de olsa birkaç tane örneği canlandıralım” anlayışıyla, tiyatro dekorları yaratmak doğru, çağdaş ve bilimsel bir korumacılık anlayışıyla çelişmektedir.

 

Bu alan konut kullanımına açılmamalı; eski eserlerin taklit ya da benzetmesi yoluyla canlandırılması gibi bir yaklaşımla ele alınarak üzerine tarihi yapıların kopyaları inşa edilmemelidir. Bu plan kararı değiştirilerek, alan, sur içinin eksik yeşil alan ihtiyacını karşılamak üzere değerlendirilmelidir.

 

Metropoliten Ölçekte Hizmet Veren Fonksiyonlar:

İstanbul metropoliten alanının tümüne ve hatta Türkiye geneline hizmet veren fonksiyonların Suriçi’ne yoğun bir insan ve taşıt trafiği akımı çektiği ve bunun da Suriçi’nin korunması ve yaşatılmasındaki olumsuz etkisi artık herkes tarafından kabul gören bir gerçektir. Oysa planda, yönetim merkezleri, yüksek öğretim tesisleri, sağlık tesisleri gibi hizmet fonksiyonlarının çoğunun yerlerinde kaldıkları görülmektedir. Az sayıda desantralizasyon kararının ise, bu alanlara yeni fonksiyonlar getirmenin yanı sıra, ilave yeni yapılaşma hakları da getirmek olarak algılandığı görülmektedir. Desantralizasyon nedeni ile boşaltılan alanların ve binaların yeni kullanım kararlarında mutlaka kamu yararı olan kullanımlara öncelik verilmelidir. Örneğin, sürekli olarak eksikliği vurgulanan sosyal altyapı tesislerinin ve açık yeşil alanların bir kısmı bu alanlarda karşılanmalıdır. Planlarda, desantralize edilecek alanlar, bugünkü kullanımları ile değil, dönüşüm sonrası kullanımları ile yer almalı; boşaltılan alanlara ilave yapılaşma getirilmemeli; aksine, yeni işlevler getirilirken, “yapı yoğunluğu ıslahı” esas alınmalıdır.

 

Kamu Kullanımı Alanlarında Yeni Yapılaşmalar:

Planda, tüm mevcut okul alanları, yönetim merkezleri, kültür tesisleri, turistik tesisler, belediye hizmet alanları, sağlık tesisleri,vb kamu kullanımına açık kullanımlara, yeni yapılaşma koşulları getirilmiştir. Ayrıca, yapı yaklaşma sınırları çizilmiş olan bir çok yerde, yeni yapılacak yapıların mevcut eski eser yapılara adeta bitişik gibi yapılabilmesine ( eski esere genellikle 5, hatta bazen m. ye kadar yaklaşmaya izin verilmektedir )olanak sağlandığı da görülmektedir. Planda temel kabul; mevcut yapıların yok sayılarak alana yeni inşaat hakları getirilmemesi, mevcut yapıların –çevreye uyumsuz ve kesinlikle kaldırılması gerektiği tespiti yapılan bazı özel yapılar hariç- kullanımının devam etmesi, kamuya açık kullanım alanlarında, eğer ilave inşaat veya yenilenme zorunlu olarak gündeme geliyorsa, bunun ancak avan proje ve Koruma Kurulu onayı ile yapılması olmalıdır. Kurul onaylı avan proje ile uygulama yapma koşulu, mevcutların dışında, plan kararı ile getirilen bu tür yeni kullanım alanlarında da, geçerli olmalıdır.

 

Yeni Yapılarda İrtifa:

Plan Uygulama Hükümleri’nde, bina irtifa sınırlaması irtifa sınırlaması, +50 kotu üzerinde hmaks: 9.50m., +40 kotu üzerinde ise, hmaks:12.50m. olarak kabul edilmiş; Fevzi Paşa ve Millet Caddelerinde bu irtifalar da aşılarak, +50 kotu üzerinde 12.50 m. ye, + 40 kotu üzerinde de 15.50m. ye çıkarılmıştır. Bu plan kararı Suriçi silueti açısından son derece sakıncalı sonuçlar doğuracaktır. Doğru olan, Proust’un planında verilen sınırı aşmamak, tüm yapılar için ve her yerde geçerli olmak üzere, +40 kotu üzerine, “Görülen en yüksek cephe 9.50 m. yi (yanında, yakınında korunması gerekli eski eser yapı var ise, onun yüksekliğini aşmamak üzere) geçmeyecek şekilde”, 9.50 metreden fazla irtifada inşaata izin vermemektir. +40 kotu altında verilen irtifalarda da bu ilke dikkate alınmalı; yapılara, +40 kotu üzerinde kalan kısmı 9.50 m. yi geçmeyecek biçimde irtifa verilmelidir.

 

Korunacak Eski Eserlerle İlgili Uygulamalar:

Plan Uygulama Hükümlerinde, 1. Derece Koruma Bölgeleri de dahil olmak üzere, birçok bölge için, “Tescilli sivil mimarlık örneklerinde özgün kat adedi artırılamaz” hükmü yer almakta; böylelikle, kültür varlıklarının korunması sadece yüksekliklerin korunmasına indirgenmekte;”Özgün müstakil eski eser sivil mimarlık örneği yapılar orijinal biçimi ile korunacaktır” hükmü ile de, korumacılık açısından “özgün olmak ya da olmamak” gibi sakıncalı ve koruma açısından tehlikeli sonuçlara yol açacak bir ayrım gözetilmektedir. Eski eserin özgün olup olmadığına kim ve nasıl karar verecektir? Ve korumacılık anlayışı sadece özgün eski eserler için mi söz konusudur? Bu yaklaşımın gerçek bir korumacılık anlayışı açısından son derece sakıncalı bulduğumuzu özellikle vurgulamak isteriz.

 

Plan, Proje ve Yapılanma Koşullarında Taklitçi Yaklaşım:

Plan Uygulama Hükümleri ile Tarihi Yarımada’da yeni yapıların, cephe karakteristiğinden, kullanılan malzeme ve teknolojiye kadar tümüyle eskinin kopyası olarak inşa edilmeleri, koşulu getirilmektedir. Tüm Suriçi için aynı standartlarda bir yeni yapılaşma önerilmesi, bunun tip bir yönetmelik biçiminde ele alınması, yapı öğeleriyle ilgili olarak son derece detaylı ve katı hükümler getirilmesi, cumba ve pencere boyutları ve saçaklara kadar katı kurallara bağlanarak, eskinin kopyası bir yaklaşımın, üstelik de tüm Suriçi standart bir geleneksel yapılaşmayı yansıtıyormuşçasına, yeni yapılaşmanın kuralları olarak ortaya konması son derece ciddi ve geri dönülmez hatalara yol açacak bir yaklaşımdır. Taklitçiliğin çağdaş korumacılık anlayışı ile bir ilgisinin olmadığını, bunun tarihi ve gelecek kuşakları yanıltmaktan öte bir işlevi olamayacağını, tarihi çevreye saygının, onu taklit ederek değil, -çağının mimarisini ve yapı teknolojisini yadsımaksızın- ona saygı ve uyum göstererek ortaya konması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

 

Eskinin taklidi anlayışı, sadece yeni yapılarla da sınırlı tutulmamış; adeta, Tarihi Yarımada’daki tüm proje, uygulama ve düzenlemelerde bu anlayış hâkim kılınmıştır. Mesela, “mevcut yapıların cephe özellikleri değiştirilerek rehabilite edilmeleri, Ana Yaya Meydanlarının Tarihi Yarımada’nın tarihsel-kültürel …. geleneksel mimari kimliğine uygun kent mobilyaları ile zenginleştirilerek, geleneksel mimari kimliğine uygun olarak projelendirilmesi”,

 

Kayıp Eski Eser İhyası:

Planın en sakıncalı kabullerinden biri de, “eski eserlerin ihyası”ndaki kural tanımaz ısrarıdır. Plan Uygulama Hükümlerinin çeşitli maddelerinde bu yaklaşım, Kurul onayı dahil, tüm prosedürleri yadsıyarak, plan kararı ile eski eser ihyasına olanak sağlamaktadır. Planda, yeterli bilgi ve belgesi olmayan kayıp eski eserlerin dahi yeniden ihyası öngörülmektedir.

 

Yeterli bilgi ve belgesi olmayan bir eski eserin ihyası kararı son derece ciddi sakıncalar doğuracak bir karardır. Yeterli bilgi ve belgesi olmayan kayıp bir eski eserin ihyası adına, eski mimaride, eski teknik ve malzeme ile yeni bir bina yapılmasından başka bir şey olmayacak olan bu uygulama, bizi tarihi saptırma hatasına götürür.

 

Kayıp eski eser ihyası sadece Kurul’ca tescil edilmiş olan eski eserler için söz konusu olabilir ve sadece yeterli bilgi ve belgesi olan kayıp eserler, gene ancak Kurul kararı ile ihya edilebilir.

 

1 No’lu K.V.T.V.Koruma Kurulu ile Yazışmalar

 

23.03.2004 /24.06.1281

İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne,

Süleymaniye-İSTANBUL

 

Konu: Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı İmar Planı hk.

 

Bilindiği gibi, Suriçi’nin tamamı, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilmiş olup, koruma amaçlı imar planı hazırlanana kadar geçerli olacak geçiş dönemi yapılaşma koşullarını belirleyen kurul kararında,”koruma amaçlı imar planının Büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından, bir protokol çerçevesinde, 1/5000 ve 1/1000, 1/500 ve 1/200 ölçekli çalışmalar birlikte yürütülerek hazırlanması” önerilmiştir. Bu karara karşın, hazırlanan 1/5000 planlar onay için İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi onayına sunulmuş; ancak meclis, kurul kararına uygun olarak, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların birlikte hazırlanarak meclise getirilmesi kararını almıştır. (23.01.2001 gün ve 01 sayılı karar)

 

Ancak, bundan sonraki süreçte, bilgilendirmelerin sadece 1/5000 ölçekli plan üzerinden olması tereddütlere neden olmuş ve konu ile ilgili olarak, 20.01.2003 tarih ve 23.06.0054 sayılı yazımız ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bilgi istenmiştir. Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 27.02.2003 tarih ve 12734-41-030-100/512 cevabi yazısında ise,”İstanbul 1 No’lu K. ve T.V.K. Kurulu ilgi (c) kararları gereğince 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar ve 1/500,1/200 ölçek detayında çalışmaların birlikte yapılması gerektiğinden Tarihi Yarımada 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planları birlikte hazırlanmış, bu kapsamda üretilen 1/500 ve 1/200 ölçekli Kentsel Tasarım Projeleri de plan çalışmalarında dikkate alınmış olup, ölçek hiyerarşisi uyarınca 1/5000 ölçekli planların Büyükşehir Belediye Meclisince, 1/1000 ölçekli planların ilçe Belediye Meclislerince görüşülerek karara bağlanmasından sonra İstanbul 1 No’lu K. ve T.V.K.Kuruluna birlikte sunulacaktır.” denilmektedir.

 

Yaşanan süreçte ise, önce 1/5000 ölçekli plan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nden geçerek kurula gönderilmiş; ardından 1/1000 ölçekli planlar onay için ilçe belediye gitmiştir. Yani, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar, inceleme ve karar için kurula aynı anda ve birlikte gönderilmemiştir.

 

Bilindiği gibi, 1/5000 ölçekli planlarla ilgili şubemiz görüşünü içeren rapor, 8.04.2003 tarih ve 23.06.0283 sayılı yazımız eki olarak kurulunuza da sunulmuş olup; bu raporda, koruma imar planının ölçeği, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli iki ayrı koruma planının ayrı ayrı onaylanıp yürürlüğe girmesi konusundaki endişelerimiz ve bu endişelerimizin gerçekleşeceği durumda ortaya çıkacak sakıncalar açıkça ve detaylı biçimde dile getirilmişti.

 

Bu konudaki endişelerimiz aynen devam etmekle birlikte, kurulun 1/5000 ölçekli planla ilgili olarak henüz bir karar almamış olması ve kısa süre önce 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarının da ilçe belediye meclislerinden geçmiş olduğunu öğrenmemiz, endişelerimizi giderebilecek bir inceleme ve onama sürecinin gerçekleşebileceğine dair bir umut da doğurmuştur. Kurul, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planları birlikte inceleyip değerlendirerek kararlarını alır ve plan onama süreci sonunda 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar aynı anda yürürlüğe girerse, 1/5000 ölçekli planın bir “koruma amaçlı” plan olarak tek başına yürürlüğe girmesinin yol açacağı sakıncaların önüne geçme olanağı doğacaktır. Kurulunuzun bu olanağı değerlendirmesinin, Suriçi planlama sürecinin aksaklıklara yol açmadan işleyebilmesine önemli katkıları olacağına inanıyoruz.

 

Bu arada, 1/5000 ölçekli plan raporunun son şeklinin, plana ilişkin görüşlerimizi içeren raporun hazırlanıp tarafınıza gönderilmesinden çok sonra elimize geçmiş olması nedeni ile raporumuzda, 1/5000 ölçekli planın “Plan Uygulama Hükümleri” bölümü ile ilgili bir değerlendirmenin yer alamamış olduğunu da belirtmek isteriz. Her şeyden önce, 1/5000 ölçekli planın bir “uygulama imar planı” olmadığı ve olamayacağı; bu nedenle de, 1/5000 ölçekli hiçbir planın “plan uygulama hükümleri” diye bir ekinin olmaması gerektiği açıktır. Suriçi’nin 1/5000 ölçekli planının tek başına onaylanarak yürürlüğe girmesi durumunda, bu planla uygulama yapmak gibi bir olanağı da doğuran bu son derece sakıncalı durumu özellikle vurgulamak isteriz. 1/5000 ölçekli planın “Plan Uygulama Hükümler”inde yer alan uygulamaya dönük hükümler, ilçe meclislerinin onayından geçen 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarının “Plan Notları”nda daha detaylı olarak yer almaktadır. Bu durumda, 1/5000 “Plan Uygulama Hükümleri”nin plan onama süreci dışında tutulması gerektiği açıktır.

 

1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planları ile bu planların “Plan Notları”na ilişkin inceleme ve değerlendirme çalışmalarımızın sürmekte olduğunu ve bu konudaki görüş ve değerlendirmelerimizin de en kısa zamanda bir rapor halinde derlenerek tarafınıza iletileceğini bilgilerinize sunarız.

 

Saygılarımla,

 

Eyüp MUHCU

Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Başkanı

 

 

08.04.2003 / 23.06.0283

Sn. Özer Erenman

İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Başkanı

 

Konu: 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı hk.

 

Belediyeniz planlama bürosunca hazırlanmış olan 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı ile ilgili görüş ve değerlendirmelerimizi içeren raporumuz ektedir.

 

Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla

 

Eyüp Muhcu

 

Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Başkanı

 

Ekleri:

1.      Rapor

2.      20.01.2003 tarih ve 23.06.0054 sayılı yazımız

3.      İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 27.02.2003 tarih ve 12734-41-030-100/512 sayılı yazısı

4.      5.11.1997 tarih ve 97.06.0627 sayılı yazımız ve eki 4.11.1997 tarihli raporumuz.

 

 

25.05.2004 / 24.06.1504

Kültür ve Turizm Bakanlığı

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne,

 

Konu: 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları hk.

 

1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı İmar Planlarına ilişkin olarak, şubemizin Suriçi Komisyonu tarafından hazırlanan raporumuz ektedir.

 

Gereği için bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

 

Saygılarımızla,

 

Eyüp Muhcu

Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Dağıtım:

- İstanbul 1 Numaralı K.ve T.V.Koruma Kurulu Müdürlüğü

-1 Numaralı Kurul üyeleri

 

Eki: Rapor

 

Kültür ve Turizm Bakanı ile yazışmalar

 

16.08.2005 / 25.06.3725

Sayın Atilla Koç

TC Kültür ve Turizm Bakanı

Bakanlıklar/ Ankara

 

Konu: Tarihi Yarımada Planları ile ilgili Kurul kararları hk.

 

1/5000 Ölçekli Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı ile 1/1000 Ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları 1 No’lu K.ve T. Varlıkları Koruma Kurulu’nun, o tarihteki 5 daimi üyesinden Kültür Bakanlığı’nca atanan 3 üye ve belediyelerden gelen temsilci üyelerin oylarıyla, YÖK tarafından atanmış öğretim üyeleri olan Kurul Başkanı ve Başkan Yardımcısının muhalefetlerine karşın, olduğu gibi onaylamıştır. Tarihi Yarımada’nın eski eser tescilleri ise, planlar onaylandıktan sonra, aynı gün alınan 404 ve 405 sayılı kararlarla gerçekleştirilmiştir.

 

Tarihi Yarımada ile ilgili olarak alınan bu kararlar yasal mevzuata açıkça aykırıdır. Eski eser tescili yapılmadan planın onaylanması gibi vahim bir yanlışın yanı sıra,

Kültür Bakanlığı tarafından atanmış olan 3 Kurul üyesinden ikisi (İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu) hem söz konusu planların yapımında görev almışlar, hem de bu planların Kurul’da onayı sırasında oy kullanmışlardır. Bu durum, bilimsel etiğe aykırı olduğu gibi, hukuksal olarak da, daha baştan, ilgili Kurul kararlarını geçersiz kılmaktadır. 27 Temmuz 2004 tarihli R.G.’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesinde, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeleri, görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin Kurul üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” denmektedir.

 

Ekte ilettiğimiz Tarihi Yarımada 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı Analitik Raporu”nun başında yer alan Plan Danışma Kurulu Listesi’nde, söz konusu üyelerin planlama sürecinde danışman olarak görev aldıkları açıkça belirtilmektedir. Tarihi Yarımada’nın 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planları aynı süreçte ve birlikte üretilmiş olduğundan, bu Danışma Kurulu Listesi sadece 1/5000 planlar için değil 1/1000 planlar için de geçerlidir.

 

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesine aykırı bu işlemi, gereğinin yapılması için, bilgilerinize sunarız.

 

Saygılarımızla,

 

Eyüp Muhcu

Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Ekleri:

a)26.01.2005 gün ve 399, 402, 403, 404, 405 sayılı Kurul kararları

b) Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı Analitik  Raporu’nun başında yer alan plan danışmanları listesi

 

TC

Kültür Ve Turizm Bakanlığı

Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü

 

Sayı: B.16.0.KVM.0.11.00.01.732/34.00.3 166231

Konu: İstanbul İli Tarihi Yarımada 1/5000 ve

             Fatih ve Eminönü 1/1000 Ölçekli

Koruma Amaçlı İmar Planları  

 

TMMOB Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası

Barbaros Bulvarı Beşiktaş 34349

İSTANBUL

 

İlgi: a)16.8.2005 tarihli yazınız.

b)İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına hitaplı 11.10.2005 tarih ve 150733 sayılı yazınız.

c)İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Daire Başkalığı Planlama ve İmar Müdürlüğünün 21.10.2005 gün ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazısı.

İstanbul İli, 1/5000 ölçekli Tarihi Yarımada Koruma amaçlı Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli Eminönü ve Fatih Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planlarının onaylandığı İstanbul I Numaralı Kültür ve tabiat Varlıklarını koruma Bölge Kurulu kararlarında, o tarihteki beş kurul üyesinden ikisinin aynı zamanda planlarda danışman olmaları nedeni ile 5226 sayılı Kanunun 55. maddesi gereğince oy kullanmamaları gerektiği belirtilerek, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını koruma Kanuna aykırı bu işlemle ilgili Bakanlığımızca gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiği ilgi (a) yazınız üzerine, adı geçen üyelerden İhsan SARI ve M. Sinan Kılıçoğlu’nun söz konusu planların yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev alıp almadıklarına ilişkin bilginin ivedilikle Bakanlığımız Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne iletilmesi ilgi (b) yazımızla istenilmiştir.

Konuya ilişkin olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Müdürlüğünden alınan ilgi (c) yazı yazımız ekinde iletilmektedir.

Bilgilerinize rica ederim

Orhan DÜZGÜN

Bakan a.

Genel Müdür

EKLER: 1- ilgi (c) yazı örneği (1 sayfa)

 

TC

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Planlama ve İmar Daire Başkanlığı                  

Planlama ve İmar Müdürlüğü

Sayı:12734-41-030-000/6766-6792

Konu: Tarihi Yarımada 1/5000 ve 1/1000

            Koruma Amaçlı İmar Planları

 

TC

Kültür ve Turizm Bakanlığı

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne

 

İlgi: Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 17.10.2005 tarih 6766 ve 18.10.2005 tarih 6792 sayılı yazıları.

 

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlılarını koruma Bölge Kurulu’nca alınan Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Koruma amaçlı Nazım İmar Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve 399 sayılı, Fatih 1/1000 Ölçekli Koruma amaçlı Uygulamalı İmar Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve 402 sayılı ile Eminönü 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulamalı İmar Planına ilişkin 26.01.2005 gün ve 403 sayılı kararlara uygun görüş veren üyelerden ikisinin ihsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu’nun, söz konusu planların yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olara görev alıp almadıklarına ilişkin bilginin iletilmesi ilgi yazı ile istenmektedir.

 

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyelerinden İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu Tarihi Yarımada 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı, Fatih 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı İle Eminönü 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulamalı İmar Planlarında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev almamışlardır.

 

Tarihi Yarımada Planlarının muhtelif sektörlerle ilgili çalışmaların değerlendirme toplantılarında; akademisyenler, sivil toplum örgütleri ilgilileri, meslek odaları, çeşitli meslek gurupları temsilcileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimlerindeki kişilerin de katılımıyla yapılan toplantılarda bulunan kimseler bir nezaket ve sosyal manadaki vecibe mütalaası ile bu katılımcıların meyanında adı geçen İhsan Sarı ve M. Sinan Kılıçoğlu’nun isimleri de diğer katılımcılar gibi bahsi geçen konuya katkıları dolayısıyla plan raporu girişinde kaydedilen isim listesi içinde yer almış bulunmaktadır.

 

Bilgi alınması hususu rica olunur.

Şaban ERDEN

Başkan a.

Genel Sekreter Yardımcısı

 

 

22.12.2005 / 25.06.4655

Sayın Atilla Koç

Kültür ve Turizm Bakanı

Bakanlıklar/Ankara

 

İlgi: a) 16.08.2005 tarih ve 25.06.3725 sayılı yazımız

b) 11 Kasım 2005 tarih ve B.16.0.KVM.0.11.00.01.732/ 34.00.3-166231 sayılı yazınız ve eki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Başkanlığı Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün 21.10.2005 gün ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazısı

 

İlgi (a) yazımızla, İstanbul 1 No’lu K.V.T.V.Koruma Kurulu’nun Tarihi Yarımada planları ile ilgili kararlarında, planların hazırlanması sürecinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne danışmanlık yapan ve aynı zamanda Bakanlığınızca Kurul’a atanan 2 üyenin de oy kullanmış olduğunu gerekli belgelerle tarafınıza sunup, 27 Temmuz 2004 tarihli R.G.’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5226 sayılı yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 55. maddesinde yer alan, “Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurulu üyeleri, görev ve yetki alanına giren konularda doğrudan veya dolaylı olarak taraf olamaz ve hiçbir menfaat sağlayamazlar. Aksine davrandığı tespit edilenlerin Kurul üyeliği Bakanlıkça sona erdirilir.” yasal hükmü gereğince bu konuda gerekli işlemin yapılmasını talep etmiş idik.

 

Cevabi ilgi (b) yazınız ve eki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2.10.2005 tarih ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazılarında ise, konuya ilişkin talebimizin eksik bir değerlendirmeye dayandırılmış olduğu kanaatindeyiz. Şöyle ki;

 

·                    İlgi (b) yazınızda “….adı geçen üyelerden İhsan Sarı ve M.Sinan Kılıçoğlu’nun söz konusu planların yapımında resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev alıp almadıklarına ilişkin bilginin ivedilikle Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne iletilmesi ilgi (b) yazımızla istenilmiştir. Konuya ilişkin olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Müdürlüğünden alınan ilgi(c) yazı yazımız ekinde iletilmektedir.” denmektedir. Yazınızdaki bu yaklaşım, Koruma Kanunu’ndaki ilgili maddenin, sadece o işten maddi bir karşılık almak durumunda uygulanacağı biçiminde yorumlandığı anlaşılmaktadır.

 

Söz konusu Kurul üyelerinden birinin tüm planlama sürecinde aktif olarak yer aldığı ve katıldığımız toplantılarda danışman olarak planın her safhasını titizlikle savunduğunu ifade etmek isteriz. Ayrıca, bu kişilerin yaptıkları danışmanlığın belediye ile hangi düzeydeki bir ilişkinin ürünü olduğu, Tarihi Yarımada Planlaması Danışmanı unvanıyla değil de, başka bir unvanla belediyede danışmanlık yapıp yapmadıkları ve bu arada belediyeden herhangi bir iş alıp almadıklarının da tarafınızca değerlendirilmeye değer görülmediği anlaşılmaktadır.

 

Bütün bunların ötesinde, netice olarak, bu kişiler Tarihi Yarımada planlarının yapım sürecinde aktif biçimde yer almış olup, bu planlar hakkında olumlu görüşe sahip oldukları bilinmektedir. Kısaca, Tarihi Yarımada ile ilgili olarak Kurul’ca alınacak kararlarda önyargılıdırlar ve bu kararların çıkması için oy verecekleri açıktır. Bu nedenle, ister ücretli ister ücretsiz olsun, yapımında rol aldıkları planların onayında oy kullanmaları sakıncalıdır. İlgili yasa maddesinin de konuya bu çerçevede yaklaştığı kanaatindeyiz.

 

·                    İlgi (b) yazı eki olarak tarafımıza iletilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama ve İmar Müdürlüğü’nün, 2.10.2005 tarih ve 12734-41-030-000/6766-6792 sayılı yazılarında ise, ilgili kişiler için, “….resmen ve ücret almak kaydıyla danışman olarak görev almamışlardır.” denmekte ve ilaveten, “Tarihi Yarımada Planlarının muhtelif sektörlerle ilgili çalışmaların değerlendirme toplantılarında; akademisyenler, sivil toplum örgütleri ilgilileri, meslek odaları, çeşitli meslek gurupları temsilcileri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimlerindeki kişilerin de katılımıyla yapılan toplantılarda bulunan kimseler bir nezaket ve sosyal manadaki vecibe mütalaası ile bu katılımcıların meyanında adı geçen İhsan Sarı ve M.Sinan Kılıçoğlu’nun isimleri de diğer katılımcılar gibi bahsi geçen konuya katkıları dolayısıyla plan raporu girişinde kaydedilen isim listesi içinde yer almış bulunmaktadır.” açıklaması yer almaktadır.

 

Bu açıklamanın da tümüyle yanlış olduğunu belirtmek isteriz. Planlama sürecine sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının katıldığı doğru değildir. Sadece, planların neredeyse tamamlandığı bir aşamada durumdan haberdar olan bazı sivil toplum örgütlerine ve Mimarlar Odası’na, talepleri üzerine, bilgilendirme yapılmış olup, plan raporunun başında yer alan danışmanlar listesinde de bu bilgilendirme toplantılara katılan isimlerden hiç biri yer almamaktadır. Zaten yer almaması da gerekir. Çünkü STK ve meslek odalarının bu listede yer almaları için planlama sürecine katılmış olmaları, plan kararları alınırken görüşlerinin dikkate alınmış olması, dolayısıyla da, planlar hakkında olumlu görüşler taşımaları gerekir. Bu, listeye kurumsal temsiliyetle değil, kişi olarak katılmış olanlar için de geçerlidir. Bu nedenle, bu listede adı geçen “Danışmanlar” bu planların oluşumunda katkıları olan ve ortaya çıkan ürünleri kabul eden kişilerdir.

 

Yukarıda ifade ettiğimiz hususların dikkate alınmasını ve ilgi (a) yazımızda belirtilmiş olduğumuz talebimizin bir kez daha değerlendirilmesini dilerim.

 

Saygılarımızla,

 

Eyüp Muhcu

Mimarlar Odası

İstanbul Büyükkent Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı