1.8.6.2. Formula 1 Çalışmaları
Halen yürürlükte olan 1980 tarihli, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı onanlı 1/50.000 ölçekli İstanbul Metropolitan Nazım İmar Planı, plan notlarında İstanbul Kentinin Doğu - Batı yönünde gelişmesi önerilmektedir. Kuzey bölgeler ise kentin suyunu sağlayan su havzalarını ve oksijen üreten ormanları içermesi nedeniyle korunması gerekli alanlar olarak belirlenmiştir. Oysa, planlamayı hiçe sayan, haksız kazanç grupları ile onlara kolaylık sağlayan yerel ve merkezi yönetimler hukuka aykırı olarak korumadan yana sorumsuzca davranmışlardır. Kentin kuzeyinde tüm saldırılara karşın oldukça korunmuş olan, geniş orman alanlarının yer aldığı, İstanbul'un su ihtiyacının % 40'tan fazlasını (İSKİ verisi) sağlayan Ömerli İçme Suyu Havzası yer almaktadır. Ömerli Havzasının ayrıcalığı, havza için yapılmış 13.08.1984 onay tarihli 1/25.000 ölçekte "Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı" olmasıdır. Şubemiz 36. dönem "Kentleşme ve Kentli Hakları Komitesi" Ömerli Havzasında yasalara aykırı yapılaşma çabalarına karşı çalışmalar yapmıştı. Diğer meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla, 2000 yılında gündeme gelen, "Seferusta Çiftlik Evleri" adı altında gerçekleştirilmek istenen hukuksuz yapılaşmaya engel olunmuştu.
37. dönemde de Ömerli İçme Suyu Havzası, Odamız çalışmaları içinde önemli bir gündem maddesi olarak yer almıştır. İstanbul'un yüzyıllardan beri sahip olduğu doğal zenginlikleri barındıran, son toprak parçası, son doğal yeşil alan olması nedeniyle, arsa spekülatörleri ve çeşitli büyüklükte yap-satçıların iştahını kabartan alana, planlı ya da plansız saldırılar yoğunluk kazanmıştır.
Bunlardan en dikkate değer olanı "Formula 1" adı altında yapılan saldırıdır. Şubemiz 37. dönemde F1 konusunda araştırmalar yapmış, raporlar hazırlamış, kamu kurum ve kuruluşlarıyla iletişim kurma çabaları vermiştir. Ayrıca sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları ile birlikte oluşturulan "platform" ile daha genel anlamda konu üzerinde çalışılmış, paneller yapılmış, edinilen bilgiler basın açıklamaları ile kamuya duyurulmuştur.
Çalışmaların takvimine bakarsak;
Konuyla ilgili ilk çalışma; STK'lar ve meslek odalarından oluşan platformun 19.02.2002 tarihindeki toplantısında alınan kararla havzanın geneli üzerine 18.03.2002 tarihinde YOKOLUŞA GİDEN DOĞA PARÇASI ÖMERLİ başlıklı, Orman Mühendisleri Odası Marmara Bölgesi Başkanı Prof. Dr. Uçkun Geray'ın yönettiği panel düzenlenmesidir.
Panelin ilk konuşmacısı Leyla Suri (Mimarlar Odası) havzanın önemi ve korunması üzerinde durdu. Her türlü yapılaşmanın havzanın yok oluşuna neden olacağına açıklık getirdi. Tüm bu bilinenlere karşın yok oluşa engel olunamamasının, ilgili kamu kuruluşlarının "yetki karmaşası" içinde çözümlerin erimesinden kaynaklandığını belirtti. Çözüm için sırasıyla Ulusal, Bölgesel Çevre Düzenlemeleri ve İmar planı sırasının takip edilerek yapılmasının gerekliliğini vurguladı. Buna ilaveten yetkilere net tanım getirilmesi, sağlıklı envanter çıkarılması ve STK'ların sisteme entegresi gerektiğini söyledi.
Sonraki konuşmacı Ahmet Atalık (Ziraat Müh.Odası) Tarım arazilerinin belirlenmesi için Toprak Su İdaresi tarafından düzenlenmiş olan 1/100.000 ölçekte Türkiye Toprak Haritasının 1980'de güncelleştirilerek tüm illere gönderilmiş olduğunu söyledi. Ülkemizde yılda ortalama 1.000.000 ton toprak erozyon nedeniyle yok olurken, tarım alanlarının çıkar ilişkileri nedeniyle yapılaşmaya kurban edilmesine göz yumulamayacağını vurguladı.
Üçüncü konuşmacı Prof. Dr. Ahmet Hızal (Çevre Müh.) doğal çevreyi korumanın önemi üzerinde durdu. ABD'nin daha 1960'larda çevre faktörünü ön plana aldığını ve 60'lı yılların sonunda ÇED uygulamasına geçtiğini anlattı. Bireyleri dahi ağaçlandırmaya ikna edici teşvikler uyguladığını belitti. Anayasa'nın 43. maddesinin yalnız deniz değil tüm akarsu ve derelerin kıyılarını da korumaya aldığını hatırlattı.
Son konuşmacı Güneşin Aydemir (DHKD) bölgede, taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalara bağlı olarak korumaya alınması gereken Doğu Avrupa'nın en geniş bozulmamış fundalık alanlarının bulunduğunu ve orkide çeşitleri içeren sazlıkların çok sayıda nadir kuş ve canlı türlerini barındırdığını açıkladı. Kara leyleklerin dinlenme alanlarının da bölgede bulunduğunu belirtti.
2002 yılı devamında siyasi ve ekonomik dalgalanma nedeniyle F1 rant lobisi kendine geçiş yolu bulamamış gibi görünüyordu. Yılın sonuna doğru konu basında tekrar gündeme geldi. Bunun üzerine 19.12.2002'de yapılan platform toplantısında bilgilenme için çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına yazılı başvurular yapılmasına karar verildi. Gelen cevaplardan, hiçbir kamu kuruluşuna F1 ile ilgili resmi bir başvuru olmadığı anlaşıldı. Çalışma hakkında gerekli bilgilere ulaşmak için verilen çabalardan somut sonuç alınamaması, F1 lobisinin yasal yollardan izin almak yerine, çağdışı ve karanlık bir yaklaşımla yasaları hiçe sayarak, üst düzey yetkilileri gizli görüşmelerde ikna edip tepeden inme izin peşinde koşma yöntemiyle çalıştığını gösteriyordu.
2002 yılı içinde edindiğimiz bilgileri Şubat 2003 tarihinde yayınladığımız Mimarlara Mektup sayı 48'de bir yazıyla özetledik.
Formula 1 / Yine Ömerli'de Yapılaşma Girişimi
Medyada ciddi boyutta yer alan "Formula 1" yarışlarının Kurtköy'de bir alanda yapılacağı haberleri üzerine konuyla ilgilenmeye başlamıştık ki Orman Mühendisleri Odası'ndan sivil toplum kuruluşlarının konuyu irdelemek üzere toplanması talebi geldi. 19.12.2002 tarihinde ÇEKÜL, Doğa ile Barış Derneği, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Mimarlar Odası, Orman Mühendisleri Odası ve TEMA temsilcilerinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Hiçbir katılımcıda basından elde edilen bilgiler dışında somut veriler olmadığı ortaya kondu. Telefonla görüşülen kamu kuruluşları ise kendilerine konuyla ilgili hiçbir resmi başvurunun söz konusu olmadığını belirtmişlerdi. Bu durum sonucu çeşitli kamu kurumlarının bilgisine yazılı olarak başvurma kararı alındı. Ancak aradan geçen süre içinde hiçbir yazıya yanıt almış değiliz.
Bizler kamu kurumlarına yazdığımız yazılara yanıt beklerken özellikle yazılı basından konuya ilişkin bol haber almaktaydık. Formula 1'in hayata geçirilmesi için seçilen arazi iki yıl kadar önce İTO'nun talebi üzere Ticaret Üniversitesi yapılması amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce İstanbul Ticaret Odası'na tahsis edilmişti. İSKİ verilerine göre İstanbul'un su ihtiyacının % 50'ye yakın kısmının karşılandığı Ömerli İçme Suyu Havzası'nda yer alan bu araziye üniversite yapmaktan vazgeçen İTO'nun hiçbir araştırma yapmadan, hiçbir ilgili kuruma başvurmadan araziyi Formula 1 için teklif ettiği görülmekteydi. Teklif de kabul görmüştü. Ülkemiz için sevindiriciydi bu kabul. Ayrıca İTO yine imar planlarını inceleme zahmetine katlanmadan araziye Formula 1'i destekleyeceği savıyla kalıcı turistik tesisler, alışveriş merkezleri de yapacaktı. İnceleme yapılsaydı havzalarda turistik amaçlı yapılaşmanın yönetmeliklerce yasaklanmış olduğundan haberdar olunacaktı herhalde.
Meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları 11.01.2003 tarihinde ÇEKÜL'de edindiğimiz bilgileri bir araya getirmek için ikinci bir toplantı yaptık. Toplantıda paylaşılan bilgileri maddeler halinde belirtmek istiyorum.
- Söz konusu arazi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca 13. 08. 1984 günle onaylanmış 1 / 25.000 ölçekli "Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı" içinde "uzun mesafeli koruma alanı"nda yer almaktadır.
- Aynı zamanda barajı besleyen Değirmendere kıyısında yer alan arazi planda sınırları belirlenmiş olan "dere mutlak koruma" ve "dere kısa mesafeli koruma" alanlarındadır.
- Yine Kadastral Orman Haritalarında adı geçen arazinin orman alanları içinde kaldığı görülmektedir.
- Ömerli İçme Suyu Havzası, altında Türkiye'nin imzası bulunan başta "Bern Sözleşmesi" olmak üzere, uluslararası sözleşmelerce koruma altına alınmış fundalıkları,nesli dünya ölçeğinde tehdit altında olan iki bitki türünü, ülkemizdeki nadir ve endemik bitkileri ve elbette diğer canlıları içermektedir.
Sıraladığım bu teknik bilgiler dışında bazı başka konuları da gündeme getirmek istiyorum:
Her şeyden önce Sivil Toplum Kuruluşları asla "Formula 1"e karşı değiller. Ancak uygulama alanı olarak seçilecek yerin her yurtseverin yapacağı gibi ülkemize telafisi imkânsız zararlar verecek bir yer olmasına karşı durmak istemekteler. Ayrıca konuların aceleye getirilerek yarar zarar hesabında hataya düşülmesi endişesi taşımaktadırlar. Bu haklı endişeyi yaratan bilgilere de değinmek gerek.
Avrupa Birliği 2004 yılından sonra tüm otomobil yarışlarında sigara reklamlarını yasaklayacağını açıklamıştı. Bu nedenle ciddi bir kriz yaşayan Uluslararası Otomobil Federasyonu'nun (FIA) Avrupa Birliği'ni yarışları "boykot"la tehdit ettiğini yine basından bir yazıdan öğreniyoruz. Nedense bu konu bizim basında ciddi bir ilgi görmediği gibi Türkiye Motor Sporları Federasyonu (TOMSFED) tarafınca da gündeme getirilmiyor Yine AB'nin tüm Avrupa bir ülkedir yaklaşımı ile Avrupa'da 2004 yılı itibariyle yalnızca bir Formula 1 yarışına izin verme kararı olduğundan da bahsedilmekte nitekim F1 Web sayfasında 2003 için kent isimleri verilmişken 2004 için sadece Avrupa ibaresi var denmekte. Formula 1 yetkilisinin Formula 1 2005 için İzmir, Antalya gibi illere göre İstanbul'un Avrupa'ya yakınlığı nedeniyle seçildiğini bildirmesini yadırgamamak gerekiyor.
Formula 1'e yardımcı olmak adına havzayı emsal oluşturacak şekilde imara açma çabaları ülkemizin gelişmesinin önündeki en büyük engel olan büyük ve uzun vadeli düşünememe niteliği taşıyor korkarım. Çağımızda uğruna savaşlar çıkma noktasına gelinen su kaynaklarının, suyun varolması için vazgeçilmez şart olan ormanların "üstün kamu yararı" anlamında önemini gözardı etme lüksüne hiç kimse sahip olamaz. Yaşam kaynağımız suyu korumak artık dünyalı olmanın getirdiği bir yükümlülüktür. Her konuda şeffaflıkla ve sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınarak işleneceğini sık sık dile getiren hükümetin ilgili bakanlarının konunun özellikle de yer seçiminin İTO dışındaki ilgili sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerini alarak karar noktasına gelmelerini bekliyoruz.
Formula 1 İçin Kullanılmak İstenen Alanla İlgili Basın Açıklaması (29.01.2003)
Formula 1 için tahsisi düşünülen alan İstanbul, Pendik Akfırat Belde'si sınırları içindeki 1092-1093 numaralı parselleri kapsamaktadır ve 2250 dönüm yüzölçümüne sahiptir. (G22-b2 I Tepeören kadastro paftası)
- Alanın tamamı Ömerli Barajı su toplama havzası içindedir.
- Alanın tamamı orman sınırları içinde olup 6831 sayılı Orman Kanunu'na tabî Vakıf Ormanıdır.
- 13.08.1984 yılında yapılarak Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca onaylanmış olan Ömerli İçme suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı'na göre söz konusu arazinin büyük çoğunluğu Ömerli Barajı'nı besleyen Değirmen Deresi'nin mutlak ve yakın koruma alanındadır ve öncelikle kamulaştırılacak yerlerdendir.
- Bu parseller turizm alanı ilan edilse bile, turizm amaçlı tesislerin yapılmasına İSKİ yönetmeliği ve havza planı olanak vermemektedir.
1- Ülkenin tanıtımı ve turizm etkinliklerinin artması bağlamında ilke olarak Formula 1 yarışına olumlu olarak bakılmalıdır. Ne var ki seçildiği duyulan alanın, bugünkü durumda İstanbul'un içme-kullanma suyunun % 40'dan fazlasını veren ve 18.08.1994 tarihinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nca onaylanmış özel Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planına tabî olan önemli bir su havzasında yer alıyor olması uygun değildir. Bu seçim, kentin ve kentlinin temel ihtiyacı olan ve havzaya özgü plan yapımına neden olan nitelikli su elde etme hedefinin, çıkar-gelir sağlama hedefine feda edildiğinin açık işaretidir.
2- Bu karar İstanbul'un kuzeyindeki ormanlık şeridin korunması ve kentin Doğu-Batı yönünde genişlemesi şeklinde alınan ilke kararıyla uyuşmamaktadır. Kuzey şeridinin, yalnız temiz ve devamlı su üretim alanı niteliğinde olması yönünden değil, aynı zamanda rekreasyon olanağı ve temiz hava sağlama yönünden de önemli olduğu çok açıktır. Dahası, bu şeridin yaban hayatı, başka deyişle yerleşik ve göçmen kuşlar ve sayıları çok çeşitli nedenlerle azalmakta olan başta memeliler olmak üzere fauna için büyük öneme sahip olduğu bilinmektedir. İstanbul coğrafyasına özgü endemik bitki türleri de elimizde kalan bu kuzey şeridinin önemini ve değerini arttırmaktadır.
3- Dolayısıyla söz konusu alanlar, ilke olarak, yerleşimlere ve süreklilik arz eden tesislere değil, çevresel işlevlerin sürekliliğine tam olarak izin veren etkinliklere konu edilmelidir. Buna göre, sorun doğrudan Formula 1 etkinliği ve bunun İstanbul'da yapılması değildir. Sorun, etkinliğe ayrılan alanın kentin zaten aşırı derecede saldırıya uğramış ve alan ve nitelik kaybetmiş olan doğal dokusuna ve bunun işlevlerine zarar vermeyecek bir yer seçimiyle gerçekleştirilmesidir. Formula 1 etkinliğinin, AB normlarına ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun olarak gerçekleştirilmesi ilkesi kabul edilmek suretiyle çözüme ulaşılması mümkündür.
4- Kuzey şeridinde ve bu bağlamda da Ömerli su toplama havzasında yerleşimler, sabit tesisler ve özetle yeni çekim merkezleri yaratılmamalıdır. Ancak bu etkinliğin bir çekim merkezi yaratacağından da kuşku duyulmamalıdır. Bu durum arazi ve arsa fiyatlarında ve bunların kullanım biçimlerinde olumsuz bir dönüşüme neden olacaktır.
5- 2250 dönümlük 1092-1093 numaralı parsellerin % 2 veya % 6'sının kullanılacağının bazı çevrelerce belirtiliyor olmasına karşın, bu alanın tamamını kullanmak ve dönüştürmek zorunluluğu vardır.
Şöyle ki;
- Pist alanı (5,5 km uzunluğunda) yaklaşık 1.000 dönüm,
- Otopark (yaklaşık 60 000 araçlık) yaklaşık 1.000 dönüm,
- Formula 1 yarış ekiplerine lojistik destek alanları,
- 50.000 kişilik seyirci, 100.000 kişilik ayakta izleme alanı,
- Yeme, barınma, tuvalet... gereksinimleri için 200-250 dönümlük alan gerekmektedir.
Dolayısıyla söz konusu alanın tamamını kullanma zorunluluğu vardır.
6- Bu tür bir etkinliğin bazı ülkelerde hangi düzeyde ziyaretçi çektiği aşağıdaki tablodan görülmektedir:
Ülke Kent Yapıldığı Tarih Günlük Seyirci Sayısı
İtalya Monza Eylül-2002 150.000
Almanya Nurburgring Haziran-2002 140.000
Fransa Magny-Cours Temmuz-2002 103.000
İspanya Barcelona Nisan-2002 104.000
Malezya Selangor Mart-2002 166.000
Not: Türkiye'de toplam 2,5 milyon kişinin seyredebileceği ifade edilmektedir.
7- Gerek hazırlık, gerek lojistik destek, gerekse etkinlik sırasında yoğun bir ulaşım ve yol tesisi veya yol güçlendirmesi ihtiyacının ortaya çıkacağı bellidir. Bu da arazi değerlerinin değişimi ve kullanımların dönüşümü konusunda olumsuz katkı getirecektir.
8- Oluşacak tesis bir bütün olarak düşünüldüğünde, bunun yılda bir kez kullanılacağı gibi bir düşünce gerçekçi olmamaktadır. Çekim merkezi oluşturmada bu gerçek de rol oynamaktadır ve sosyal ve çevresel maliyet ilk anda düşünülebilenden kat kat fazladır.
9- Bu etkinliğin yaratacağı olumsuz etkiler içine atıkların, gaz emisyonlarının ve gürültünün sonuçlarının alınması gerekmektedir. Bu etkiler en az cazibe merkezi oluşumundan kaynaklanan olumsuzluklar kadar önemlidir. Gürültünün yaban hayvanlarının habitatlarını terketmesine ve hayat döngülerinin bozulmasına neden olduğu ülkemizde yaşanan öteki Rally örneklerinden ortaya çıkmıştır.
10- Rally yarışmalarında pek çok pist geceleri de kullanılır olmuştur. İstanbul gibi piyasaya açık ve yerleşimlere yakın bir konumda bulunan olası pistin geceleri ve çok sayıda kullanılacağına kesin gözüyle bakılmalıdır. Ne var ki ışık ve gürültünün, dahası bu etkinin hemen her mevsime yayılmasının yaban hayatını uğratacağı zarar tahminlerin de üstünde olacaktır.
11- Söz konusu havzada, yer alan ekosistemlerin, yani kabaca orman, çayır, mera, maki, dere, tarım arazilerinin kendilerine özgü sınırlarının çizilmesi ve bu sınırlar içerisinde diğerlerinden kopuk bir biçimde, üstelik ayrı mevzuat ışığında, başka deyişle dış görünüşleri veyahut sahiplilikleri ile algılanması yanlış çözümlemeleri gündeme sokmaktadır. Ekosistemlerin birbirleriyle etkileşimlerini ve havzanın yönetim amaçlarına katkılarını onlara çizilmiş sınırlarla açıklamak mümkün değildir. Bu anlamda Değirmen Deresi mutlak ve kısa mesafe koruma alanının on metrelik dere kenarı bantlarla açıklanmasının, bu ekosistemin daha dışta kalan ekosistemlerle etkileşiminin önemini yanlış olarak zayıflattığı ortadadır. Benzer biçimde toprak, su, mineral madde, yabanıl yaşam... hareketleri ve havzanın en üst amacı olan sürekli ve nitelikli bol su elde etme amacı dikkate alındığında, sözü edilen ekosistemlerin kendilerine yasa çerçevesinde çizilen sınırları aşan işlev gördükleri, üstelik birbirlerinin varlığına ve sağlıklılığına muhtaç oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu gerçekler ışığında, doğal kaynakların yönetimi konusunda ulaşılan aşamada ilke, ekosistem yönetimi mantığıdır. Bu havza çerçevesinde düşünüldüğünde, alanı bir ekosistemler bütünlüğünde algılamak ve yönetmek gerekmektedir.
12- Söz konusu alanın bitişiğinde bulunan ve G22-b22 I orman kadastro paftasında Karaağıl Devlet Ormanı olarak gösterilen, halen Orman Bakanlığı ile davalı olan ve maki ve ormanla kaplı çok büyük bir alanın korunamama ve ranta açılma tehlikesi belirmektedir.
13- Formula 1 etkinliğinin bir başka özelliği de, bunun bu havzanın koşulları ile zorunlu bir bağının olmamasıdır. Başka bir ifadeyle etkinliğin sözü edilen alanda ve alan koşullarında gerçekleştirilmesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Yukarıda sıralanan ekonomik, sosyal ve çevresel maliyetlerin daha düşük olduğu bir başka alanın seçilmesinde sakınca değil fayda bulunmaktadır. Dolayısıyla üzerinde karar kılındığı duyulan alan aslında olası kamu yararını küçülten bir seçim durumundadır. Bu nedenle sözü edilen seçim kamu yararı eniyilemesine destek vermemektedir.
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
TMMOB Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Çekül (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı)
Türkiye Doğa İle Barış Derneği
Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye)
S.O.S (Çevre Gönüllüleri Platformu)
Tema (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)
F1 çalışmalarının yanlışlarını ve yasaların çizdiği sınırları somut verilerle vurgulama çabalarımız sürerken, Bülent Ecevit hükümeti döneminde Formula 1'e sıcak baktığı bilinen Erkan Mumcu'nun Kültür ve Turizm Bakanı olması ile çeşitli ölçeklerde korumaya değil, imar rantına yönelik ve hukuk dışı F1 yapılaşması çabasının önü iyice açılmış oldu. Havza arazilerine göz diken; küçük düşünce, kolay kazanç mantığının savaşımı büyük medya sahiplerini birbirine düşürdü. Bu yolla F1 bahanesiyle havzanın yapılaşmaya açılmasının ciddi olarak gündeme geldiği 2002 yılında Ömerli İçme Suyu Havzası sınırları içinde arazi satışlarının eski yıllara oranla büyük oranda artış gösterdiği ortaya çıkmış oldu.
Ağustos 2003 içinde basında çıkan reklam amaçlı F1 haberleri üzerine verdiğimiz tüm çabalarımıza karşın, hükümetin şeffaflaşma yoluna girileceği iddialarını yalanlarcasına, hiçbir kamu kuruluşundan konuya ilişkin olumlu bir cevap alamadık. Basında çıkan 10.09.2003 tarihinde F1 temelinin atılacağı haberleri üzerine platformumuzca son bir basın açıklaması yapıldı.
Basın Açıklaması (08.09.2003)
Bilindiği üzere 2005 yılında Türkiye'de Formula-1 yarışlarının yapılabilmesi için Ömerli Baraj Havzası içerisinde bir yer seçilmiştir. 10 Eylül'de yapılacak temel atma töreninin hazırlıkları çerçevesinde bu alan üzerinde bir de izinsiz olarak şantiye binası inşa edilmiştir.
Hedeflenen alan ve havza, ekoloji, şehircilik, tarım, yaban hayatı, mevzuat… vb. bakımlarından incelenmiş, kuruluş yerinin ve etkinlik tarzının yönetmeliklere, yasalara, Anayasa'ya ve uluslar arası sözleşmelere, dolayısıyla kamu yararına kesinlikle aykırı olduğu saptanmıştır.
Şöyle ki:
- İSKİ İçme Suyu Havzaları Koruma ve Kontrol Yönetmeliği'nin 10(b) maddesine göre bu bölgede turizm alanı kurulamaz.
- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bölgenin turizm alanına alınması şartıyla mera vasıflı bu alanın 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 14(c) maddesine göre tahsis amacının değiştirilmesi talebini uygun görmüştür. Ancak bu durum İSKİ İçme Suyu Havzaları Koruma ve Kontrol Yönetmeliği'nin 10(b) maddesi ile çelişmektedir.
- Formula-1 yatırımı 4342 Mera Kanunu'nun 14(c) maddesinde belirtilen kamu yatırımı niteliğini taşımamaktadır.
- Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kayıtlarında söz konusu yer mera değil 6831 sayılı Orman Kanunu'na tabî vakıf ormanıdır. Bu yönüyle de bu parseller 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre değerlendirilmelidir. 1994 yılında hem 2/B şerhi ve hem de "Amme müesseselerine ait ormanlar parçalanarak satışına ve müesseseleri toprağı ile birlikte devir ve temlik edilemez" şerhi konulmuş ve bu durum valilikçe ilan edilmiştir.
- Formula-1 projesi 3194 sayılı İmar Kanunu'na da aykırıdır. Alan için İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu'nca 15.08.2003 tarih ve 74191 sayılı yazıyla 1/50 000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Alt Bölge Nazım İmar Planı değişikliği talep edilmiş, fakat ilgili kurumların tam ve olumlu görüşleri alınmadığından plan değişikliği yapılamamıştır. Dolayısıyla üst ölçekli plan değişikliği olmadan ilgili kurumlarca 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının onaylanması, bir projenin tasdik edilmesi ve ruhsat verilmesi mümkün değildir. O nedenle de alan üzerindeki şantiye binası kaçak yapı kapsamındadır. Bu bina mühürlü olduğu halde yine de kullanılmaktadır.
- Alan 1/25.000 ölçekli Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı'na göre orman ve ağaçlandırılacak alan kapsamında kalmaktadır ve parsellerin büyük bir bölümü öncelikli olarak kamulaştırılacak yerlerdendir.
- Ayrıca Formula-1 etkinliğine ilişkin ÇED raporu da bulunmamaktadır.
- Bu yerde 5 km'lik yarış pisti, otopark, garaj, oteller, konaklama evleri, bakım atölyeleri ve yedek parça üniteleri yapılmak üzere başvuru söz konusudur. Bu yatırımın yanında, golf alanı, 200 yataklı otel ve bir üniversitenin inşa edilmesi düşünülmektedir.
- Ayrıca, tapu kayıtları incelendiğinde, bölgede yoğun ve hızlı bir el değiştirme ve tapuların birkaç elde toplanması olgusu görülmektedir. Bundan da bölge içinde, sonraki dönemlerde benzer projeler gerçekleştirebilmek üzere spekülatif yatırımların yapıldığı anlaşılmaktadır.
- Bilindiği gibi ülkemizde sigara reklam yasağının Formula-1 bağlamında serbest bırakılması konusunda 2001 yılında bir teşebbüste bulunulmuştur. Formula yarışlarının sponsorları dev tütün-sigara şirketleridir. Bu şirketlerle sigara reklam yasağının kaldırılması arasında yaşamsal bir bağ vardır. Bu yasağı devam ettiren ülkelerden Avusturya, Kanada ve Belçika'da yarışlar yapılmamaktadır. Söz konusu yasağın kaldırılması konusunda bu ülkeler üzerinde baskı uygulanmaktadır. 2001 yılında yaşanan örnek gibi bundan sonra da ülkemizde sigara reklam yasağını kaldırma teşebbüslerinin gündeme geleceği açıktır.
- Sigara reklam yasağının kalkması durumunda sigara tüketiminin yaklaşık % 50 oranında artacağı ve yılda 2 milyar dolar olan sağlık harcamasına 1 milyar dolar daha ekleneceği tahmin edilmektedir.
- Formula-1 etkinliğinin bu alanda ve bu tarzda gerçekleştirilmesi Anayasa'nın 45., 56., 58., 63., 169. maddelerine aykırıdır.
- Uluslararası arenada ülkemizin tanıtımında da olumsuz etki yaratacak olan su havzası ve orman alanı içinde kalan bir yer seçimi yerine, uygun başka bir alanın seçilmesinde yarar vardır. Dolayısıyla, hedeflenen alan aslında olası kamu yararını küçülten bir seçim durumundadır.
Çevre İçin Hekimler Derneği
Çekül
Doğa İle Barış Derneği
Doğal Hayatı Koruma Vakfı
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Mimarlar Odası
Orman Mühendisleri Odası
SOS Çevre Kültür İşletme Kooperatifi
Şehir Plancıları Odası
Tarım Orkam Sen İstanbul Şubesi
TEMA Vakfı
Türk Tabipler Birliği
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Derneği
Ziraat Mühendisleri Odası
10. 09. 2003 tarihinde tüm yasal engellere karşın F1 pistinin temeli Ömerli İçme Suyu Havzası içindeki alanda Başbakan tarafından atıldı. Takiben elimize geçen belgeler Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın havzada İstanbul Ticaret Odası'nca önerilen proje doğrultusunda plan değişikliği yapmak için görüş istemine konuyla ilgili en önemli iki kurumun
- 09. 09. 2003 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel. Md.
- 09. 09. 2003 tarihinde İSKİ Genel Md. yanıtlarını gönderdiklerini
- 29. 08. 2003 tarihinde Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Md. Söz konusu arazinin hazine adına tescilini bildirdiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Md. de 09.09.2003 tarihinde plan değişikliğini 1 / 50.000, 1 / 5.000 ve 1 / 1.000 ölçeklerinde onayladığını açıklıyor.
Sadece yukarıdaki tarihler, ülkemizde planlama ilkelerine hükümetlerce nasıl yaklaşıldığını açıkça ifade etmektedir. Elbette bu gelişmeler haklı çabamızdan vazgeçmemizi neden olamaz.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Orman Mühendisleri Odası Marmara Bölgesi Şubesi ve TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) hukuk danışmanları toplantılar yapmış; 21.11.2003 tarihinde yapılan toplantıda, hukuk yoluyla kentlinin ve İstanbul'un hakkının aranması yolunda atılacak adımlar belirlenmiştir. Şubemiz hukuk danışmanı öncülüğünde çalışmalar sürmektedir.
Bu konu bize seçim öncesi sivil topluma karşı duyarlı olunacağı sözünü veren hükümetin seçimden sonra sivil toplumdan kastının Ticaret ve Sanayi Odaları olduğunu göstermiştir. TMMOB Meslek Odaları, Tabipler Odası ve DHKV, TEMA, ÇEKÜL gibi kamu yararını ön planda tutan sivil toplum kuruluşlarının yer seçimine tepkilerine hiç ilgi göstermeyen iktidar F1 adı arkasına yaklaşık 800.000 metrekare otel, motel, dinlenme ve eğlence tesisi gizleme çabasındaki İstanbul Ticaret Odası'nın projesinin temelini atma durumunda kalmıştır. O Ticaret Odası ki, başkanı, "AB yolunda ilerleyen Türkiye'de" doğanın tahribi ithamları konusunda basına "Formula 1 gerçekleşirse kelebekler kaçacakmış" gibi gayrı ciddi açıklamalarda bulunabilmektedir. Sonunda görüyoruz ki İstanbul'un korunması gereken orman. havza, mera ve tarım alanları, artık yalnızca denetimsiz kaçak yapılaşma ile değil, şehircilik ilkelerini ve planlama hiyerarşisini yok sayan hukuk dışı imar planları, plan değişiklikleri ve kararları ile de yıkıcı ve yok edici gelişmelere sahne olmaktadır.
Yer seçiminin yanlış olduğuna dair kamuoyunda tepkiler sürmekteyken Başbakan Erdoğan tarafından hukuka aykırı olarak Formula 1 pisti ve yer tesislerinin temeli atılmıştır. Gelişmeler hakkında kamu kurumlarından bilgi almanın zorluklarını yaşamaktayız.
Akfırat Belde Belediye Başkanlığı'na
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'ne yapılan sözlü müracaat ve şikayetler üzerine Beldeniz sınırları içinde yasal olmayan imar faaliyetlerinin bulunduğu duyumu alınmış ve yerinde yapılan incelemede şikâyet konusu alanda imar faaliyetinin devam etmekte olduğu tespit edilmiştir.
Formula 1 yarış pisti ve tesislerinin yapımı için başlatıldığı öğrenilen Hazinedar Sadri Ali Mehmet Süheyl Vakfı'na ait Hazinedar İstanbul İli Tuzla İlçesi Tepeören Köyü Karaliler Çiftliği 9-10-11 Pafta 1092 parsel 1.090.000.000 m2 çalılık mera niteliğinde ve üzerinde 2/B "Amme müesseselerine ait ormanlar parçalanarak satışına ve müesseselere toprağı ile birlikte devir ve temlik edilemez" şerhi bulunan ve yine Sadri Ali Mehmet Süheyl Vakfı'na ait Hazinedar İstanbul İli Tuzla İlçesi Tepeören Köyü Karaliler Çiftliği 9-10-11 Pafta 1093 parsel 1.180.000.000 m2 çalılık mera niteliğinde ve üzerinde 2/B "Amme müesseselerine ait ormanlar parçalanarak satışına ve müesseselere toprağı ile birlikte devir ve temlik edilemez" şerhi bulunan arazilerde veya belediyeniz sınırları içinde başkaca arazilerde aynı amaçla;
1. Başlamış bir imar faaliyeti bulunmakta mıdır?
2. Bu imar faaliyeti için Belediyenizden bir ruhsat verilmiş midir? Herhangi bir müracaat söz konusu mudur?
3. Bölgeniz imar planlarında bu imar faaliyetine ait yapılaşma öngörülmekte midir? Herhangi bir imar planı değişikliği yapılmış mıdır? Bunlar, üst ölçekli imar planlarına uygun mudur?
4. Bu İmar faaliyetleri için gerekli kurumlardan
a) İSKİ'den görüş alınmış mıdır?
b) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden görüş alınmış mıdır?
c) Tarım İl Müdürlüğü'nden görüş alınmış mıdır?
d) Orman Bölge Müdürlüğü'nden görüş alınmış mıdır?
5. Bütün bu konularda veya yapılaşma için gerekli diğer başka prosedürlerde eksiklikler varsa bunları bilerek böyle bir imar faaliyetine izin vermekte misiniz?
6. İdari bir suç olan bu durumun, aynı zamanda "ilgili görevlilerin bilerek ve kasten hareketi" gereği, şahsi sorumluluğunuzu da ilgilendirdiğini biliyor musunuz?
Yukarıda sıralanan soruların cevaplandırılmasını, bir imar faaliyeti için gerekli prosedürlerin oluşmadığı sonucunu vermesi halinde, sayılan arazilerde veya başkaca arazilerde Formula 1 yarış pisti ve tesisleri veya başka bir namla yapılmakta olan faaliyetin derhal durdurulmasını, aksi takdirde yasal işlemlere başlanacağını bildirir dilekçemizin işleme alınmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi